ILLARDIR in- Y sanlık, deri ve . sinsi bir de ekiy dert, sinirleri boğuk. ünün bir işaretiy yeryüzünün isa çeyizlerini ağını re halde hiçbirisiyle avunamıyor ik toplarını ısırıyor, renkli balonlarını ip lerini, pervaneli atlarını n zenginliklere meli motorlu fili yerlerde süründürüyor ve bütü arkasını dönmüş, bir pencereden, bir türlü ken- masallardaki dünya güzeli şehzadelerin li gibi bir şey... Başinda bin doktor ve üfürükçü, bin hokkabaz ve falcı çare arıyadursun; o, gün- den güne fenalaşmaktı *. Denizaşırı bir memlekette bir takım kardeşleri, tuhaf bir ülke kurdu. Evleri itfa- erdivenlerinden, gökleri arı kovanla- iye sandal eze üstünde binlerce bıçağın işlediği bileği taşlarından farksız... Orada, dört köşe omuzlu; az ipi ne zaman ağladığı, ne zaman düğü, ne zaman heyecanlandığı belli değil... Yalnız bir paspasın üstünde, şaka deriden boh- lar sarmış iki çıplak insan boğuşurken; milyonluk kalabalıklar Prp, bir takım kısı pantalonlu İsli meşin- z << denbir yaveri i kovalarken; iŞ lâstik EĞ araba 80 derece meyille bir dönemeci kıvrılırken gırtlağın. dan nâralar boşanıyor. ak bir ameliyatla aşka ait her kahır- lan bu n örneği, iz cematlaşmakta aramanın korkunç misali... bütün hârikası sadece kemiyet pilânını alabildiğine köpürtmekten a ibaret (Yeni Dünya) isimli diyarın macerası |.. ... Beri tarafta, şarka doğru bitmez or- manlar ve sonsuz (step) ler memleketinde başka ii ii bile duyduğu bir şiğlık kopardılar : Komünizma !.. İrili asker terhis. arı, medeniyetleri, markaladılar. Bütün “e fazladan bir demet soğan, bir şişe yağ iki saat İstirahatten ibaret bir sınıfın 1s- mii insanda! tırabının yerini almak istedi. kâinatı i büyük ve mücerret idrâk ıs. O gündenberi kimolara bile vâdeden insaniyetçi dolandırıcı- lik, millet aşıkına; sokak A sâf ve ze Allahım, seni istiyoruz! Necip Fazıl KISAKÜREK hâlis san'ata; âdi vuzuh, ulvf muğdile düşman kesildi. Sonünda onlar da, Gelelim, Gani) ai ger ge başlayıp Baltık sahillerinde kasır sonra dünya büyüklüğünde bir ” zibi patlayıveren mahut tecrübeye : Faşizma ve Nazi: rübe, eşya ve hâdiselere tabak. küm aş e düşen, öz terakkileri içinde boğulan (Greko - Lâtin) medeniyetinin kendi nefsine karşı bir aksülâmeli oldu. Bir aksi el; nin son yemişi m çer gibi tutan > m uri a hak ve mü. kaddes tanımaksızın, mutlak bir imtiyaz ve tahakküm edasiyle mirasa konmak istedi, Ve meydanı Eray ideol gayreti olmıyan, sad Ömeri bile gö. rülmez bir iştiha ve li psikolocyasiyle şişmiş, ilim ve sistem sahibi bir canavarlık hamlesi kapladı. Netice malâm... ... Ya demokrasyalar ?.. Hastalı ığın. başı onlarda 1.. Bir zamanki sahte muvazeneleri ve sonra bu ta zen allak bullak eden madde keşiflerindi ra, rahimlerine bu iki (menfi) yi düşüren, bilmeden geliştiren, do- kmaya mecbur olacak kada! bedbahtlaşan; şu ânda maddede muzaffer, fa- kat mânada büsbütün müflis