e YE 00909 ALTINCI TAHLİL Tek cümle halinde misal- leştirdiğimiz hataların s0- nuncusu, (Umum) kelimesi üzerinde toplanıyor. Bu kelime hiçbir ismin evveli- ne getirilerek o ismi tarif etmek iktidarında'değildir. Zira bizzat kendisi isimdir. Nasıl (ağaç bahçe) diye bir bahçeyi tarif edemezsek, onu tarif etmek için nasıl Müessis ve sahibi: Necip Fazıl KISAKÜREK U Y U k Nejat MUHSİNOĞLU Telefon : 21722 Bir senelik "ene 3 v oğu U. Neşriyat Müdürü : e Cağaloğlu, Acımusluk sokağı No. 15 e İbrahim Horoz Basımevi 12 Lira 860000 KARA BİBİK Nabi Zade Nâzım'ın ölü- münden dört yıl evvel yazıp bastırdığı bu büyük hikâye, 1890 senesinden sonra ikinci defa 1943 de Hakkı Tarık Us üstadımı- zın elile tekrar bastırıl- mıştır. İçli, tahlilli ve'yerli bir büyük hikâye olan (Kara Bibik), 30 yaşında ve pek (ağaçlı bahçe) tarzında ilk Altı aylık » gençken ölen muharririn ismi sıfatlaştırmak mecbu- Üç aylık Ml e ismi üzerine çekilen nisyan riyetindeysek, böylece perdesini, okunduktan son- (umum) ismini de her hangi ra yırtacak ve hafızalarda bir isme tarif unsuru ha- Okuyucularımıza yer edecek kudrettedir. Va- kit neşriyatı... 25 kuruş. Anadoluda Türk Damgaları — line getirebilmek için onu sıfatlaştırmak zorundayız. Yâni, müsaadelerile, umu- we Okuyucularımız, mecmuamızın geçmiş sayılarını, adresimize gönderecekleri bedeli mukabilinde tedarik edebilirler. 13 üncü sayımıza kadar teşekkül etmiş bulunan birinci cildimizi, 3,5 lira 1 mi müdürlük, umumi karar- gâh, umumi şu, umumi bu... Bu mevzuda ilk mes'ul, hükümet ve bütün devlet daireleridir. D. Kuşbakışı : mukabilinde, ciltli olarak satıyoruz. Gerek mızdan ve gerek lâtfen buna göre hareket etmelerini rica ederiz. Ellerindeki vie ları ciltletmek isteyen okuyucularımız, mecmualarını mize göndererek, 1 li; birinci cildimizden leşti. Hangisi ötekini ezecek, dümyayı kendi görüşüne göre tesviye edec Yeni silindir, eskisine doğru BEİ isteyenlerin idarehane ira cilt masrafı mukabilinde, ciltlenmiş vi rak kendilerine iadesini temin edebilirler. . Rıza Yalgın'ın bu tetkik mahsulü eseri, Bur- sa Halkevi neşriyatının 14 üncüsü olarak çıkmış- tır. Çi olsa, ki Mi Madem ki düşünüyor, vakaları görüyor; bir gün el- bette di çünkü KE İNDİR onu geriletti, geriletti. Korkunun biri (nacak, mefkürevi canüsü bozulacak, eksiliyor, öteki daha e oluyordu. o sonunda silindirlikten çıkacaktır. Eski silindire yardıma koşu Hayır!.. Bu silindirden “değil hiçbir Belki yüz binlerce ton ağırlığında bir Bugün de, ilerleyen birinel “silindirdir. şeyden korkmamak lâzımdır. imiziai; silindir yuvarlanıyor ! Bu silindir, görücü- Görerek ilerliyor, ne yaptığını, ne yapa- silindir üzerine de yürüse, ne olur? Seni dür, bilicidir, düşünücüdür, yapıcıdır, ocağını bilerek ilerliyor. Bu tecanüs dışı ezer, yokmu eder? İnanma! Düşünen ezicidir. Öyle tecanüs dışı unsurlardan © şilindir, mütecanis silindire çarptıkça, — bilen, ilerisini gören, bir (ideal) e Kendi, birleşmiş bir silindir ki, yakın asırlar (o kuvveti artıyor, artıyor; artan kuvvetile sini veren, nihayet bu (ideal) uğrunda ii içinde, biraz yerinden kımıldadıkça, dört (o yürüyüp, eziyor ölmeği bilen, hiçbir şeyden körkmaz! N yanına korkular salardı; fakat düşünüşü Niçin ? Çünkü mütecanis silindirin içine (o Korkan, yaşamağa hakkı olmıyandır, Ya- sakat, yapıcılığı eksik olduğu için, biraz (o hakiki kuvvetler yerine ham hayaller dol- © şamak azminde olan, korku De Fakat İ gittikten sonra durur, şaşalamağa başlar; (o muştur; ötekini durdurmak için her taraf- © eğer bir (ideal) in yoksa, yandın! karşısına çıkan tutucu kuvvetler önünde (tan yardım dilenmeğe başlamıştır. Silindir yürüyor, eziyor! Yürüsün, ezel; gerilerdi. Fakat tecanüs dışı silindir, doğru, ya> O gibeşte bir Yerde dürsenttiş Gi ie Bir gün geldi ki, bu silindir, yeni bir hut eğri olduğunu pek bilmediğimiz bir duğu gün, yalnız ondan korkmamış et k baz “er u düşünce 2 gm reyi re O va Meh lar, hayat hakkını kazanmış olacaklardır. K anlamağa, bilmeğe, yap aşladı. Her- akat tam bir imanla, rte- kes zannetti ki, silindirin içindeki bu ka- ocanüs kazandı. Şimdi ilerliyor! Nereye a - ri dar tecanüs dışı unsur, azgın, yıkıcı bir (ogidiyor? Ne yapıcak? Endişe bul.. Kor- m ai sty öl Birkkmıx Yükün k kuvvet önünde, az zamanda dağılacak, ku, onun üzerinde toplanıyor. vini Ne Me R 5 parçalanacak, bir daha dünyaya korku Korku! Ah, bu ne büyük belâdır! Ka- GU p veren bir silindir olmaktan kalacaktır. fada düşünce, yürekte cesaret, irade Korkma; korkacağına sen de bir a0 ! Derken, bu silindirin karşısına, ondan (bırakmaz. pe iye mi cesareti (o Olmaya ve hap ina korkutmaya bakt1.. İnönü daha kuvvetli ve mütecanis başka (de, iradeyi de Marifet bunda... pe bir silindir çıkınca, herkeste korku iki- Silindir, len ama fakat ne Kâzım Nami DURU Mevlüt nedir? (Baş tarafı 6 ncı sayfada) gökle insan arasındaki; ! münasebetleri, iman çerçevesi içinde kökünden halleden bir hadise karşısında duyduğu milli heye- Süleyman Çelebi ön beşinci asrın ada- mıdır. Ve Mevlüt İstanbulun fethinden tam 45 yıl önce Bursada yazılmıştır. Ara- dan geçen beş yüz küsur sene, onun de- ğerinden hiçbir şey eksiltmemiş, belki bütün tazeliği ve canlılığı ile asırlar bo- yunca nesilden nesile, cemiyetten cemiyete intikal ettirerek zamanımıza eriştirmiştir. Lisanı pürüzsüz, ifadesi sade, örgüsü bizim klâsika mefhumundan anladığımız mânaya tamamen uygun; ve ruhu, ruhu- muza her köşesile mutabıktır. Mevlüt, edebiyatımızda ve ruhf mukad- deslerimiz çerçevesinde aşılmaz bir mer- haledir. Onun ayarında, halkın iç âlemini fethede- rek, ebedileşmiş kaç eser gösterebiliriz? Kaldı ki, günden güne tereddiye sürükle- nen manevi bağlarımızı bir nebze olsun sağlayacağına ihtimal vereceğimiz her va- sıtayı, din çerçevesinin içinde ve dışında dünya meselesi yapmak zamanı çoktan gelmiştir. Tekrar ediyoruz: Mevlüt ve Süleyman Çelebi su katılmamış Türktür; ve Mevlüt Türkün öz eseridir Onu yabancı bir devletin radyosundan dinlemek, ancak göğsümüzü kabartır; ve onun memleket radyosunda da yer bul- masını dilemek, ancak aksini iddia eden- lerin yüzünü kızartabilir. 1. FP. AKDORA