e. 2. »» Ğ ” ın vel ne ne Si 168 Nisan 1938 Sahte nüfus tezkeresi ve pasaport yapanlar Mahkeme bir kişinin tevkifine, bir kişinin kefalete bağlanarak serbest bırakılmasına karar verdi Sahte nüfus tezkeresi ve pasapor*, Yanzimi suçundan maznun Şevket ve bu suçta Şevkete yardım etmekten Maznun Avram adlarında iki kişi yakalanarak dün adliyeye teslim edil- mişlerdir. Tahkikat evrakına nazaran vakti- | le Türk vatandaşlığından çıkarılmış plan İsak adında biri uzun seneler Avrupada muhtelif yerlerde dolaştık- tan sonra hiç bir yerde tutunamıya- Fak bir kolayını bulmuş ve Atina ta- Fikile tekrar İstanbula gelmeğe mu- Yaffak olmuştur. Fakat İsak İstanbul- da uzun zaman gizlenemiyeceğini bil- diği cihetle buradan da bir kolaymı bulup Amerikaya gitmeğe karar ver- Miş ve kızkardeşi Rozayı araya koy- muştur, İsak araya araya nihayet Kuledi- binde seyahat acenteliği yaptığını Söyliyen Şevketle tanışmış ve İsağın kızkardeşi Roza ile Şevket, Avramın | evinde bu işi konuşmuşlar, Şevket | Altı yüz lira mukabilinde İsağa sah- te bir nüfus tezkeresi tanzim etmiş | Ye bu nüfus tezkeresile Amerikaya gitmek üzere bir de pasaport çıkarıp Yunan konsoloshanesinden transit larak ve ayrıca Fransız konsolosha» mesinden de tam vizesini yaptırıp vermiştir, İsak bu sahte nüfus tezke- Yesi ve pasaportla Edirnede dolaşır- ken yakalanmıştır. İsak İstanbula gönderilmiş, burada, yapılan tahkikat neticesinde Şevket- le Avramın bu işteki rolleri meydana çıkmış ve ikisi de yakalanarak adii- yeye teslim edilmişlerdir. Dün Sullanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde yapılan sorguda Şevket şunları söylemiştir: — İsak'ın nüfus tezkere alâkam yoktur. Nüfus tezkeresinin sahte olduğunu Kendisi nüfus tezkeresini pasaport, almak istediğini söyledi. Ben de usulen pasaport çıkarıp vizelerini yaptır- dım, Kendisine bir de ikinci mevki vapur bileti aldım. Verdiği pars da bu masmi- lara mukabildiç, Sahtekârlık yapmadım. Diğer maznun Avram da dedi ki: — Bir gün İsak'ın kız kardeşi Roza We Şevket benim evime geldiler. Şevketi © saman tanıdım. Evde Şevketle Roza ko- huştular, Konuşurlarken bir pasaportian bahsettiklerini işiteim. Fakat işin iç yÖzüÜ- nü bilmiyorum. Benim hiç bir alâkam yoktur. z Hâkim B. Reşid bunlardan Şevke- ketin tevkifine karar vererek kendi- sini tevkifhaneye göndermiş, Avra- mın da kefalete bağlanarak serbes bırakılmasına karar vermiştir. Mevkut suçlu Şevketin yazıhane- sinde yapılan aramada Oluz kadar nüfus tezkeresi ve pasaportlar bu- Tunmuştur. Şevket bunların 'kendisi- ne müracaat eden yolculara âid ol- duğunu, sahte olmadıklarını söyle- miştir. Bu nüfus tezkerelerile pasa- portlar da müsadere edilmiştir. Bun- ların sahte olup olmadıkları müddei- umumilik tarafından teğkik ediliyor. Şehir meclisinin toplantı müddeti 15 gün uzatıldı Meclis, işlerinin çokluğu sebebile haftada üç gün toplanacak Şehir meclisi dün toplanmıştır. Ni- | San devresinin 16 nisandan. itibaren On beş gün uzatılmasına dair yiyaset Makamının tezkeresi (ookunduktan Sönra Tüznamede mevcud bazı evrak Alâkadar öncümenlere havale edilmiş- ir. Bunlar arasında tahsil edilmiyen Yetgilerin tahsili emval kanununa Böre tahsili, afişaj talimatnamesi Projesinin tadiline dair teklif, komi- ser muavinliğinden komiserliğe ter İİ edenler