23 Mart 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA İki cevaba bir cevab pıldığı gibi, fikirlerin de yapılabilir sandığım için, muhterem bayan Ha- ide Edibin bir makalesindeki karak- ter telkinlerini - kendi kullandığı mi- saldeki - «Sıcak kanlı kuşlar» ımkine teşbih etmiştim; Pe. yami Safanın idealini de - hayranir ğını apaçık İlân ettiği - yırtıcı, par- gâlayıcı aslana... Birincisi: «Yanlış tefsir ettin!», ikin- gisi: «Yanlış anladım!» diyor, Üstad selerini bizzat izah etti, Karilerim mü- dellel maddeleri istifadeyle okumuş” lar ve bitirince şüphesiz derin bir oh çekerek: «Çok şükür! İnsanları kuşa benzetmek istemiyormuş!» demişler. dir. Bazı devlet adamları vardır ki söz- lerinden bir kelimenin tahrifi beynel- milel hâdiselere sebebiyet verir, Bu kabil zevat, çok defa düşüncelerini, gazeteci olmam sıfatile, bana anlat. muşlardır; ve ben de yazmışımdır. Ne- ticede;: Ne «Yanlış naklettin.» dediler, he de «Cümlemizin şeklini değiştir. mişsins» diye kızdılar, Ben ancak nas'ların tek harekesi değiştirilemez sanıyordum. Peyami Safanın İbaresini kısaltarak günaha girmişim meğer... Meğer arkadaşımız su karışmamış Nietzsche'çi değilmiş te diğer nazariyeler perverde eder- miş... Evvelce yazdığı makalelerin isimlerini sayarak istişhad ediyor. Onları muntazaman takip etmedi. ğim için özür dilerim. Ben ancak an- yabildiklerimi okuyorum. Lâfı kendi açtı da söyliyeyim, Me. selâ gazete yazılarının en güçlerin- den bahsedilirken «Le Temps'ın baş- makalesi» derler, Sanırım, onu türk- çeye tercüme edebilirim. Fakat muh- terem Peyami Safanın sağ tarafından kalkıp yazdığı boş fıkraları zevkle okumama rağmen, sol tarafından kalktığı günler kaleme aldığı maka- lâ ilmiyeyi ekseriyetle sökemiyo- rum, hazmedemiyorum, Nitekim iş- te, kendisi de söylüyor: Türkçeden türkçeye nakledememişim. Şunu göz önünden ayırmamalı: Gündelik gazete yazısı behemehal bir memleketteki » en yüksek değil - orta tabüka kariin seviyesine göre ya- zılır, Makalelerini, benim gibi - velev nâçiz - bir meslekdaşının kavrıyama- dığını görerek, Peyami Safa yalnız beni teçhille kalmamalı; azıcık ta ha- tayı kendinde aramak reybiliğini gös- termeli, ... Gelelim meselenin ruhuna... Peya- birinden ayrilabileceklerine o inarımadığı- mu tekrarlarım. Nietzsee, bilâkis, iyinin ve kötünün ötesinde, kökleri insiyaklara ka- dar utanan bir kuvvetin müdafaasımı ya- par ve merhameti ayıplar, Halbuki bütün ablâk davamız, insiyaklarımız ve iştahla» rmızis sosyal idenllerimiz arasındadır. Kuvvetten murad hangisi? İnsiyaklarımız Şu veya bu şahsın karikatürü ya- | Bu sene 1,5 milyon lira fazla olacak Belediye ye Vilâyetin 939 bütçe sinin hazırlandığını yazmıştık: Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi Kırdar, evinden çıkmadığı son günlerde büt- çenin esaslarını hazırlamıştır. Bele diye varidalı şimdiye kadar ancak yüzde yetmiş derecesinde tahsil edili- du, Vali doktor Lütfi Kırdarın al- dığı tedbirler üzerine Son aylarda tahsilât çok artmıştır. Bu