Ekonomi Bakanına Açık Mektup Sayın Bakan; Harpten sulha geçmek arifesinde bulunduğumuz bu zamanda, sanayii- mizin ne şekilde bir programla çalış- ması icab edeceğini tetkik maksadiyle İstanbulu teşrif ettiniz. Yapılan Sana- yiciler içtimainda, muhtelif mevzular üzerinde görüşmeler yapıldı. Kıymetli (direktif) lerinizi memnuniyetle dinle» dik, Bu arada, hükümet tarafından, lüzumlu ve mümkün her yardımın ya- pılacağını vaad buyurdunuz. Görüş- memizin üzerinden üç ay geçmediği halde Karabük Demir ve Çelik fab- rikaları, anlaşılamaz bir sebeple, alâ- kalı kararname gereğince kendisinin «ufak sanayicilerin yaptığı işleri yap- mamak» yolundaki memnuiyete rağ- men, ekmek saçı, kürek ve nal gibi imalâta başlamış bulunuyor |.. Anlaşılamıyan bir sebeple diyo- rum; çünkü Karabükün elinde, sarfet- mediği ve edemiyeceği bir saç stoku yoktur. Bu cihet tarafımızdan vâki saç taleplerinin daima ancak “b 20, “030 nisbetinde yerine getirilebilme- siyle: sabittir, Fabrikanın fazla malı mevcut ol- saydı, şüphesiz peşin para ile talip olduğumuz saçlar bize satılabilirdi. Yukarda ismi geçen diger mamuller üzerinde de, iptidai madde fiyatı na- zarı itibara alındığı takdirde, herhan- gi bir pahalılık bahis mevzuu olamaz. PLA Şİ Lİ LE RİCAMIZ Bu açık mektubu, sağ tarafta imza klişesini gördüğünüz (atölye) sahibi Nuri Aksöz getirdi. Onun, bu kadar haklı ve bütün memleket hesabına bu kadar ehemmiyetli bir dâva belirten hitabını aksettirmek üzere (Büyük Doğu) yu seçmesine karşılık, bizde, aynı memleket fay- dası adına, hemen meseleye sayfa- larımızı açmış bulunuyoruz. u mektubu, dikkatle ve defa- larla okumanızı dileriz. Ricamız, (Sümerbank) zihniyetinin, mevcut kumaşları yüksek pahalarla birçok tüccara sattıktan sonra birdenbire fiyatları indirmesindeki -bir eşi dünya tarihinde henüz görülmemiş - tezahüre eş olarak, bir de demir ve saç işinde tecellisine dikkat buyu- rulmasıdır. Dikkat! Zira biz, kanunun verdiği kâr had- dinden çok daha ucuza mamullerimizi satmaktayız, Şu halde Karabük'ün bu imallere girişmekte gayesi ne olabilir ? Müsaadenizle yukardaki mamul- lerin fiyatlarını beraber tetkik edelim: Meselâ küreği ele alalım: 1,5-2 mm. lik saçların Karabük teslimi kilosu 60, 65 kuruş olduğuna ve bunların İstan- bula nakilleri 7,5-8,5 kuruş bulundu- ğuna göre, İstanbulda maliyet fiyatları kilosu 70-71 kuruş olur. Kürek ima- lâtı asgari 9030-33 fire verdiğine göre de bunun bedeli olan vasati 21 kuruş yukardaki fiyata ilâve edilirse, bir küreğin maliyeti 92 kuruşu bulur. Bu- nun üstüne asgari 20 kuruş da işçi- lik ilâve etmek icabettiği meydanda- dır. Bu suretle çıkan 112 kuruş fiya- ta 10 kuruş muamele vergisi ilâve edilirse fiyat 122 kuruşu bulur. Bu fiyata, (atölye) nin kâr hissesi zammı, makine amortisi ve saire ilâve edilin- ce, küreğin kilosunun kaça satılması icabettiği görülür. Nitekim Karabük