•29Nİ8an 19?* Küçuk Hikâye Tokluktan ölen İ İ Vabid Ox • Gfincr ne çökerdi. Arasıra kapıcmın; onun dört beş halka aldırmak için verdi • ğine yirmi para kattroı da olurdu. Yaz gelmişti. Güneşte, Hüsrevin yüzü daha san görünüyordu. Yavrucağmın biri de ölmüştü. Görünmez bir el; onunla alay olsun diye mi bu işe geb'rip ou koymuştu. Onun böyle sıkmb icinde bunalır ken, kendinin olmıyan bir varlık içinde, aç kalışı ne yaman bir alaydı. Yavrucağmın ö'ldüğü günden sonra bir gün torbalan otomobile koyup bankaya bırakacakb. Arbk dalsın ve bitikti. Yeryüzünü, kuvu içindeymiş gibi görüyor, sesleri derinden geli yor san'yordu. Otomobil bankamn önünde durdu. O gidiyormuş gibi al dırmadı. Şoförün çağınsile kendine geldi. EHerini uzattj, torbalar yoktu. Oraya, buraya saldırdı. Nasıl olup ta, ayağtnm uomdaki torbalar aşınlabilirdi? Kafası, hicbir acryı tasıyamıyordu. Bir bo?luğun irine girdi5ini duydu. Gözlerini karanhk sardı. Hüsrev, bayılmışb. Şoför ve kapıcı onu öldü diye en yakm bir hastaneye gö türdüler. Hüsrevin arkadaşlan ve müdürü çok üzçündüler. Akşama doğnı top lanıp kasayı açblar. Torbalar kasadaydı. Anlaşılan Hüsrev, torbalan aldım sanarak otomcbile atlamış, sonradan gelen kapıcı da onun ne yapbğını anhyamamışb. Doktorlar; Hüsrevi uydurduklan bir masallar kandımağa uğraşmışlar ve onun sinirlerini, yüreğini yahşbr mışlardı. Hüsreve o akşam güzel ba • kılmış, tam karyolaya çıkmış, tathsmdan tuzlusundan bolca yedirilmişb'. Biraz sonra paralann kasada unutulduğu da anlaşıhnca, adamcağız yerinden hrlamış ve sevincinden odanın ortasında hnldak gibi ri bulandı, gülüşü dönmüştü. silindi ve Ne yazık ki bu sevinc çok sürmedi; gözleyatağa kendini bırakıvcrdi. Doktor onu kollanndan tutarak kaldırmak istedi. Çabucak bir iki iğne de yapblar. Bu uğraşmalar boşa çıkb ve Hüsrev yürek dtmnasından öldü. Sıkmb ve sevincin arka arkaya onun üzerinde bir reaksiyon yapbğı sanıhyordu. Son* radan anlaşıldı ki; kıt geçinmekten zavallınm midesi küçülmüş, o akşam da yemekleri bol bulunca dayanamamış, aşın derecede abşbrmışb. Bu aşm tokluk onun engel olmuştu! kurhılmasına Dostluk bağları Zengin bir Ermeni kadın öldürüldü Feci cinayeti yapanlar henüz beîli değil... Yenimahallede oturan Elmasyan admda zengin bir Ermeni kadını pa rası ve mücevlıerlerine tamaan feci bir surette öldürülmüştür. Elmasyan, hergün komşulanna misafirliğe gidermiş, komşulan Elmasyanı bir haftadanberi görmeyince merak etmişler ve polise haber vermişlerdir. Polisler kapıyı çalmışlar, evden hiçbir ses gelmeyince ri» vardan bir çilingir çağırarak sokak kapısmı açbrmışlardır. Zabıta memurlan evden içeri bi radım atar atmaz pis bir ölü kokusile karşılaşmışlar ve bir ci nayet karşısında bulunduklanm anla mışlardır. Ev aranmış, zengin ve dul kadının cesedi haJâda elleri, ayaklan bağlı ve vücudünün birçok yerlerinden bereli olarak boğulmuş bir halde bulunmuştur. Yapılan muayenesinde