ATOMUN parçalanması Y. Mühendis Muhittin Dilege Fransız bilgini (Bekörel) in fo- toğraf pilâklarını lekeliyen görünmez şualar, Atom'un iç bünyesini fâşeden ilk belirtiler oldu. Atom bundan son- ra fizik ve kimya lâboratuvarlarında seneler senesi uzayan sıkı ve yorucu tecrübeler neticesinde sırlarını bir bir ele verdi; ve ne olduğu meydanâ çıktı. Yeryüzünde mevcut 92 unsu- run, iç yapıları öirbirine benzemiyen atomlardan terekküp ettiği anlaşıldı. Fakat bu unsurların hepsinde, ato- mun kendisini teşkil eden. parçacık- lar, yani (Elektron), (Proton) ve (Nöt- v5 lar aynı, yalnız sayıları değişik- ir, (Proton) ve (Nötron) lardan mür-. rekkep çekirdeği güneşe, muhitinde muayyen mesafelerle sıralanmış olan mahrekler üzerinde dönen (Elektron) ları seyyarelere benzetmek, atomun içinde olanları izah etmek bakımın- dan çok işe yaradı. N Vecdi BÜRÜN da ihtiva eder. Asıl büyüklük, hudutsuzluğu- nun ta kendisi değil mi dir? (Don Kişot) güldürürken ağlatır ve ağlatırken güldürür. u yüzden, insan ruhuna tasarrufta çok az eser ona denktir i lâ şövalye'nin. sevgilisi (Dülsine) yi alalım. Eserde hakikatle hayalin, gülünçle facianın mücadelesini temsil ettiğini göster- mesi bakımından, şövalye'nin sağ duyusu sa- yabileceğimiz seyisi (Sanşo) nun (Dülsine) ye yaptığı bir ziyareti efendisine naklettiği fasıl üzerinde biraz duralım. Bir k ü büyük bir adı nasıl kulağınıza çarpmamış olabilir?» Der. Ziyaret faslında, şövalyenin omuhayyilesindeki (o (Dülsine) nin aleyhine olarak gerçeğin (Dülsine) sini anlat- . (Don Kişot), stekleri ve mi bü- tün seli garabet ve ve bütün anlayışların üzerinde bir şahe- ser -pâyesine Uz or. Göklerden alınan bu cazip teş- bihe (o mukabi! 500000 atomun yanyana dizil- mesiyle ancak tek bir saç teli kalınlığının doldurula bile- i i söyle- imi Lar tom de- diğimiz şeyin Lili dair fikir verebilir. Diger taraftan çekirdekle (Elektron) ların (o bulunduğu mahrek arasında muazzam (!) bir boşluğun mevcut olduğu anlaşılmıştır. Kudret kaynağı olan atom çekirdeğini nişan- layıp isabet ettirmek ve parçalamanın, bu boşluk yüzünden ne kadar güçleş- tiği aşikârdır. Son çeyrek asırda, birçok âlim- ler bu gayeye erişebilmek için büyük gayretler (o sarfettiler. (o (Uraniyum), (Toriyum) ve (Aktiniyum) gibi ci- simlerin kendiliğinden şualar çıkart- ması, bunların atom çekirdeklerinin pek sâkin olmadıklarına, bazı infilâk- larla bünyelerinden parçacıklar saç- tıklarına bir alâmetti. Müşahede edi- len bu hâdiseyi sun'i olarak meyda- na getirmek, yani atomu parçalamak işine ilk defa İngiliz fizikçisi Lord (Rurtherford) girişti. (Rurtherford), ” (radiyoaktif) . cisimlerin çıkarttıkları (Alfa) şualarını, Azot atomunun par- çalanmasında kullandı. Fakat (Alfa) şualarının müspet elektirikle yüklü bulunmalarından dolayı, atom çekir- deği daha ağır olan cisimlere tesir etmek çok güçtü. Bu şualarla ancak (Aluminyum) un atom çekirdeğine kadar sokulunabildi. Daha sonra (Kokroft) ve (Valton) 120000 voltluk (tansiyon) — altında hızlandırılmış (Proton) ları bombardıman mermisi olarak kullanmak yolunu tuttular. Fakat bu usulde parlak “neticeler vermemekte idi; çünkü müspet elek- tirikle yüklu bulunan çekirdek, aynı işareti taşıyan (Proton) ların akınına rm ediyordu. n parçalanmasındaki asıl bakla (Nötron) ların keşfi ve bun- ları bombardıman mermisi olarak kullanmak fikri doğurdu. (Nötron) lar elektirik bakımından : (nötr) oldukla- rından çekirdek tarafından defedici , bir kuvvete maruz kalmamaktadırlar. Bundan takriben 5 yıl kadar önce (Uraniyum 235) in atom çekir- değinin parçalandığı ve 500 gram (Uraniyum) dan 11400000 kilovat sa- atlik bir kudretin serbest kaldığı ha- beri verildi. (Proton) larla (Nötron) ların kenetlenmiş olduğu atom çekir- deği herhangi bir vasıta ile çözül- dükten sonra meydana çıkan kudret mıya 3 Halbuki (Heli- yum), mevcut her türlü tasavvurun e üstünde oldu. Meselâ 500 “gram (H eliyum) un ve- receği (enerji) 100 mumluk bir ampulü 13 mil yon sene yak- cisimlerin atom çekirdeği oOen hafif o olanla- rından biridir. Atom çekirdeği daha ağır olan cisimlerden elde edilecek kudret katkat büyüktür. (Uraniyum) çekirdeklerini zincir- leme infilâklarla parçalıyan atom bombasının mekanizması U, S.A. teknik (arşiv) lerinde şimdilik bir sır olarak kala dursun; fakat bu maden az da olsa dünyanın bazı yerlerinde vardır ve ileri memleketlerin araştır- ma (enstitü) lerinde ince ve sıkı tet- kiklerden yakasını kurtaramıyacak- tır. Tabiatta tesadüf edilen (Ürani- al ii topları) nın atom sayıda (Proton), fakat muhtelif sayı- larda (Nötron). lar bulunmaktadır, Şe- kil 1, 2 ve 3 üç muhtelif (Uraniyunı izotopu) nu göstermektedir. (Uraniyum) un, (radyo-aktif) bir cisim olduğu malümdur. Şekil ide görülen U 238 (izotop) u da (radyo - aktif) olmasınarağmen çekirdek kud- retinin elde edilmesinde kullanılma- maktadır. Bu (izotop) tan, daha ziya- de, şimdiye kadar bizce bilinen cisim- lerin en ağırı olan, (Plutoniyum) un (sentetik) ola- rak meydana getirilmesinde istifade edil- mektedir. Çe- kirdeğinde 143 (Nötronju ihti- va edenU 235 (izotop) u en elverişli olanı- dır ve bunun parçalanmasına muvaffak olunmuştur. Tabiatta bulunan (Urani- yum) madeninin yüzde 99,3 maalesef pek işe yaramıyan U138; ve yalnız yüz- de 0,7 si çok kıymetli U-235 (izotop) undan terekküp eder. U-234 (izotop) unun izlerine de nadiren rastlanır. Yalnız ilim ve devlet âdamları- nı değil, hemen herkesi meşgul eden atom bombasının lâboratuvar esrarı- na vakıf olmıya şimdilik imkân yok- tur. Fakat bunun nasıl olabileceğine dair tahminler yürütmek kabildir. Bir tahrip vasıtası olarak karşımıza çıkan atomun, teknik ve medeniyetin ye ne gibi harikalar sak- adığı gelecek yazımızda... Şekil: 3 — Uu— 234