itibarla ö- nümüzdeki sene zarfında tahsilâtın yüzde doksanı tutacağı düşünülerek bu seneki bütçe de geçen seneye na- an bir büçük milyon Ilra fazla ola- rak tanzin edilmiştir. Bütçe son şklini aldığından pey- derpey daimi encümene sevkedilme- ğe başlanmıştır. Pendik cinayeti Muharrem dün Âlemdağı civarında yakalandı Pendikte; karısı Fatmayı öldürece- ği bir sırada cinayete mani olmak İs- tiyen arkadaşı Mustafayı öldüren Hendek kazasının Aktaş kariyesinden Muharremin işlediği cinayet tafsilâ- tani dünkü nüshamızda vermiştik. Katil Muharrem; bu kanlı işi işledik- ten sonra kaçmıştı, Takibine çıkan jandarma müfrezeleri, kendisini dün Alemdağı civarında Samandere deni- len yerde sıkıştırarak yakalamışlardır. Muharrem; işlediği suçunu İtiraf et- miştir. Dün Kartala getirilen katil bu- gün adliyeye verilecektir, Kömürden zehirlendi Heybeliadada Obayan Lülfiyenin evini tamir eden Ahmed isminde biri, bir aralık kömür dolu bir mangalı odaya alarak uyumuş, zehirlenme alâimi gösterince derhal sanatoryo- ma kaldırılmışsa da az sonra ölmüş- tür. EEAANALINI DEERE AA AALAAR ARAK EE ERA ERE) derece basitleştirmeğe sebebiyet ver- diğimden dolayı cidden pek mahçup ve muazzebim... Heyhat! Üniversite- nin her fakültesinden çıkmış ahbap- larımın bir içtimamı akdettimse de olanlarin dahi başbaşa vererek vazıh mâna söktüremediğimizi yüzümüz kızararak itiraf ederiz. Ancak, anladığımız bir şey var. Muhterem Peyami Safa, dünyada be- Jiren son «kuvvet» tezahürlerine, ya- zılarında umumiyetle sempati göste- riyor, Yırtıçı aslan hayranlığı da bu Bereket versin ki, sırtamızı İsmet İnönünün kale gibi formülüne ve. Modern cebir ve şiddet felsefeleri- nin tearuz etdiği ve Peyaminin de kı- hıç çektiği şu sözleri hâlâ milli ahlğ- kımıza uygun bulmakta sadıkız: Haktadır, haktır en büyük kuyvet... Dün sönük titriyen bu şüphe, yarın Bir müşaşi hakikat... ih.) Tarihin her safhasında Türk ahlâ- kı, iliğimize İşliyen bu mukaddes düs- turlardan ayrılmıyacaktır. (VA - Nü) Belediye varidatı /( Aldığımız mektuplar | Radyomuzu yakında daha iyi dinliyebileceğiz diğer hizmetlere taallük eden neşri- yat gibi, bu busustaki neşriyatı da ehemmiyetle nasarı dikkate almış ve halki memnun edebilecek neticeye varmak üzere Jâzimgelen tedbirlere tenviri için yaptığımız muayene ve mesahalar ne- tcesinde MUR postamızın İstanbul ve emsali yerlerde iy! dinlenmemesine başlıca Radio - Paris'nin müdahale- sinin sebep olduğu tahakkuk etmiştir. Ahiren hükümetimiz murahhasla- Yının işfipakile Montreux'de toplanan Avrupa Radyodiffüzyon o konferansı- Bin başbıca mevzuu da bütün Avrupa miletlerini alâkadar eden bu mühim mesele, yani dalga tevzii işi teşkil et- mektedir, Mesaizini bu ay'nihayetine doğru ik- mal etmesi muhtemel olan Montreux * konferansı mukarreratı tatbik mev- ahümış ve lüzumu olan malzeme Londraya sipariş edilmiştir. Bu malzemenin vürüdundan sonra Milli poslamızın yurdumuzun her kö- şesinde valıkmz olarak dinlenebilece- gi kuvvetle umulmaktadır. Sınai