— Fransada heyecanla takip edilen bir cinayet davası Dostunu tayyare içinde ağır surette yarülıyan genç bir kadın serbes bırakıldı Mahkemede aldatılan koca, şahsi davacı beraet kararı verilmesini istediler Fransada Versay Ağırcezn mah- kemeşi heyecanlı bir cinayet davam görmüştür. Vaka bir tayyare içinde cereyan etmiştir. Suçlu madam İr&ne Schmeder adında genç bir kadındır. Bu hâdisede ağır surette yarilanan tanınmış Fransız tayarecilerinden biridir. Hadisenin şekli, iki tarafın şahsi- yeti dolayısile bu muhakeme bütün Fransada büyük bir alâka uyandır. miştir. Mahkeme salonu Parisin en şık kadınlarile ve en tanınmış sima- larile dolmuştur. İptida vakayı anlatalım: Madam İrâne Sehmeder 37-38 yaşlarında bir kadındır. Çocukluğun- da ailesinin vaktı hali yerinde iken sonradan fakir düşmüşlerdi. Bu sebeple piyano dersi vermeğe baş- lamışta. 1930 senesinde Marius Sehmeder adında bir fabrikatörle tanışmış, fabrikatör “bu kızı beğenmiştir. Bi- hassa zekâsına, inceliğine hayran ol- muştur, Zengin fabrikatör, yaşı otuzu bul- muş olan bu kıza izdivaç teklif et- miş, İröne bu teklifi kabul eyiemiş- tir. Evli olan fabrikatör, İröne ile ev- lenmek için karısından boşanmış, İröneden çeyiz istemedikten başka kendisi 600 bin frank (30 'bin lira) ağırlık vermeği kabul etmiştir. Yeni evliler Parisin güzel 'bir apar- tamanına yerleşmişler, mesud bir hayat yaşamağa (başlamışlardır. Schmeder çok para kazanıyordu. Ka- rısna böl para veriyor, her istediği- ni yapıyordu. Kadına yalnız cep harçlığı olarak ayda 15 bin frank (750 lira) veriyordu. Tayyarecilik dersi Madam Schmeder bir müddet sonra tayyarecilik öğrenmek istemiş ve ders almağa başlamıştır. Genç ka- dın Villacouplay'deki Morane pilot mektebine devam ediyordu. Mektep- te Pierre Lallemant adında genç bir tayyareci kendisine ders veriyordu. Pierre Lallemant kadından sekiz do- kuz yaş küçüklü. İrine Sehmeder bu genç tayyareciyi sevmiş, bir müd- det sonra Lallemant'ın metresi ol- muştur. İrne ile tayyareci, kiraladıkları bir apartımanda sık sik görüşüyor- lardı. Bu münasebet tamam beş sene sürmüşlür. Lallemant'ı delicesine seven genç kadın kocasından ayrıla- rak tayyareci ile evlenmeği kurmuş, bunun için mahkemeye baş vurmuş- tur. Lallemant bunu haber alınca he- men genç kadının yanına koşmuş, şu sözleri söylemiştir: — Kocandan ayrılacağını duy- dum, Buna Kâtiyen razı değilim. Aramızdaki münasebet geçici bir şeydir. Bir çok sebeplerden dolayı biz evlenip birlikte yaşayamayız. Gü- nün birinde ben başka bir kızla evle- neceğim. Hattâ şimdiden ailem ba- na kız arıyor. Sen de kocanın yanına döneceksin. Bu sözler genç kadını çok mütees- sir etmiştir. Genç kadın tayyareci- ye, başka birisile “evlenirse intihar edeceğini söylemiş, yakında an ne olacağından bahsetmiştir. “Tayya- reci son habere inanmamış, icap ederse bir doktora baş vurmasını tav- siye etmiştir. “Bundan sonra, dahâ seyrek surette gene