MUHİDDİN (ARABİ) «Şeyhi Ekber» diye yâdedilen meşhur Veli... ##*# « Vahdeti vücud» a inananların başı... Zâhir ehlinden ve âlimlerin. den çok kimse ona karşı gelmiş, ta- savvuf ehlinden:de az kimse onu ye ry vit r ki, onu yükseltenler çok yükecitelsizr. sözlerini fevkalâde üs- tün görmüşler, makamını pek ulvi tutmuşlar ve kendisinden hesapsız keramet nakletmişlerdir. *##* Lâtif ve garip şiirleri, nadir ve acip buluşları vardır; eserleriyse misilsiz denecek kadar çoktur. Mese- lâ 500 den fazla eser.. Eserlerinin çoğu tad voüla, aittir. Bazıları da başka ilimler mevzuun- “Muhiddin (Arabi) eserleri hakkın. da demiştir ki : enim bu kitapları meydana getirmekten muradım, birçokları gibi sadece eser telif etmek değildir. Eserlerden büyük bir kısmının tekifi için Hak tarafından emir aldım! ##* Diyor ki: — Ben Hızırla buluştum. konuş. tum ve ondan edeb öğrendim. Hızır'ı su üzerinde yürürken, mesafeleri tay-7 te ve havada namaz kılarken gördüm ##* Muhiddin (Arabi) Hazretlerine kar- şı duranların, battâ onu küfürle suç- landırmaya kadar gidenlerin takıldığı eser «Fusus» dur. Tefsirci : — Öyle görünüyor ki, Muhiddin (Arabi) ye dil uzatanlar, ya taklit ve taassup, yahut da onun fikirlerini an- layamamak yüzünden hareket “be mişlerdir. (Fusus) ve (Fütuhat) daki bikmet, incelik ve fikir derinliği, bugüne ka.” dar hiç bir eserde görülmemiştir. Şeyh Pârisa (Nakşibendi), (Fusus) için can, (Fütuhat) için de gönül derdi, Bir şiirinden : Beni suçlu göreni Ben suçlu göremiyorum. ana ihsan ve lâtfedici görüyorum; O'da benim kendisine sığınıcı Olduğumu göremiyor. ##* Şeyhi Ekber'in bazır bulunduğu bir meclis .. İlim ve fikir taslayan bi- risi, Allahın nebilerini inkâr etmekte ve sadece felsefe, felsefe, felsefe di- yip durmakta... Mevsim kıştır ve or. ta yerde büyük bir mangal yanmak. tadır. Nihayet bu nasipsiz, şöyle dedi: — Avamdan insanlar Hazreti İb- rahim'in ateşe atıldığı ve yanmadığı kanaatindedir, Bu, mühaldir. Ateş, yakmaya kudretli olduğu her şeyi ya- kar ve kavurur. Bu hususta Kur'an'la sabit olan hususları tevil etmek lâzım- dır, Ateşten maksat, Nemrud'un öf- kesi, yanmamaktan murad, Hazreti İb- rahim'in delil ve bikmetle galip gel- mesi olabilir! Bu adam sözünü bitirince Şeyhin şu sözleri söylediği duyuldu : — Kendi kerametimi görkemi ei sadece Hazreti İbrahim'in mu- zesi üzerindeki inkârı kaldırmak sallcorli Ve Şeyh yerinden kalktığı gibi ellerini koskoca mangalındaki harlı ateşin içine soktu, ateşleri avuçladı, nasipsiz adamın eteğine boşalttı. Yu- valarından fırlamış gözlerle, herkes gördü ki, nasipsiz adamın kumaştan eteğini bile ateş yakmamaktadır. Şeyh ateşleri yine avuçlayıp mangala dök- tü ve nasipsiz adama hitap etti: — Yaklaş mangala ve uzat el. lerini ! Adam elini bir parça uzattıktan sonra kalakaldı. Zira harlı ateş. elin fazla uzanmasına bile mâni olacak kuvvette bir hararet neşrediyordu. *#** Tefsirci :., — Muhiddin (Arabi) Hazretlerinin anlayışsızlar tarafından uluorta benim- senen meşhur « Vahdeti Vücut» mese- lesi, bunların elinde küfre kadar gö- türülmüştür. Fakat bu halden o bü- yük Veli münezzehtir. Muhiddin (Ara- bi) nin Allaha (Mutlak Vücut) deyişi, kendisine bağlılık iddia eden nice in- sanda Hakkı tecrit yerine teşhise va- ran bir mâna almış, böylece küfür meydana gelmiştir. Bazıları da küfrü, Şeriatı korudukları zanniyle bizzat . Şeyhe kadar götürmek istemişler; bunlar da büyük bir Veli ve Müslü- mana küfür isnad etmiş olmakla küf- re düşmüşlerdir. Edep yolu şudur: Büyüklerin Hak ve ibadet yolunda ğe Şeriata aykırı bir söz çı- nca, evvelâ böyle bir sözün böyle . Ni büyükten gelemiyeceğine inanmak ali lâzımdır. Sonra böyle bir söze mut- laka bir tevil kapısı aramak şarttır. Eğer bu tevil bulunamazsa bu tevili yapabilmek iktidarında batın kahre- manları bulunduğunu . düşünmelidir, Bu da olmazsa Şeriata zıt sözlerin ba- zı büyüklerden ancak manevi sar- hoşluğa düştükleri ve hiç bir akıl ve kıyâsa sahip olmadıkları zaman çıka. bileceğine itikat etmelidir. Şeyhi Ek- ber hakkında en güzel, sağlam ve esâsi mütalea, «Vahdeti Vücut» hakkında da en doğru görüş, İkinci Binin Ye- nileyicisi İmamı Rabbani Hazretleri tarafından meydâna getirilmiştir. * Diyor ki: — Bir zaman geldi ki, beni ben- den aldılar ve üzerimden bir rüzgâr geçirdiler. İmamlık ediyor, cemaati idare ediyor. namazın bütün icapla- rını yerine getiriyor ve ne yaptığım- dan bile haberdar bulunmuyordum. Kendime geldikten sonra bende gör- düklerini bana haber verdiler, O za- man anladim ki, bende ne görülmüş- se, irade ve şuurum dışında olarak görülmüştür Tıpkı bir ney gibi... Ney kendisinden çıkan sesleri ne bilsin ? ** Manevi ilimlerden başka madde ilimlerinde de pek ileriye gitmiş olan ve esasen tasavvufta müessirden zi- yade eser üzeiinde derinleşmiş bulu. nan Şeyhi Ekber, riyaziye ilminde de birçok yüksek keşif ve buluşlar sa- hibidir, Hattâ onun bulduğu bir düs- tura göre, filân rakamın falân rakam- larla muamelesinden çıkacak ölan rakam, Hazreti Âdem'den son insana kadar gelecek bütün beşer evlâdının sayısını verecektir u buluşa inanmayanlara ve ar- tık bu kadarını hayali sayanlara kar- şı Şeyh demiştir ki : — Beni kızdırmayın; size Hazreti Âdem'den son insana kadar gelmiş ve gelecek her ferdin çehresini bile çizerim En büyük kerametlerinden biri ur : — « Sin harfi Şın harfine girdiği zaman mezarım keşfedilecek...» Gerçekten Yavuz Sultan Selim Şam'a «girince Muhiddin ( Arabi) Hazretlerinin mezarı keşfolunmuş ve bu söz pek parlak bir keramet ha- linde kalmıştır.