AVALAR soğudu diye, kürke dair bir yazı yazmak düşüncesinde idim. An- Ve bu düşüncemi bir ân evvel tatbike imkân verdi. Hikâye, k Ya, yahut «berâyı ma: ie gidip dönen bir «zatı öli» Ankara'daki dese: den, yahut rr paz vey ahut muhte- kirlerden birinin refikai m <berâyı ticaret» ve- hediye olmak üzere takdim etmiş. - an, kürkü giymiş... Bir topluluğa gitmiş Herkesi ggürküne hayran eylemiş. Rivayete nazaren, kürkçülük tarihine geçmesi lâzımge- len bu misilsiz hayvan postuna, Ankara'da bir türlü kıymet biçilememiş... kü MERE ve ne de cömert- ikâye üzerinde du- m. Yalnız, bu hikâyeden aldığım ilham ile sözü, tarihimizde mühim bir kıymet ve ehemmiyeti olan kürk bahsine naklede- ceğim. Kürkü bilmiyen, tanımıyan, onu bir ziy- sihirbazlarında, âdeta resmi bir üniforma gibi, kürk parçala- rına, külâh şeklinde serpuşlara tesadüf edilir. rinde “kürklere büründükleri gibi hükümdar- larla zevcelerinin merasim 'harmaniyelerinden tutun da zenginlerin palto yakalarına kadar kürk kullanmak âdet hükmüne girmiştir. edadımız bu kürk vgisini, Snakekka k ki Orta Asya'dan getirmişlerdir. Fakat Bi- zans ile temastan sonra, buna bir kat daha e vermişler: > Bizans - fetihten El de - büyük mik- ; yasta kürk ticareti yapar. Bu ticaret, fetihten sonra etti, ri BE eymen sın Tavuk- pazarı tara bir kısma yerleşmişti. Buraya, “Kürkçülerkapısı) derlerdi. Maalesef birçok eski sanatlar gibi, bugün kürkçülük devam Fikir adesesiyle geçmiş gün; Zam mecmua» ressamının ve manâ tam bir ide) lik havası P EYE Zn a e Yl a * ayip dl aş gf Şi iza çö ie e vip Sk Sie & ——> 09 — e Bine kai *İ-FUNGUN emel PASI LA van ooammamuzuOan pap İK eee e ağ e vw 3 ji Yİ LE da | | SEA yl öy vah | Ü 1 Lg ie dapeklir KÜRK VE TARİH sanatı da eski kiymet ve rağbetini kaybetti. Bugünün kürkçülüğü, büsbütün ve bir şekle girdi. Kürkçüler meki GERDEK da, ifrağ e Mele kü rkün en revaçlı zamanı, Üçün- çü Sultan Selim ve İkinci Mahmut kadar devam etti, Kıyafetlerin (alafr çevrilmesi üzerine, devlet olan kürk yepyeni çarşısındaki dük- marangozhane hâline devrine anga) ya teşrifatına dahil d za mütead- ayda da rea bir bir ustanın nazareti ilde bunlar, Padişahın ve saray kadınlarının giyecekleri kürklerle, icap eden zevata Padişah tarafından hediye edilecek olan hil'ât ve kaftanları yetirştir- miye çalışırlardı. Bu kürkler, hediye zina zevatın de- recelarine göre cinslere ayrılmıştı. Ve bunlar si li bir usül, nizam ve Gişeleri listesi ya- pılm eyhü ülislâmlar münhasıran, beyaz bir Bus kaplanmış olan beyaz bir kürk gi- yerlerdi. Diger zevat da ze di şu usülde kürk giymiye çer ederler: Sarı çahaya kaplanmış erkin, er samur. kübur kakım Çuhaya kaplanmış, paça samur Ronfaj IR. Sır, Bol senli. alâ sırf sa Seraser - denilen al kaplı - erkân sırf samar, Erkân paça samur. Turuncu çuhaya kaplı samur. Kubur yenli âdi kürk. Bol yenli kürk. ontaş kürk. Serasere kaplı, dört yenli ağır sırf sa- mur. “ Bol yenli yeşil çuhaya kaplı sırf samur kentoş kürk. Serhadli denilen, kısaca, serassre ksplı samar kürk. Bunlüvdüğ başka ferace samur ile üst- ard il dirmek, © yal Padişahlara mahsus değildi. Sadırâzamlar da bu tiyaza malikti. Netekim Babıâli'de bir oda vardı ki tarihlerde yine *muhtelif sefaret erkânına, kıymetli kürkler giydirilmişti. Bilhassa 1214 senesinde İngiliz elçisine giydirilmiş olan serasere kaplı bol yenli alâ sırf samur kürk, yüksek bir yade balzdii — Ziya ŞAKİR k modası, halk arasında da taam- e bekçileri bile, yaz ve kış, gocuk denilen koyun pöste- kisi giyerlerdi. Kadınlardan, ancak yaşlı olanlar kürk kullanırlardı. Ve ekseriya, kürklerini, kadifeye kaplatırlardı. arem Ağaları, kürke çok düşkünlük Lemar Bilh üksek rütbeli olanlar, ide kürkleri eri düz ilmem yalan, bilmem gerçek. .. Eski ei adamları, şöyle bir nakl N ler... Üçüncü Selim'in silâkaklarımdm bir kürkünü yenide en kaplatmak istemiş; takat çevirtmiş. Bu kabın en siyah, içi de beyaza yakın açık renkli “Kü rkün yeni gli zarı el celbetmiş ya n Silter ni; Ne hoş kumaş. Bunu per buldu Demiş. Siir > a: — Yeni almadım, Lalâm. eski kabın içini li çevirdi. iye cevap vermiş... Bu cevap, adeta Kulrağaınn gözlerinden bir perde kaldır. mış. Hemen dairesine dönerek Kürkçübaşıyı isen “Odu kapısını sımsıkı BöpEENi Şöylece konuşmıya başlamış : — Silâ yan kürkünün içini dışına sen mi çevirdin — Evet, eşi — Şu halde, Yoaliğ de içimi dışıma çe- vireceksin. Kızlarağasının na- Kürkçübaşı, — Aman efendim — Söz “eg Ça baceksini — İmkânı 5 Kızlarağası esi bağırmış : — Cellâaaat:.. Kürkçübaşı, kellesinin gideceğini anla- mış. Hemen, belindeki endazeyi çıkarmış: — Aman efendim, lütfedin!, buyurun ! Birkere ölçeyim ! Biçeyim'!i Dedikten sonra, Kızlarağasının vücudu- Di ei ölçmiye başlamış. Ve büyük bir sevinçle ağırmış : — Tamam, efendim.. İçiniz, keler len dışınıza çevriliyor. — Be olacak miyım ?.. üt — Alâ... Hemen işe baş — Lâkin, bir mahzur var N — Nedir ?.. Yaptığım hesaptan anlaşılıyor. Ters yüz yapıldığınız keyi hrem âzalarınız, tam alnınızın ortası kd Kızlarağası, dil . Düşünmiye baş- çirkin y işten yacağı için, bu vazgeçmiye o mecbur kalmış.