ANRIKULU bu gün, çok başka... Her za- man merkezinde olduğu iç âle- me, bugün dış görünüşiyle kendini vermiş... n bir hâl içinde... Dünyanın en güzel parmaklarını taşıyan eliyle, iskemle- sinin deni tempo tutarak mırılda- niyor — “Bir örümcek ağı gördüm. Ney- le neyin arasında bilsen!.. Barsakları çürümüş bir asma saatin aptal aptal sarkan rakkasiyle, altındaki masada, güya şaha kalk- rı arasında... Ve ürpere- rek düşündüm: Hayat, her hareket... Tek nokta etrafında... İlâhi hakikat merkezi bu nokta... Her şey, amma her şey, maddi ve manevi her şey, bu nokta etrafında ezeli memu- riyetinin deveran cümbüşünü yaşa- makta... Her şey dönüyor. Dönmek, yani gidip geli Gökler gidip gelir, Klee gidip gelir, dünya gidip gelir, dünya yü- zünde her şey gidip gelir, vücudumuz- da kanımız ve zerrelerimiz gidip ge- lirken, nisbi tezahür çerçevelerinde hareketsizlik ifade eden her manza- raya, Allah, ne müthiş bir tenkitçi ve takibci musallat etmiş: Örümcek... Harekete yataklık eden zamanın esrar dolu ahengini saymıya memur bir âlet, rakkas... Tek ân içine teksif edilmek istenmiş bir çeviklik timsali, geyik heykeli... İkisi arasında bu ne ince, ne harikulâde iş ve işçilik!. Bir iş ve işçilik ki, her hangi bir faaliyet ve memuriyetten düşmenin ayıbını, misilsiz bir kesafet üslübiyle vecizelen- iriyor. Oğlum, benim! Allahın bir örüm- ceğe biçtiği vazife payını ve titizliğini gör ve düşün! Bakalım, vâzifelerin, payda ve titizlikte en üstünü olarak onu görmiyenleri, yine onun ilmine hali, etmekten başka çare bulabile- “ce di bugün, ne harikulâde!.. Hep aynı mihrak etrafında bu kadar tenevvü zenginliği, aynı şahsiyet ik- limi içinde bu.kadar değişik hava hiç görmedim. ME müthiş kokmaz mı? TANRIKULUNDAN DİNLEDİKLERİM ÇALIŞMAK Necip Fazıl KISAKÜREK zümün önüne da- — Nerede ki, kımıldama, dâv- ranma, el atma, meydana çıkma yok- tur; nerede ki, gevşeme, uyuşma, çürüme, ve vardır; orada örüm- cek hazır. Fatih “Sultan Mehmed, yerin yenisi ve tazelerin tazesi bir dâv heykeli tavriyle, gevşemiş, rn çürümüş ve kaybolmuş (Bizans) ın eşiğinde ne gördü? Mırıldandığı son cümleyi biliyo- «Kayserin sarayında örümcek perdedar olmuşb Yıkılan kaç medeniyet şekli tanı- yorsanız, kalblerinin içindeki saat rakkasiyle, adalelerinin altındaki ge- yik heykelinin boynuzları arasında, nihayet örümceklere yol verdiklerine inanınız! Aşk ve iman olmıyan yerde ham. le ve hareket olur mu Ateşi gül bahçesine çeviren aya- ğı, denizi iki saf asker gibi açan asâyı, Ö- lüyü dirilten nefesi ve ka- meri ikiye bö- leh parmağı düşünün! Ve bunların ucun- rud . istediği kadar okdan- : lığına sarılsın, Firavun sakalını yolsun, Kayser harmanisine sığınsın; ve Şah, uçan kavuğuna yapışsın! Onlar, okdanlık, sakal, harmani ve kavuk değil, birer örümcek yuvasıdır. Tarihin yapraklarını, bir taraftan şimşekler, bir taraftan örümcekler çeviriyor. anrıkulu konuşurken ru- humda sular şırıldıyor, teller ihtizaz ediyor, madenler ürperiyor; mânanın musikisi er olağiya Ve o, h konuşuy İM anlayışın gözünde, pislik; baz ie Akan su, işte bunun için pislik tutmaz. Bütün bir mevsim boyu kapalı evin küpünde unutulmuş su, kabir azabı yaşıyan ölüden daha "hatırlıyor musun? Herkes Örümcek, işte | bu kokunun misil. siz haber alıcısı... o Saat rakka- siyle geyik hey- keli arasındaki ö- o | rümcek ağı, gö- (| a ne tenasübler el 2 ne tenasübler ki makine dişlisinin arasında Ö-. rümcek ağı... Gemi ve şamandıra arasında - ö- rümcek ağı... Bir silâh çatısında, tüfekler ara- Horlıyan bir adamın iki ayak baş parmağı arasında örümcek ağı... | (Sfenks)in iki dudağı arasında (o örümcek ağı... Z Ağaca tos vurma : vaziyetini al- mış koçun, boynuzlariyle Lige arasın- da örümcek ağı... İki Okyanus dalgası arsin G rümcek ağı... Kalemlerle hokkalar arasında ©. rümcek ağı... Dillerle yürekler: arasında örüm- ağı... ii cel Takvimlerle o senetler (arasında örümcek ağı... Ruhuma yıldırım gibi inen Bir seziş, bütün bunların madde üzerinde hayalinden, bana, maddeyi aşan bir mâna çıkartıyor : - Nitekim, sedirine uzanmış, nefsine | mühletin en cömerdini bahşetmiş, her gün, «yarın! diye niyet edip «bugünl diye yaşıyan şu mütefekkir bozuntusu, istediği kadar cıgarasını tüttürsünl,. Cıgarasının dumanları, sımsıkı örüm- cek ağlariyle 'onun kaskatı yüreğine perçinlidir. Zâhirde ben onun, cıgara dumanında bile'bir hareket pm ğuna inanmıyorum. Ve görüyorum ki, bu âlemde vini lak mânasiyle çalışmamak yok... Kim ve ne, çalışmazsa, onun yerinizi cek çalışiyor. Bir an duvara baktı : | doğru, ağzından sızan iplik ü bir örümcek kendisi kuyuya Bak, üstünde «Kur'an» duran ahın inmek istiyor sanki... nisbette payını alacaktır. Ami