bundan d<'rt gün evvel öldürüldüğü anlaşılmışbr. esed Morga kaldınlmış. tahkikate başlanmışbr. Vak'adan haberdar edilen Polis müdiriyeb'nm mütehassıs memurlan Ye nimahalledeki eve gelerek dağınık bulunan ev eşyasının üstündeki birçok parmak izlerini almışlar ve bu suretle meçhul bulunan katillerin meydana çıkması için bir ip ucu elde ebnişlerdır. Kendilerinden şüphe edilen 7 kişi de nezaret albna alınmışbr. Hüsrev otuz yıldır bu işle uğraşır. Odası gün görmez. Duvarlar, san ve kara lekeler içinde, parmaklıklar eskiiniş, ufak sayım (vezne) camları kınktır. Masası inmeli olduğu için duvara dayatılmış, paslı çengeldeki kâğıdlar sararmışn. O ; burada paslı çengeli, sarsak masası, külüstür kasasile unutulmus bir antika pibi idi. Aylığı da azdı. Hüsrevi bir gün, aylığm artb diye sevindiren c.kmamıştı. Odacılar kendüiklerinden bir gün evvelden oda8'nı süoürmezlerdi. Alb çocuk babası oîuşu da bu adamı çok eziyordu. Ü ç gün var ki o; yol vergisini sildirmeğe savaşıyordu. Çocuklann kafa kâğıdlan da eski türkçevle yazıld'ğı için yeni'srini almağa uğraşmışb. Kurtulmağa çalıştığı yol vergisini, bu sefer de yeni kafa kâ<hdlannı çıkarmak için veris oluyordu. Ceviren de, yedi çocuğun olaydı oteki vergilerden kurtulurdun diye Hüsreve takılmışb. O, bunu doğru sandığı için, çevirene sokuldu ve korka, korka: Bay, bay benim alb çocuğum bir de babası ölmüş bir torunum var. Yedi çocuklu sayılamaz mıyım, de • misb. Olamaz denince, düşünerek içinî çekmiş ve arbk yaşlandım diye mınldanmışb. O aybaşı arkadaşlannm aylığuu verdikten sonra, parasım saynuş, masasmm üstünde kâğıdlara sanlmış birkaç lira bulmuşru. Düşündü. Tutarlan yeniden gözden geçirdi. Olmadı, gene para arbyordu. Kasa arbmı diye geçirmeğe de korktu. Soluğu çevirenin odasmda aldL Sonra bırakılanlann. arkadaşlannm bir yardımı olduğunu anlayınca utandı ve* ük olarak gözleri sulandi. Kışb, soğuktu, grip boldu. Onun da çoluk, çocuğu gripe tutulmuştular. Bu sırada Hüsreve toplanan paralan bankaya götürüp bırakmağı da söy • lemi«Ierdi. Dört beş günde bir oto dalgındı mobile kasadakilerini koyar bankaya götürürdü. Bu gün o kadar : Rumen talebenin verdigi müsamere çok parlak ve samimî oldu VenizeJosun Yaptıkları Yazan: Sablk lntellices Servis Şefi Sir Bazil Tomaon 29 Berlin ile Atîna, birbirile anlaşmak şöyle dursun, karşılıklı şiddetli protestolar yazıp duruyorlardı! «Kral birinci Kostantm ve Yunan milleti» ismini taşıyan ktiabı 1920 de basıldı ve Yunan meselesi hakkmda neşredilen ilk samimî ve hakiki eser oldu. Bugün Hibben ölmüş ve kitabı da tükenmişbr. 