11 Kasım 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

11 Kasım 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

miyeti altındaki Hıristiyanlar İs- lâm şeriatini ve kanunlarını inkâr ettikleri halde onlara dokunulmu- yordu, Fikir hürriyeti, vicdan ser- bestisi noktasından «Nur Risalesi»- nin bazı talebeleri, idareve ve ka- nuni mânilere dokunmamak şartiy- le rejim ve usulünüzü ilmen ve vicdanen kabul etmiyecek olsa ve hattâ muhalif amel işlese ve hattâ rejim büyüklerine kalben adavet beslese, yine onlara kanunen ilişi- lemez. : Eskişehir mahkemesinde dört ay- luk bir inceleme neticesinde yüz adet «Nur Risalesi» nden tenkide medar olabilecek yalnız on beş ke- lime bulunması Kkat'iyetle isbat eder ki, onun gayesi dünya değil- dir. Bütün insan oğlu bu gayeye muhtaçtır. Eğer dinsizliği bir nevi siyaset zannedip, bazılarının demiş oldukları sibi «Bu risalelerinle me- deniyetimizi ve keyfimizi bozuyor- sun!» denecek olursa, ben de derim ki, dinsiz bir milletin yaşıyamıya- cağı dünyaca kabul edilmiş bir düs- turdur. Bilhassa mutlak küfrün, ce- hennemden daha elim bir azabı dünyada bile tattırdığı «Nur Risa- lesi» nden Genelik Rehberi, gayet kat'i surette isbat etmiştir, Bir Müslüman -Allaha sığınırım- irtidat edecek olsa mutlak küfre düşer; bir derece yaşatan meşkük küfürde kalmaz. Bizden olmıyan öbür dinsizler gibi de olmaz. Hayat mefküresi noktasından, mazisi ve istikbali olmıyan hayvandan yüz derece daha aşağıya sukut eder, Size bildiriyorum: Kur'ana da- yanan «Nur Risalesi» ile mübareze etmeyiniz! O mağlüp olmaz, bu memlekete yazık olur. O, başka bir yere gider, yine ışıklandırmakta devam eder Eğer başımdaki sacların sayısı kadar başım olsa da her gün bu başlardan biri kesilse, Kur'an ha- kikatlerine feda olan bu başı küfre eğmem ve bu iman ve nur hizme- tinden cevirmem! N U R RİSALESİ Gelecek sayıdan başlıyarak Said-ül-Nursi'nin bu risale- sinden parçalar neşredeceğiz, s» ğ : MENTÜ ile cercevelenen yedi itikat esası vardır: 1 — Allaha, . 2 — Meleklerine, 3 -—- Kitaplarına, 4 — Resullerine, 5 — Kıyamet gününe, 6 — Kadere, 7 — Ölümden sonra dirilmeye, li ALLAH 1 — Allaha iman: Allah birdir. Kendisine benzek VE hiçbir şey yoktur. Mutlak mânasile mükemmeldir. Noksan sıfatlardan MELEKLERİ: ve bütün had ve sınırlardan, ihti- yaç, ve istinattan münezzehtir. Her yerde hazırdır; hiçbir yere tahsis ve hiçbir yerde tahdid ed.lemez. Her şeyi görür, işitir ve bilir. Onun için gizli ve kapaklı yoktur. Yaratan, her şeyi var eden, en küçük zer- rTeden en büvük dünyaya kadar bütün kâinatı ve bütün unsuriyle mey- dana getiren odur. Yaratmak; bu kudret ve sanat, yalnız ona mahsus- tur, Kâinatın her hansi bir istikametine baktığımız zaman «Bütün bun- ları kim var etti?» sualine karşı bir ânda ve bir bedahet halinde ru- humuza dolacak mutlak ve kâmil kudret, Allahtır. İşte Allaha inanmak; al a namütenahi ileri ve girift tecel- lileriyle bövle düşünmek demekt 2 — Meleklere itikat: Bu itikat da, din ve imanın zaruretlerindendir. Nitekim hakla- rında «Melekler o kullardır ki, ikram ve şeref ile vasıflandırılmış ve fiilleri ilâhi emre bağlı ve ilâhi emre zıt her hareketten uzak kalmış- tır» mealinde bir âyet vardır. Melekler, Hazreti Âdemden son ve en üstün Peygambere (salât ve selâm ona olsun) kadar Allahla nebileri ve resulleri arasında, ilâhi emirleri tebliğ bakımından, yine ilâhi emir- le vasıta olmuşlardır. Melekler, itikat ve amellere ait hükümleri ne- bilerin kulaklarına bildirmek, veya vuzuhlu işaretlerle vermek, ya- hut da kitap sahibi Peygamberlere kendi lisanlariyle ilâhi kitap- ları inzal etmek işiyle vazifelendirilmişlerdir. Bu vazifenin sahibi, Hazreti Cibril (Cebrail) Kur'anda «Emin» vasfiyle | sıfatlandırılmış- tı yi Melekler, lâtif ve nurani vücutlar olarak, göze görünmeyen var» lıklardır. Giremiyecekleri ve geçemiyecekleri yer yoktur, Yaradılış- larının bir hassası olarak türlü türlü şekillerde tecessüd ve tezahür edebilirler. Nitekim Cebrail, Peygamberlerimize Sahabilerden ma“ Tüm şahıslar şeklinde göründüğü gibi, asli haliyle de görünmüştür. Meleklerde erkeklik ve dişilik olmadığı gibi, yemek ve içmek, doğmak ve doğurmak gibi haller ve bütün şerlerin kâynağı olan ga- zap ve şehvet yoktur. Tek kelimeyle melekler nefsten âzadedir. Meleklerden bir zümre, bir âyetle de teyid edildiği gibi, gece ve gündüz Hakki tesbit ve tenzihten başka işle uğraşmazlar. Bir başka zümre de, ilâhi kaza ve kader icabı yerde ve gökte tedbir ve tasar- rufa memurdur. Meleklerin düyisihi, sınıflarını, cinslerini ifade yolunda en gü- zel hüküm, bu bilgiyi, bütün meçhuller âleminin sahibi olan Allaha havâle etmekten başka bir şey olamaz. E LLİ yıldır halkla düşüp kalk- zemmedeceğin- maktayım; kusurlarımı affede- cek, öfkemi dindirecek ve aybımı örtecek bir dost bulamadım. m-ı Âzam ENDE mevcut bulunmıyan iyi- liklerle seni medhedenin, ya- rın, yine sende mevcut bulunmıyan H kötülüklerle seni den emin ol! İmam-ı Şafii Çİ fesat, inat ve itiraz dolu kim- selerle ilme dair görüşmek, ilme ihanettir. İmam-ı A

Bu sayıdan diğer sayfalar: