Goörbaçof'un Aralık 1985'te getir- diği örgütsel yeniliklerden biri olarak kuralan Sektörlerarası Bilimsel ve Teknolojik Kompleks (ISTC) de Na- umof'a bağlı. Bu kurumun başında, toplumun ve sanayinin özgül dikey sektörlerinden sorumlu Sovyet Ba- kanlıklarının katı yapısının üstesin- den gelmeye uğraşıyor. Naumof, bu kurum için “yeni ve ilginç bir forum”', diyor. “Biz öncü örgüt olarak kişisel bilgisayarlar ala- nında çalışan bütün grupları çevre- mizde topluyoruz. Her düzeydeki ki- şisel bilgisayarlara ilişkin tüm teknik konulardan sorumlu olarak program- lar hazırlıyor, işlem so/ffwarelerin ta- sarlıyor ve gereksineceğimiz PC sa- yısını tahmin ediyoruz.” Bu tahminlere göre 1990'a değin 1.1 milyon bilgisayarın yerleştirilme- sinin ardından, mikroların sayısı her beş yılda üç katı artacak. Bu sayı Ba- tya oranla az görünse de Naumof, “Bu bir milyon bilgisayar 1990'a ka- darki gereksinmelerimiz bakımından veterli olacak” diyor. “Ekonomimiz planlı olduğundan, pazar için üretim yapan ülkelerden farklı olarak her sa- nayide ne kadar ve hangi türde bilgi- sayara ihtiyacımız olduğunu bilecek ve buna göre üretim yapacağız.” Sovyetler Birliğindeki bu micro devriminin ilk aşamalarında birinci öncelik, eğitim sisteminin güçlendiril- mesinde. Naumof'un öngörüsüne gö- re, “şu anda micro bilgisayarlarımı- zın yarısından azı eğitim amacıyla kullanılıyor.”” Şu anda ülkede birkaç bilgisayar okulu bulunuyor. Mosko- va'daki bilgisayar eğitim merkezinde yaşları 15 ile 16 arasında 1500 öğrenci haftada bir gün eğitim görüyor. Naumof bilgisayarı çok daha kü- çük yaşlardaki Sovyet çocuklarına götürmeyi istiyor. “Okul öncesi ça- ğındaki çocuklar için çok büyük ve ucuz bilgisayarlar geliştirmek istiyo- ruz. Batıdaki pif, pof, pif, poflar ye- rine zihni geliştirici ve karar verme- ye yöneltici şeylerin tasarlanması ge- rek”. Naumof, “sofrwarelerin ilk ön- ce basit, sonra da etkili olması gerekli” diye düşünüyor. oA IAO UU Unix ve bilgisayar dili çeviri sistemlerinde uzmanlaşan İhgiltere'deki M.S. As- sociates Ltd. bilgisayar şirketi Ocak'ta C-Iİndex adı verilen standart C-İSAM pa- ketinden beş kere daha hızlı bir Unix database sisteminin üretimine başladı. Bu sistemin teme[ınde ise SSCB'nin önde gelen iki matematikçisi G.M. Adelsonvelski ile E.M.Ladis'in 1962'de yayımladıkları "*Enformasyon Örgütlenmesi İçin Bİr Algoritma"' başlıklı bilimsel tezden alınan bir teorik dallanma yapısı var. Bu metni ortaya çıkaran M.S. Associates'in yazılım muhendısı Robert Manning "Ruslar bu tür matematik teorileri alanında müemmeller"' diyor. Sovyetlerin geride oldukları asıl olan üretim teknoiojisi. Öteki alanlardaysa Sov- yetlerin önemli başarıları var. Sovyet bilgin ve teknisyenleri bilgisayar tasarımları yapıyor ve bir sürü işleyen prototip ortaya koyabiliyorlar. B.l. Ramayef önderli- ğindeki tasarım grubu daha 1950'lerde DEC Multibus'unun ve IBM Block Mul- tiplexor'unun atası olan açık uçlu bir Giriş/Çıkış taşıtı