1921 de bile kitab hiç kalmamış gibiydi. Bu kitabm muharririnin dostlanndan ve Yunanistan işle rile alâkadar biri 1921 de Londrada bir kitabcıda bu eserden 16 tane mevcud olduğunu tesadüfen görmüş ve bir tanesini sabn almışb. Birkaç gün sonra kitabaya tekrar uğradığı zaman ki tablann kâmilen sabldığım öğrenmiş ve şaşmışb. Kitablann hepsini, Lon draya gelmiş olan Venizelos sabn almışb. Sırb ordusunun bir Yunan demiryo lundan istifade ederek cepheye gitme sine müsaade ebnek, Almanya ile müttefiklerini ilânı harbe tahrik etmek demskb. Bundan başka, bu kadar ka!abalık bir ordunun bütün ağırhklanle demiryolundan geçmesi memleket halknın aylarca bu demiryolundan ishTadesine mâni olacak, ağlebi ihbmal a • halinin bu mahrumiyeb, harbin bütün devamı müddebnce sürüp gidccckti. Sırb ordusu, Korfuya b'füs (lekeli humma) ve kolera hastalığı da getir mişb. Skuludis, S:rb ordusunun nakline müsaade ebnektense demiryolunun tahribini tercih edeceğini bildirdi. Bir kaç gün sonra, İtilâf elçileri, hüku metlennin Argos'oliyi işgal ebnek is tediklerine dair bir nota verdiler. Bu, S.rblann Pabasa çıkanlmasına doğnı ilk adondL (Sırp ordusu bitkin bir halde Arnavudluk sahillerine vardığı zaman, İtilâf devletleri bu orduyu bir tarafa nakletmek için hiçbir hazırbk yapmamışlardı. Bu orduyu faik Alman, Avusturya Macar ve Bulgar ordu lan karşısında ezilmekten kurtara madıklan gibi, şimdi de açhktan, hastahktan, sefaletten kurtarmakta lâkayd ve gevşek davranıyorlardı. Düşmüşe, müttefik dahi olsa, kimse ehemmiyet vermiyordu. Italya, has talık yuvaa halinde olan S n p ordusunu, ttalyaya ayak bastırmı yordu. Nihayet, hareket geçtiler ve nakliyata başladılar, Sırplar Arna vudluk sahillerinde üç ay süründük • ten ve öldükten sonra Korfuya nak ledüdiler. Korfuya 155,000 Sırp nak. ledümi^ti. Eger fcıiâf devletleri Sırplan daha evvel götürecek tertibat alsalardı ve ikinciteşrin sonunda i$e başlasalardı en az 100,000 Sırp deli kanlısını daha ölümden kurtanrlardu Fakat, onlar, evvelâ kendilerini dü şünüyorlar, sonra da teşkilâtsızlık ve kanşıklık içinde yüzüyorlardı, .t, T Sırplann beraberlerinde surükleyip getirdikleri çoğu firart Çek olmak üzere 24,000 Avusturya Macar ve Bulgar esirini, Italyanlar Sarden ya adasuıa taşıdıklan gibi Sırp orddsile beraber kaçıp gelen sivilleri, yarah ve hasta askerleri de Fransıziar Korsika adasına, Cezayire, Tunusun Biierte limanma götürdüler. Korfuya nakledilen Sırplar, Fran sızlar ve Müttefikleri, önceden hiç bir hazırlık yapmadıklan için, orada da birçok sefalet çektiler. İlk kafileler 18 ikincikânun 1916 da gelmeğe başlamıştı. Şubatın ortasına kadar gelenler, Fransızlann beceriksizliğinden, teşkilâtsızhğından aç bile kaldılar. Zaten ayladanberi de birşey yedikleri yoktu. Nihayet şubatın ikinci on beşine doğru Korfuda biraz işler düzeldi. Askerlere bol yiyecek verildL Zavallı Sırplar, bu defa da bolca yemek yemekten bir hayli kurban verdiler. Sari hastalıklar, birçok Sırp askerini burada da öldürdü. Nihayet, alınan sıhhî tedbirler sayesinde ölenler öldükten sonra, kalanlar kurtuldu. Kahraman Sırp ordusu, tekrar canladı ve bu ordunun teçhiz, tensikine başlandı. 