7 Ölçüye ölçü AKKIMIZDAKİ şeni tahrik ve iftira, bundan evvelki sayımızın hazırlanıp makineye verilmiş bulunduğu 31 Ekim tarihinde başladı. Onun icindir ki, ge- çen sayımızda bunlardan hiçbirine ce- vap verecek vakti (her sayımız intişar gününden 4 gün evvel hazırlanır) bulamadık. Sadece Hâ- diselerin Muhasebesi» sütunundan bir iki fıkra- cık çıkarıp, tahrik ve iftiraya merkezlik ve ya- taklık vazifesini üzerine alan varakaya birkaç İ satırlık mukalebe ile kaldık. Bu varaka, o tarih- 1 te işi henüz şahsiyata (hem de nasıl) dökmemiş bulunduğu ve yalnız bir fikir ve iddiaya karşı ağız dolu sövmekten daha ileriye gitmediği için, | fikir hayatımızda hiçbir defa çalmadığımız mah- i keme kapısına el atmak ihtiyacını asla duyma» il Wuhasebesi MY e «— BANA BABAMDAN KALAN TEK Mİ- RAS ŞEHVETTİR !» İmza: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi$ Türkoloji Şubesi yeni mezunlarından İsmi, aynen taşıdığı iki küçük ve bir bü- yük ada göre noktalanan işbu bayan, şu an- da şubesinin doktorasına çalışmakta, bir ekal- liyet mektebinde Türkçe öğretmenliği etmek- te, arkadaşları arasında her haliyle görülme-& | muş, duyacağımızı da sanmamıştık. Fakat hâdi- İ miş bir iffetsizlik tablosu canlandırmakta,& | senin ondan sonraki seyri, kimlerin ve ne gibi ğhakkında her şey söylenmekte, ve onun ar- bir metodun (hiçbir kıymet hükmü koymuyo- | &kadaşlarına alenen söylediği yukarıda göster-$ | ruz, her şev mahkeme yoliyle Türk umumi vic- diğimiz vecize üslüplu korkunç sözü, Edebi- danında belirtilecektir) karşısında olduğumuzu $ j yat veee muhitinde meşhur bulunmak-# | gösterince; ve biz, haysiyetimizi çürütmek isti- 1) tadı yen C.H.P. nin nihayet bu maslahat için ne si- ! Yuküridnie ifadeyi aynen ve Kelimesi kelime- fatta insanlar kiraladığını görünce derhal Sav- 1 sine tasdik ederiz. cılığa dâva istidamızı takdim ettik. Artık söz İl kanunun ve kanun huzurunda dâvacılarındır. Binaenaleyh, hakkımızdaki şeni tahrik ve ifti- stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi# Türkoloji Şubesi talebelerinden: $lümanların ve gerçek Türklerin vazifesi sizi teyit etmektir. Başımdan geçen şu hâdiseyi& 2 Hastanenin kliniklerinden birinde bekletil- Ş musunuz? Farzedin ki, pijamamı çıkarmıştım, ğkaydediyoruz, kaydetmeğe mecburuz, af di- Mustafa Atatanır, Abdullah Rıza Ergüven: smail d. Sarar Necip Fazıl die yanına iyi halli bir in- san geldi. İsmini, adresini, mesleğini a etti ve anlattı; — Giriştiğiniz ahlâk dâvasında sülün Müs- dinleyiniz: (.....) Hastanesine gece yarısı git- mek mecburiyetinde kaldık. Himaye ettiği- miz çocuk âni bir hastalık buhranına yaka- lanmıştı. Yanımda zevcem ve kızım vardı. dik, durduk. Bayan doktor uykudaymış, uya- namazmış, beklemek lâzınımış... Nihayet da- yanamayıp münakaşa çıkarınca, bayan dok- tor karşımıza çıktı ve haykırmaya başladı: «Ne oluyorsunuz? Uyuyordum, anlamıyor çırçıplaktım, anlamıyor musunuz? Farzedin: ki çiş ediyordum, yahut (yerin dibine geçerek leriz) aybaşım vardı da kanlı bezlerimi de- $iştiriyordum, ne olacak yani, anlamıyor mu- sunuz?» Ve bu hitap karşısında biz, ölüm ha- linde bulunan çocuğu sürükleyip hastaneden: kaçtık ve hicabımızdan ölecek hale biz gir- ' Yukarıdaki vaka kelimesi kelimesine Necip Fa- zıla anlatılırken biz de o meclisteydik. Aynen tas- dik ederiz. Mehmet Taşkesen Mustafa Atatanır Teknik Üniversite Edebiyat Fakültesi Elektrik Şubesi Türkoloji Şubesi No. 225 No. 5822 »| cih ediyoruz. ret ederiz. Vesikaların 1947-48 devresinde lise- yi bitirip Edebiyat Fakül- teşine devam ettiği, bild- hare Belediye (...) Müdür- lüğü (..) Kaleminde me- mur olarak çalıştığı, her iki devresinde en aşağı bir fahişe gibi hareket ettiği iddia edilen ve baştan ba- şa riyazi bir kal'iyetle is- mi, cismi, adresi, her hus susiyeti tesbit edilmiş bu- lunan bir kıza ait elimiz- de bir ihbar ve bir resim 43 ranın fikri cevabı mahiyetinde olarak çıkarttı- ğımız bu sayıda, bir operatörün açtığı yarayı bilmesi gibi unsur unsur tanıdığımız asli kom- plo merkezine karşı tek mukabelede bulunmu- yor; öfke ve karşılığımızı, o da fikir sahasında kalarak ve haklarında dâva açmayı şimdilik dü- şünmiyerek, irinden pis ve sahtekâr bir şahsi- yata tenezzül etmeksizin dâvamıza hücum etmiş bulunan Ulus, Zafer, Vatan, Son Saat, Güneş ve Tan gibi ceridelerin temsil ettiği zihniyete tev- En halis ve halkın itimadına mazhar örnekle- riyle hâdisenin dışında kalan ve Necip Fazıl Kı- sakürek'in izah yazılarını memnuniyetle neşre- den 8 İstanbul gazetesine hararetle teşekkür eder; ve bir mislinin bügüne kadar görülüp gö- rülmediği hakkında hiçbir şey söyliyemiyeceği- miz mukabelenin resmi mevzii olarak muhte- rem ve mua77ez Türk belen Ape işa- B DOĞU en müthişi ! vardır. Bu ihbar o kadar korkunç ve resim o derece iğrençtir ki, yeryüzünün en düşkün fahişesinde bile tasavvuru imkân haricin- dedir, Hayâ hissimiz bu resme ve vesikaya bak- maktan bile bizi alıkoydu. ğu icin, lütfen Ahlâk Za- bıtasının o idarehanemize kadar zahmet ederek on- ları bizden almasını ve ih- barın sübut derecesini tah- kik etmesini dileriz.