P tipi... 2 — Tanklara karşı son 3 — Bir dev nakil uçağı süküt oldukça mânalıdır; ve büyük hâdiselerin arifesinde olduklarına (liberator) uçaklarının Dalmaçya sahillerinde gösterdikleri faaliyet- tir, Aralarındaki ihtilâf ne olursa olsun (Tito) ve (Mihailoviç), bu sahillerde e bir ihraç ha- reketine (o müşte bütün kuvvetleriyle tirek adasalilledik Bu günlerde (o Yunanistanda da, biribirleriyle çarpışan milli kuv- r (sürpriz) lerle dolu bir hürriyet havası getirecektir. Rıza ÇANDIR Askon göziyle Almanya bakımından harbin üç safhası Almanya bakımından harp şu üç safhaya ayrılabilir: — Hayat sahası için taar- TUZ... 2 — Hayat sahası için-mü- dafaa... 3 — Hayat için müdafaa... Almanyanın hayat sahası için giriştiği taarruzlar, doğu cep- hesinde (Stalingrat) felâketiyle sona erdi. Almanya, 1943 başın- da (Stalingrat) tan dönüşle be- merkezi olan Berlin şehrine 800 kilometre mesafe kalacak kadar, geri atılmıştır. Doğu cephesindeki Alman müdafaa hattı, kuyruğu tedir. Denilebilir ki, Almanya- nın hayat sahasinı müdafaa için giriştiği savaşlar da sona ermiştir. Çünkü Kızılordu, bü- yük kuvvetlerle Romanyaya lardan bir kısmını da geri al. mıştır. Şunu demek istiyoruz ki, Al- man ordusu bugün bizzat ha- yat müdafaasına girişmiştir. Artık her kes, harbin sonunu görebiliyor. (Nazj) devleti ge- Aa! Muhasebesi İŞMA ve aleyh * Dünya ve Fransa Tanınmış İngiliz muharrirlerin- dikkate değer bir makalesinde,dün- yanın bugünkü halini (Makbet) in meşhur ziyafet sahnesine benzeti- yor ve «Fransa burada (Bunko)nun ruhunu temsil etmektedir» diyor. (Brogan), Fransanın bugünkü mu- kavemetini ileri sürerek diyor ki: «Şayet Fransa, bütün mânasiyle teslim olsaydı, onun açacağı ge- dikten, Almanya, fikir (panzerdi- vizyonen) lerini hücuma geçire- cekti. O zaman, ne biz İngilizler, ne Ruslar, nede Amerikalılar, Fran- sız dehasının yerini alabilirdik.» uharrir, Fransız milleti ara- sındaki fikir ve ruh kaynaşmala- rını bir bozgun şeklinde telâkki tır, hiçbir vakit müttehit, muti ve alelâde bir halk olamaz. Bir- denbire karşımızda, politikada, i- limde, sanatta, hiçbir itiraz sesi yükseltmiyen kimselerden mürek- kep bir Fransa görürsek bu, bizim için ne müthiş bir darbe olur! Böyle bir Fransa (Vişi) nin iste- diği, Almanyanın arzularına uygun bir Fransa olurdu. Böyle bir Fransa 1940 da teslim olurdu. Böyle bir Fransa Avrupaya ve dünyaya elzem bir kılavuz olamaz» dı. Bunu hiç kimse, biz İngilizler kadar anlıyamaz. O İngilizler ki, bütün dünya müşahitlerinin kati, nihai ve münakaşa kabul etmez buldukları mağlübiyet delillerine rağmen (Dunkerk) ten sonra baş- eğmeği kabul etmeyip iki kere ikinin dört etmediğinde israr ve bunu isbat ettiler.» * Ham hayal! Bir demokrasya gazetesi, Tür- kiyede altın stokunun harp içinde artmış olduğunu ve bunun teda. vüldeki nakit mevcudunu yüzdeyüz a iddia ediyor. Keşke dediği gibi olsal Bizim li bugün, bir altın lira, karşılığı altın olarak yüzdeyüz mevcut olduğu iddia edilen tedavüldeki «nakit» lerden tamam 45 ine muadildir. Halbuki bu, 1939 di evvel 7 kâğıda alınıyordu. Acaba bu iddia, kâğıt parami- zin sukut nisbetine müsavi bir altın stokuna malik olduğumuzu mu anlatmak istiyor?.. Öyle ya, kâğıt para istediği kadar düşsün, belli başlı bir nisbet dahilinde kar- şılığı daima tamam değil midir?.. * Bomba Havadis yetiştirmek Üzere ko- şarak yanına geldi: — Haberin var mı, Sütlücede bomba patlamış. Öteki, cevap verdi: — Nasıl haberim olmaz? Dünya âlem duydu! — Nereden duymuşlar? — Bizim kasap söyledi. — Ne münasebet? — Mezbahada koyun kesilmi- yormuş, Kara Borsaya intikal et- miş. Sinirli, dudaklarını büktü; — Canım o değil, bu sahici bomba. Öteki, yay salladı: — Ha .. . Şul Epeycede yüklenmişle Artık b pr haber getiren sormağa başladı: — Peki gr Nasıl olmuş? ört beş kişi imişler, yaka- lamışlar, içeri tıkmışlar. — Zarar var mı? Nekadar der- sin — Deolarları İsviçrede altına tahvil etmişler, bizim ag ile bir milyon kadar tutuyorm — Canım sen neden bike yorsun? — Dördüncü Vakıf hanındaki Borsa Komiserliğinde (o patlıyan bombadan. Hiddi etlendi, birşeyler söylemek istedi, kekeliyerek kalktı, gitti. a. rek siyasi ve gerekse askeri .bakımlardan yıkılmak tehlike- siyle yüzyüze gelmiş bulunu- yor. Bugün Almanyanın kara müdafaalarını daha ne kadar sürdüreceği hakkında birşey söylenemez. İkinci cephenin açılması, bu müdafaaların za- manını birdenbire kısaltabi- m larına bir daha başlıyabilecek takata gelemez. y&3 Alman propagandası, Doğu Cephesindeki hâdiselere ehem- miyet vermiyor gibi görünü- yorsa da, Kızılorduyla Berlin arasında 800 kilometre mesaf. kalması çok mühim bir vaziyet- tir. Bu, şu demektir: Almanya, yarım kutru 800 kilometre olan bir yarım daire üzerinde, do- ğuya, cenuba ve batıya karşı, kendi öz hayatının müdafaası içindedir. İhsan BORAN