29 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 10

29 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet 29 Nisan. 1935 lnkılâb dersleri Londra konferansmda yapılan mukaveleler Profesör Hikmet, dünkü dersinde inkılâb tarihimizin mühim bîr faslını daha anlattı Eski Kültür Bakanı profesör Hikmet dün Inkılâb dersine devam etmiş ve dcmistir ki: « Londra konferansınm işlerini ikiye ayırabiliriz. Birincisi konferans müzakereleri, ikincisi de devletlerle akdettiçimiz muahcdeler. Konfcransın bidayetinde büyük devletler şu teklifte bulımdular: «Yunanlılar da, siz de Anadolu ve Trakyanm kendinizc aid oldugunu söylüyorsunuz, bırakın da biz tahkikat yapalım.» Murahhaslanmız reyiâmı kabul ettiler. Şu şartla ki reyiâm, arazinin Yunanlılar tarafm dan tahliyesinden sonra olacakü. Yunanlılar bu teklifi kabul etmediler. Büyük devletler bu teklifi Yunanistana kabul ettiremeyince bir proje verdiler. Ba projede büyük devletlere taalluk eden Scvr hüliJmleri hemen hemen değişririlmemişu. Yımanistanı alâkadar eden kısımda da Trakyadan bahsedilmiyor, yalnız îzmir için bazı değişiklikler öne sürülüyordu. Izmire Cemiyeti Akvam tarafından bir hrristiyan vaK tayin edilecek, îzmir şehrinde Yunan askerleri kalacak, her şehirden toplanacak jandarmalara müttefik zabitler kumanda edecek. Beş sene SODra ild tarafın biri isterse ve Cemiyeti Akvam kabul ederse vaziyet degişti • rilebilecekti. Bu hükümlerde Trüklere verilecek bir topraktan bahis bile edilmiyordu. Halicde sıra bekliyen eşya Bu, küflendirme usulü kalkıyor îstanbul yolile memleketimize ya püan ihracatımızın mühim bir kısnn (bahren) denilen şekilde gümrük muamelesi görürdü. Yani bu eşya mav nalarla Halicde iki köprü arasmda bekçi mahalli adındaki yere alınır ve orada mavna içinde ithal sarası ge • linceye kadar beklerdi. Burada altı ay hatta bir sene bekliyen eşya bu lunurdu. Gerek gümrük ve gerek Liman ldaresinin gördüğü lüzum üzerine son zamanlarda yavaş yavaş bu usulün kalkmasına doğru gidümiştir. Evvelce bahren muameleye tâbi olan li mon, portakal ve satr bazı eşya şimdi antrepolara alınmakta ve oradan şehre ithal edilmektedir. Kısa bir müd dette her nevi ithal eşyasımn antre polardan geçmesi esası konulacağın dan Liman îdaresi iki köprü arasında fena bir şekü arzeden mavnalan kaldıracak ve Halicin aşağı kısmma alacaktır. Denizde 1000 metre derinliğe inen Nevyorklu profesör Profesör Beebe «Denizin dibinde dolaşmak için fevkalbeşer bir kuvvet lâzımdır. İnsan müthiş bîr karanhk ve yalnızlık içinde ezilîyor» diyor Profeadr Hiftmet tkinci Inönü muharebesi Bu projeyi alan Kral Kostantin hemen taaruza geçn'. Fakat Ikinci Inö nü muharebesini kaybetti. Bu suretle, teklif daha bize gelmeden yapılan bu taarruz konferansın sulhu tesn etmek içİB yaptığı projeyi suya düşürdü. Yunanlılann mağrubiyeti Loid Cor cu çok müteessir etti. Bu raziyet Kral Kostantine $unu gö&termişti ki Fransada, ttalyada, hatta İngilterede harbdea bezgmlik başlamıştı. Kostantin Mfthtmm teKlikeye düştüğünü görüoce seferberfik ilân etti. Bazil Zaharof Yunanistana 50 milyon Turk lirası kıymetinde »lâh ve cepane verdi. İn giltere de gizliden gizliye ne yapmak kabilse yapb. Bu suretie Yunanistan büyük taarruza hazırlanmağa başla mıştj. vaziyet hasıl olmuftu, Türkiye aruk bir asi değil, bir muharib telâkJri ediliTürkofis İstanbulun ihracat hususundaki mevki ve vaziyetini nazan dik yordu. Londraya davet