pararitlere gelince: 3223 No.lı telsiz kanununun 16 nci mssidesi mucibince, telsiz alıcıları üze- rinde karışıklıkları mucip ihtizazat nejreden elektrik veya makine tesi- satı sahiplerinin veya o işletenlerinin bu kai izale ve mümkün olmadığı takdirde azaltmak için al- makla mukellef bulundukları tertibat bakkında halkımızı tenvir için bir izahname hazırlamakta ve bu mak- sadla çalışmakta olan komisyonun mesaisi hayli ilerlemiş bulunmaktadır. P.T.T. Umumi müdürü $. KARACAN imar işleri B. Prostun reyi alınarak Av- rupadan diğer bazı müte- hassıslar getirtilecek Belediye fen işleri müdürü B, Hüs- nü Keseroğlunun doğrudan doğruya Belediye, Reislik makamına merbut olacak imar şubesi müdürlüğüne ve fen işleri müdürlüğüne de Nafla Ve- kâleti yapılar umum müdür muavini B. Nurinin tayin edileceklerini yaz- mıştık, Bu iki zatın memuriyeti ta- karrür etmiştir. Ancak B. Nuri, yirmi günlük bir mezuniyet aldığından izin müddeti biter, bitmez yeni vazifesi ne başlamak üzere şehrimize gelecek- tir. Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi Kırdar, İstanbulun imsrı ve Belediye işlerine büyük ehemmiyet verdiğinden şehircilik mütehassısı B, Prostun ya- kında şehrimize avdetini müteakip şehrin imar plânımın detayları etra- fında daha sıkı temaslarda buluna- caktır. Bundan başka imar müdür Jüğünün daha ziyade takviyesi arzu zı mütehassıslar celbedilecektir. Bay Amca parkta !. Otobüs seferleri Belediye otobüs almak için Imil- yon lira ayıracak Belediye, alacağı otobüsler için ge çen sene şehir meclisinden yarım mul- yon Jiralık istikraz salâhiyeti almıştı. Bu para ile ancak 30 - 35 otobüs alı nacaktı. Bu sefer Belediyenin Beledi- yeler bankasından beş milyon lira istikraz (o edebilmesi hükümetçe kararlaştırıldığından evvelce alınan yarım milyon liralık istikraz salâhiye- ti de bu beş milyon liraya ithal edii- miştir, Belediye bu paranın bir mil- yon lirasını otobüs mübayaasına has- redecektir. Bu suretle 60-70 kadar araba alınabilecektir, Belediyenin bundan fazla otobüs alabilmesi şimdilik mümkün görül memekle beraber şayed talip olan fir- malarla bir anlaşma yapılırsa daha İazlası taksitle alınabilecektir. Yeni stadyom Plânın yapılması Viyetti Vi- yoliye havale edilecek Belediye, Dolmabahçede yapılacak stadyom için beynelmilel bir müsa- baka açmağı düşünmüştü. Fakat stadyomun biran evyeci tesisi arzu edildiğinden bu fikirden vazgeçilmiş- tir. Müsabaka bem zamanı, hem de masrafı istilzam etmektedir. Bunun için Ankara ve Manisa ile daha baş- ka vilâyetlerin stadlarını yapan B. " Viyetti Viyoliye bu işin havalesi mu- vafık görülmüştür. Esasen B. Viyoli evvelce belediyeye biri Dolmabahçe, diğeri de Yenibahçe için iki plân ver» miştir. ğ Dolmabahçe plânı bu işe esas iti. haz edilecektir. Ancak bu plânın üze- rinde lüzumlu görülen noktalar etra- fında bazı tadilât yapılması zaruri gö- rüldüğünden vali şehrimizdeki spor- cuların da iştirakile bir toplantı ya pacak ve bu toplantıda B. Viyolinin plânı