A.N VE İRÂDE RZU, bence, basit bir. ruh Durup dururken, ya gördüğümüz, ya- e hatırladığı- z bir şeyi ca- ae ! Ne olur. Meselâ :, nımız çeker. «du, şu yorgunluk üzerine kallâvi fin- canla köpüklü bir kahve içseydim!» deriz, Bu, kahveye alışmış olan be- denimizin o anda kendini gösteren bir ihtiyacını "anlatır. Böyle birçok arzularımız vardır ; kimini tatmin edebiliriz, kiminin tat ler fiziyolocya ihtiyaçlarından doğar. Bu hallere karşı koyabilirsek, o vakit irade kendini gösterir, Arzularımızı yenebilmek irade kuvvetimize bağlıdır. Şu halde arzu- larımız, oyaradılışımızdan doğuyor irade ise bir terbiye ile elde ediliyor. Adesenin göziyle her hafta bir iş ve he def; a ba Doğu) fotoğrafçısı diyor ki: ye pil irene artık futbol sahalarını çekmekten; bir de bu işe insanların nasıl baktığını görünüz! Bu vecd, bu hayranlık, bu heyecan, bu benimki geçiş hangi fikir meselesi di görülmüştür ?> lar vardır ki, İş v2 hedef: Yine ilim ve a ahlâk Prof. Hüsnü Hâmit İlim, ahlâkı doğrudan doğruya tesis edemediğine göre, dolayısiyle ahlâk üze- rine müessir olamaz mı? His, ahlâki Bir hükmü in eden bir kıyasın emri mahiyetteki (küberâ)sını, akıl ise bu kıyasın işari olan (suğrâ)sını verir. Ahlâki bir kaziyenin hem kübrâsı ve hem de suğrâsı akli olursa, bu kaziye şekli olmaktan kurtulamaz. Tatbikatta vicdana değil, korkuya, menfaata hitap eder. * İlim, insanı büyük meselelerle ka şılaştırır. İlim, önümüze daima ele yeni manzaralar, daima genişleyen yeni sahalar açar; bu manzaraların ilerisinde ufuklar, bu sahaların ötesin- vâsi meydanlar bulunduğu his- verir; ve böylece, ilim insanda çok tela sevinç ve heyecan uyandırı Hilkat kanunlarının azametine 'ina- nan bir kimse, vazgeçebilir ; miskin nefs arzularından âlim kendisinden ziyade sevdiği bir mefküreye sahip olur. Bu (ideal), ilim sevgisidir. İşte böyle bir sevgi üzerine, ahlâk, kolaylıkla dayana- t- karşılığını düşünmez. n kuvvet alan çalışma- nın, âlimde itiyat haline getirdiği tevazu ve hasbilik, onu daima takip eder; ve bu bal saf ilim şartiyle pek güzel anlaşır ve bağdaşır Hakiki bir âlim temiz bir hayat ya- Ledi ça daye Bütün dinler, irade terbiyesine en büyük kıymeti vermişler, insanların bu yolda terbiyesi için bir takım kaideler göstermişlerdir. * İnsan hayatı içinde iradenin yeri pek büyüktür, İradeden mahrum bu- lunan adam, arzularının esiridir. Esir- ağıs u e getirmek içim çalışanların, çok defa elleri böğürlerinde kalır; çünkü arzu- tatmini insan kudretinin dışındadır. Tatmin edemediğimiz bir arzu içimizi yakar, rahatımızı giderir, saadetimizi baltalar. Halbuki çevremize baktığımız va- kit iradelilerden çok, iradesizler gö- rüyoruz, Vatan sevgisi, vatana hiz- met gibi faziletlere, ancak irade kuv- vetiyle erişilebilir, Böyle iken cemiyet, insanlık mua- melelerimizde irademizi (kullanmak imkânını her vakit elimizde bulundu- rabiliriz. Sinirli bir adamız; ufak bir şeyden teessür duyar, kızar, belkide deni cesaret sahibidir; maz; açık ve doğru sözlüdür; vuzuhtan hoşlanır; vazifesini ifaya imkân bula- müteessir olur. Hakiki bir âlim, üz V nil insanlarda görülen n nefret ve fena hareket- lerden içtinap zorundadır. riyadan hoşlan- Hakiki bir âlim, vebânın veya (kan- ser)in sebeplerini aradığı zaman değil, ancak bu hastalıkların tedavisi çarelerini aradığı zaman faziletli bir adamdır, Ara yerde çok ince bir nükte var.. , Mikrobu lerini azaltmanın çarelkrini bu buluşun şevkine e insa lığın en yüksek mektebedine vâsıl ol- muştu Vataninın, müstevli ledli lk harap; milletinin, mütecaviz kamç elinde bedbaht olmamasına aliş kii esası dayanan bir imana, millet sevgisinden doğan bir vazife hissine sahip bulunduğu için faziletli bir adamdır. İnsan kütleleri bazan tabiat kuvvetleri gibi “imütecaviz olabilirler; yurtsever bir âlim böyle bir tecavüzün kendimizden geçer, insanlığa yakış- mıyacak, yahut umumi edep kaidele- rine aykırı düşecek hareketler yapa- rız. İşte iradesizliğimizin zarar verici eksikliği burada görünür Bunun gibi millet iyikimdz de, bizi iğva edecek birçok hallere rast- larız. Para kazanmak hırsıyle irtikâp ettiğimiz suçlar az mdır? Her gün gazetelerde, emane etinde bulunan bir ru u türlü suçların yapılması ka- nun ile kösteklendiği halde, onları yapanlar heran çoğalıyor. Demek ki, bazı kötülüklerin yapılmasına en- gel olacak kanunların dahi kudreti, insandaki irade kudretinin yerini tu- tamıyor Görüyoruz ki, kanunlara itaab dahi bir irade işidir. Bu yolda ne kadar çok misaller gösterilebilir, Şu halde vatandaşın irade terbi- yesine en büyük değeri vermek za- rureti karşısındayız. Ekseriyetle ira- desiz anababanın çocukları, ği ji terbiyesini nereden alabilirler vazifeyi, en son, mektebe blkümeelirirle fakat bu Şartlar içinde mektep ne "yapabilir ? X İnkıraz yolundaki milletlerde kay- bolan ilk ruhi vasıf iradedir; iradenin ise biricik kaynağı, iman... insani bir kaide olamıyacağını bilir; böyle bir kajdeyi terviç eden mesleklerin, selalet ve felâketi arlırmaktan başka bir te yaramıyacağını idrâk eder. Hakiki ll w, nakıs bilgiden, indi ve nazari Bundan çekindiği ruhuna ışık ve havayı çok gören ham softalık halinde ahlâla reddeden indi ve, nazari iddialara da kıymet vermez. Bir âlimin çalışması, bağlı bulunduğu cemiyetin vatani ve in- kendi içinde; tam ve kati uğ vliş sahip olarak, rai ei ve azizleştirme ihtiyacının, iptal edicisi deği, kl ve teşvik edicisi olmak inevkiin ilim, "