ele mem ir şeref bulduktan son- radır ki bağrından büyük âlimler, fadıllar, e ve kemal örnekleri fışkırttı. Bütün bunların, kendi öz cemiyet- i in kâmil insan düsturu olarak dayandıkları biricik temel tek kelimeyle ahlâktı. Cedlerimiz, ahlâkı, havadan, sudan, uydurma hikâyelerden va palavralardan devşirmediler. Ellerinde, bütün kâinatın ruhunu ve dayanağını belirten mut- lak ve ilâhi bir kitap vardı: Kur'an... İnsana “kıldan ince ve kılıç- tan Kanki ölçü ve doğru yolu gösteren şeyde ve her şeyin başında İslâm alılökinı dir sayan o büyük Türkler, bu- gün onların hudutsuz fetihlerinden elimizde n Imışsa, hepsiyle ve her,şeyle beraber milli şeref hakkımızın yüzde yüzüne sahip- tirler. Bunu da sadece iman, ruh ve ahlâk bir eserinde uzun kısımlar tahsis'ettiği Eşref z e evi Abdurrahman Şeref LÂÇ oğlu, bilhassa insandaki dil ve söz silâhını ötü kullanmaktan doğan belâları ve ahlâk kusurlarını belirten satırlariyle ve m müstebit ve muhteris kimselere hitabiyle ebedi değere ulaşmıştır. ve muhterislere olan bitap bu hareketli sütuna lâyık görülmeli. öz Eşref oğlunundur; o söylesin ve biz, kelikdği kelimesine dinliyelim : İYÜK DOĞU, aziz dostu avukat Abdürrahman Şeref Lâc'ın bu takdiminden sonra, Eşrefoğlu'na ait muhteşem ve ebedi satırları, ayniyle, sadece bazı kelimelerin m göstererek ve cümleleri nokta- layarak bağrına basıyor :J HİTAP «Ey biçare sen! Sen şöyle tasav- vur edersin ; Sen âlemde padişahsın ; yahut vezirsin... Bir izzetlü, hürmetlü hükümlü, hükümetlü kişisin ! Hay ok ol! Ol tasavvur sana bi: düş (rüya) gibidir. Bunu yukarıda dedim. Ama sana lâyıkı oldur ki insaf ede. sin; evvelini, ahirini fikredesin, Ev- velini sorarsan sidik yolundan la bir katre murdar sudansın. Ahiri so n bir murdar gövdesin. Gayet sevil olak sen öldükten sonra bir gün katında komazlar, tez ile- türler, toprağa sokarlar. Eğer katla. rında bir gün, iki gün kalırsan kokun- dan incinirler, Kimse katına gelmez olur. Pis ölün bir katre murdar su ol. cak, ol murdar su donuna bulaşsa namazın reva Ol Ve ahirin bir murdar gövde olicak bu iki murdarın ortasında, bu ululanmak ve bu hüküm ve hükümete itibar a 28 ahirette yerini öd eylemek neden Bilir misin, andandır ei di nefsi emmârenin ol merdud olmuş huyla- riyle huylandın. Kibri, ucbi (gurur), hasedi, buhlü (hasislik), nifakı kendine huy ettin, Bu çirkin huylar, kim (ki) yarın her biri bir korkulu canavar suretinde sana gelip refik olsa ge- rektir, Şunu şöyle tasavvur etmez misin ve yahut şunu fikir etmez misin kim (ki) ne denlü ululukta, hükümde, hükümette, rahatta olursan ahir Ezrail elinde hor, zelil olup halini bileceksin! Meliki kadim katına varacaksın ! Ey yin kardeş! Ganilerin, sultanların, a ulularının, dünya ile halini v ehisalini dedim, İşittin, Var kalanını dahi bundan kıyas et!» İş ve hedef: İş ve hedef : Zaafımız İnsanlardaki şu temellük hırsı ne tuhaf kına sahip değildir. Bu lar el fakat sorarım sana: Bu tarlayı sana mülk diye < 5 > z > - Ki o 5 c 5 a 76 5 0. s > 3 — # — 2 > E n i yetiştireceksin ki bundan m sen. ailen, hem de memleket yararla- lığını. şerefini bozacak bicimde sın! “Evim değil mi? Ne türlü istersem, kul- lanırım!,, diyemezsin: cünkü mülkün olan o evde de devletin, yâni milletin hakkı vardır. ir atın var; ister binersin, ister ara- baya koşarsın, ister çift sürdürürsün ; fakat onu kamçı il çı n çünkü onu sana sağlayan cemiyetin vicdanı Ade senin göziyle ae hafta bir iş ve hedef: (Büyük Doğu) fotoğrafçısı di- zarından gönderdiler. 23 Nisan şenliklerinde : Adapazarda bu eza vermeğe dayanamaz; seni, kanunun pençesine vermese, veremese de, hi» olmazsa. ya açıktan açığa, yahut içinden seni kınar. “Mal benim değil mi ? Sana ne oluyor ?,, de- meğe hakkın yok! : Tarladan, evden, attan, evlâda, servete, her şeye kadar aynı ölçü... Bizi Lütün iştimai mesuliyetlerden, rabıtalardan sıyıran acaba ferdi seciyelerimiz mi, yoksa fertlere ku se- ciyeyi aşılayan içtimai idare zaafımız m? Elkette ve muhakkak ki, ikincisi ! Kâzım Nami DURU. di