A (ed gf —— A (Masonluk) isimli Aso N L U YER Rifat Saf ve temiz insanlığın huzur ve saadetine, necabet ve asaletine düşman olarak «hürriyet, .müsavat, uhuv- vet» düsturu ve sahte bir umumi sulh teranesiyle raha- tımızı kaçıran, keyfimizi bozan ve beşeriyeti kendi uğ- runa felâketten felâkete sürükleyen farmasonluğun niha- > bir Yahudi oyuncağı olduğuda apaşikâr meydan- dadır Yahudilikle komünizma ve komünizmayla Masonluk arasındaki sıkı rabıta ve müşabeheti sezenler, bu kitap- taki yazılarla, bunların hepsinin de kafasından onluğun önümüze açılan esrarı şu birkaç noktada Gini ve Yahudilerin emriyle hareket edildiğini açıkça or örrüüşlerdie. dre) nin muvafakat ve vasıtasiyle Mason localarına Fran. sız Ordusu zabitlerinin dini, milli ve siyasi meyilleri hak kında gizli surette malümat toplattırmışlardır. Bu me- yanda karı ve kocanın gayet mahrem esrariyle çocukla- rının terbiyesi ve dostlar gibi aile sırları da toplanmış, bunlar için ayrı fişler yapılmıştı. Harbiye Nazırı General (Andre) de nakil ve tayinlerle vazifeden ihraç muame- lelerini, bu fişe göre yapmıştı. Bilâhare «Solmer» ünvanı altinda bir «Mason Zabitleri Cemiyeti» teşkil edilmiş ve bu cemiyet o zaman miyle bir jurnalcılık bürosu mahiyetini almıştı, Bunların hazırladığı fişler (meşriki âzam) kitabetine gönderilerek danda Harbiye Nazırının hususi kalem müdürüne ve- rilir ve böylece de Masonluğa aykırı (elemanlar bertaraf edilirdi. Mas hülâsa edilebilir Mas: ai ön yk eg detli disiplinle kaim olduğu, basit onlar milliyet, yurt, din. asalet, aile ve ordunun ıdırlar onlar insanlığın en asil ve hattâ en asri duygula rından ola milliyetperverliğin can basmıdırlar 4 e şi hekikatlerden iken, u kepazelik 1901 den 1904e ka lâakal yi beş bin zabitin istikbalini baltalamıştı. Bu rezaleti 28 teşrinievvel 1904 Fransız Parlâmento-. sunda teşri ederek . Masonluğu neral (Andre) gn gana. ee öken mebus (Gıy- i a dair vesaik ve iskandal o zamanlar bütün dünyada barla des fiohss) namiyle büyük dediko. için kuvvetli ve yo dö Vilne aldığını söyle Masonlar, orduya, disipline ve silâh arkadaşlığına düş. duları mucip olmuş mandırlar, Hattâ bu maksatlarına erişmek için 1901 de Fransa- da Harbiye Nezareti makamına getirdikleri General (An- . (Baştarafı 13 de) narak, «Nereye gidiyorsun, Türkiye? », «İçimizdeki tarihi düşmanlar», «Tevfik Rüşdünün Bulgarlık siyaseti», «Trak- yamıza iskân edilmek istenilen Gaga- vuz Bulgarlar», «Faşit İtalyanın Tür- kiyedeki casus teşkilâtı» gibi kitaplar yazıyor, tab'ettiriyordum. nin bütün siyasi ve idari mahfellerine dağıttıktan sonra da artakalanlarını po- lis toplayabiliyor, bazan de Vekiller Heyeti karariyle «kalmayanlar» top- lattırılıyordu. Aynı zamanda, siyasi, idari bazı mühim işler hakkında da, hem o zamanki Başvekil İsmet Paşa- ya, hem de alâkadar başka makamlara gönderilen müsbet vesikalar ve sa lim muhakemelere müstenit lâyiha- larda dillere destan olmuştu. Polis idaresinin (terör) üne karşı, memle- ketin ve milletin hak ve menfaatle- rine mugayir olarak yapılan ve yap- tırılan işlerin önlenmesi mantığında mündemiç (terör), mukabil hücuma geçirilmişti, Bu, hayırla şerrin mü- cadelesiydi, Hürmüz, Ehrimen'e mağ- lüp olamazdı ayfalar ve nede zamanın nezaketi fazla tafsilâta müsait değil. Ancak, söyleyebilirim ki, «menvii za- mir»lerine tam bir teşhis