1916 nisanı ba • şmda 115,000 kişilik bir Sırp ordusu harbe hazırdı. Korfuda 10,000 hasta ve nekahet halinde adam kalmıştı. Bu suretle, Sırp ordusu bir buçuk iki ay içinde yeniden hayata doğmuşttu. Cumhuriyet) \Arkası var] MSaamerede oynadtğt Ramen TSrklerinin danslartnda eok alktflanan Matmazel Minivara Birkaç gündenberi şehrimizde bu lunmakta olan Rumen Üniversite talebesinin evvelki gece Tepebaşı kışhk tiyatrosunda bir müsamere verdiklerini yazmışbk. Bu müsamere başlama dan evvel Talebe Birliği barkanı Rüknettin bir nutuk söyliyerek Rumen misafirleri sevgi ile selâmlamış ve TürkRumen dostlu^undan ba^sehniştir. Bundan sonra kafile reisi Rumen gazetecilerinden Lengulesko Atatürk hakkmda uzun bir konferans vermiş • tir. Lenguleko bu konferansında Ata türkü, isimîeri tarihe geçmiş diğer bir çok şahsiyetlerle mukayese ebniş ve Atatürkün bütün bu maruf isimlerden daha büyük bir dehaya sahib ve in sanlığa yegâne yardım ebniş bir şahsiyet olduğunu etraflı bir suretle anlat mış ve Türk milletinin merdliğinden sitavişle bahsebniştir. Rumen meslektaşımızm konferansı uzun uzun alkışlanmışbr. B'mdan sonra mis?.fir Rumen laie beleri bir koro halinde evveli bizim îstiklâl marşımızı ve sonra da Rumen millî marsını söylemişlerdir. Bundan sonra millî Rumen ve Türk danslan yapılmışhr. Romanya Türklerine mahsus danslarda Mel. Minivaro çok muvaffak olmuş ve uzun alkrçlarla mü teaddid defalar sahneye çıkanlmıstır. 1916 kışı biter ve bahan yaklaşırken Fransa Hariciye Nezarebnde tekrar Abnanm lb'lâfçılar tarafmdan ış galile Kralm memleketten dışan abl ması ve Venizelosun diktatör ilân e dilmesi düşünülüyordu. Briand bu projenin aleyhinde bulundu. Ruslann ve lngilizlerin buna aleyhtar olduklannı söyledi. Fakat buna mukabil, Selâniği tahliyeden Ingiltereyi vaz geçirtti. Bu esnada Yunan Basvekili Sku ludis, bütün vakuni, Atinada bir za • bıta teşkil âb vücude getirecek kadar gayrikanunî ve gayriahdî hareketlerinde ileri giden ttilâfçılara protesto yazmakla geçiriyordu. Bu mesele hakkmda Briand tara • fından ileri sürülen mazeret, Alman gizli isbhbarat şefi Baron fon Şenkin ayni şeyi daha evvel yapmış olmasmdan ibaretti. Skuludis bu iddianm is pahnı istedi; fakat hiçbir cevab ala tnadı. , Şimdi arbk, her gün Yunan vatandaşlan bu gizli isbhbarat tevkif ediliyor, evleri, tarahndan üstleri başlan İki facia daha Bir kamyon bir çocuğu ezcîi, bir çocuk ta kuyuda öldü Dün sabah Hürriyebebediye tepe sinde bir kaza olmuş, bir çocuk ölmüştür. Sabah saat 7,5 ta Hürriyetiebediye tepesinde Bulgar hastanesi civannda şoför Nikonun Vasiliki ismindeki 10 yaşındaki luzı ile Niko adındaki oğlu giderlerken şoför Yakubun idaresin deki 3117 sayılı kamyonu Vasilikıye çarpmış, çocuğu ağırca yaralamışbr. Şoför Yakub hemen yarah kızı. kamyonun albndan almış, kamyonuna koyarak Şişli Çocuk hastanesine gö türmüşHlr. Hastanede küçük kıza ilk tedaviler yapılmış, zavallı çocuk ani bir isparmozla hayata gözlerini yum muştur. Şoför