görüşmekte de vam etmişlerdir. Bir tayyare gezintisi Geçen kânunuevvelin yirminci gü- nü madam Sehmeder, Villacoüblay tayyare meydanına gelmiş, fki Kişilik spor tayyaresini hangafdan çikart- mış ve Lallemanta birlikte bir ge dnti yapmağı teklif etmiştir. Tay. Yareci bunu kabul ederek öne otur kocasının müdafaası esnasında ağlı- yor, köşede fabrikatör Schmeder muş, asıl pilot mevkiine de İröne geç- miştir, Tayyare havalanmış ve bir müd- det uçmuştur. Lallemant bir aralık arkadan garip bir ses duymuş, başi- nı çevirince genç kadının bir taban- ca çıkarıp kendisine ateş etmek iste- diğini görmüştür. Tayyare ayni za- manda ön taraftan da idare edildi- ğinden Lallemant “derhal direksiyo- nu ele almıştır. Tayyareci tabanca- nın kullanılmasına mâni olmak için | iptida tayyareye bir taklak attırma ğı düşünmüştür. Fakat İröne, ken- disini tayyareye bağlıyan bağların çözmüş, olduğundan kağının düşme- si çok muhtemeldi. Bunun için tak- lak attırmaktan vazgeçmiş, tayyare- yi aşağı indirmeğe başlamıştır. Tayyare tamam yere konacağı si- rada İröne ateş etmiştir. Çıkan kur- şun tayyarecinin sırtına, bölkemiği- ne bir santimetre mesafeden girip akciğere saplanmıştır. Buna rağmen tayyareci tayyareden inmeğe ve ka- dını teskin etmeğe “muvaffak ol- muştur. Tayyare bir tarlaya inmişti, Et raftan köylüler yardıma koşmuşlar- dır. İrâne'bu sırada tayyareyi hare- ket ettirmiş ve yaralıyı bırakarak yükselmiştir. Genç kadın, Manş denizini geçe- rek “İngilterede karaya inmiştir. Fransız mâhkemesinin talebi üzeri- ne oradan iade edilmiştir. Tayyareciye gelince, uzun müddet hastanede kalmış, kurşunu çikarmak kabil olamamıştır. Fakat nihayet iyileşerek hastaneden çıkmıştır. İşte şimdi bu cinayetin muhâkemesi gö- Tülmektedir. Suçlu ne diyor? Suçlu, zayıf bir-kadındır. İptida hapsihanede iken sıhhati pek yerin- de olmadığından hastaneye kaldını!- mıştır. Bir kaç aydanberi hastane- de tedavi ediliyordu. , Mahkemeye çok yorgun bir halde gelen suçlu, cinayeti Katiyen-evvel- ceden kararlaştırmadığını söylemek- tedir, Suçlu diyor ki: — Lallemant'ı çök seviyordum. Ondan ayrı yaşıyamıyacağımı anla- dım, kendimi öldürmeğe karar ver- dim. Tayyareğe tabancayı çikardım, kendime ateş etmek istedim. Silâh ateş almadı. Bu Sırada tayyareci ba- şını “çevirerek: «Ne yapıyorsun?... Deli misin?...» dedi. Bu sözler dize rine onu da öldürmek aklımdan geç- Tay» yareci mahkemede şu sözleri söyle- malştir: — Madam Schmeder ile tayyare mektebinde tanıştım. Kendisile dost olduk. Bir apartımanda vakit vakit görüşüyorduk, Apartımanın kirasını ben veriyordum. “Kadının kocamnı hiç görmedim. Aramızda izdlvaçtan da hiç bir zaman bahseğilmedi. 