KÖY ENSTİTÜLERİNİN İÇYÜZÜ psi Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel zamanında, onun teşebbü- süyle kurulan ve son günlerde günün dedikodulu mevzuları arasına giren köy Enstitülerinin iç yüzünü, buna ya- kından şahit olmuş bir öğretmen sı. fatiyle bildiriyorum : Köy Enstitüleri. nin kuruluşunda hakiki gaye nedir ? Türkiyenin mevcut 40 bin köyünün © 58i okulsuz ve öğretmensizdir. Bu okulsuz köyleri okula ve öğretmensiz okulları öğretmene kavuşturmak, do- layısiyle bilgisiz ve cahil kalan efen- dimiz köylüyü milli geleneklerimize yaraşan bir şekilde yetiştirmek ve azınlıkta kalan münevver zümreye katmak... Güya bu| Şehirlilerin köylere rağbet göster- medikleri ileri sürülerek, bu enstitü. lerden mezun olan gençler, 20 lira gibi hiç bir derde deva olamıyacak bir ücretle ve 20 sene mecburi hiz- metle köylerine öğretmen olarak gön. derildiler. Ayrıca bu öğretmenlere 50 ilâ 700 dönüm arazi" ile at, araba ve sanat aletleride verilmesi kanuni bir vaaddir. senedenberi mezun olan Köy Enstitüsü öğretmenlerinin bir çoğu vaadedilen araziyi alamamışlardır. Bu yüzden, üeretleri kâfi gelmediği için demirbaş sanat malzemelerini, at, ara- ba ve davarlarını tereddütsüzce . sat. mışlardır. Bu satışlar kanunen suç ol. duğu halde maalesef kimse bunların hesabını soramamıştır. Köy çocuklarını köyden alp her türlü bilgilerle mücehhez bir öğret. men olarak köye iade etmek gaye- sindeki Enstitüler, gayesinin aksini tahakkuk ettirmek yolunu tutmuştur. Bilgili, ruhlu, köye faydalı öğret- men yerine, köylü, bunların tamamen aksiyle karşılaşmıştır. Düziçi Köy Ens- titüsü mezunlarının öğretmen olduğu Adananın. 11. kilometre uzağındaki İncirlik köyünde bir çocuk dahi sınıfı geçememiştir. Çünkü bu öğretmenlerde çocuk- lara intikali kabil bir bilgi ve duygu yoktur. Bunların nasıl mezun olduklarını . soracaksınız! Hasan Âli Yücel'in Ba- kanlığı ve Hakkı Tonguç'un Umumi Müdürlüğü zamanında, sınıf geçmek için derslere çalışmak, vazifeleri yap- mak mecburiyeti yoktu, Vazifesini yapmıyan bir . talebeye öğretmeni zayıf not veremezdi, Böyle bir hâdise vukuunda talebesini karşısında görür ve türlü hakaretlere maruz kalırdı. Buna karşı öğrentmen, bir nevi evlâdı olan bu: küstah talebenin küulağını çeker ve biraz da tektir ederse haka- ret daha şedid bir şekle girdiği gibi, zavallı öğretmen doğrudan doğruya Tonguç babaya (*J veya Hasan Âli Yücel'e şikâyet edilirdi. Çünkü tale- belerin eline verilen 6 madde bu yetkiyi onlara vermişti. Böylece öğretmen talebenin notu. nu. kıramaz ve köy enstitülerinden bu şekilde öğretmen çıkardı, Eğer bu hakikatler yalanlanacak olursa bunlardan birçoğunun teker teker ismini ve köylerini bildireceğim Kültür bakımından bilgileri sıfır olan köy enstitüsü talebelerine eski Bakan zamanında müzik ve tiyatro en fazla öğretilen bir şeydi, Bu da, enstitüyü teftişe gelen müfettiş, vali, aymakam veya her hangi: bir se. beple ziyarete gelen her hangi bir büyüğün birdenbire gözünü kamaştır. mak için düşünülmüş bir pilân... Köy enstitülerinin en büyük ak- saklıklarından birisi de, kız ve erkek öğrenciler arasındaki serbestliktir. Meselâ bir kız hiçbir yakınlığı olm. yan bir erkek talebe ile enstitü çer: Çevesinden harice çıkar ve isterse bir iki gün gelmez. Buda idarece tabii görülür ve arzu ederlerse ida. renin tavassutu ile nişanları bile ya- pılır. Lütfen hükmü siz verin! Okul idaresinden her türlü müsamabaya nail bir hava içinde ders yapılabilir mi? Çok iyi hatırlıyorum ve bu hadi mea (1 (Köy Enstitüsü“ talebeleri" Hakkı Tonguç'a Tonguç baba derlerdi.) seyi bilen öğretmenlerde hayattadır-. lar: Düziçi köy Enstitüsünde 1945. 1946 ders yılında son sınıftan ismi bizce mahfuz bir talebe, herkes yat. tıktan sonra bir gece kız kıyafetiyle kizların yatakhanesine girerken yakâ- landiğı halde, hiç bir ceza görmedi. Okuldan atılmasını icab ettiren bu ha- dise sonunda çocuk mezun edildi ve öğretmen oldu. Şimdi Bahçe kazasının bir köyünde öğretmenlik yapmakta olan bu adamdan, okuldaki icraatm- dan başka ne bekliyebilirsiniz ? İvriz Köy Enstitüsünde bir akşam mütaleasında arkadaşım Osman Saygı ile (halen tarih öğretmenidir) ismi bizce mahfuz bir talebenin önündeki defterinde, Kaymaktabağını solda sıfır bırakan müstehçen bir şiir okuduğunu gördük ve elinden aldık, idareye bil- dirdik; maalesef bu da iyi karşılanmadı. Çocuğun el yazısı ile yazılmış olan bu şiir de halen elimizdedir. Bu Enstitüde çocuklara solcu fi- kirler aşılıyan öğretmenlerle karşı- aştık. ? Çocuklara milli ruh aleyhinde fi kirler aşılayan bu öğretmenlerle saf dimağlarını zehirlemeye muvaffak ol. dukları birkaç çoçuğu Enstitünün değerli müdürü Sofa Güner ile Eğitim Başı İhsan Baykal'a bildirdik. İcabe- deni yaptılar ve Bakanlığı haberdar &itiler. Yeni Bakanımz Reşat Şemset- tin Sirer, enstitüleri bu solaklardan tamamen değilsede kısmen kurtar. mıştır. Osman Seval U resme dikkat- le bakınız; Re- cep Peker kabine: sinde Milli müdafaa , vekili Cemil Cahit Toydemir'in oBe lerbeyindeki — yalısı nın resmidir. oYalı- nın rıbtımında İngi- liz sefaretine âit bü- yük bir sandık gö. rüyorsunuz; zira es. giliz bayraklı mo torlar o fingatmıştır. Hâdise son derece e — aman Ma ii ”