Yakub yapbğı kazadan çok müteessir bir halde kendi kendne gidip teslim olmuştur. Uçurtma uçururken kuyuya dü$tü Galatada balıkçı Mehmedin on yaşmdaki oğlu Omer, mektebıle Mecidiyeköyüne gezmeğe gibniş, her çocuk gibi eline bir uçurtma alarak arkadaşlarile uçurtma yanşma girişmiş, koş mağa başlamışbr. Başı yukanda ol duğundan koşarken önündeki açık bostan kuyusunu göremiyen Omer, büyük bir hızla kuyuya düşmüştür. Çocuklann bağırblan üzerine me »ele anlaşılmış, itfaiyeye haber veril miştir. Itfaiye kuyunun suyunu boşal tarak Omerin cesedini çıkarmışbr. Sukut neticesinde ölüm Rumelihisannda oturan Nimet is minde bir kız, kalelerde oynarken muvazenesini kaybederek 6 metro yük sekten düşmüş ve ölmüştür. aramyordu. Sansör sayesinde de Fransız ve îngiliz efkân umumiyeleri, her gün biraz daha, Kral Kostantinle o nun hükumebne karşı, tahrik ediliyor du. 14 mart 1916 da Alman başkumandanı Falkenhayn, Alman ataşemiliteri vasıtasile Yunan hükumebne, tama men tedafüî bir tedbir olraak üzere* hududda bekliyen Alman Bulgar ordusunu üerletmek mecburiyetinde bu • lunduğunu bildirdi. Skuludis bir defa daha protesto etti ve mesele kapandı. Berlin ile Abna, dursun, karşılıklı Almanlann te bir itilâf yazıp duruyorlardı: Sslâniğe yapbğı hava ordusunun bulunmasma ak'iu, Yunanlılar tarafmdan Selânikmüsamaha edilmesi, Almanya ile müttefiklerinin konsoloslarmın Selânikten tardı bu protestolann mevzuu idl 1916 nisanından şubalma kadar Fransız ve îngiliz Orta Elçileri, nisan 1916 da itilâf 5 devletlerinin, anlaşmak şöyle şiddetli protestolar k yanm saat burnundaki gözlüğü aradu En son öfkeyle masasınm gözünü VtT daha çekb'. Çekmece fırladı. Hüsüşcrek kırıldı.. Bu şaşkınlığı sez • ' "r gbi etrafına bakındı. Kendi kenö ğ l e oldu mu ağzı sulanır, gozü da t* sarsıldı. Gözlük te burnundan yer ' Çinko levîıalar kalkıyor Galata köprüsünden Tophaneye kadar devam eden nhtım boyunca cadde tarahndan uzanan demir parmaklıklar çinko levhalarla kapalı bulunuyordu. Rıhbm idaresi, şehir içinden denizin manzarasını kapıyan ve liman tarafmdan da çirkin bir manzara teşkil eden bu çinko duvarlann kaldmlmasını muvafık görmüş ve bunlar dünden ibba ren sökülmeğe başlanmışbr. Rıhbm idaresi, aynca nhbm dahi linin de temizletilmesini, buradaki sa çak, baraka, demir külçeleri gibi bazı lüzumsuz şeylerin kaldınlması, nhbm kaldınmlannuı tamir edilmesini de karar albna almışbr. c" *clen korktu. lardı. Yemek için davramr, sonra cebinin boşluğunu düşünerek iskemlesi VahlJ ÖZCÜNER İspanyada paskalya yortııları Frengi kursu Sıhhat Bakanlığı; memîeketimizde frengi mücadele teşkilâtının genişletilmesine karar vermiştir. Bu maksadla üç ay devam etmek üzere çarşaro ba gününden itibaren Gureba hastanesinde bir kurs açılacaktır. Frengi teşkilâtında çalışacak doktorlar bu kursa iştirak edeceklerdir. 