onlardır | .. Hiçbir misal ve tecrübe, insanlığı kan- dramiyer, O, kifayetsizi ve dalâleti hemen iyor. Menfiyi, hi günübirliği sezmek i müsbeti, mağ de. vamlıyı bulmak, BEtüleğik dâvası. Niçin tapındığı müsbet ilimler ona tesellisini wee Ölülerin kalbini şi. şelerde zıplatan doktorları; suyun altına, ba- vanın üstüne merdiven kuran mühendisleri ; ilâç değil ?.. Ruhunun bütün nizamı çöktü. Bestekâ- rın kulağına eski vecdin sesleri yerine sar'alı kadın çığlıkları ve Afrikalı vahşi tepinmeleri geliyor. Ressamın gözüne, eski âhenkli yüzler yerine, yedi başlı önlü ve kemik hasta. lıkları koğuşundan seçilmiş hilkat galatları görünüyor. Mimar, gökyüzüne bağırsak gibi si çekiyor. Şairin şiiri, daha içini oku. madan, uzaktan bakıldığı vakit, kocakarı — yıkık dökük... Üstünde oi turduğumuz a, taş devri âletleriyle mz işelilik, ümitsizlik ve bedbinlik teneşirleri... İnsanlık bunalıyor bie İşte bütün dâva; insanlık bunalıyor!!!, Belki de bunal mak için ayaklandırdığı kıyamete rağmen insanlık bu» 1 KÜTÜPHANE ANKARA nalıyor. Ve asıl bun- sonra bunala- Bunalma ele) başlığı al. ımda korku ve sı- kintıyı bestelemeğe e Şimdi de in lığın > yeni ve büyük metafizik)! ie bahsediyorlar pen Artık anlıyoruz: Allah dünyamızdan çekilmiştir | ünyanın ve her şeyin mutlak sahibi önibdllein çekilmedi ; dünyanın kalbleri, > dilerini onun nurundan çekti. Allah düny mızdan çekilmiştir. Bize kim yol Yüklük? Kabuğunu emdiği şeyin ruhunu tüküren ham ve kaba s0 fta mı? Adını bile anmayın | sit ve tabiatın üstün de, âlem içi âlem sezen yepyeni (fevkalâde). telâkkisi ; redesin? Kaz kümeslerine â bi dimize ancak'sen kavuşturabilirsin | Niçin yemi güneşe, ateşe, öküze ve ağaca taptıl e diye bu âdi maddelere humuzun esrar gönleklrn giydirdik? Hep bu re? in aşadığ, ünün. ilerisindeki ânı, hep bu dendülişiii üstündeki 'durağı ifadelendirmek için... ilk defa olarak Allahsızdır. tık ne — Kbarikulâdo) telâkkisi, ne bir son- suzluk duygusu, ne bir gizlilik idrâki, ne bir yarın iştiyakı !.. Hızını büyük imanlardan alan müsbet bilgilerimiz, lokomotifi bozulmuş vagonlar gi- bi ilk darbeyle yürüyor ve hep inişlerden Yokuş a Vagolardan » Nasıl ti Ar- İdi. Bu çekiliş, bir insandan cesaretin çekilişi, bir çehreden sevginin uçuşu, bir bahçeden baharın gidişi gibi, kaba madde üzerinde takibi mümkün bir iş değil1... Ve işte bunalıyoruz, ei IU Gü- nün en ince çizgisi, bu... Rahatsızız ; mahdu- da sığamıyor, hu- dutsuzu doldura- mıyoruz, Her sakatlık ve çarpıklık yal- nız bu yüzden. Bu hal, her vasfı ihmal edilen büyük gahsiyetini ihtar o dişinden yi. zi Dünyanın ve Çi üç mutlak sahibini, has aynası olan gönüllerde, mutlak sahiplik tecellisine dâvet etmeyi bilecek ni bil. meyecek miyiz? Bilmeyeceksek bilelim ki, bir saniye ilerimizde, artık bir daha kasa elm: yanyana gelmemecesine müthiş, patlama ânı var! ... Allahım! Seni istiyoruz 1...