edilmemiz İnkate alarak şehrimizde bir daimî ihgiliz ve Fransızlarla olan düşmanlığı ı rac eşyası sergisi vücude getirmeğe kaldırdı. karar vermiştir. Bu sergide bütün ihBekir Sami donünce Ankaranm haracat maddelerimiz bulunacak ve bunvasmda bir bulamklık oldu. Herkes lara dair her lisandan broşurler de bedbin olmağa başladı. Fakat Mustayapüacaktır. Ofis Belediye seyyahin fa Kemalin metaneti ve mahirane maşubesile. anlaşarak Istanbula gelen tinevrası bu işin önüne geçti. Bekir Sa» caret ve sanayile alâkadar seyyah larm bu sergiyi ziyaretlerini temin eminin mukaveleleri reddedildL Bu sudeeektir. Memleketimizdeki Avnıpa retle gayet parlak bir hrsat kaçunlarak firmalan mümessilleri ve aeentalar Londra konferansi sıfıra müncer olmuşofisle daimî surette temasta olduk tu. Yalnız şu vaziyet tebarüz etmiş lanndan bu nümune sergisinin ofi • ti: sin içinde kurulması muvafık görülmüştür. Sultanahmeddeki Ticaret ve Biz îngiliz ve Italyanlarla fîlen Sanayi müzesi de Türkofisin yarun harbde değildik. Yalnız Fransızlarla da bir binaya nakledilecektir. filen harb vardı ve konferans sıralarmda Anteb harbi devam ediyordu. Fransızlar Gazi Antebi hücumla almamışlardır. Muhafızlar aç kaldılar ve bir gece muhasarayı yararak dağlara da ğıldılar. Bunlar daglan çekilmce Fransızlara daha müthiş hücumlar yaptılar. Bi2|ârkU Işimizi Jıalletrîuştik. Bü tün kujTeÜerimjz^^enu^a, ?Fjao*ız , ve garbde Yunanâıarfı kullanabüir dik. Hele Fransızlarla anlaşsak büıbütün iyi olacakh. Hem cephe bakı • mından, hem de fimendiferli bir limana malik ohnak bakımmdan Fransız larla anlaşmak istiyorduk. Franklen B u y y o n ile yapılan müzakereler O »rada Franklen Buyyon Ankaraya geldi ve müzakereye başlandı. Ayağımıza kadar birinci smıf bir devlet adamı gelmişti ve istediği de 6070 bin Fransız askerinin Ingiltere hesabtna çarpışmaması idi. Bu adamm hakkı mızda iyi fikri yoktu. îşte bunun için bu adama Türklerin her hakka lâyık insanlar olduğumuzu gösterrcek lâ zımdı. Mustafa Kemal bu işi doğrudan doğruya üzerine aldı. Franklen Buyyon Ankarada iki hafta kalınca hakikî bir dostumuz oldu. Mustafa Kemal Sver muahedesmin ıslah edilemiyeceğini «öyliyerek mü zakerenin başlangıcmda misakı millinin konuşulmasmı teklif etti. Franklen Buyyon misakı milliyi tetkik etti, en fazla iliştiği yerler kapitülâsyonlarla, tam istiklâl meselesi idi. Nihayet Fransız murahhası misakı millimizi tanunağa şahsan razı oldu ve Fransız hükumetine bildirmek üzere Parise gitti. Paris hükumeti bunu kabul etti, fakat bunun tasdikını teşrinievvele bırakn. Çünkü Kral Kostantin büyük Sakarya taarruzuna geçmişti. Fransa haklarmdan vaz geçmek için Yunan taarru zunun nen'cesini bekledi. Yunan taamızu 10 temmuzda baslamıştL Bundan bir ay evvel yani Fransız murahhası Ankarada iken iki îngiliz zabiti gelerek Mustafa Kemali İstanbula îngiliz amiralmm köşküne davet ettiler. Bu zabitleri karşılamağa Refet Paşa çıkö ve Mustafa Kemalin oraya gelemiyeceğini fakat eger In giiizler misakı milliyi tanımak istiyorlarsa hemen sulh olacağmı söyledL Nihayet İstanbula General Haringtona bir mekrub yazıldı, bir îngiliz torpitosu General Haringtonun cevabmı lneboluya getirdi. Bunda Mustafa Kemal bir zırhhda mülâkata davet ediüyordu. Bütün bu maskarahklar hep Yunan taarruzunu belli etmemek veya Mustafa Kemali yakalamak için yapılmıştı. Gelecek der» Yunan taarruzunu anlatacağuB.» Türkofiste îhracat eşyası sergisi Profesör