26 Mart 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

26 Mart 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE y va ğa RTA oyunundan, sonraları, cur- cunaya çıkmak âdeti kaldırıldı. Köçekler de ilga olundu. Zenneter raksederek çıkarlarken, bu usül de terkedildi, Vektiyle orta oyuncuları içinde mükemmel mukallitler vardı. Arap, Lâz, Arnavut, Rum, Ermenl ve Yahudi taklitlerini ve yer yer bin bir memleketin leçelerini meydana getirirlerdi. Sultan Abdülâziz cülüsunun baş- larında. orta oyuncularının maruf ve meşhurlarını, (Muzikai Hümayun) a aldı, O vakitler, Sultanın, bunları ciddi talim ve terbiyeye tâbi tutarak mifletin ahlâk ve bedii zevkine hiz- met edecek şekilde yetiştirmek iste- diği rivayet olundu Halbuki sonra- ları duyuldu ki, Padişah bunları, Âli, Fuat ve Mısırlı Kâmil paşaların ve başka vezirlerin şekline koyarak ve meşhur Vehbi mollanın da takli- dini bilhassa ihmal ettirmeyek eğle- nirmiş... Vehbi motla'ya (Ebül'enf) derler. di. (Burun babası) mânasına... Burnu, bir misli görülmemiş derecede bü- yükmüş.. Fevkalâde cahil halde, ulemaya mahsus müşekkel şe- killer içinde gezermiş... Gayet asabi imiş ve bulunduğu her mecliste mut- iaka bir münakaşa zemini açap ilim ve fikir taslar ve herkese atıp tutar- mış... İşte Vehbi molla, bu, insanı ya kızdırıp çatlatacak, yahut da kah kahalarla güldürecek hali yüzünden bir takım büyük zatların en makbul nedimleri sırasına geçmiş .. O devrin padişah sarayında ve pa- şa konaklarında Vehbi molla ismi, kötü ve geçimsiz bir (Karakter) etra- fındaki binbir gülünç hadise ve mu. zipliğin kahkaha vesilesi olmuştu. NEDİMLER, MEDDAHLAR Abbasi halifelerinin vesair melik- lerin hizmetlerinde, «musahip» unva- niyle nedimler kullanıldığı söylenir. Osmanlı devletinin saffet çığırı GM Epe gas eçmiş günün mizahı: 39 yi evvel (Cem) in, Meşrutiyet kahramanla- rını benzetişi !.. Şe a 19 uncu ASIRDA İSTANBUL Eski Balıkhane Nazırı merhum Ali Rıza Bey olan ilk devirlerde, padişahların bu namda kimselere iltifat ettiği, duyul- mamış ve görülmemiştir. İlk defa olarak Yıldırım Bayezit devrinde, o da maskaralık ve dalkavukluğa kaçmamak üzere, padişahın birçok nedimlerı bvlunduğunu biliyoruz, Hat- tâ bunlardan biri, sırf ince bir nükte Dünden ya Deli İbrahimin des. Hicri 1236da Ermenak Uğurlu kariyesinde doğan ve 1317de ölen bu ümmi halk şairi, ihmal ve kayıtsız- lık devrindeki Anadolu köylüsünün perişan halini, ne acı dille anlatır ; Adalet kalmadı dünya ee Pek yaman haldeyiz iş dm Sırtlarımız görmez oldu ağ ak i Canımız yanıyor bilsin hükümet... Bir meclis var idi adı idare Dülbendden ak versek idrler kare Haksız mültezimden yandı fukare Fukara halinden bilsin hükümet... Biz de bel bağladık okur yazara En iyisi malül varsın didara Ruhumuz çıkmadan girdik mezara Ecelsiz ölüm var, bilsin hükümet... Mültezimler korkmaz yaradan Haktan yoktan Unvancı oğlu ayi di eml Konyalı Aşık Mehmedin destani... Bu halk şaiiri 1295de Konyada doğmuş, on İki yaşına kadar Çadırlar mahallesinde Mesut Efendi Mekte- binde okumuş, bir ara medreseye de devam etmiş, babasının ölümiyle tah- sili terkederek çiftçiliğe başlamış... 1927 de sağmış, Herhangi bir vaka- dan ilham alarak destan düzmekte mahir olan bu âşık Mehmet, geçen Cihan Harbinde pahalılık üzerine de aşağıdaki destanı yazmış : «Raviyanı ihbar ve nakilânı âsâr şöyle rivayet etmişler ki: Bir zaman seferberlik olup her şey pahalılık bulup âşık Mehmet ke. derinden bu beyitleri söylemiştir.» İl. sayesinde, seksen kadı'nın ateşe atıl- ması hakkındaki iradeyi geriye aldır- mıştı. Fakat sonraları bu nedimler, gitgide basit bir dalkavukluk ve meddahlık kisvesi altında sarayı bas- mışlar ve büyüklerin nefsaniyetlerini kabartmaktan başka hiçbir emel tâkib etmemişlerdir. B ü Reşat Ekrem KOÇU Baklım semaya bir seyrsttim Arşı Gelmeyeli beri ne olmuş ça a Ağlatma gel beni ağyare ka Elâman kurtar pan aman ey Rip İkiyüze çıktı gaz y k Yirmi kuruşa kalaylattım yi fası Geçinmektlen âciz kaldı tasası iman..... Yüzelliye aldım zeytin yağını Dolu vurmuş bahçesini bağını ala ve alamadım çoğunu aşhaş yağına evvelden bakmaz idim Aylak olsa da alıp satmaz idim Hazır olsa çıralıkla yakmaz idim âman... Bakkalların önü açık gidiyor Turp, pancar, şalgam hep para ediyor a ee gibi marka satıyor Bunlara bahınca sade yağ aylak Hem elli liraya çıhtı bir daylak Fiyatından hasret etli balkabak Elâman Bin'kuruşa aldım ayakkabını Yüzelliye çıktı İzmir sabunu Ey efendim ver bunun cevabını Elâman Tüccarlar da ettiğini bulur mu? Bin kuruşa alaca alınır önad açık çıplak Milim mı? Elâ Şeker bulunmaz, kahve üçyüz seksen * Bulamadım pirinci herşey noksan Ekmek bulunduğu bir büyük ihsan Elâman Üç kuruş şekerin olmazdı sözü Okka$ıfaltı kuruş aldık biz tuzu Yarabbi âfelten esirge bizi âman 1940 dan beri, kara borsacı ve vurguncuların ateşten pençeleri al- ında kıvranan İstanbulun şaşkın halini, birgün en canlı tasvir ede. oek, yine ümmi bir halk şairi olacak- tır sanırım,

Bu sayıdan diğer sayfalar: