CEMALEDDİN (CURFANİ ) Bir gün onun bulunduğu yere din büyüklerinden biri geldi. Şeyhi gör- mek istedi, Şeyh uzlete çekilmişti. Çıkmak ve görüşmek istemedi. O din büyüğü, tekrar şu haberi gön- derdi : — Beni görmesi lâzımdır; kendi- sine filân zattan bir izin ve rn getirdim; onu Male eğA edeceğ Ve şu cevabı aldi — Ben Allaha izin ve icazetle tap- mayı anlayanlardan değilim, #** Bir gün, müritlerinden birini mü- rakabada gördü ve mürakabayı bozan, dağıtan bir: hareket yaptı. Mürit sordu : eyhim, mürakabedeydim; beni niçin imeittin ? — Mürakabe o kimseye hâyık ki, bit hafta ağzına lokma koymasın; sonra bir ayak sesi duyunca da «işte bana yemek getiriyorlar» diye dü- şünmek elinden gelmesin! NUREDDİN ABDÜRRAHMAN Tefsirci ; — Bu yol, rehbersiz aşılmaz. Bu yol, sülük yolu, bambaşka bir iş... Demircilik isteyen kuyumcuya baş vurursa gülerler. Kuru akıl ve idrak usulleriyle ereceğini sanan, apışıp kalır. *** Aynı tefsirci, bir gün, kendinden geçtiği bir anda İmamı Gazali'yi, ba- şını dizine dayanış, elinde kalemi, müthiş bir şaşkınlık içinde Gerek: Soruyor : — Halin nedir; böyle şaşkın, ne düşünüyorsun? — Nasıl düşünmiyeyim ki, ben dünyada bir kuşa bile otuz tane sıfat bulan bir insanken şimdi bütün bun- ların baştan başa galat ve hülya olduğunu görüyorum. Hakikatini an- lıyabildiğimiz tek bir şey yokmuş... Bu hâdise Nurettin Abdurrahman'a anlatıldığı vakit, o, daha mükemmelini haber veriyor : — Benim de bir zamanlar marifet bahsi üzerinde söz söylemek başlıca hırsımdı, Bir gün ben de kendimden :geçtiğim zaman şu hitabı duydum: «Sen farkında değil misin ki, İmamı Gazali, bu yola erişen hiçbir has- ret sahibi olamadı; ve sülük işini AN PIRILTILAR taa geldi?» Bu hitap üze- rine ruhuma sanki bir kilit asıldı, artık ii tuttum, sustum ve kendimi yalnız bu yolun icaplarına verdim. EBÜLMEKÂRİM ALÂÜDDEVLE Zamanının beylerinden ve soylula- rından... Devrinin sultanına orduda hizmet ederken, büyük ilâhi nasibe, cezbeye nail oldu ve bu yola atıldı, Bir gün Moğol emirlerinden biri, ona iki ördek getirdi ve kabulünü rica etti: ördekleri benim doğanım tuttu; helâldır, kabul buyurun ! Şeyh cevap verdi : — Ördeklerde iş yok; iş senin doğanında ... Dün senin doğanın bir ihtiyar kadının tavuklarını yedi ve Hazreti Ali'nin sözlerinden : — “Allah korkusiyle dökülen göz yaşları, âriflerin ibadetidir. ,, — “Şer üzerindeki insan hiç kim- seye hayr göziyle bakmaz. Zira onun görüşleri, kendi içinin, dışarıya ak- | setmiş suretlerinden ibarettir.,, — “İslâm, teslimdir. Teslim ise yakindir. Yakin tasdiktir. Tasdik ikrar; ikrar eda; eda da ameldir., Böyleyken ?.. Adıdeğmez ondan aldığı kuvvetle bu ördekleri tuttu. Bu ördekleri ancak sen yiye- bilirsin; onlar sana lâyık... Ayrıca sana sormak isterim: Acaba şu bin- diğin at dün gece hangi mazlumun arpasını yedi ki, bugün” seğirtecek, seni sırtında taşıyacak ve av heve. sini giderecek kuvveti bulabildi ? #** Sözü: — Nebiler halkın gözünü açmak için gelmişlerdir : Halka, kendi nok- sanmı ve Hakkın kemalini göstermek için... Halkın aczini, Hakkın kudreti- ni; halkın zulmünü, Hakkın adaletini; halkın cehlini, Hakkın ilmini ; Halkın zilletini, Hakkın izzetini; halkın kul. luğunmu, Hakkın hükümranlığını; halkın ADI DEĞME fakrini, Hakkın servetini ; halkın gü- nahını, Hakkın gufranını; halkın liyakatsizliğini, Hakkın nimetini; hal- kın faniliğini ve Hakkın bakiliğini, filân, falan... #4 Sözü : w — Nefs, terakki yolunda her kıl boyunca gözlerini açıp kendi kemalini görmek ister ve iş hakkın kemalini görmeğe gelince kör olur. *##* Sözü : — Allah bu yer yüzünü ve istih- sal sahalarını hikmetle yaratmıştır ; mamur, semereli ve faydalı kılınması hikmetiyle... Eğer halk dünya ma. murluğundan ne fayda erişeceğini ve yer yüzünü kupkuru bırakmaktan ne günah doğacağını #bilseydi, gayesini ve vücut hikmetini tamamiyle anla- mış olurdu. Toprağından bin batman mahsul çıkacak bir insan, eğer ihmal ve isteksizlik yüzünden dokuz yüz batman mal elde edecek olur ve ara- daki yüz batman fark insanların isti- fadesinden uzak kalırsa, biliniz ki, bunun hesabı kendisinden sorulacak- tır. İnsanların faydasına sarfedecek bir vaziyeti bulunduğu halde bundan kaçan, yer yüzünün umranında pay sahibi olmak istemeyen ve üstelik bunun ismini, dünyayı terk, zühd ve tekva koyan insan, Şeytandan başka kimseye tabi değildir. Tefsirci : — İŞTE ŞİMDİ MÜSLÜMANLI- ĞIN VE GERÇEK KEMAL YOLU. NUN NE DEMEK OLDUĞUNU GÖ. RÜYOR MUSUNUZ ? ##* Sözü : — Velâyet mertebesine erişen bir kimsenin sırrını Allah bir per- deyle örter. Bu perdeler bir takım geri beşeriyet vasıflarıdır ; Allah bu vasıflarla o velisinin ya bir ayıbını meydana vurur, yahut bir hürerini ayb şeklinde gösterir. Ve bâtını üstün anlaşışla nurlandırılmış olanlar. dan başka hiç kimse bu gizli velileri teşhis edemez. Sözü * — Söylenecek söz şudur ki, Re. süller Resülüne atfedilen bir Hadiste olduğu gibi, kişinin kerdisini kusurlu ve suçlu bilmemesinden beter günah olamaz.