Tarih Dâvasının içyüzü NKARA'da Türk Tarih Kurumu- nun meydana getirilmesi, Mos- kovaya derin bir dikkat SKİ Çünkü Moskovanın arzusu şuydu 1 — Bütün Türk âlemini, gerçek, ilmi ve ameli Türk tarihinden uzaklaş- tırmak. 2 — Türk gençliğine ve Türk ço- cuklarına kendi yakın ve sâri milli tarihlerini unutturmak. 3 — Türk tarihini maskara, şar- latan, gülünç bir hale koymak. Bindi hususu, zaten Rus ülke. sinde yaşayan Türkler hakkında ko- layca tatbik etmek imkânı vardı, Fa- kat onlarca yalnız bu kadarı kâfi değildi. Bunu bilhassa Türkiyede de, kendi ajanları vasıtasiyle tatbik etmek lüzumu âşikârdı. Türkiyedeki unsurlarının bu dileği yerine getirmekte gecikmeyecekle. rini, Türk Tarih Kurumunun mümkün mertebe bu unsurlarla doldurulaca- ğını hâdiseler vâdetMmiş bulunuyordu. Türk gençliğine ve Türk çocuk- larına kendi yakın milli tarihlerini unutturmak keyfiyetine gelince, bu- nuda Maarifte elde edecekleri ele- manlarla veyahut Türkiyeye yeniden idhal edilecek «yoldaşlar»la temin etmek kolaydı, Eger bunda muvaf- fakiyet hasıl olursa, (Üçüncü Enter- nasyonal)in mühim bir kararına uy- mak mümkün olabilecekti. Bu karar şuydu : «Gençlik, geçen zamanların hakiki (o kahramanlık (omenkibelerine dayanan, zaferler ve harplerden bah- seden, milli kahramanları fazilet ve vatanperverlik timsali gösteren tarihi unutmalı; bunun yerine sanatın, Ankaradaki meşhur dil ve tarih faaliyetinin ne rk, ne de ruh bakımından Türk olmıyan eski ve meşhur bir uzvu. Türk tarihinin yakın ve canlı mazi ile alâ- kasını kesmek... Bunun yerine, gülünç, hayali, semeresiz ve sirayetsiz bir tarih uydurtmak... İşte Moskovanın pilânı! zahmetin, işçinin, ihtilâlin tarihini a yapacaklarına emin bulunuyorlardı. Çünkü Türkiyede nam ve hesaplarına çalışacak mühim şahsiyetler elde etmişlerdi. Fakat şimdi, asıl ve müstacel mesele, Türk tarihini maskara, şar- latan, gülünç hale koymak; bizzat Türk halkını bu tarih ile eğlendirerek, Türk Tarih Kurumunun, belki iyi ellere geçtiği zaman vereceği seme- reyi baltalamaktı. Bunuda (Polit - Biro) da çalışan bir yahudi meydana getirdi. Yahudinin plânı : 1 — Sun'i bir tarih cereyanı aç- mak; halkı bu sun'i tarihe inandırmak ve halkta bütün iddialara karşı bir istihfaf uyandırmak, — Güya Türk Tarih Encüme. ninin tezi hilâfına Türk mekteplerinde okutulacak tarih kitaplarında Türk- lere ait gerçek medeniyeti bulandır- mak... — (Bartuld)un ve (Radlof) un eserlerini Türkçeye tercüme ve Türk münevverleri arasında neşretmek... Şu, basit gibi görünen formül çok mühim ve çok tesirli bir şeydi. Hele doktor Tevfik Rüştü Aras ve diger- leri tarafından desteklendiği takdirde işin muvaffakiyetle neticeleneceğin- den hiç şüphe edilmiyordu, Hattâ daha tatbik sahasına girme- den, muvaffakiyetin binde yüz bin olduğu (Polit - Biro) sdlonlarında, alaylar ve gülünmeler arasında söy- lenmeğe başlamıştı. Aziz Bekof bana dedi ki ; — Bolşeviklerin en büyük arzuları, bilhassa Türk gurupları arasında, on- lara kendi tarihlerini unutturmak, herkesi milli tarih ile eğlendirmektir. .Esefle söylüyorum ki, Türk Tarih Kurumu, bu tuzağın içine düşmüş, en ziyade tebarüz ettirilmesi > eden e Türk tarihini bir k narda bırakarak, nereden alinikk ve Ml Valdu kları bilinmeyen bir takım tezler ortaya koymuştur! Ben bu eserlerden bazılarını elde ettim. Altlarında hiçbir me'haza tesadüf et- mek mümkün değil... Bundan başka, insana öyle bir his veriyor ki «acaba uydurma mı?» demem imkânsız oluyor. Son defa Moskovaya gitti- ğim zaman Türkiyeden avdet ve YU bazı siyasi Ruslarla görüştüm. Bunla- rın bana dediği şu oldu: «Halk yeni Türk tarihi ile alay ediyor!» Muztarip ve müteessir, Aziz-Bekof ilâve Halbuki böyle bir kurumun ile başla çalışacağı nokta, Ana- dolu tarihini meydana getirmek ve bu Anadolu tarihinin yakın Türk illeriyle, faraza Azerbaycan ve Türkis- tan gibi yerlerle sıkı bağlılığın be- lirtmek değil miydi? Zaten Moskova- yı korkutan da buydu. Onbinler- ce sene evveline gitmek ise, Tüfk tarihini gerçekten gülünç hale sok- mak olacaktı. Türk tarihi, yine en eskilerden biri olarak nihayet Milât- tan dört asır evvelisine yükselebilirdi. On binlerce sene geriye gitmek, indi ve farazi hükümlerde bulunmak, yakın mazinin bütün dâvalarını kay- betmek olacaktı. Hülâsa diyebilirim ki, (Polit - Biro) arzusuna kavuş- muştur. Ona sordum : — Peki, bunlara vasıta olanlar kim? Tereddütsüz, cevap verdi : — Bolşeviklerde karar bir bölgeden çıktığı halde onun nasıl tatbik saha. sına konulduğu bir sırdır. Benim hik diğime göre,: bu işin tahakkukunda başlıca rolü doktor Tevfik Rüştü oy- namış ve kendisine yardımcı nice mütefekkirler (!) bulmuştur. Muhak- kak olan .birşey varsa, Kurum âza- sından bir çoğunun anlayarak veya anlamıyarak, Moskova zihniyetiyle ze- hirlenmiş insanlar olduğudur. Bunlar itina ile intihap edilerek o makam- lara getirilmişlerdir. .Bu intibapta Moskovanın gizli Ye bg müessir olmadığını sanmak hatadı Kader beni vatanıma Göndürdüke ten sonra, ilk işim Aziz Bokof'un dediklerinin doğru olup olmadığını araştırmak oldu. Birçok para sarfiyle vücude getirilmiş cilt cilt tarih kita- bını gözden geçirmeğe başladım. Hem okuyor, hem müteessir oluyor, hem de ihtiyarsızca gülüyordum ve aydınlık dünün her saf- hasında birbirine devredilerek gelen büyük dini, milli, hakiki ve bizzat şeeni tarih, yâni canlı mazi silinmiş; ve bunun yerine (dekoratif ) sabne tezyinatına benzer, bütün tatbik, . takip ve nakiliyet imkânlarından mah- rum, mânasız ve muallâkta bir hülya manzumesi örülmüştü. Moskova muvaffak olmuştu ! Rıza ÇAVDARLI