hakkında bütçede yapıla" cak tadilât, belediye tarafından yar Pilan inşaat vesairenin tesellümü için ray edilecek tesellüm heyetinin va- We ve salâhiyetine dair talimatname gibi evrak vardır, İypindan sonra hususi bir kanun ile lediyeye devredilen Fenerbahçe me- $iresinde Moda deniz klübüne ayrıla- fak yerin kiraya verilmesi hakkında Tiyaset makamının teklifi okunmuş- tur. Bu teklifte mesire yerinin ve de- | hiz klübüne ayrılacak yerin tahdidi ve encak mütehassısın henüz ne Zaman geleceği katiyetle bilinmediği ikin Fenerbahçe klübüne kiraya veri- “ek yerin tahdidi salâhiyetinin be- im reisliğine verilmesi isteniyordu. Ni teklif mülkiye encümenine hava- le edilmiştir. İ Bundan sonra Karaağaç, Şehir Ti- y atrosu ve Konservatuar bütçelerinin Müzakeresine e başlanmıştır. Âzadan B. Hamdi Rasim, Karaağaç müesse- #eleri bütçesinden “başka diğer iki bütçenin belediye bütçesinden yardım gördüklerini, bu takdirde belediye si müzakere edilmeden evvel:Şe- Fa Tiyatrosu ve Konservatuar bütçe- erinin müzakeresi doğru olmadığını #öylemiştir. Bu bütçelerin müzakere- si tehir edilerek Karaağaç bütçesi Müzakere ve kabul edilmiştir. Kara» Şehircilik mütehassısı B. Prosta ald | duğu bayi bütçesinin 939 muhammen va- iL rez 1,100,600 lira ve masrafları çık- sonra 691,907 lira belediyeye EN kâr bırakacağı kabul edilmiştir. İkinci celsede F'loı gire kama 50 bin liralık sarfiyat salâhiyeti verilmiş, düşkünlerevi (Darülaceze) iaşe faslına allı bin liralık tahsisat ilâvesi muvafık görülmüştür. o” Bunu müteakib B. Proste tarafın- dan hazırlanan şebrin nazım plân ve raporunun tedkiki için geçen celsede İ intihabı münasip görülen muhtelit İ encümene âza seçilmiştir. Bütçe, şe- hir plânı vesair işler dolayısile mec- isin pazartesi, çarşamba, cuma olmak üzere haftada üç gün toplanmasına dair âzadan B. Hamdi Rasimin tekli- #i kabul edilerek toplantıya nihayet verilmiştir. > Sanat mekteblerinde yapılan eşyadan muamele vergisi alınmıyacak Ankara 15 (Akşam) — Kız ve er- kek Sanat mekteblerinde talebenin bilgi ve mümareselerini arttırmak üzere yapılan eşyadan bir kısmınm haricde satıldığı malümdur. Bu eşya nın muamele vergisine tâbi tutulma- sı maliyet fiatini arttırmakta ve bin- netice satılmasını güçleştirmektedir. Maliye Vekâleti, ticaret kasdile ya- pılmadığını nazarı dikkate alarakiSa- nat mekteblerinde yapılacak eşyadan bundan böyle muamele vergisi alın- mamasını muvafık görmüş ve keyfiye- ti alâkadar dairelere tamim etmiştir, Dersimde kurulmakta olan yeni şehirde inşaat çabuk ilerliyor Ankara 15 (Akşam) — Dahiliye Vekületine gelen malümata göre Der- simde Çat namile anılan mevkide ku- rulmasına başlanılan yeni şehrin in- şastı ilerilemektedir. Burada yapıl makta olan hükümet, belediye orta mektep ve Halkevi binalarının inşaatı ilkbahar içinde bitecektir, Yeni şehire temiz ve sıhhi su getir- tilmesi için hazırlanan proje Dahiliye Vekâletince tasdik edilmiştir, Yapılar cak su tesisatına harcanmak üzere Belediyeler bankası Dersim belediye- sine on bin lira ikraz edecektir, | İ ayrılmasını intaç edecek kadar vahim | AKŞAM — z ME, yo ERİ Meteoroloji müdürlüğü- | >>> Teka No, 38 nün tahsistı arttırılıyor Paranın bir kısmı memur- ların bilgilerini arttırma- sına tahsis edilecek Ankara 15 (Akşam) — Devlet