Pikar küçük bir balonla gökün namütenahi maviliği içinde on altı bin metro yüksekliğe çıkarken, kilometrolarca uzakta Nevyorklu profesör William Beebe de, sinema operatörü M. Bartonla beraber kapalı, ^elikten bir kürenin içinde, Bermud adaları açığında 1930 danberi icra et mekte olduğu denizaltı araştırmala nrun en sonuncusuna, güneş ziya sının yetişemediği 1000 metro derinliğe indi. Profesör Beebenin güneşin aydınlattığı divarlardan aşın namım verdiği, bu «în the icy blackness buzlu karanlik» içine birçok deialar daldı. Şunu da derhal söylemeliyim ki, profesör Beebenin yaptığı bu iş bir dalma rekoru elde etmek için değıldir. Bu âlimin denizaltı araştırmalarının mahiyeti tamamile ilmidir ve küre mizin esranndan birini aydmlatmak, insan gözünün göremediği derinlik lerde yaşıyan acayib hayvanları, bu hayvanlann sahib bulunduklan u zuvjarı tetkik etmek içindir. . . • • ' „ Bütün bu araştırmalann, Nevyork tabüyat cemiyetinin kontrolu ve Tıi mayesi altında yapıldığı ve profrsörün de ayni cemiyetin ilmî araştır malar müdürü olduğu düşünülütse işin ciddiliği hakkında bir fikir edı nilmiş olunur. Profesör Beebe meş hur kaia avcıları namını alan «Da yak» kabilesi arasında uzun müddet tetkikatta bulunmuş, Galapagos adalarırun tenha sahillerinde deniz as lanlannın yaşayış tarzlanrn, büçok balıklann hicret etmelerinin sebeb lerini ve bilhassa Sargas denizi de nilen yosunlarla kaplı sahayı uzun müddet tetkik etmiştir. Aynca Bre bakir ormanlannda ya^tığı Tasaat Blaise Cendras (Tfirkiyede neşri hakkı yalnız "Cumhunyet,,e aittir. Profesör Beebeîn fimdiye kadar bütün röhortan ktrarak en derin kısımlarma kadar indiği deniz garib Ve acayib nmbatlar, mahluhlar, bizim göremediğimiz bahklarla. dolu bir âlemdir. Bu iki resim o acayib âlemden bir kttmım gösteriyor. derinlik 300 ayak. Saat 10,15 derfnlîfc 500 ayak suyun mavimtrak siyah bir rengi var. Saat 10,18 derinlik 600 a • yak spektroskobda sade kül rengi var. Saat 10,27 derinlik 1050 ayak. Aitı sıra ışıklı bir bahk tam pencerenin onünde. Gözlerinin etraiında san da* ireler var ve vücudünün etrafında al» tı ziyadar nokta. Sa&t 10,29 derinlik 1200 ayak 20 santimetro uzunluğunda baştanbaşa parlıyan bir bahk) gümüş renkte, spektroskobda hiçbirşey yok, Saat 10,31 derinlik 1220 şimşek gibi bir balık geçti Bir tane daha. Kulakla nndan ve yan taraflartndan yeşil bir ziya çıkıyor. Başlarından ziya çıkan 40 santimetroluk 3 babk daha. Saat 10,45 derinlik 1800 ayak işte beş santimetroluk, iyi kapanmıyan ağzının i» çinde parhyan dişlere malik bir ba • lık. Dişler aşağıdan yukan doğru aydmlanıyor ve aralarmda siyahlık var. Kenarlardan su girip girmedi ğine bakıyoruz. Bir metroya yakın uzunlukta, ziya neşreden üç balık da • ha. Saat 10,48 derinlik 2000 ayak suyun siyahhğında bir sürü parlak noktalar. Saat 10,51 derinlik 2100 ayak ışıklarm rengi açık mavi. îşte 50 santim uzunlukta sönüp yanan ışıklara Kongre raporlan Ticaret Odası idare heyeti bugün toplanarak Ankarada toplanacak o Ian odalar kongresi için hazırlanan raporlan müzakere edecektir. Bu ra porlar sekiz muhtelif mevzu üzerinde hazırlanmıştır. Esasen kongre ruzna mesini bu sekiz mevzu teşkil «tmek tedir.. Gayrimeşru rekabet mi var? Ticaret Odası son samanlarda ta « nınmış bazı firmaların yaptıklan şikâyet üzerine îstanbul piyasasmda gayrimeşru rekabet olup olmadığı nı tetkike başlamıştır. Men'i rekabet kanunu mucibince meşru