100,000 kişiye baliğ olan harb ordu sunu Korfudan vapurlarla Patrasa, oradan da demiryolile ve Atina Ye nişehir tarikile Selâniğe göndermek ibraz niyetinde olduklannı Başvekil Skuludise bildirdiler. Fransız Elçisi, dinlemez bir tavır takmdı. Hatta kaba davrandı. Fransız ataşemiliteri Rokföy, Yunanlılann tehdid karşısında yumuşadıklannı birçok defalar ona söyle mişb'. Skuludis Almanlara olduğu gibi Iblâfçılara karşı da azimkâr davrandı. Iki konser, bir seyahat Konservatuar talebesi Eskişehire gidiyor rapazlar Ispanya Cumhuriyetle idare o lunmıya baslamasma rağmen fazla müteassıb kalmış bir memlekertir. Dinî hususat ve merasime son derece ehemmiyet vermekte, bu yolda ananevi usullrden bir tiirlü aynlamamaktadır. Bunun için Ispan yada paskalya yortulan çok büyük bir «'»tafatN t^'it olnnnr. Ha'k bir tarsftan sokaklara dökülüp eğle nirken, diçer taraftan papazlar ve kilise mensublan onu tam bir dinî mermnmdm Ordu Muallimler Birliginin müsameresi hus.u içinde kutlulamak isterler. Resimde gördüğünüz garib kıya fetli insanlar her vakit olduRU jribi bu sene de tâ on beşinci asırdan kalma ananavi elbiselerle Endü Iüsün merkezi Sevil şehrinde paskalya yortulannı kutlulıyan papazlardır. Bunlann tarikatine «Sükutiler» ismi verilir. Yortularda ve di ğer mukaddes günlerde hiç lâkırdı söylemez ve ağızlannı açmazlar. Sağda maatlim Ali Sezai, aolda talebeden Orhan, Salâhattîn ve Erw*r Konservatuar muallimlerinden kıy metli viyolonisbmiz Ali Sezai bu perşembe günü saat 9 da Fransız b'yat • rosunda bir konser verecek ve konscre, muaJlim Cemal Rcşidin idaresindeki Konservatuar orkestrası refakat ede • cektir. Programda Vivali ve Mozann konsertolarile, Debussynin sonab ve diğer muhtelif seçme eserler vardır. Maruf Alman viyolonisti Amar da bu perşembe günü saat 5 te Konservatuarda talebeye bir konser verecekbr. Bursada sokak isimîeri değiştirilyor Bursa (Hususî) Belediye kunıltayunız son toplabsında Bursadaki mahalle ve sokak isimlerini değişb'r • meğe ve bunlann yerine öz türkçe isimle koymağa karar vcrmiştir. Bu isimler bir liste halinde oejrcdilecektir. Sokağa çocuk bırakmak Bursaya da sirayet etti Bursa (Hususî) Çekirgede Kükürtlü civannda dört günlük yeni doğmuş ve henüz göbeği kesilmemiş bir erkek çocuk bulunmuştur. Nurtopu gibi güzel olan bu çocuk belediyeye teslim edilmi) ve yoksul yuvasma götürülmüjtür. Talebenin Eskifehîr konseri Konservatuar yüksek sınıf talebesindcn viyolonist Orhan, piyanist Salâ • haddin, viyolonselist Enver, yapılan davet üzerine yann Eskişehire giderek müteaddıd konserler vereceklerdir. Bu gencler talebe orkestrasmm en iyi ele manlanndandır. Konserleri Eskişehir muhitinde merakla Ordu «Hususî» Muallimler Birliği bir müsamere tertib etti. Mu • hitimizde takdirle karşılanan bu müsamerede «Tırtıllar» piyesi muvaf fakiyetle temsü edilmiştir. Müsamere numaralan içinde bulunan zey bek dansı alkışlarla tekrar ettirürnigtir. Gönderdiğim resim zeybek dan tını göttermektedir.