me- teoroloji işleri umum müdürlüğü 1938 mali yılı bütçesinin 1937 mali yılı bütçesinden yüz binlira fazlası ie 601,719 lira olarak tesbit edildiği ya- zlımıştı. Öğrendiğime göre bu paranın mü- him bir kısmı meteoroloji memurları- nın mesleki bilgilerini arttırmasına tahsis edilecektir, Bu maksadla mer- kezde ve mühim bazı vilâyetlerde meslek kursları açılacağı gibi teşkilât mensüblarının yabancı memleketler- deki meteoroloji terakkiyatını yakın- dan takib etmeleri temin olunacaktır. Ayni zamânda Milletlerarası meteoro- loji teşkilâtı ile daha sıkı bir münase- bet ve iş birliği tesisine çalışıla- cak- tır. Bunlardan başka teşkilât mensub- larından merkezde çalışanların ücret- leri bütçenin müsaadesi nisbetinde arttırılacaktır. Ezcümle mütercimle- rin ücretleri yüzden yüz elliye, maki- nistlerin ve bülten mütehassıslarının. 'doksandan yüze yazıcı aletleri işletme ustasının doksandan üz yirmiye, telsiz memurunun yüz otuzdan yüz elliye, motörcü ustabaşısının yüzden yüz yirmiye, muhaberecilerin yetmiş beşten yüze, telsiz başmakinistinin. yüzden yüz yirmiye, motörcülerin üc- retleri yetmiş beşten doksana çıkarı- lacaktır, Görülen lüzum üzerine merkezde 40 lira ücretli bir rüzgâr aletleri ba- 'kıcılığı, 120 lira bir ressam ve grafi- kerlik, 75 lira ücretli bir ressam ve garfiker yardımcılığı, 40 lira Ücretli bir bahçıvanlık ve başhademelik, 70 Jira ücretli bir alet sevk memurluğu, 75 lira ücretli dört daktilolukla taşra- da 150 şer lira ücretli üç rasad getliği ihdası kararlaşmıştır. Fransız sosyalist partisinde ihtilâf Partinin ikiye ayrılması ihtimalinden bahsediliyor Paris 15 (A.A,) — Sosyalist parti- sinin daimi idari komisyonu sen 80$- yalist federasyonunu ilga etmiştir. Bu tedbir sosyalist partisinin ikiye neticeler verebilir, Bu karara sebeb evvelki gün sen federasyonun da umu- mi kâtibi Marso Piver aleyhinde veri- len hükümdür. Bu hükümr-ile Piverin partide mesuliyeti mucip olacak va- zifeler almak hakkı kaldırılmıştır. Bu tedbire rağmen Piyer dün sen fede- rasyonu meclisini içtimaa davet et miş, meclis de bir karar sureti kabul ederek mücadeleye başlanmasına ka” rar vermiş ve bunun üzerine sen fe- derasyonu ilga edilmiştir. Bu ihtilâf, sosyalist partisi genel sekreteri B. Pol For ile B. Piver ara- sındaki husumet yüzünden aylardan- beri gizli bir şekilde devam etmekte idi, Bir kaç gündenberi ihtilâf had bir şekil almıştır. Sosyalist partisi büro- su, grevler esnasında ihtilâfı hallet- mek için Blum, Oryol ve Serol taraf- larından sarfedilen emekleri boşa Çi- karmak maksadile takındıkları tavır ve hareketten dolayı Piver ve onun taraftarlarını muahaze etmekte idi, Diğer taraftan Piver, sosyalist genç- liklerini partinin umumi direktifle- rine tabi olmıyan muhtar bir teşki- lât haline getirmeğe çalıştı. Bundan başka Piverin sosyalist partisi milli konseyi tarafından açığa çıkarılmış olan elemanlarla münasebette bulun- mağa devam ettiği söylenmektedir. Bu meselenin sosyalist kongresinin gelecek toplantısında mevzuubahis edilmesi beklenilmektedir, Paris 15 (A.A.) — Sen sosyalist fe- derasyonu tarafından neşredilen bir tebliğde federasyonun âzalarına hi- taben bir beyanname neşrederek sen federasyonu meclisi tarafından 204 reye karşı 11500 rey ile geçen çar şamba günü ittihaz edilen kararın teyid edildiği . Bu karar mucibince sosyalist, <İhti- lâflar komisyonu» nun hükmüne rağ- men Piver ile federasyonun diğer ricali yazifelerinde ipka edilmektedir, NANEMOLLA Magakyan, cevabı yetiştirmede: — Kim meteliksiz, mareşal Bazen mi?.. Meç kalesinde prens Bismarkla bunca muhaberatta bulundise boşu- naydı?.. Prusya haznesinden kimbilir kaç bin torba markın üstüne kon- muştur? 'Tospatyan gene araya girdi: — Abdülmestan paşazadem, bu ava- nağın saçmalarına kulak verme. Lan- donuna binip çık yukarı, dolan dedi- ğim yerleri, Ama yol boyunda kanta- rın topuzunu kaçırmıyasın. Saroş de- gil, seri hoş gidesin; fazla içen Yusuf- cuk çağırır... Olur a, bu gece raslıya- madın, yarın akşam Perada o da lan- donla trotuar ederken, yani piyasa ederken, karşıla, İrfan, Divanyolunda bir kira araba- sı çevirdi. Beyoğluna geçti, Galatasa- Tay karakolunun önünde indi, Önce (Kafe Fiam) ı (1) yoklıya- cak... Biraz yukarı yürüdü, gazinoya girdi. Gedikli mabeyincileri, hünkâr ya- yerlerini, mirasyedileri bir tarafa ko- yalım, daha nice kimseler; İstihkâm livası Almanyalı Blum paşa (İstanbulda bıyığım ilk kazılan adam; bu sebeble akağa derlermiş); Ahmed Mitat efendi (meşhur muhar- rir); Karintina başkâtibi Âli bey (Düyunu umumiye direktörü ve ma- ruf edib); Beylikçi zade Sarı Sadık bey (Mektebi mülkiyede belâğat ho- cası, Parise seyahatinde balona bin miş, gökyüzüne ilk çıkan Türk olmuş- tur); Mabeyine memur Hassa mirala- yı Nuri bey (Kulelide resim muallimi ressam Nuri paşa); binbaşı Macar Osman bey (şaire Nigâr hanımın pe- deri Osman paşa) ; Tahriratı hariciye odası mümeyyizi sanisi Nişan efendi (Abdülhamidin mütercimi ve Matbu- atı ecnebiye müdürü). Sonra, Mektebi sultaniden hayli kişi: Müdür Sava paşa; felsefe ve mantık muallimi Perar, kimya mual- Timi Sare, fransızca muallimi Terzi- yan. (2) Kahvede, bu saydıklarımızdan bâş- ka sürü ile ecnebi, tatlı su frengi... Her kafadan bir ses. Dillerin envaı, aksanların türlüsü... Muzikacı kızların en dilberleri öte- ye beriye dağılmışlar. Önlerinde boy boy bira bardağı, içki kadehi tabakla- rı, kafasi boşları soyup soğana çeviri- yorlar, Pek ahım şahım olmıyanlar da yerlerindeler; sazlarını akord ile meşguller. İrfan: z — Müsaade buyrun geçeyim!,. Lüt- fen yer veriniz!,. Parflon mösyö, ma- dam!, diye diye, sağına solunâ göz gezdire gezdire, nihayete kadar gitti. Müşteriler arasında madamalar, matmazeller çok, fakat hanya aradı. ğı? Fazla durmıya ne lüzum; kendini attı caddeye. Tırıs adım Tünel (3) meydanına vardı, Kuledibine geldi. Burada da, hünkârın malüm mu- karriblerinden sonra en devamlılar- dan ilk göze çarpan şunlar: Kel Hasan paşazade Küçük Ali bey (Haleb ve Adana fevkalâde kumanda- nı Ali Muhsin paşa); Serasker yaveri binbaşı Etem bey (Alasonya ordusu kumandanı müşür Etem paşa); ka- nun zabiti kolağası Mazhar bey (Ereğ- H kumandanı Mazhar paşa) ve İstan- bulun hepsi de birer tip olan en tanın- mış bazı simaları; Muzikat hümayundan miralay Meh- med Şah bey; heves edilerek miralay elbiseleri giydirilmiş 10, 12 yaşındaki oğlu (4) ve bir kaç muzikalı arkada- şi; Bolu kaymakamı ve canberaber refiki Şepkülahçı başı; doktor Atlı us- ta. Mehmed Şah beyin komikliğine ve neşesine uyar yok. Kahkahaları o de- rece bol ki meselâ birine: (Nasılsın, iyi