olmıyan vasıtalardan istifade ederek kanun ve teamüller hilâfına rekabet yapmak memnudur. Bu gibi hallerde Tica ret Odalannm Müddeiumumiliğe vaziyeti bildirmeleri icab etmektedir. Oda bu bakımdan vaıiyeti tetkik et mektedir. Eğer bu şekilde yapılan b'r hareket varsa oda mes'ul firmaları mahkemeye verecektir. Londrada hnzalanan mukaveleler Bekir Sami Londradan hareket etmeden evvel Ingiltere ile bir muahede akdetti. Buna göre Türkiyede bütün Ingüiz esrleri serbest bırakılacak, buna mukabil de Maltadaki Türk esrrlerinden îngiliz esirlerine ve Ennenilere fenalık yapmamış olan Türk esirleriingiltere tarafından bırakılacaktı. Keza bu mukavele Ingilizlere Türkiyede kaza hakkı tanıyordu ki bu misakı millimize uygun değildi.. Ankara bunu kabul etmedi. Ingilizler bundan şüphelendiler ve bize kibar görünmek için hemen esirlerimizin bir kısmmı bıraktılar. Biz de hemen onlann esirlerinin bir kısmmı bırakbk. Diğer kısmını da, diger Türk esirlerine karşılık ahkoy duk. 1921 sonbaharmda tstanbulda yapılan bir mukarde ile her iki taraf esfrleri lneboluya getirdiler ve müsavi şeraitle ba iş tamamlandı. Fransa ve ltalya ile yapılan mukaveleler Bekir Sami Fransa ile bı mukavele akdetti. Buna gore Fransızlar Sevr muahedesmin Anadoluda Fransızlar lehine çizüen hududun şimalini tahliye edecek, ona mukabil bu arazideki jandarmalara Fransız zabitleri kumanda edecek, Fransızlarm tayin ettigi memurlar yerlerinde kalacakh. Tahliye edilecek yerlerle Diyarbekir, MamuretGlâziz ve Sıvas vilâyetleri dahilinde verilecek iktısadî imtiyazlar Fransızlara verilecek. Ergani bakın Frannziara aid olacakn. Ayni gün Bekir Sami ltalya ile bir mukavele imzalamışbr. Buna göre ltalya da bundan sonra toplanacak konferanslarda Izmirin ve Trakyanm Türkiyeye aid olmasını isfa'yecek, ona mukabil cenub mıntaka$ı ve Ergani bakınna karşı da Zonguldak madenleri îtalyaya verilecekri. Mukaveleler tasdik edilmedi Bu mukaveleleri Bekir Sami unzaIarken bükumete haber vermiyordu. Ankaradan kendisine şiddetle mukabele edildi. Bekir Sami bunun üzerine Ankaraya geldi. Böyle mukaveleleri hükumet ta*ıik ebeydi Sevr muahede•inden az farklı bir muahede «kdet • mif olacakuk. AnkarMİa acayib bir Maden işlerine dair bir rapor Ekonomi Bakanlığı maden işleri hakkında alâkadarlardan bir rapor istemiş, ve bu malumat maden ihracatımız ve alınan vergiyi ihtiva etmek üzere tesbit edilerek gönderilmiştir. yalnızlık içinde ezilmiş buluyor» cümlelerüe hulâsa ettıkten sonra diyor ki: € Bundan epeyce evvel 6,000 metro yükseklikte koşan bir tayyareden aşağı baktığım zaman çocukça hisler duydum. Bana sanki periler memle ketinde uçuyormuşum gibi geldi. Hiç korkmadım. Fakat insan, benim ilk defa bu derinliklere indiğim esnada hıssettiğim yalnızlıgı ancak, fezada bulunan herhangi bir yıldıza gitmek için dünyayı terkettiği zaman hısse debilir.» Bugün arük denizin dibine ahşrmş bir vaziyette kolaylıkla büyük derinliklere inebiliyorsa bu ancak profosörün beş senelik tecrübeden sonra i çine girdiği çelik küreye verdiği en son tekemmülât sayesindedir. Bathysphere namı verilen bu âleti yapmak için profesörün çektiği maddî müşkülâttan bahsetmekten sarfı nazar ederek Beebenin dolaştığı esıa rengiz diyar hakkında biraz malumat vereceğim. Ev\relâ rasad raporlarının muvafık olup olmadığı tetkik olunduktan sonra Batysphere çelik bir kabloya bağh olduğu halde denize atılıyor ve 100 ayaklık mesafede bir müddet