kes için ortak, mevcut bilgiler üzerin- de yapılan işlemler, eskilerinden ye- nilerin türetildiği süreçler ise saydam olacaktır. Bu yüzden, böyle bir or- tamda artık “bilen' ya da “bilgin' kal- maz. Herkes alabildiğine yaygınlaşmış ve anonimleşmiş birtakım bilgilerin bir ucundan tutmuş, kullanmakta, tüketmekte ve geliştirmektedir. Sanırım şimdi, bu bölümün başlı- ğındaki “ticarileşme”' kelimesini ni- çin tırnak içine aldığım anlaşılır. Bu tür bir bilgi değiş-tokuş sistemi ile il- gili olarak ““ticari”” kelimesi, ancak mecazi bir anlamda kullanılabilir. Ya da daha iyisi, şöyle söyleyeyim: Mo- dern ticaret, geleneksel pazaryerlerin- de yapılan şeylere ne kadar benziyor- sa, bilgisayar ağları aracılığıyla ger- çekleşen değiş-tokuş da modern tica- rete o kadar benzer. Bir de şunu eklemekte yarar var: Buraya kadar vermiş olduğum örnek- ler, bu “anonimleşen bilgi”' ile kas- dettiğimin, bilgi-işlem (programcılık, elektronik vb.) bilgisinden ibaret ol- duğunu düşündürebilir. Ama bu, ta- bii ki, doğru değil. Ege Üniversitesi'- nin de bağlandığını öğrendiğimiz Av- rupa Akademik Araştırma Ağı (BARN), Amerika'daki ARPA vb. hepsi, filolojiden tarihe, görsel sanat- lardan tıbba kadar çeşitli alanlarda bilgiler içeren muazzam veri tabanla- fıdır. Üstelik Prolog gibi yapay zeka dilleri ve genel olarak uzman sistem- ler, yakın bir gelecekte amatörlerin bile bu hazır bilgilerden hareketle uz- manlar gibi akıl yürütebileceklerini, daha önce düşünülmemiş sonuçlara ulaşabileceklerini düşündürüyor. (Bkz. Daniel Dennett “Enformas- yon, Teknoloji ve Cehaletin Erdem- leri: Tıpta Bilgisayar””, Commodore 16). Ama yine de bu sistemler, merke- zi sistemler. Kullanıcıların birbirleriy- le doğrudan doğruya ilişki kurmala- rına olanak vermiyorlar; herşey mer- kezi birim (ya da birimler) aracılığıyla oluyor. Bu yüzden bunları daha çok elektronik posta servislerine benzete- biliriz. Oysa, açık bir iletişim ağı çev- resinde kümelenmiş kullanıcılar, ek- ran başındaki bütün sessizliklerine rağmen, aslında çoksesli bir koronun üyeleri gibidirler. Bu yüzden, gelece- ğin bilgi toplumunun nabzı buralar- da atiyor. BİR TÜKETİM VE İLETİŞİM ARACI OLARAK BİLGİSAYAR Şimdi artık asıl sorumuza dönebi- liriz? Ne gerekiyor? Moda olan de- yişiyle, bilgi “çağına atlamak””' için, 32 bir milyon bilgisayarın yanı sıra baş- ka neye ihtiyacımız var? Önce şunu teslim etmekle başlaya- İlırn: Bugünkü işletmelerin çoğunda- ki bilgisayar kullanımı (muhasebe, stok kontrol vb.), temelde tüketici bir kuljlanımdır. Hattâ bu, sayısal kont- rol, fabrika üretim süreçlerinin dene- timi gibi sınai uygulamalara bile ge- nellenebilir. Çünkü buralarda bilgi- sayar kendisinden önce de varolari bir işlevi üstlenmekte, onu kolaylaştır- makta, daha verimli bir hale getir- mektedir. Yanlış anlaşılmasın... Bilgisayarın bir tüketim aracı olarak kullanılma- sına, işlerin kolaylaştırılmasına, da- ha verimli bir hale gelmesine karşı fa- ian değilim. Ama bütün bunlar, bil- gi ile ilişkimizi dönüştürmeyen, yeni bir bilgilenme tarzının çekirdeği ola- mayacak uygulamalardır. Ancak bil- gisayarın bir iletişim aracı ve tarzı olarak kavranması bu tür ufukların önünü açar. Bu bağlamda yaygın bilgisayar ağ- ları ile yerel ağlar da (Local Area Networks-LAN) aynı boyut üzerinde düşünülmemeli. Türkiyeide de ör- nekleri bulunan, Batı'da çok rağbet gören ve çok problem yaratan yerel ağların, benim görebildiğim, duyabil- diğim kadarıyla, başlıca avantajı ran- dıman artışı ve personel tasarrufu (ta- bii, tasarruf edilen personel olmadı- ğınız sürece bir avantaj). Ayrıca, yerellik/yaygınlık sadece bir mesafe farkı olarak da yorumlan- mamalı. Önemli olan belli ölçüde bir kamusallık; farklı türden bilgilerin aynı ağ içerisinde değiş tokuş edile- bilmesi. Bir firmada merkez, özel hatlarla şubelere bağlandığında bile, merkezi şubeler üzerinde denetimi artmakla birlikte, sözgelimi firmanın müşteriyle ilişkisi bundan etkilenme- mektedir. Ne zaman müşteriler de fir- manın ağına, sınırlı ölçülerde de ol- sa, katılmamaya başlarlar, ancak o zaman yeni ve farklı bir ilişki biçi- minden sözetmek mümkün olmakta- dır. Bu yüzden, örneğin bugün uygu- lanmakta olan Tele-işlem türü uygu- lamaları ““elektronik bankacılık” ola- rak nitelemek oldukça yanıltıcı. O halde, artık belli oluyor, bir bil- gi toplumu için bir milyon bilgisaya- rın, programların yanısıra başka ne- lerin gerektiği: Bilgisayarların birbir- leriyle iletişim kurmalarını sağlayan iletişim kanalları... Yani, şu bildiği- miz telefon hatları (ve elbette, elek- tronik sinyali akustik sinyale çevire- cek cihazlar- modemler, akustik eş- leyiciler vs.). Kuşkusuz herşey bunun- la da bitmeyecektir. Bundan sonra da, kullanıcıların yeni ilişki biçimle- rini örgütlemede, çeşitli amaçlar için bilgisayar ağlarını bilfiil kurma ko- nusunda belli bir inisyatif gösterme- leri gerekecektir. Ama her şey sırasıy- Bugün Türkiye'deki telefon hatla- rının eloktronik veri iletişimine im- kân tanımayacak kadar “gürültülü” olduğunu biliyoruz. Bilgisayarlar ara- sı iletişim ancak yüksek maliyetli özel hatlar aracılığıyla kurulabilmektedir. Oysa, bugünlerde gazetelerde okuyo- ruz: PTT”'nin İstanbul'a sunduğu hiz- metler köklü bir şekilde ıslah edile- cekmiş. Gönül isterdi ki bu ıslahat, yalnız dünün taleplerini karşılayacak şekilde değil, yarının değil bugünün de ihtiyacı olan elektronik verilerin taşınabilmesinin de gereklerini karşı- layacak şekilde yapılsın. L