fabrikası da bu hesapları bizim gibi yaparak, Karabükte teslim, küreğin kilosunu, bidayette 135 kuruş, yani İstanbul teslimi 143 - 145 kuruş olarak tespit eb ve piyasaya bölyece çıkarmıştı. Âni bir hâdise: Takriben 20 gündenberi, birden- bire küreğin kilo fiyatı, 90 kuruşa indirilmiş bulunuyor. Bu fiyat, tabia- iyle, yukarda gösterilen maliyetin çok altında bir fiyattır. Ve şüphesiz Karabük'ün bize sattığı saç fiyatını maliyet kabul ederse bu işte büyük zarar edecektir. Karabük kendi zara- rını diger iptidai maddelerine yükli- yebilir. Sene başında da bilânçosunu muvazeneyle kapayabilir. Fakat bi- zim gibi, gerek kendisinin ve gerek işçilerinin' geçinmeleri sırf ekmek saçı, kürek, nal ve saire imallerinden temin eden (atölye) ler bu zararı nasıl kar- şılayabilirler ? Karabükün gayesinin, dişimizden, tırnağımızdan arttrdığımız 5-10 kuruşla ve geceli, gündüzlü ça- lışmakla meydana getirdiğimiz (atöl- ye) lerimizi mutlaka kapatmak oldu- ğunu zannetmiyoruz! Hükümetimizin de buna müsaade etmiyeceğini ümit ediyoruz. Netice: Karabük'ün küçük sana- yiin yaptığı işleri yapmaması icabet- tiği nazara alınarak, bu lüzumsuz ve kanunsuz imallere nihaye vermesi, ol- madığı takdirde bize satılan saçların satış fiyatları kendilerinin yapacak- ları mamullerin maliyet fiyatı olması- nı ve bu esasa göre satış yapılması- nı, veyahut bize satılmakta olan saç- ların bu nisbette ucuzlatılmasını dileriz. Bu çok önemli durumu inceleme- nizi ve bizi muhakkak olan iflâs felâ- . ketinden lütfen kurtarmanızı istirham | eyleriz VE(EMPEDOKLES) (Empedokles ) varlıkların omenşelerini, (Anaksimandros) ve (Herekleitos) gibi, ken- dine göre, tekâmül yoluyla izah eder: unların unsurları, önce, birbirinden ay- rı ve kaba Baytanyiylar şeklinde göründüler ; ve tam kat'i olarak asi edip aralarında birleşineeye kadar kayboldular ve yeniden meydana çıktılar ; kilan ve birleştiler, Varlıkların ilk teşekkülünü idare eden, tesa- düftür. Fakat neticede birbirleriyle uyuşma- ları, onları muhafaza etmiştir ; kuvvetlendir- miş ve tekâmül ettirmiştir. Böylece (Empe- dokles), (kozmogoni) sinde (Kant) ın haber. cisi ey > gibi, e tekâmül bahsinde de (Daroen) (Şopenhaor) un habercisidir. (Herakleitos) ve (Hippasos) ile beraber ateş prensipine teşbih ettiği ruhu, ala kade teyişinin cezasıdır. O, yani ruh, sıra ile ne- yi bat, hayvan, insan olarak derece derece yük- selir; ve imsak tekrar lâyık bir hale gelir, İnsan nevinin ço- galması bir felâkettir; zira bu şimdiki halin sürüp gitmesi demektir ve insanların ilk bir. anlaşmamazlığa da iştirak eder. Ol üstünlüğü, bütün kâinat unsurlarının kendi- sinde toplanmasının hasılasıdır. Her şeyi gö- rür, çünkü ber şeydir: Sulp unsuru görür, çünkü topraktır; mayii görür, çünkü sudur ve bu böylece gider. (Empedokles) e göre, ihsas, zıdların değil, benzerlerio temasından mey- dana gelmiş oluyor.