Rudegi: Cihanın büyükleri hep öldü. ea e en son bir kefen götür. düler, KıIıT'A Topal yürümektedir ; kulağı ok, fakat sözü yer Zek telâkatlidir, gözü dünyayı görür. Rin kekliği ve yılanın akıp gitmesi var. Âşı- ğın kalbi, gamlının da yüzü Böy. ledir, KITA e a. N Şehitler kafilesi önden gitti. Tut ki bizim kafile de yola çıktı ve düşün !,. İki gözün sayısından bir tanesi eksik; ve aklın sayısından binlercesi fazla... KITA Doğunun büyükleri ŞAMANİ DEVRİ İslâm sonrası İran edebiyatı- vezi ve Kisal ile oluyoruz. Dakiki'yi, Şamani devresinin son büyük şairi kabul edebiliriz. Şöhreti Hieri 4 üncü asır orta- larına tesadüf eder. Çağâniler- den bir emire meddahlık tır. Bir şair, onun meddahlığı tamamlamış içi nasıl tanelerle doluysa, onun ruhu da senin tane tane takdir- lerinle doluydu.» İlk defa, Şamani emirlerin. den birinin israriyle (Şehname) yazmaya başlayan Dakikidir. Fa- kat bitiremeden &ni olarak kö- lesi tarafından öldürüldü. Bir 10 Dakiki Tı Dakiki, pe çirkin. ve güzel şeyleri arasında dört ta- az İri, şarap ve Zerdüşt dini... KITA Ebu Mansur Mervezi : Felek seni yukarılara çıkardı diye övünme! Aynı felek, ve ulu- u cihan olsa yılan yılancıyı öldürür. KITA Kisai Mervezi : yılı Şevvalinin yirmi ye. k ve visal nimetiyle se- vinçli bir ömür sürmek için... KUTSA Bu elli yıllık ömürden, elim de, yüz bin günah ile çizili bir ameller tomarı kaldı. BEYİT Prof. Ş. Ü. langıcının ilk parçalarında Zer- düşt'ün zuhurunu anlatır ve onu o kadar medheder ki, büründüğü sizi ruh ve mânanın samimi bir mensubu olup olmadığından çlphe edilebilir. teşebbüs kıymeti, Dakiki'ye aittir. Mansur, Hicri dördüncü asrın sonlarına sit. Birçokları- ler devrinde, islâm irfanı, İran çer- çevesini iyice doldurup taşırmaya başlamış; ve dini ilimlerden sonra, e rma vi inkişaflar baş göster- miş Prof. Ş. Ü. (Alse) : k salon tunç ışıltılarıyla m varlarda, adaleli bacakların şek- lini almış tunç dizlikler; yumruk yumruk kabartılı kalkanlar; yep- yeni yün üstüne zincir zincir örülmüş zırhlar... Ve işte kılıç- lar, lar; askılar!. “.. Havalandır ki şaraplal.. şarkısını döküyor. yanan güneş, her yana kuraklığı üfleye dursun e (Şidre) ye doğru havalandı ve haykırdı — Bittim, anne, ölüyorum Bir küçük yılan beni iğneledi! Batının büyükleri (Alse) ve (Anakreon)... ... (Alse) 660 ta (Lesbos) da doğdu, Asalet sınıfına mensup ngin. ayatı maceralarla geçti thiş bir macera ve ser- kâr... Hayatı şim başa zevk, aşk, ihtiras siyasi kinlerle dolu... (Alse), öz memleketi hak- bir fırka kurdu ve memleketin- deki (demokrat) fırkasına hem lisan, hem de fiilde harb açtı. Son derece korkak oldüğu için ber defasında kavga meydanın dan kaçmış, düşmanlarına sadece şiirlerle hücum etmekten başka bir şey çıklığa kadar gitmiştir. pe (Anakreon), 560 ta (Teos) ta doğdu. Saray şairidir. (Samos) hükümdarı m nezdinde İzer? Mi ürdü. Biz ümdai "bir Yal ali altın hediye etmiş... 25U Şair, hayalinde anilar var, Ekinsiler onaari iyor ğlum, arının o minimini iğnesi canını k same e can acıları çekiyor; düşü: ... vgili güvercin! Nereden layacağını söyledi. Ben de ser- best olunca onun ında bir köle igibi “kalacağım. > Dağlarda, sende! Beni bir saksağandan da- ha geveze ettin ELEJİ Salih Zeki AKTAY bile tasarlamadığı bu servet kar- ısında o kadar şaşırmış, öyle altüst olmuş ki, uykularını, ra- hatını kaybetmiş ve aitınları hiç el ad den hükümdara iade etmi Mela çok mai teşem bir hayat sürdü, Hayatının sonuna kadar şuur ve ği kaybet- edi; ve ihtiyarlık çağlarında, genç kızlarla kadınların, kend! beyaz saçlarının içine ince gül- lerden çelenkler örüşüne şahit oldu. (Anakreon) da, zevk, safa, şarabı kekelemek âdetidir. ii. Gelecek sayıda vi (Safo) ile beraber (Alse) (Anakreon). Yunan rübabi şiiri- nin (Eleji) safhası ve (hafif ilâhi ve şarkı) nev'i içinde son örnek- erdir. Salih Zeki AKTAY