tedkik edilecektir. Belediye, Dolmabahçe stadyomunu Belediyeler bankasından istikraz ede- ceği beş milyon liranın allı yüz bin li- rasile inşa edecektir, Stadın inşasın- dan başka Türk mimarlarının da yar» dımı temin edilecektir, 5 Oyun oynarken kavga Cibalide oturan sekiz yaşlarında Münevver isminde bir kız çocuğile, beş yaşlarında Mehmed isminde bir çocuk, arsada oyün oynarlarken kav- ga etmişler, Mehmed büyük bir taşla Münevveri başından ağır suretle yar. ralamıştır. Polis, hayatı tehlikede olan Münev- veri hastaneye yatırmış, carih çocuk hakkında kanuni takibata girişilmiş- tir, Tashih Muhterem bayan Halide Edibin dün ga- getemizde intişar eden yazısında bir yan- hışlık olmuştur. Üçüncü sahifemizin birin- ci sütununun alttan beşinci salırı şöyle olacaktır: «Çünkü keyfi için dayak yiyen keyfi için dayak atmak yaratır.» ». Maarif Vekâleti bile böyle düşü- nüyor ki talebeye oturup kalkmasını | Yeki. il zl Sahife $ İSTANBUL HAYATI Arkadaş jhatırı ! Masa başında oturan üç kişiden bi. ri sokağa bakarak telâşla yerinden fır. ladı: — Bizim bay (K...) geçiyor. Çağıra- yım da biraz lâf atalım. Gazinonun kapısı önünde iki eli pa- ketlerle dolu, şişman, kır saçlı adam- Ta uzunca bir konuşmadan sonra kol. kola içeriye girdiler. Yüksek sesle mü- nakaşa ediyorlardı. Bay (K...) müte- madiyen: — Israr etme canım. Vapuru kaçır. mayım. Çocuklara öteberi aldım. Evs de beni bekliyorlar. Diyerek dönmek istiyor; öteki güle rek; — Yahu, bu kadar kılıbıklığın lü. zumu yok, Bak, arkadaşlar da burada. Tar, Beş dakika otur. Vapura daha çok vakıt var, Diye kolundan çekiyrodu. İsrar karşısında bay (K..) başını iki tarafa sallıyarak masaya yaklaştı, oturan iki kişi ile selâmlaştıktan son- ra şapkasını, pallosunu çıkarmadan sandalyeye ilişti. Garsonu da başından savmak istedi; — Ben bir şey istemem. Şimdi gide- Ötekiler hep bir ağızdan itiraz etti- ler: — Olmaz, olmaz. Buraya kadar gel- mişken birşey içmeden gidilmez. Bay (K...) bu israrlara da boyun eğ- mek mecburiyetinde kaldı. Bira bar- dağının son yudumunda saatine baka- rak kalkmak istedi. — Olmaz, vallahi darılırım. Bir bar- dak daha... Bardaklar ikileşti, üçleşti. Bay (K...), Kendisini içeriye getiren ahbalhı yo- rinden fırladı: — Sen merak etme, Şimdi ben hal lederim, Telefona koştu: — Allo... Neclâ... Bek amcan Hulü. siyim. Hatırladın ya... Haa... Baban bu akşam yemeğe bizde kalacak. An- nene de söyle, merak etmesin, Bu iş de halledildi. Bira bardakları mütemadiyen dolup boşalıyordu. Bilmem kaçıncı bardaktan sonra bay (K...) gözlerini süze süze saatine bakarak yerinden fırladı; — Eyvah... Son vapura beş dakika kalmış, Gene arkadaşlarının üçü birden iti. raz ettiler; — Olmaz. Bu şişeyi de bitirelim, hep beraber kalkarız. Ve, Hülüsi amca tekrar telefona koştu: — Allo.. Neclâ... Ben babanım... Se- sim mi değişmiş? Sen karışma böyle şan Ramazan kurulmuş olan bir iş- kele üzerinden demir taşımakta iken müyazenesini kaybederek di başından tehlikeli surette yaralan- mıştır,