Mouse'un ve trackball'ın çalışma esasları şematik olarak veriliyor Joystick'in ciddi kullanımlar için bir gereç olarak kariyeri sona erdi. Onun yerine sigara paketi büyüklüğünde bir plastik kap geçtı İlk kez 1961 yılın- lmasına rağmen, mo- use'un yıysınhk kazanması, ancak kolay kullanılabilecek kullanıcı yü- zeylerinin geliştirilmesi sonucunda ol- du. Peki, Joystick, mouse, ışıklı ka- lem ve sraf'ık tablet gibi grafik giriş gereçleri nasıl çnhşıyorlar? Hangisi, hangi kullanım alanı için en uygun olanı? Mouse'un plastik kabı içinde üze- ri lastikle kaplanmış bir çelik bilye var. Kutunun alt yüzündeki bir delik sayesinde bu küre çalışma yüzeyine temas edebiliyor. Mouse hareket et- tinldığınde küre de dönüyor. Küre- nin üzerindeki lastik kaplama olduk- değmeyi hem de hareketin süreklili- ğini artırıyor. Mouse'un içinde 6 milimetre uzun- luğunda ve 3 mlimetre çapında iki (ya da üç) madeni silindir bulunuyor. Bunlar o şekilde yerleştiriliyorlar ki, biri topun yatay hareketini diğeri ise dikey hareketini alıyor. Işıklı Mouse Mouse'un bu iki silindirden biri yönünde hareket ettirilmesi sırasında, top diğer silindirin önünden hareket ettirmeksizin geçerken, bu silindir dö- nüyor. Eğer hareket tek bir silindirin yönü doğrultusunda değilse, silindir- lerin her ikisi de, hem de herbiri ha- reketin yatay ya da düşey kısmı ka- dar, hareket ediyor. Yani katedilen mesafe yatay ve düşey bileşenlerine ayrılmış oluyor. Her iki silindirin eksenlerinin ucunda birer delikli disk bulunuyor. Işık kaynağı olarak ışıklı diyotlar bu plastik disklerin yarıklarından ışık yolluyorlar. Dönüş sırasında, iki fo- tarafından akım impulslarına 62 dönüştürülen ışık impulsları meyda- na geliyor. Bu iki fotosel, dönüş yö- nünün belirlenmesi için gerekli. Bir elektronik devre bu sinyalleri işliyor ve AMIGĞA'ya gönderiyor. Bilgisayar impulsları sayıyor ve bunların sayı- sından hareketin uzunluğunu ve yö- nünü belirliyor. Sistem yazılımının rutinleri de bu bilgi ışığında kursorun karşılık karşılık gelen yere götürüyor. Bu prensibe göre çalışan mouse'- lardan biri, orantılı mouse olarak ad- landırılır. Bilgisayar gönderilen impulslar, katedilen yola karşılık ge- lir (orantılıdır). Bir diğer yöntem ise optik mouse olarak adlandırılan ge- reçlerde kullanılır. Bunlar yalnızca özel bir altlık ile birlikte kullanılır. Bu altlığın yüzeyinde farklı renklerde ya- tay ve dikey çizgilerden oluşan bir ta- rama bulunur. Optik mouse'un alt yüzeyinde bir ışıklı diyot ve ışığı has- sas iki eleman (fototransistör) vardır. Bu fototransistörler renklere farklı tepki gösterirler. Mouse'un kaydırıl- ması sırasında fotosel yalnızca “kendi” rengindeki çizgileri algılar. Böylece yine mouse'un hareketi bile- şenlerine ayrılmış ve karşılık gelen şe- kilde iletilmiş olur. Trackball olarak adlandırılan ge- reç mouse'un teknik açıdan atası ola- rak kabul edilebilir. Gerçekten de bu gereç düğmesi olmayan ters çevrilmiş bir mouse'dan başka bir şey değildir. Hareket mekanikleri ise birbirinin ay- nıdır. Küre el tarafından döndürülür ve çoğu zaman tüm elden daha has- sastır. Bir başka avantajı ise, üzerin- de kaydırılmak için herhangi bir ala- na gerek duymamasıdır. Dezavanta- ji, düğmesi (switch) olmaması nede- niyle mouse kadar yaygın bir kulla- nım bulamamasıdır. Gerek trackball gerekse mouse bir başka ortak dezavantaja sahiptirler: Her ikisi de düz çizgilerin çizilmesi ve kâğıt üzerindeki çizimlerin aktarılma- sı için pek uygun araçlar değillerdir. Kabın hafifçe oynatılması ya da an- lık bir temas kesintisi, daha sonraki okumaları da yanıltacak ve orijinal ölçeğe sadık bir aktarımı olanaksız kılacak bir hataya neden olabilir. Bu olumsuz durum mouse'un İineer ol- mayan ölçüm yöntemi nedeniyle da- ha da artar. Lineer olmayan ölçüm yönteminin anlamı, elektronik gere- cin bilgisayara yatay kaydırmalar için dikey 'olanlara oranla daha fazla impuls aktarıyor olmasıdır. Mouse göstergesinin (kursor) ekranda ko- numlandırılmasında lineerliğin eksik olması herhangi bir rol oynamaz. Mikro şalter ve dilli kontaklara sahip bir Joystick