13 Şubat 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

AHVEYE gitmeyi sev- meyen, kahveye gi- denlere hayret eden ve hattâ çok zaman ya , nasıl oldu bil- miyorum,. o kahveye alışı- erdi t, alıştım değil Amedi Yani, bilmeden farkında olmadan, bazı zehir- pk abe duyulan ilk keyif ve lezzetten dahi hisse- mi almadan, alışıverdim işte ! İlk defa birisi mi götürmüştü, yoksa rüzgârın a ku- ru bir yaprak misali, tesadü- fün sevkiylemi EE gitmiş- tim ? Hiç birşey hatırlamıyo- rum, Daha ilk gidişiminin he- nien peşinden mi, birçok gün- Sanki da yaşamadı- a yoktur. benimdir ki, oranın devamlı maş üz dg bsraber o kadar bizimdir ki.. İçine girdiğimiz zaman lp bir fevkalâdelik bulamazsınız Duvarları ci ve ge lârdo, hepsi bu k Öyle olduğu halde, ondan idi hiç bir kahve beni cez- Burayı sevmemin e de k e ele kle e burası oldu İnsanları sevebilmek işi, ol ak yakından, bü- iyi ve kötü taraflarıyla Fire lâzım olduğuna göre, insanları da her halleriyle ba- na tanıtan yine burasıdır. Son- ra kalıvemize devam eden in- vii r,#başka başka tabaka ve “mesleklerden olduklar ve kalıvelerin lezzetinden çok, kahvenin sahipleri olsa — Hâ, bakınız, az kaldı yordunı, kahvemizde dal cı garson kullanılmaz. Hizmet eden iki kişi buranın sahibi ve 12 2 de babalı Ke arı va kle meslekte rdır. Öm geçirmiş, oğula kurulu diye hitab . O da geliş ve gidişlerinde bir (lider) yemi herkesi şapkası elin- de havada olduğu halde, irb ayla Birbirlerinin lüdik lar. İyi ile kötünün temsilci- leri bunlardır denebilir. Biri daima suratı asık, işinden hiç bir zaman hoşnut sai herkese kaba muamele e mek- ten zevk uyan, rad, bir insandır. Öteki ise, dâima mültefit, daima halden anlı- yan, nabza göve şerbet verme- sini hakkiyle bilen güleryüzlü bir delikanlı... Birinin bozdu- ğunu öteki tamir ederek işi yürütüp gidiyorlar. Gelenleri “birkaç kısımda toplıyabiliriz. Vakitlerini ga- zete okuyarak ve nargile içe- rek geçiren mütekaitler. Kâğıt ey için gelen memur ş güç sahibi kimseler. Bil- basa briç üre e Hayat- ta en bü yük 2 sası da Ari ai İsmi olup c yan bir partinin, tâbir caizse, o sayın e En büyük evki, gazeteleri beee bii siyasi © leblebic Bir onbaşı... başı kar adamdır. Niçin m ve kendisine niçin onbaşı deni- lir; orasını bilmiyorum. Yal- niz sırtında ma eski bir asker elbisesi, başında lâcivert bir şoför kusketi, koltuğunun — ve iti aça eni rak sanat icri i- ler, salgılar ambar. ser yar sat Göz âma, e 74 Üner ep bir sia mı, her hafta aynı çingene kızı elinden tutmuş olarak ge- Üstelik bu çalgısını a a iktifa etmez, pek beğendiği AZ Çe, 77 Çe ER —— A7 BN Di Nal sesini de sazına uydurur. Tah- min ediyorum ki, çok kimse- bunların ic galebe gem inde öğ- rendiğini iddia ettiği numara- larını yapar, topladığı bozuk ye e şakırdatarak uzaklaş r satıcıların çeşitlisi mle eri «Kumka- idi» ni sa- b miş fun dık testli satı- cısı, alığılarını ezberlemiş- tir ve gerisine metelik ver- mez. Kahvemizde, kahve el leri, müşteriler ve ge gi- denler arasında öyle bik mü- gine Kanar ki, çer ta- biat kan kadar inhi rafsız edir. Mesel, her akşam aynı bi bulmazsa üzüldüğünü belli “> rek başka bir masaya otu aşinam, (Şekspir) gibi dâhi bir muharrir olmanın ilk şartının kasap çıraklığı yapmak oldu- Şi Karşımdaki masada oturan delikanlı, yük- sek mevkilere geçince rem Sini anlatmaktan en zevki bulur. Eğer ii i masalardan farsça beyitler işit- mezsem hayret ederim. Çünkü orada, daima yaşlı ve esmer bir adamla şair olduğuna inan- mış iki genç oturur. O mi daki, bu masadaki, daki, hasılı kelâm her ması daki insan, aşağı yukarı e meşgüldür, ezberlemişimdir. Ya.dip köşedeki masayı işgal edenler?.. Bunlar dünyanın en büyük münakaşalarını, yeni terimce tartışmalarını, çıt çı- karmadan yaparlar. Nasıl mı? ekleri Çünkü “hepsi dil- sizdirler... Kahvemi kek vela zin müşterilerini yn yüzleriyle ve 7 k iğ. bazı halleriyle Fakat ah, tanıttım gibi. oranın ve onların şey söyleme sanın içine, idrakine, kanının zerrelerine, eek win köşeleri- yi Bir gündür .« Kahve kendi kendisinin ayniydi... Sa alg dışarıda hava Myanyarak yi- ne kahvemize döndüm