yapmıştı. Aynı dönemde V.M. Gluşkof'un geliştirdiği Mir bilgisayarı da mikro kodlu derleyicisiyle Rom-temelli dil işlemcilerinin geleceğini müjdeliyordu. Batı İMb'lik bileşenleri standartlaştırır- ken Sovyetler Birliği de L5S (Yüksek Düzeyli Tümleşme) teknolojisinde arayı ka- patıyor ve artık 256 Kb'lık hafıza çipleri kullanıyor. Stalin'in ölümüne kadar sibernetik araştırmalarının SSCB'de siyasal açıdan sa- kıncalı görülmesine karşın doğrusal programlama ilkelerini ortaya koyanlar Sov- yet bilginleri olmuştu. Dünyadaki tüm petrol rafinerileri ve kimya sanayisinde karmaşık imalet süreçlerinin optimizasyonunda kullanılan esas teknik olan bu al- göritma uygulamasından başka Sovyetlerin uzman olduğu alanlar arasında tıbbi sistemleri ve süreç kontrolünü kapsayan algoritmler de var. Bunun yanısıra Sov- yetlerin dil derleme teorisi üzerine çaltşma!arının kaynaklık ettiği Macaristan'da- ki araştırmalar sonunda Al dili prologu için bir derleyici yapıldı. Japonlar Beşinci Kuşak projeleri için bunu satın aldılar. Gallerdeki Cardiff Üniversitesi'nde minik işlemci sistemleri amştırmalarına başkanlık eden Pro. Martin Healey bir bilgisa- yar mimarisi uzmanı olarak 'Sovyetler Birliği teorik konularda hep zamanın önünde gidiyor, ” diyor. “Araştırmaları çok matematiksel ve teoriyi sınayacak teknoloji bu- lunmadığından çoğu zaman uyguanmadan kalıyor. Son yıllarda özellikle paralel işlem bahsinde, bilgisayar mimarisi üzerine tezler yayımlıyorlar. Bir kere bu sis- temlerin temelini oluşturarak çipleri yapmayı başarırlarsa teori bir anda geçerli ve uygulanabilir hale getecek Olayların bu şekilde çakışması bu alarıda öne sıç- ramalarına yolaçabilir."' Batılı software şirketlerinin yete- nekleriyle Sovyetler Birliğinde yapıl- makta olan “uygulama algoritmala- rını birleştirmek isteyen Naumof, bu alanlarda ortak yatırımlara girişmek dileğinde, ancak, “Batıda bir sürü in- sana, bir sürü şirkete, IBM'e, “haydi gelin anlaşalım' dedim ama birileri- ne sormadan imza atamıyorlar,” di- yor. Naumof Helsinki Anlaşmasını ha- vaya kaldırarak, “bakın” diyor, *“*bunun 46. sayfasında bilgisayarlar ve bilgi işlem teknolojisi alanında iş- birliğinden söz ediliyor ve ABD Baş- kanının da imzası var, ama hiç bir işe yaramıyor. Ben ABD Başkanının im- zasına inanmıyorum, kendi alanım- da inanmıyorum," diyor. Bu anlaşmalarla ticari anlaşmala- rı karşılaştıran Naumof, “Benimle iş yapan şirketler verdikleri sözü Ve 100 yerine getirdiler, ama Başkanın im- zası sıfır” diyor. Ona göre, “Soru- nun kaynağı bilgisayar şirketlerinin yöneticileri değil, bir bit ile bir bayt arasındakı farkı idrakten aciz bürok- ratlar “Dlmyada tek bir kültür var,” di- yerek sözlerini bağlıyor Naumof, “bu kültür size, bana, herkese ait. Bilgi- sayar bilimi bunun bir parçası hali- ne geliyor. Ve eğer, bizler dostsak, karşıt bakış açılarından da olsa bir şe- yi tartışıyorsak, kimbilir belki biz de birlikte xenı bır parlak fikir ortaya çı- kartabilir Commodore