8 O:.N © «Allahtan ümit kesilmez» sözü ve hakikati, ha- vada yanan va baş aşağı düşen bir teyyarenin için- 1001 ÇERÇEVE Necip Fazıl KISAKÜREK Ne o, ne bu; fakat... 2 her şeyi yakmak ister. Yaktığı her şeyi de kendi yakıcı cevherine katıştırmak, yakıcı kıl- mak, ateş haline getirmek ister. Ateş neye değer ve neyi yakarsa kendisine benzetir ve bütün eşyaya ya- kıcı sıfatını sindirmek için çalışır. Öyleye ateş inkılâpçıdır ve baş düşmanı sudur! Su, her tarafı basmak ister. Bastığı her tarafta ne bulursa eritip kendi akıcı cevherinde toplamak, akıcı kılmak, su haline getirmek ister. Su neyi ku" caklarsa ve eritirse nefsine uydurur ve her şeye akıcı vasfını vermek yolunda çabalar Öyleyse su inkılâpçıdır ve baş düşmanı ateştir! akat ateş suyun gözünde inkılâp düşmanı ve su ateşin nazarında mürtecidir ! Bunlardan acaba hangisi inkılâpçı ve hangisi mür- teçidir ? .. İkisi de inkılâpçı ve ikisi de birbirinin gözünde, o gözün memuriyet ölçüsüne göre mürtecidir. Zira ikisi de bu vaziyeti, kendilerini başka bünyeleri zor- lamakla mükellef tutan birer sabit ve şahsiyetli bün- ye sırrından alır. Fakat, ne su, ne ateş olamadan, kazurat gibi bir taşın üzerine çıkmış, karşısında kendisine benzete- mediği ne görürse “Mürteci!.., diye bağıran nesne hakkında ne buyurulur ? deki çaresiz pilota kadar her şeyi ve her vaziyeti kucaklayıcı bir düstur olmasaydı, bütün bu geliş ve gidişe bakarak şu hükmü vermek zaruri olurdu: Artık hiç bir ümide yer kalmamıştır ! © Alahtan ümit kesilmez; ne doğru!.. Fakat Al- lah herhangi bir mevzuda bir ümide yer bırakıp bı- rakmadığını sezdirecek bir takım delâletleri de ya- ratır ve onların yoliyle kullarına mutlak iradesini dilediği nisbette gösterir. Bunun için de le ki; «Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. 9 Öyleyse bütün bu geliş ve gidişe li on» da, her menfiliğe rağmen Allahın bize artık acıdığı ve bir gün onun vasıtasiyle kurtuluşumuzu müjdele- yeceği bir doğrulma istidadından en küçük bir işa- ret bulabilir miyiz? 9 Heyhat ki, bu sualin cevabı menjidir; içimizde en küçük doğrulma istidadından en küçük bir işaret bile yoktur ! Mektep bu oldukça mektep hayatında, fabrika bu oldukça fabrika âleminde, kanun bu oldukça ka- nun çerçevesinde, kanunu tatbik zihniyeti bu olduk- ça kanunu tatbik zihniyetinin muhitinde, terbiye ve telkin bu oldukça terbiye ve telkin yollarında, parti ve demokrasya bu oldukça parti ve demokrasya kad- rosunda, daha ne varsa hepsi bu oldukça topyekün hepsinde hiç bir ümide yer kalmamıştır ! ce e O Bizde «efkârı umumiye» dedikleri üst üste yı- gılmış milyonlardan mürekkep kudret, tek başına /bir jandarma karakol neferinin heybetine bile mua- dil değildir. O, bu hale başkaları tarafından getiril- diği gibi, kendi kendisini bu halde görmeğe de alış- tırılmış ve buna mükemmel alışmıştır. Başka türlü olsaydı «viran olası hanede evlâd-ü-iyal war...» diye mümessillerine büyük hezimet destanları yazdı- rır mıydı? © Bu hal, «efkârı umumiye» yi 'lâşe kadar gayret- siz ve hareketsiz kabul etmek usulü, Türk toplulu- ğunun içine işleye işleye; ve gelen kim ve giden ne olursa olsun, birbirine düşman hizipler tarafından da işletile işletile, neticede o kadar (komik) bir va- ziyet doğmuştur ki, insan buna anlayışlı bir gözle bakabilse, kasıkları çatlayıncaya kadar güler: Tek ferdin bile benimsemediği idare ve rejimlerin azası, kendilerini kalpten seven ve tutan tek kişi bulun- mamak şöyle dursun, nefret ve lânetle anmayan tek şahıs bulunmadığı halde, enselerde boza pişirmekte, üstelik ancak «efkârı umumiye» ye istinadı kabil rejimlerin dâvasını gütmekte ve bu iş 40 yıldır böy- le gelmekte ne böyle e Gel de 40 yıllık Yani'nin Kâna olabileceğine inan !. Demek istiyoruz ki, her pilânın en üst pilânında «Allahtan ümit kesilmez» düsturu yazılı olduğu hai- de, bugün zahir pilânında hiç bir şeyin en ufak mik- yasta salâha yüz tutmasına bile imkân kalmamış; ve atılan her adım ve dikilen her eser, bizi, bizzat o şeyin hakikatinden büsbütüu mahrum bırakmıya yaramıştır. © Bugün son ümit, ümitsizliğin bu mikyasta kat- mer katmer kesafet bağladığı bir hengâmede, sade- ce (Büyük Doğu) nun belirttiği büyük ruhi ve içti- mai mizan havasında toplanıyor; ve hiç bir (ahsi- yon)la alâkalı olmadan, yalnız baştakilere veya ba- şa geçeceklere doğruyu, güzeli ve iyiyi bildirmekten ötürü bir gaye beslemeyen bu mizan da yarın dilden ve kulaktan mahrum edilecek olursa ümit kelimesini Hayat, Mayat Hayat, mayat diyorlar; Benim gözüm mayat'ta! Hayatın eksiği var : Hayat eksik hayatta. Takınsam kanat, manat; Kuş, muş olsam, siğirtsem... Bomboş vatana inat, Matan'a doğru gitsem!.. Necip Fazıl KISAKÜREK lügatlardan silmek gerekeceğini artık kaydetmek icap ediyor. : İdeoloceya örgüsü — BÜYÜK DOĞU