15 Şubat 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

15 Şubat 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULTAN Abdulhamid devrinde, âdeta bey- Se ve Gain buluyorum. Mısırlı Mehmet Lala, Abdulkadir Me- agi, Recep Çelebi, Tanburi Mehmet Çelebi, a Neyzen Ali Hoca, Asri gibi eski musiki üs rılara Ul bir (meşkhane) miki işaretle iktifa edeceğim. Bu meşkhane SD Enderun talebesine tahsis edilmişti. Ve Üçüncü Sultan Selim devrine kadar da, yalnız eski üstatların ağır bestelerini Ove birtakım tekke ilâhilerini meşketmek suretiyle musikişinaslar yetiştirdi. Fakat bütün lışmalar, mahdut ve mu. nilen merhale erişti. z (Musahip.Hatif Efendi, Musahip Sait Efendi, (Küpeli Çavuş) denilmekle maruf Musahip Abdi bey, bugün bile ulvi bestelerini büyük bir hayranlıkla dinlediğimiz Dede İsmail Efendi, Tanburi Nüman Ağa, rabbâni sedasiyle dinliyenleri mesteden Sadullah gibi emsalsiz musiki üstatlarının İli tabakalar, Türk musiki âlemine revnak veren büyük üstatların inkişafını pe ismi. vesaire GÜNÜ ELERKEN İİ FUE ALİ SARAY VE MUSİKİ Bu musiki meşkhanesinde, başlıca iki ınıf görünüyordu, Birinde, sarayın küme fasıllarına iştirak eden musikişinaslar yetişi- musiki cereyanını bu seviyede bıtakmamıştı Sarayın e airesinde de, adınlara absu: ak üzere ayrıca bir Musiki Meşk. hanesi açtırmıştı. O devirde saray kadınları arasındada musikiye karşı i eyl besteleri, sarayın hudutlarını aşmış; şehirde bile takdirler kazanmıştı. Üçüncü Selim, Harem dairesinde aştığı Meşkhanenin başına, Sadullah atiyle ödeyecekti. Fakat Padışaha hitaben bestelediği bir şarkı, kendisini ölüm- den kurtardığı gibi sevgilisi ile birleşmesine imkân verdi. nderun Musiki Meşkhanesi, 1241 sene- sinde, artık tam mânasiyle kemalini bulmuş- Biaaf Kisim kaması MSA e km Reşat Ekrem KOÇU'uun ressam kalemiyle tesbit ettiği hâdise: Bir kaç çizgiyle tarih: Eyüpte Kara Süleyman Tekke çık- mazındaki bu tarihi eser, bütün kardeşleri gibi ,eski âbidelerimi- karşi ihmal de şrecemizin debilirsiniz. Ziya ŞAKİR tu, evrin en yüksek ve zengin ailelerinin evlâtları bile, o san'at mektebinin feyzinden v başçavuş gibi sarayın mühim hizmetlerine tayin olunuyordu. Burada, yalnız musiki meşketmekle de akit Seki Haftanın muayyen günle- ra, yetişkin tale- ©, a beler iddi itmiş kalar tertip ediliyordu. Saray, âdeta bir musiki demyası halini almıştı. Sarayburnunda, - üzerinden ü geçen şimendifer hattının üst tara- Sadi - (Se rdab) unsur ve âhenk salonda icra ediliyordu. Kırk di e muş olan o aksakallı eki bi ir, İş ve sakin avırları, ihtişam ifade ede 'at vekarla- bi efsanevi âlemler eleme hanedanının ekseri Osmanlı âzası, mu- sikişinastı. Üçüncü eserini muhafaza etmek için pek çol Sultan Selim devrinin üstatları, artık ibtiyarlamışlardı. Sarayda, artık eski musiki. ibi - şehirden davet edi- Abdulkadir Dede, Mahmut Dede Efendilerle Yenikapı Dergâhı Şeyhi Abdulbaki Dede, Kasımpaşa Mevlevihanesi Dede, Keresteci Zade Nuri Veli Efendi Zade, Molla Bey, Kethüdası sim Efendi, Sır kâtibi Halil Paşa Zade Ah imamı Tatar Hafız Cennet Filizi Abdulkerim Efendi gibi müs- tesna zevat da dal ediyorlardı. Bü ütü başlıca yıka Mani Sait muhteşem musiki âlemlerinin Beydi. Tatlı güler 'ü, emsalsiz zerafeti haiz olan süküleriyle İkinei Sultan Mahmud'u teshir miş olan bu zat, e zamanda, Musiki Meşesi hâmisi id Sait Bey, Dede İsmail Efendiden aldığı vi bu Meşkhaneye yepyeni bir şekil verdi. Bu şekil, Sultan Mecid devrinde esası kurulan (Muzikai Hümayun) a kadar aslından ve ae hiçbir şey kaybetmiyerek deva

Bu sayıdan diğer sayfalar: