26 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

26 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ge DOĞAN DÜNYA & Bir dünya doğuyor; yepyeni bir dünya... Kat kat sis arkasında, yarı belirli, yarı belirsiz bir dün- ya... Yalnız bizim gözümüzde belirli değil... GB Tirk milletini, ee yekpare bir ruh, mef- küre ve nizam bütün içinde çıkarmak için ilk teş- hiş, bugün kan ve —. lâvları altında yavaş yavaş pelteleşmeye, donmaya yüz tutan yeni dünyanın bir- kaç ana çizgisini hecelemektir. © Batı çevresinde doğan bu dünyada, arayanlar, saf halde ne komünizma ve sosyalizmayı yerinde bulacaklar; ne faşizma ve nazizmayı, ne de eski li- beralizma ve kapitalizmayı... & Komünizma, kendi mekân çerçevesi içinde, mad- decilikten ruhçuluğa, (beynelmilel) cilikten (millet) ciliğe, içtimai toptancılıktan ferdi şahsiyetçiliğe, ke- miyeiçilikten keyfiyetçiliğe, mutlak devletçilikten mahdut mülkiyetçiliğe dümen kırdı. Nazizma, hiç bir zaman ve mekânda beşeri bir ideoloeya haysiye- #ine ulaşdıramadığı kaba ve nefsani kuvvet pisiko- locyasının (Berlin) le beraber kül va duman haline girdiğini gördü. Liberalizma ise, kendisine zıt her şeklin tü taraflarını tasfiye edip iyi tarafla- rını nefsine sindirmek, böylece kendi zayıf ve gev- şek taraflarını besleyerek, içtimai mezhepler arası yepyeni bir terkip kurmak ve bu terkibi liberalizma ruhuna uydurmak yolunda çabalamakta... o eni dünya; insan, cemiyet, millet kadroların- daki tekevvün hak ve hürriyeti mefküresine bağlı demekrasyaların, hem fikir, hem de maddede kat'i zaferinden sonra, aynı mefkürenin bütün zayıf ve 1001 ÇERÇEVE Necip Fazıl KISAKÜREK VE RR ŞE ATBAAYA yol veren kö- ince, gayet ince bir alâka şeyi dönerken, iki can- muhafaza edebilmek lâzım., darma arasında, elleri kelep- Bu delikanlı cezaların mâ- çeli bir delikanlıya rastladır nasına herkesin inandığı, ber- Uzun boylu, gürbüz, hattâgü- kesin bağlandığı, o mânalar- zel bir külhanbeyi... Hayatı- odan herkesin korktuğu, her nın sanki: en şevkli zafer Oo kesin utandığı bir cemiyetti ânını yaşıyordu. Kaytan bı uefsanevi hayâsızlık tavrını yıklarının alt inci gibi alg eki miydi? VE BİZ yatalak taraflarını bir ânda tasfiye etmesi ve asır- lar boyunca topyekün eşya ve hadiselere tahakküm edici bir gençliğe kavuşması için, yere serdiği sui- kastçılarından da bir çok ders almış ve bu dersleri yeni vâhitlere kavuşturmuş olarak, asli demokras- ya vâhidi etrafında, içtimai mezhepler arası bir ter- kip ifadesi olacaktır. Girift ifadeleri çözmeye çalışarak belirtelim ki, yeni dünyada, saf (doktrin) ler zaviyesinden komü- nizma dönek, nazizma müflis; demokrasya ise, ye- ni zaman ve mekânın fatihi, fakat kendinden ve düşmanlarından aldığı derslerle nefsini gençleştirmiş olarak, yekmeni bir terkip içinde muzaffer olmaya namzeddi o de dünyayı, PLA ruhçu, ahlâkçı, milli- yelçi, cemiyetçi, şahsiyetçi, keyfiyetçi, nizamcı, mü- dahaleci, sermaye ve mülkiyette tahditçi gibi ana fârikalar altında, mücerret insan hürriyetine saygı mefküresiyle evlendirebiliriz. © (Greko- e medeniyetinin en çek eseri nyesini, eşya ve hadislere tahakküm edemiyecek ve madde ilimlerine karşılık ruhi muvazenesini elden kaçıra- cak kadar pörsümeğe terkettikten sonra, birdenbire muhteşem bir gençlikle şahlanışını temsil edecek olan yarınki tezatsız dünyada, Türk milletine düşen oluş payı, yeni bir ruh müstemlekesi mi olmaktır? BD (Büyük Doğu) nun, sade bu akibete mâni fikri ve nizam tertiplerini pilârlaştırmak; ve Batının ara- yıp da bulamadığı mes'ut oluş ve ebedi sistemin kay- nağını göstermek için çıktığını, bir kere daha tes- bite değer mi? © Bir dünya doğuyor ve bu dünyanın doğuşunda hissedar olmıyan milletlere artık içtimai ölüm ve yokluk düşüyor. © Böyle bir dünyanın doğmak üzere olduğunu; ve bütün medeniyet dünyası, bütün dâva ve aksidö- vaları içinde son tekevvün buhranlarını çekerken, biricik kurtarıcı sistemi kendi öz cebimizde kaybetti- ğimizi bilelim; ve garp dönüp dolaşa bize gelmeden, biz, dönüp dolaşmaksızın kendimize gelelim ! İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU mânade ahlâksız tertiblerle ke- parlak kelepçesini teşhir edi- meşgul bazı sefillerin hava- yordu. Mübal ır tarzda sında bu delikanlı, acaba yukarılara doğru kaldırdığı yalnız kendini mi, yoksa ken- kelepçede, insanlara, âdeta disini aş vi âvaya mı mahrum oldukları şeref bile- ziğiai gösteren bir ihtar var- — ei eema hali o kadar haleti o kadar hilesizdirki şaşırdım, kaldım Düşündüm ki, bamiyetii suçluya biçtiği ceza, kendi başına, düpedüz madde haysi- ihtar edi er Kaldır, delikünl, şeref bi- leziklerini yukarıya, kaldır, kaldır ! er en büyük hır. sızlık ve nayetler, senin âciz bileklerine Me şu pamuk ipliğinden zayıf ve yeti noktasından, hiçde utanç sebebi değil... Bu utanç sebe- bini elde tutabilmek için, bir cemiyetin taşıdığı ruhla, biç- tiği ceza şekilleri arasında, küçük kelepçenin tesellisi ar- kasında gizleniyor ve sen de bunu seziyorsan, kaldır deli- kanlı şeref bileziklerini yu- karıya, kaldır, kaldır! P WP Bak, ne emrediyor put: Düşman ol Peygambere; Unut Allahı, unut! Bak, ne emrediyor put: Adaletin canı yok; Haksızlıksa lâyemut! Bak, ne emrediyor put: Yirmi milyon kişi aç, İki bin kişi mes'ut. Bak, ne emrediyor put: İçki, zina, hırsızlık ; e para size mâbut Anadolunun bir e (Büyük Doğu) ya gelen bir oku- yucu mektubunun birkaç sa 53

Bu sayıdan diğer sayfalar: