LTI numaralı A meselemiz , dil ve ıstı- lahtır: — Her hangi bir lisanın içine, işti- kakları ve sarf vı mış Osmanlıca!) 2 — Uydurma dil, bizi saran ve-biz. takaddüm eden kâinatı yenisiyle değiştirmeğe kalkmak kadar tabiat kanunlarına zıttır. (Ye- ni türkçe tecrübesi!) 3 — Kendi öz gayi yas başka, bizim iştikak ve sarf ve nahiv mi laşmasını beklediğimiz, bugünün ve yarının türkçesi!) Bütün kâinat, bütün mevcudiyle bize dil aynası içinden aksettiğine göre, kıymeti kâ- inata bedel bir varlığı temelleştirmemiş ol- mak, tek kelimeyle namevcut olmaktır. imiz, dil dâvasını bütün bir san'at edelim Nerede Türk grameri ? Türk nahiv çatısını dsklenkeki hattâ bir nesil ucu yetişecek ka- dar uzunca bir müdd beri, kteplerimi Hep Maarif Meseleiniz KISAKÜREK iyi vw iz malıydı. Son (Teknik Üniversite) tecrübesini, maarif dâvamızın sonunda kıymetlendireceğiz. Naip. Fazıl Her şeyden evvel kelâm vardı» diyen ölçü, her şeyden sonra da kelâm bulunduğu- nu işaretlendiriyor. Başımız Bizse, dilimiz. yolundayız. ve sonumuz dil... e kadar her şeyimizi kaybetme Gelelim ve numaralı ar eleğa (Üni- versite) meselesi Şimdiye kadar en aşağı üç (Üniversite)- miz olmalıydı. Biri İstanbul, öbürü Ankara, daha öbürü Sark Ânndol Az HelÜnikiesilei İçinde baştanbaşa Türk eğ ei lerinin ilim yuğurduğu üç (Üniversite)... Kafaları milliyet ve şahsiyet temeline dayalı ik gemi rinin ilim — urduğu üç (Üniversite i bir e bile is Zi- İM (Profesör)... Kandırmıyalım birbirimizi | İçi tıklım tıklım yabancı (profesör) lerle doldurulmuş biricik (Üniversite) mizin yaluız bu hali isba- ta yeter ki, Türk hocası yetiştirilmemiş, ye- tişememiştir. niversite profesörü) tipini kahraman- Mr sanılmasın! (Üniversite profesörü) tipi, bir muhteşem ameledir. Kendisine ait olmıyan hakikatlera, kendisine ait olmiyan usulller içinde tamamiyle ermiş ve erdirmek ehliyetini sesinin adam... (Ünive; fesörü) nün ine ait cephesi, lâbu ve e terkibi TED Bir amele malı olmıyan taş bloklarını, malzemeyi, harcı, kafasında bir duvar ifadesiyle dürüst ve ilmi > terkibe yani ale Amele. fakat ye- i en se di e amele...Zira (Üni- versite oprofesö- rü) nden, sam'at- kâr, filozof, âlim, kâşif gibi ibda PAN P den gramer dersleri kaldırılmıştır. Binanın ığına güvenip, altında- ki temeli kaldırmamıza benzeyen bu müthiş kararı, derhal biricik selim tedbirle önlemek, saniye gecikmeden vam gep sarf ve 'nahiv derslerini sokmak b. Istılah işiyse bir eğe dâvadır. Birer ilim mefhumu demek olan bütün dünya ıstı- lahlarını, ne yapıp yapıp dilimize mal etmek- ten gayri çaremiz yok. Fakat nasıl ? 1 — Kanaatimce, lisanımıza girmiş Arap- ça ıstılahlardan büyük bir kısmını, terkiple- rini ve iştikaklarını bozmak ve hançeremize uydurmak şartiyle muhafaza etmeliyiz. 2— Dilimizde, « ne Türkçe, ne Arapça, ne Farç larını, yine mill nen kabullenmeliyiz. Senin yaptığın 3 — Ana dilimiz hakiki ek ıstı- lah biçmeğe çalışmalıyız. u kadar ki, bütün ıstılah manzumemi- zin mutlak ve sabit olması, birlik şekil arzet- mesi elzem... üksek mn eli res- men isteyemesek de, çaldığı âlet üstünde (virtüozluk) istemek hakkımızdı (Üniversite profesörü) ehliyetinde fert- lerin yetişmesi, ber h daki verimin kemal dır. kendi u olarak inanmışım ki, Avrupadan getirilecek yabancı (profesör) e ne Türk çocuğu teslim ayi ne de o, Türk çocuğunu yetiştirebilir. Bunları (yabancı profesör) ve (Avrupaya gön- dai talebe) fasıllarında konuşacağız. (Üniversite) yi, milli ve şabsi ilim ben- liği sahibi Türk (profesör) leriyle baştanbaşa Papa e girişebileceğimiz gün, her türlü kıymeti: rap söküğü gibi e takip “i (kültür) iklimi kurulmuş olu Sekiz numaralı mesele, ei Fransızların (Ecole girisi de Poly. technigue), o Almanların (Techniche hoche sehule) diye isimlendirdiği (yüksek fenler LZ ÜTÜ | ANKARA. 341 mektebi) ni bir asır- ya kötü, memleketimi ünyayı avucunda tutan Avrupa hakimi- yeti, müsbet bilgiler temeline dayalı; Garp medeniyeti bütün üstünlüğünü müsbet bilgi- ler manzumesine borçlu... ; Maddeye hakimiyet, maddeyi bütün im- kânları içinde istismar gibi, basit, fakat her şeyi esir edici mira tli bir basite aaa Avrupa üstünlüğü, yi edilmesiyle iflâsa e ruhi boyunduruk olmaktan çıkarılırdı. rp üstünlüğüne dair yölnız bu teşhisi koyabilmek, koca bir intikal dâvasının, (Züm- onu Dikilitaş ex yurdun göbek öle. sına mıhlamak lâzımdı. Bu incelik Tanimatanber ne anlaşıldı, ne de tatbik mevzuu kabül e dildi. İncirimizden, Kandığalıreiiz tütünümüz- den kazandığımız parayla, müsbet bilgiler sahasındaki bütün madde ihtiyaçlarımızı Av- rupadan bekledik; Avrupalılaşmayı (Savoir - vivre - Muaşeret kaideleri) kitabı kadrosun- dan ileride göremedik; şarklılığı bir e ukdesi halinde halka gibi burnumuzda dık; böylece bugü kadar geldik. Kr harblerini teknik cihazı sayesinde kazanan, korkunç em mperyâlizmasıyla. koca Asya ve Afrikanın ensesinde boza pişiren, yarı uyanık züppelerimize pisliğini bile misk diye kokla- tan dar istismar etti. Gözümüzde, | lâzım tarafıyla e, tetkik mevzuu olmak yerine, her tarafıy- a bir hayranlık ve ve Bedefi olarak ni leşti. İşte, (oolitekaik) mihveri etrafında, bü- tün müsbet bilgiler manzumesinin üülelisi intikal ettirilmesi ihtiyacını kuşatan kiymet ükmü... Bu kıymet hükmünde ayrıca, memleke- ktısadi, zirai, tica- ana; te eb» (teknisyen) lerini yetiş- tirecek ocaği kurmadan ne halt karıştırabilir ? (Politeknik) ocağını kurmak, (Üniversite) ocağını kurmaktan şu itibarla daha kolaydır ki, yalnız fen sahasında, bellibaşlı bir zaman için, yabancı (profesör) e tahammül edilebilir. Memleketimizde (teknik) dünyasının bü- yük çapta yetiştirme ocağını kurmak ve onu verimlendirmek, intikal işini madde pilânında yüzde yüz zafere ulaştırmaktır. e z bu cephesinin elde Avrupalı da,'idraksizliğimizi dibine ka- - İ