konmuş, ken- di bünyelerinde bu marazlarını da (ste- rilize) etmeğe muvaffak olunmuştu. Devran, yine o dövrandı, Yalnız, diş geçiremiyorlardı. Geçiremiyeceklerdi. Netekim, geçiremediler | Filhakika, iftiranın katmerlisine de başvurmuyor değillerdi. Bir aralık, (Entelicens Servis) liğe, İtalyacıhk markasını da takmışlardı, Samimiyet, selâmeti doğurur, derler a. öyle 16 İşte bu Mü Gol ve bu kadar millet ve vatan düşmanı bir teşekkülü artik ebediyen diriltmemek, Türk Kn düşen en büvük vazifedir olmuştu. Tesadüfen öğrendiğim bir hâdiseden, Türkiyedeki faşist İtalyan casusu teşkilâtının kendi muhitlerinde yerleştiğini, Emniyet Umum Müdürlü. günün gözü önünde de Tekirdağın- dan itibaren Garbi ve Cenubugarbi Anadolunun her şehrindeki tesisatı ile faaliyette (bulunduğunu (meydana çıkarınca, Mareşal Fevzi Çakmağın ısrarıyla, başıma belâ olan Emniyet Umum Müdürünü atmışlar, İstan buldaki mahfuz yuvayı kapatmışlar, İtalyan teşkilâtının köküne de kibrit suyu dökmüşlerdi. Fakat, dostlarını ve memurlarını, tecziye değil, «Belçika Bankası ve şimendifer partisi» işinde olduğu gibi daha mühim makamlara geçirmişlerdi. (Hitler) devri gelince, o zamanki mebuslardan Kâzım Nami'yi görmüş- üm: ” , dedim. Artık, (Entelicens setvis)le birleştiler. Yakayı kurtardım, değil mi? Dostumuz, kıs kıs güldü, 'yürüdü. Haklıydı. Çünkü, (Hitler) iktidar mev. kiini eline alınca, «büyük bir millet, böyle yaparsa, ben, nasıl başka tür- lü hareket ederim.» diyen vekil, ben değildim, amma, (Hitler) ci, sonrada (Hitler) in bilmem necisi; benden başka kim olabilirdi? «(Hitler) cilerin ırk nazariyesi» muharriri, Berlin'de bir numaralı Alman ırkı düşmanıydı, Ne (Gemişke) nin semahat listesinde is- mimiz vardı, nede (Fon Papenj)in al- tın torbasına el sallamışlar meyanın- da bulunuyorduk, Fakat, böyle bir dosya tertip edilmiş, eski işe başlan- mıştı, (Entelicems servis) iftirası öl. düyse, yenisi de doğmaz değil ya... LE dar devam etmiş ve i (meşriki âzam) kitabından Fransada ve Yalnız, (Buşer) çetesini kimlerin ida- re ettiğini meydana çıkarttıktan, Cum- huriyet gazetesinde de usta çırak gi- bi baba-oğul tarafından «İngiliz siya- setinden vâzgeçmek, Kafkas dağları- na dayanan Almanlarla birleşmek » gi- bi macera teklifcilerinin kimler o düklarını, kendi yazılariyle tesbit et- tirdikten sonra, müfterilerin vaziyet- leri de sarsılmıştı, Belkide bir komü- nist dosyası tertip etmek zorunda kat. mışlardı ! Bir gün, dostum Vâlâ Nureddin, müteessirane — Seni, mahvettiler ! Demişti, — Doğrudur : Kara, kızıl, beyaz, ye- şil ve hâki renklerdeki sağ, sol dik- tatoralarını reddeden, bunların ide. olocyalarını tenkit eyleyen ve insan haklarını müdafaadan yılmıyan Tür- kiyenin yüz kitap müellifini, onbeş yirmi sene, bir polis (terör)ü altında yaşata yaşata, sesini; sözünü, yazısını kesmişler, mahvetmişlerdi | Acaba, bu plânın mürettebleri kimlerdi? - Siyasi Şube koray birisi, bir dostuma demişt — Bizde sine dll biliyo. ruz, Mademki, on senedir, bir gün kendisine bir sual sorulacak madde tesbit edilememiştir ; o halde, kendi- sine isnad olunan maddelerle bir alâ- sıda yok, demektir, Fakat, emir, bâ- lâdan, «zevatı âliye» den geliyor, ze- vatı âliyeden. Nihayet, bir polis müdürüyle âra- mızda geçen bir hadiseden sonra, ? bu «zevatı âliye»ninde kimler ol. dukları ey çıkmı # ştı bil demi PELİ STER