Baba Tahir ; Muhabbet iki başlı ol- malıydı. İşte o zaman iyi olurdu. Bir başına mu- habbet, baş ağrısından başka bir şey olamaz. Diyelim ki, Mecnun'un kalbi altüst ve darma da- ae ya Leylâ'nın kal- ?. O da göz göz ve «Ek değil ai Bir gönlüm var ki, e. me gitsin... Daima eğri büğrü, daima kırık dö- kük... Kirpiklerimi birbi- rine dokundurur dokun- durmaz dalgalar kabartı- rim. Âşıkın kalbi yaş odun gibi... Bir ucu ya- narken, öbür ucundan kan fışkırır. Doğunun büyükleri : BABA TAHİR Hicri dördüncü asırda yaşayan Baba Tahir, bü- yük feyz ve şahsiyetine İslâmdan sonra kavuşah İran edebiyatının ve İran dilinin ilk örneklerinden birisidir. Evet, Fars dilinin en kemalli ifadesi de İslâm- dan, İslâm ve Arap tesirin- den sonradır. Lisancılar, Farsçayı, Sasaniyan dev- rinden evvelki Farsça, Sa- sanıyan devrindeki Farsça ve İslâmdan sonraki Farsça olarak üç sınıflı bir tekâ- mül merhalesine bağlarlar. İslâmdan sonraki Farsça bugünkü Farisidir; ” İran edebiyatının mevcut ve hakiki kıymetleri e dilin çerçevesi içindedir. İşte baba Tahir (Baba Tahiri Uryan), bugün elde birkaç kıt'asından başka elimizde örneği kalmamış olan şiirlerini, OFarsçanın geçirdiği tekâmül safhaları arasında, eski ve yeni dil temayüllerinin müşterek fa- sıllarını gösteren karışık bir lehçe içinde vermiş; fakat fikirlerindeki aydınlık ve. sadelik, duygularındaki parlaklık ve derinlik ve her Ey gönül, ey gönüll. Arslan mısın, yoksa kap- lan mı?.. Benimle savaş- maktan, bana dalaşmak- tan hiç usanmıyorsun?.. Ah, bir elime geçsen de kanını döksem; ve gör- sem ne renktesin?.. Ey gönül, ey gönüll.. Kalksam, yollara düzül- sem ve bu âlemin dışına çiksam... Çin ve Maçin- den ne uzaklara gitsem... Sonra yolda rastlıyacağım Hacılara sorsam: Nasıl; bu kadar gittiğim yeter mi, yoksa daha fazla gi- deyim mi? Ağacındaki dallar ken- di duvarından dışarıya sarkan bahçenin bahçıva- nı daima yas ve acı için- dedir. O dalları, isterse yemişleri (şeker olsun, köklerinden söküp atmalı... KITALAR Prof. Ş. Ü. şeye rağmen lisanındaki yenilik ve bugüne yakınlık girin hafızalarda kala- Bu şairin ifadesinde a- henk ve selâset, başlıca mü- meyyiz vasıftır. Şiirlerini da- ima (Hezci Müseddesi Mah- zuf) vezniyle söylemiştir. Birçok müstaşrıkın meç- huller ve istifhamlarla bü- rülü iddialarına rağmen, Baba Tahir'in, tahmini olan ölüm yılından (Milâdi 1020) başka, doğum tarihi, do- yatı ve her şeyi tamamiyle meçhuldür, Baba Tahir'in, elimizde mevcut üç beş kıt'asından anladığımıza göre, o, derin bir İslâm mizaç ve hassa- | selâsetine malik, içli, (Da- üssıla) ürpertileriyle dolu ve sağlam bir irfan ve köklü bir dünya görüşüne malik şairlerdendir. Prof. $, Ü, Kalinos : Gençler! Yattığınız yer- de ne zamana kadar bü- zülüp kalacaksınız? Yüreklerinizi kahra- manlık, ne zaman şişire- cek? Kendinizi bu kadar sa- lıverirken komşularınıza karşı yüzünüz kızarmıyor mu biç? Siz sulh içinde yaşadı- ğınızı sanıyorsunuz. Hal- buki harb baştan başa memleketi sardı. Hiç de- ğilse ölürken her biriniz bir ok atmıya savaşın! Memleketi için, çocuk- ları için, nikâhlı karısı için döğüşmek, namuslu ve şerefli iş! Ölüm, (Park) ların tâyin ettiği gün nasıl olsa ge- Edebiyat tarihi: RÜBABİ ŞİİR x Eski Yunan dünyasında, temel şahsiyet olarak (O- meros)la başlayıp (Eziyot)- la nihayete eren dasitani şiire, son zamanlarda yeni bir san'at tarzı muasır ol- mıya itemi (Lirik) Rü- babi şiir. Bu tarzın ilk şairleriyle nesircileri, Birinci Devreyi Atina devresinden ayıran mesafe içinde gelmiş ve o mesafeyle beraber, şiir ve fikrin altın devresine, yani Milâddan evvelki 3'inci asra akmıştır. (Klâsik) Yunan lirizma- sının ilk şekli (Eleji) dir. Bu tarza matem ve mersi- ye şiiri demek mümkünse de, onu daha ziyade, acıklı ve iniltili, çığlıklı ve şikâ- yetli bir nazım tarzı kabul etmek daha doğrudur. İlk Yunan Rübabileri, ya vatandaşlarını cenk ve kavgaya teşvik etti, yahut onlara hayat hak- kında mâkul ve mağrur nasihatlar verdi; yahut da mahzun ve bedbin, hayatın felâketlerini ve hiçliklerini teganni etti. gö” lssek. Kavga başlar başlamaz, hepiniz, mızraklar hava- da, yürekler kalkanlarda, ilerlemelisiniz. . ” mez atalardan da doğmuş olsanız, takdirin insan için hazırladığı ö- lümden kaçamazsınız. Bazan ok ve mızrak gürültüsünden kaçanı, ö- lüm (Park) ı evinde ense- ler. Böylelerine ne vatan- daş şefkati, nede matemi! Fakat yiğit ölünce hem küçükler ağlar, hem de büyükler... Evet, yüreği cesaret dolu insan ölün- ce, halkı acındırır. Sağlı- ğında ona yarı ilâh gö- ziyle bakarlar. Onu gör- dükçe karşılarında bir siper var sanırlar. Zira o tek başına, yüz adama bedeldir. ELEJİ Harbe Teşvikler'den Salih Zeki AKTAY Lirizmanın ilk devresi olan (Eleji) şairleri, (Kali- nos), (Tirte), (Memnerm), (Solon), (Teognis) dir. Bun- ları sırasiyle göreceğiz. (Kalinos) un hayatı ve eserleri, hemen hemen bize hiç malüm değil. Milâddan evvelki 7 nci asrın başında yaşadığı, Simeryalıların Lid- ya'yı istilâlarına şahit ol- duğu söylenen ; (Kalinos), Harbe teşvik (Eleji) sinde, vatandaşlarını istiklâl duy- gusuna davet etmekte, on- ları, hürriyetleri uğrunda ölmeğe çağırmaktadır. (Ka- © linos) un bu küçük parçası, servet ve sefahat içinde gevşemiş, ei uğra- mış, iradesini kaybetmiş oc eilalda, şairin içtimai bir dâva uğrunda şahlan- masını göstermek bakımın- dan ehemmiyetli: bir vesi- kadır. Salihi Zeki AKTAY