iniş durduruluyor. Batysphere çelikten mamul bir küredir. İçinin kutru 1 metro 55 san timdir. Cidarlanrun kalınhğı 4 ilâ 5 santimetrodur. Sıkleti pek fazla ol madığı halde 1000 metro derinlikte üzerine binen ağırlık 7000 tondur. İ çine Beebe ve asistarunın girdiği bu kürenin denizin dibindeki yüksek tazyika mukavemet edebilecek surette büyük bir dikkatle imal olunmuş camdan yuvarlak pencereleri vardır. Bunlardan birisi denizin dibinin si nemaya ahnabilmesi için hususî su rette yapılmıştır ve birkaç kuvvetli projektöre maliktlr. Küre, denizin sathmdaki gemiye evvelâ çelik bir kablo ile, sonra kendisine elektrik cereyanını veren di ğer bir kablo ile ve nihayet Beebenin daimî surette yukandakilerle irtibatta bulunabilmesi için bir telefon telile bağhdır. Beebe inişi esnasında gör düğü bütün şeyleri derhal telefonla yukanya bildirmekte, âletlerin, gösterdiklerini, sinemanın hangi şeyleri almakla meşgul oldugunu söylemektedir. tç piyasa fiatleri Karn üzüm ^îo. 2S4 1935 9,7511.00 11,2511,50 11,7512,25 12,501&75 1'0015,75 fiailcri 2! 4Î935 9,7511.00 11,2511.50 11,7512.25 12.5013.75 14,0015,75 I l ( Izmır Borsası j 7 8 9 10 11 izmia Borsasmda muhtelif maddelerıo fiatleri 22 41935 2f 4 19"?5 Pamuk presse 1 40,00 40,00 Pıistnut Urnalc 4 5 = , kıba 950 390 tırnakiı 300 m Zeytinyag» 24,75 Bogday 8,854^5 4.154,875 Arpa 3,625 Istanbul Bomaıııda muhielif maddeierin fiatleri 2f4 1935 En az En çok K. P. K, P. 4 25 4 35 4 17,1/2 4 7 4 2U 3 37 3 3ü 4 2 20 3 3 37 16,1/5 17 îira Boğdyyutnaşak „ sert , mahlut Arpa yemlık Mısır san Kepek Ynlaf Yumurta (iti yanm s»ndik çift) dibindeki acayib âlemden bir aafha seyahatlerde acayib hayvanlar, ne batat, böcekler bulmuştur. Bu keşiflerinden maada geçirdiği maceralan, gördüğü şeyleri «Junglede hayat», «Arcturusun sergüzeştle • ri», «Nonsoch su diyarı» isimü cild cild kitablarla anlatmıştır. Kıymetli bir tabiiyat ftlimi olan profesör Beebe cesaret ve soğukkanü lıkta da ayni şShreti alsa yeridir. Son deniz araştırmaları hakkmdaki ihtisasatını «denizin dibinde dolaş mak için fevkalbeşer bir kuvvet lâ , İnsan kendisini müthiş bir Mersın Borsasmda mnhte f maddelenn fiatleri 224 ÎW5 21 4 19 5 Pinnç $an çeltik 1600 22 4 IÇtf5 te IVıersın Borsaunda muamele oltnamışıır. Ayni zamanda telefonda bulunan stenoğraf Mis Gloria Hollistere hu susî notlar tutturmakta, gördüğü acayib balıklann renkleri hakkında fi kirler yürütmekte ve fotoğrafm almaktan âciz olduklan anî şuleleri kaydettirmektedir. 15 ağustos 1934 te 3028 ayak derinliğe inilmek için tam 3 saat çalışılmıştır. Bu üç saat zarfında tutulan notları okuyunca bu yol culuğun insana ne büyük heyecjınlar verebileceği kolaylıkla anlaşıhr. îşte o notlar: Saat 10,6 derinlik 20 ayak spektroskobda kırmızı kayboluyor. Saat 10,10 derinlik 100 ayak Pterepodes Bartonlann fotoğrafmı alıyor. Saat 10,13 1000 metro derinlikten bafka bir görünüs malik iki balık. Saat 10,54 derinlik 2200 ayak bu kadar karanhğı şün diye kadar görmemiştim. Saat 11.14 derinlik 2900 açık yeşil ziya neşreden bir göz, yaklaşıyor... Büyüyor. îşte üç ayak uzunluğunda, önümüzden yavaş yavaş geçen ve sol tarafı par lıyan bir balık. Saat 11,20 derinlik 3028 projektörleri yakıp söndürüyo rum. Şeffaf şeridler gibi bir sürü şeyler kıvranıp duruyorlar. 2540 ayakta 2 metro boyunda baştan aşağı parüdıyan, limon sarıa renginde bir balık gördüm.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: