Sahife 12 İngilterenin mesahal şathiyesi müs- temlekelerile 34.318.800 meffe murab- baıdır. Nüfusu 485.055.100 dır. *Taymis nehri &n müköm- mel limanıdır. Bu nı üstünde kırk köprü vardır. Bu limanıri merkezi Pul- dur, 20,000 nüfusu, borsasi, banka- ları vardır. Bu nehirde bütün memle- ketlerin kredi müesseseleri mevcuttur, Limandaki doklarda en büyük ge- miler tamir edilebilir, Resmimizde manda demirleyen her milletin ge- mileri görülüyor. Bu limandan senede 5 milyon kişi gelip geçer. Müstemleke- lere ithalât ve ihracat hep bu liman- dan yapılır, 1 metre 72 bo- yunda birine el- bise dikmek için 574,392 iğne vur mak lâzımmış. Bu iğnelerin 38,713 tanesi elde, 535.679 u makine vurulu- yormuş. İyi amma bu terzi bu faydasız hesa- bı yapmak için ne kadar zaman kay- betmiştir dersiniz?.. Tibir kemanın ihtira beratını almak üzere mü. racaat edildi. Bu kemanın bir sapıile telleri var- dır. Pek hafif çıkan ses, küçük bir mikrofon ile net olarak dinliyenlere duyuruluyor Elektrikli kemanın çok taammüm edeceğini sanıyorlar. M7, Beğeniliyor diye Amerikada or- man bekçileri- nin yazlık ve kışlık elbiseleri başkadır. Yazlık elbise- ler beyaz keten den sarı düğ- melidir, Bu elbise seyyahların çok ho- şuna gidiyor ve her seyyah muhak- kak bekçilerin resimlerini alıyor. Bu- nun için Amerika hükümeti orman bek- çilerine teşrinisani nihâyötine kadar yazlık elbise ile gezmelerini emretti, Ehliyeti var Atlantik siti caddelerinde dolaşan bu fil halkın çok hoşuna gidiyor, Na- #" gitmesin ki, koca fil üç tekerlekli bir bisikletle dolaşıyor. Bil bir jüri heyeti önünde imtihan olmuş, üç dört yüz metre katetmiş, hiç bir kaza çıkarmamıştır, Birçok usta şoförler bu fil kadar olamıyorlar, Bayan Leylâ tam gideceği sırada! — Az kalsın unutuyordum, dedi, pazar günü Ahmedle Semihanm mi- safirleri vâr, Şahendeyi de davet et- Bayan Cavidan: — Ben Şahende ile görüştüm, tey- zonizle oğlu gelecek ay gelecekler- miş. Bayan Cavidan çatıldı: — Bir yanlışlık olacak dedi, Her halde ben size Şahendeyi gönderip gündesmiyeceğimi haber veririm. onunla konuşunca her şeyi öğreniyor. Bayan Leylâ gider gitmez Şahende göründü: — Bayan Leylâ beni pazara dâvet etti, değil mi annel — Beni dinle Şahende. Bayan Ley- lâ ile yeğeni ne benim hoşuma gidis yor, ne de babanın. Onlar sana göre arkadaş değil... Hem gene lüzümsüz gevezelik ettin. Neden Teyzenin gö lecek ay geleceğini söyledin! Sana yeşli bir elbise diktiğimi de anlatmış- sındır. — Bunlar sır değil ki anne. bana kimseye söyleme demediniz. — Bunları tenbih etmeğe hacet yoktur. Sana gevezelik etmek yasak. Gevezelik ettiğin için pazar günü göndermiyeceğim. — Kuzum anne gideyim, Semihaya vadettim. — Hata etmişsin. Ben bıraksam bile baban bırakmaz. Pazar geldi. Şahende ağladı, $ız- ladı, yalvardı, evde oturdu. Annesi gene razı olacaktı ya. Fakat bay Mahmud yumuşamadı: — Bu kız dilile bizim de kendisinin de başını belâya sokacak! diyordu. Bir kaç zaman Şahende gevezeli- ğinden vaz geçti. Babasi memnundu. Bir gece sofrada anne kız yalnız kal- dılar. Şahende babasından nerede olduğunu sordu. Annesi: Bilmecemizi EA si << Op > ii 3 M SN NA Tİ OZ ) — İhtiyar bir halası vardı. İzmirde ölmüş. Baban İzmire gitti, dedi. Şahendenin gözleri parladı: — Acaba bize miras kaldı mı? — Bilmem, — Eğer bıraktı ise bir hizmetçi tu- « tardık, sen artık yorulmazdın. Elbi- selerini terzi dikerdi... Seni çalışır * gördükçe üzülüyorum. — Aferin kızım, Evvelâ beni düşün- dün. İyi yüreklisin. Biraz dilini tuta- bilsen eşsiz bir kız olacaksın. — Balık gibi dilsiz olacağım anne. Şahinde bunu samimi söylemişti. Fakat huy canın altındadır. Ertesi gü- nü bir arkadaşına: — Galiba mirasa konduk, dedi. — Sahi mi? — Evet, babamın ihtiyar halası öl- müş, Babam İzmire gitti. Şahendenin babası üç dört gün son- ra geldi, Şahindeye birşey söylemedi., Şahende meraktan ölüyordu... Bir gün yan odada otururken ba- sn sanar AAAEENEEEREEENEUN TANE Aşağıdan başlıyarak hindiye giden yolu bulunuz, anıma çizgilerin üstün- den ve çizgi ile kapalı yerlerden geçmi- yeceksiniz, Bulduğunüz yolu kurşun veya renk- li kalemle çiziniz resmi kesip gönde- riniz, sö. Birinciye 6, ikinciye: 4, üçüncüye: 3, dördüncüye: 2, beşinciye: 1 lira, "15 kariimize de kolonya, mendil, ço- rap, kravat, dolma kalem, perker ta- kımı, defter, kitap gibi muhtelif hedi- A yeler verilecektir. Nİ GS İİ basile annesinin konuştuklarını du. Kulak verip dinledi. Annesi: — Bugün bankaya git, bu kadar par rayı evde tutmak doğru değli dedi. Babası cevsp verdi: — Hakkın var, fakat bugün işim öldüğünü, bana büyük bir servet bi- raktığını kimse bilmiyor ki, — Doğru, doğru amma parayı bir an evvel bankaya gölürmeni istiyo- rum. Şahende kendini sokağa attı, komşu- larını buldu. Meseleyi anlattı, Soru- yorlardı: — Demek otomobil alacaksınız, — Bir de er. — Çok talihiniz varmış, Şahende sevinç içindeydi. Her sua- le cevap veriyordu. Gece uyku tutmadı. Bir aralık ba- basının yazı odasında bir tıkırdı duy- du. Bir fare sanki bir yeri kemiriyor- du... Şahende fareden korkardı. Bâ- şını yorganlarının altına sakladı, uyu- du. Sabahleyin babasının feryad eden sesile uyandı: — Paraları çalmışlar... Şahende ağlamağa başladı; — Demek bu gece duyduğum tıkır- dı buymuş! — Neden bizi çağırmadın. — Beni paylarsınız diye korktum. Babası düşünceliydi: — Garip şey, hırsızlar doğru para- nın bulunduğu masaya gelmişler, çek- meyi açmışlar. Demek biliyorlardı... Şahende birşey duydun da kimseye birşey söyledin mi?.. — Evet, dün annemle konuşuyor- dunuz. — Tabii dilini tutamadın söyledin. — Yalnız bir iki komşuya söyledim, onlar hırsız değil... — Ah geveze kız, yalnız kendine değil, annene de fenalık ettin. Kadın- cağızı gene on parasız bıraktın, Şahende o gün sahiden gevezelik etmemeğe kendi kendine söz verdi, Bir hafta sonra da zabıta hırsızları yakaladı, Paradan birkaç yüz lira ek- silmişti. Şahende artık dilini tutuyor. doğru halleden bayan Ayten ikinci hediyemiz olan bir çift ço- rap kazanmış ve hediyesini al- Las Aricelosta açılan köpek sergisle” de uzak şarkın her cins köpekleri yaz vücud tüyleri siyah köpeğe bakın- ca bu serginin alâka uyandırdığı an- laşılır. Bu beyaz yeleli vücudü siyah tüylü köpek çok nadir bulunur. Değeri çok olmakla beraber, insana pek alışama- dığı için, neslini üretemiyorlar. An- cak Çinde bekçilik etmesi için bazı uzak öylerde besliyorlar. Hayvan çok vahşi ve yırtıcıdır. Kuş yuvası Bir kuş yuva” snndeğeri 11.250 frankmış. Şü halde bir kuş yuvasını bozan yaramaz çocuk 11,250 frangı s0 kağa atıyor demektir. Bir bülbül yuvasında beş yavru var farzediniz. Yuvayı bozarsanız bu beş yavru ölür. Halbuki bir bülbül gün- de 5 tane muzır böcek yer. Beş bülbül 25 böcek yer, Bu suretle bir bülbül ay- da 10,000 franklık hububat kurtarmış olur... Bülbülün yalnız sesi güzel de- ğildir, faydası da büyüktür, Hayvan zekâsı Devekuşu teh- likeyi görünce başını kanadla- rının altına sak- lar, tehlikeden kurtuldum Ssa- nir, Buna muka- bil maymun bisikletin ne olduğunu bi- İir, aslan kapalı bir kutunun kapağı- ni açar. Hindistanda filler hortumla- rile odunları istif eder, Tavuk çifliği Kanada re- korları ve statis- tiklerile bütün Avrupayı hay- rette bırakıyor. Kanadada bü- yük bir çiflikte 140 çeşid tavuk vardır. Bu 140 cins tavuk, 10 muhtelif cins tavuktan üretilmiştir. Çifliğin sa- hibi, tavuk ve yumurta satışlle milyar- der olmuştur. Büyük eser Bu gördüğünüz heykel, Fransanın Amerikaya hediye ettiği hürriyet hey- kelidir, Bu heykelin bir kulağında uzun boylu bir erkek rahat rahat otu- rabilir. Bu büyük heykelin ayağını mua yene eden insana bakıp heykelle mu- kayese ederseniz heykelin büyüklüğü” nü anlarsınız,