misin?) derdemez kah kah kah. (Hamdolsun ben de iyiyim!) derken kah kah kah... (Havalar güzel gidiyor) kah kah kah... Sanki gıdıklanıyor da katılacak, Bolu kaymakamı, bilmem kimin il timasile bir aralık Boluya kaymakam gönderilmiş. Elifi görse direk sanan, dangıldungul bir adam... Merhaba demeği görsün, tutturdu gitti, Mesel bir tarihte İstanbula gelen Fransız imparatoriçesi Öjeninin has- na müstesnalığından bahsediliyor. Hemen herke: — Hasna mi turuma geldü Ben Boluda gayma- kamken Kör Nâilin bi garısı vardı ki badem gibi gözler» gaymak gibi ger- dan, selvü gibi boy, Gozelin gozeli oy- du. Ardından, Öjeninin istikbal alayına, geçilmiş. Derhal gene lâfı kesme: — İstikbal dedün de haturuma gel- dü, Ben Boluda kaymakamken etrafu teftüşe çıkmıştım. Goreydünüz köyler- deki istikbalü, Gumbür gumbür da- vullar, zurnalar; yer gok inleyor. Oradakilerden biri, ağzında nargile marpucu, çekiyor çekiyor, lüle sön- müş; ateş istiyor. Kaymakam hazır: — Ben Boluda gaymakamken çar. daklı gahvede bir çırık vardı, öyle gözü açık şeydükü tetükte, Ateşü ye- tüştürdü, gettü, Şepkülâhçı başı da refikinin örneği, lıyor. Hazretle de ö anda atılma: — Böyle top mu gürler? Sivastopol kalesine güldür güldür yağdırdığımız şepkülahların sesini duyaydınız sağır olurdunuz... Güçten, kuvvetten konuşulurken: — Şevketlinin bâşpehlivanı Aliço mu kuvvetli?.. İki çift şepkülahı kal Doktor Atlı ustaya, hastalarına at- la gittiği için bu lâkab verilmiş, Kır bıyıklı, altmışlık, zampara mı zampa» ra, Yeri Saraçhanebaşında, medresö- nin karşısında... * Bir gün, karnı sancilanan bir kız kurusu, Atlıyı getirtmiş, Usta, ince- den incedeye muayeneden sonra (sen- de dolgunluk var, hâmilesin!) diyince kart kızcağız: z — Ben bakireyim herif, Al sana dol- gunluk, al sana hâmilelik! diyerek at- mış dayağı, atmış dayağı... İrfan etrafı bir gözden geçirdi. Kü- çüğü arada bul., Belkidaha gelir, kapıyı gören bir kenara oturdu. Bekle bekle, ne gelen var, ne giden... İçini gene kemirti aldı, Nerede bu?.. Ne kötü zanlar, ihtimaller kurmada: Bizans otelinin en mükellef odasın- da, halicin mehtabına baka baka, en- sesinde ut mu çalıyor, şampanyalar mı içiyor?.. Banker Zarifi veya Hrista- Ki ile, Boğaziçi sularına akseden ka- meri mi seyrediyor?.. Allahverdinin 'Tarabyadaki yalısında havuzbaşı sa- fasında mı?.. Yoksa, aman Yarabbi yağsa, Eşref rezilile mi beraber?., Büyük bir azab içinde, gözleri kapi- da, getirttiği kahveden bir yudum bi- le almamış, bekledi bekledi, Boşuna... Vakit gece yarısını geç- mişti, Beşiktaşlı Sofi ile Yahudi Roza saz arasından çekilip gitmişlerdi Müş- terilerin çoğu dağılmıştı. 'Tek tük ka- lanlar hâlâ içiyorlar, kendileri gibi fitil olan, metelik dönmez ağızla şar- kı okuyan çalgıcılara rakı ısmarlıyor- lar, çeyrekler atıyorlardı. İrfan, konağa geldiği vakit ortalık ağarıyordu. Anahtar yanında, Kilidi çevirirken Dilruba kalfa koştu: — Nerede kaldın yavrucuğum. Ne merak ettim, ne merak ettim bilsen... Kadıncağız, taş avlunun yanmdaki odada beklemekte imiş, (Arkası var) (1) Şimdiki (Kanzuk eczanesi) nin Si“ Fasında, (2) Perar ve Sare, Galatasaray lisesine Fransadan ilk gelen hocalardan. Bizim İstanbulda talebeliğimizde 38, 40 yıldır oturmuşlar, bu memleketin ekmeğini yi- ruşlarken — türkeg yip sivirya ceb doldur