ARTIK BİLGİSAYI HERKES İÇİN . (Günümüzün modern tekniğinin di- ğer buluşlarına göre bilgisayarlar ol- dukça yeni cihazlardır. Motorlu ta- şıtların 219 yıldır (Gugnot'nun bu- arabası), uçakların 1783'den be- ri (Monsolf' ie) varolmalarına karşın ilk bilgisayar 1941 yılında (Zuses Z3) yapılmıştı. Fakat o günden sonra bu alanda inanılmayacak derecede hızlı bir gelişme kaydedilmiştir ve önemli adımlar atılmıştır. 1955 yılında Av- rupa'nın en iyi bilgisayarı diye adlan- dırılan IBM 1401, günümüzün tekno- lojisinde normal bir hesap makinesi- nin yaptığı işlemden pek fazlasını ya- pamıyordu. O zamanlar dünya üze- rinde oldukça yayılmış olan IBM 1401 beş basmaklı iki sayıyı toplamak için 230 mikrosaniye harcıyordu ve en fazla 16000 işareti hafızasında tu- tabiliyordu. Çok yakından tanıdığı- mız C-64 bile bu toplamayı 5$ mikro- saniyede gerçekleştirmektedir ve top- lam 65536 bayt doğrudan kullanıla bilir belleğe sahiptir. 1401'in aylık kı- rası tüm donanımıyla birlikte ortala- ma 50 milyon TL. idi. Şu anda C- 64'ün fiyatı bunun kat kat altındadır. Fakat teknik son 20 yıl içinde sa- dece ve sadece bu alanda dev adım- lar atmamıştır: İnsan-bilgisayar iliş- kisi günümüzde oldukça değişik bo- yutlara ulaşmıştır. Önceleri insanlar bilgisayarlara göre hareket etmek zo- runda kalırken, şimdi daha çok bil- gisayarlar insanlara uymaktadır. Bu tezin ne derece doğru olduğunu şim- di daha iyi anlayacağız. Öncelikle bil- gisayarlarda oldukça sık karşılaşılan bir problemin geçen yıllar zarfında hangi aşamalardan snçılerek çözüldü- ğünü inceleyelim isterseniz. Örnek olarak A adındaki bir kayıt ünitesin- den B adındaki bir diğerine herhan- gi bir dosyanın nasıl aktarıldığını gö- relim. Yalnız burada kısa bir bilgi verme- 12 miz gerekmektedir. 1965 yılında nor- mal bir programcı için bu:unlerde yakından tanıdığımız ikilik sayı sis- temi pek fazla bir şey ifade etmiyor- du. O zamanlarda her bilgisayar ken- dine özgü sembolik kodlama sistemi- ni geliştirmişti: Prosa (Siemens 2002) SPS veya Autocoder (IBM 1401) Freiburger Code (Zuse Z23) Tecrübeli bir programcı olabilmek için ise bu kodlama sistemlerinden 2 veya 3 tanesini bilmek gerekiyordu. Bilgisayarların zamanı ise o devir- lerde yine oldukça kıymetliydi. Bu nedenle progr işleminin bü- yük bir kısmı kâğıt üzerinde gerçek- leşirdi. Hazırlanan bir programın kodları özel makineler yardımı ile de- likli kart veya bantlara yazılır, daha sonra bunlar yine özel okuyuculara yerleşunlerck programın çalışması *60'lı yı]ların bilgisayarları için klavye ve ekran gibi yan üniteler söz konusu bile değildi. Olası bir hatada program tamamen baştan yazılmak- ta idi. Yanıp sönen bazı lambalar ve bugünkülerle karşılaştırılmayacak de- recede kaba yapılmış yazıcılar bir programın çalışıp çalışmadığını gös- terirdi. 0 yıllarda kullanılan kayıt araçla- rı arasında en yaygın olanı ““trommel”' adı verilen manyetik si- lindirlerdi. Şimdı tekrar yukarıdaki problemimize dönüp (Bir verinin A'- dan B'ye aktarılması) bunun trommel kayıt cihazının k bir sistem- de nasıl çözümlendiğini kısaca göre- lim. Aşağıdaki satırlarda göreceğiniz program Siemens 52002 cihazının Prosa sembolik kodlama sistemi ile yazılmıştır. Kullanılan komutlar as- lında 13 harflik uzun kelimelerdir fa- kat burada sadece kısaltmalar belir- tilmiştir. TRA: Trommel üzerinde okuna- cak adresleri belirle! (Burada komutun adres kısmı Trommel'in adres registerine yazılır) BLL : Okunacak dosyanın block uzunluğunu belirle! (Block uzunluğu yine Trommel üzerindeki block uzunluğu re- gisterine yazılır) LTR: Trommel'dan block'u oku - ve registerde belirtilen adres- lere kaydet! Yukarıdaki satırlar yazma işlemi için bir kez daha tekrarlanır, yalnız bu sefer okuma komutunun yerine yazma komutu STR alır. Üzerinde durulması gereken son bir konu da programcının zamanla- masıdır. Dönen trommel üzerinde okuyucu ve yazıcı kafa sabit durdu- ğundan işlem yapılacak yere sıra gel- diği anda bilgisayar gerekli komutu kullanıyor olmalıdır. Bu nedenle kul- lanıcı her seferinde komutların işlev süreleri ve trommel'in dönüş süresi arasında bağıntı kurmak zorundadır. Görüldüğü gibi programcı bilgisa- yar tarafından belirlenen çok dar sı- nırlar içinde hareket etmek zorunday- dı. Aynı sorunla günümüzde de her- hangi bir Makro-Assembler kullan- madan makine dilinde program ya- zanlarda kar aktadır. İlk bilgisayarlarla birlikte ilk Co- mpiler programları da ortaya çıkma- ya başlamıştır: Fortran (195".—') veçok - yakın akrabası Algol (1958). Bu ileri programlama dillerinin gereği kadar yayılmamasının başlıca sebebi o za- hesaplama süresinin manlarda gerekli çok fazla oluşu ve makine dilinde ya- zılmış bir programın çok daha hızlı olmasıydı. Tekniğin son yıllarda gösterdiği korkunç gelişimle birlikte bilgisayar-