036 martında bir genç kızla evlenmekli- "&im ihtimali ortaya çıkınca birdenbi- Te çok asabileşti. İntihardan bahset- meğe başladı. Reis — İntihar sözünü ciddi telâkki ettiniz mi? — Evet... Hattâ bundan çok mü- teessir oldum. Bir taraftan genç bir kızla evlenerek mesud bir yuva kur. 20 künunuevvet 938 da tayyare meydanına geldi Birlikte gezinti yapmağı teklif etti Hadisenin nasıl cereyan ettiğini biliyorsunuz.. Bu sırada madam Sehmeder sa- rarmış, düşüp bayılmıştır. Müddetumumi tayyareciye bir çok sualler sormuştur. Lallemant bun- lara kısa cevaplar vermiştir. Müdde- umumi fazla izahat isteyince: <Ara- | dan zaman geçti. İki aydanberi ev- iyim. “Bu hadiseyi unutmak istiyo- rum, bütün teferrüatile hatırlamak değil...» demiştir. Kocanın ifadeği Mahkemede en heyecanlı sahne- lerden biri şahid sıfatile dinlenen ko- canın ifadesi olmuş'ar Sehmeder demiştir ki: — Üç kişi arasında müthiş “bir facia cereyan etti. İki hissin tesiri altındayım: Merhamet ve yalnız ha- kikati söylemek... İnne çok hassas bir kadındı. Birlikte yaşadığımız s8- neler zarfında kendisinden hiç bir zaman şüphe etmedim. Bundan 'do- layı belki de kabahat benimdir. Göz- lerim kapalı, kör gibi hareket “et- tim. Onunla “daha fazla alâkadar olmadım. Karım bana çok tatlı zamanlar ge- çirtti. Bundan dolayı kendisine mü- teşekkirim. Beni aldatmasına ge Mince, insan bilmediği felâketten “do- layı müteessir olmaz. Kimseyi ten- kid etmek istemem. Fakat Talle- mantin bu kadının hayatın ber bad ettiğine kanlim > 'Muhakeme esnasında gerek tayya- retinin, gerek kocanın, suçluya ka- bahat atfetmekten çekinmeleri mâh- kemeğde bulunanlar üzerinde çok bü- yük tesir uyandırmıştır. Diğer şahidler Mahkeme bir çok şahidler dinle- miştir. İptida döktorlar tayyarecinin aldığı yara hakkında uzun izahat vermişlerdir. Bunlar Lâllemant'ın büyük tehlike geçirdiğini, hattâ elân hayatının telilikede olduğunu, kü çük bir Arızanın ölümüne sebebiyet verebileceğini anlattnışlardır. Madam Sehmeder bu son sözleri işitince ye- niden sararmış ve düşüp bayıtmıştar. Suçlunun kardeşleri ve-eski bir "hizmetçileri de dlülenmiştir. Hiz metçi, madam Sehmeder'in bazan deli gibi bir hal aldığını söylemiştir. Bu İfade üzerine suçlunun avukâti 'Taaon: (Devamı i2 nel sahilede) Yazan: Arif C. Denker ESRARENGİZ KERVAN Tefrika No, 23 — Ahmed titrek sesle: “Hiç olmazsa yarı belime kadar kurtar . Bu vaziyette nefes bile alamıyorum,, dedi sonra bir elin yüzünü gözünü karış- tırdığını anladı. Fakat bunun kim ol- duğunu karanlıkta farkedemedi. Za- ten kendisi yarı ölü bir halde bulun- duğundan her şeyi bir sis perdesi ar- kasından görüyor gibiydi. Ah-Sing ağzını tıkıyan bezi çıkar. dıktan sonra Ahmede yavaşça sordu: — Ben seninle anlaşmak için bura- istemiyorum. Kâğıtları nereye koydu- ğunu söylersen seni kurtaracağım. — Beni kurtaracak mısın? Yalnız başına mı? Neden? O kâğıtları ne'ya- pacaksın? Onlar Kunges nehrinin su- ları içinde kayboldu. Ahmed bunları pek güçlükle söyli- yebildi. Her iki kelimede bir nefesi tı- kanır gibi oluyordu. Türkmen genci- nin o Çinliye hiç itimadı yoktu. #Beni toprağa gömdürdükten sonra şimdi neden böyle geceleyin yalnız başına gelip kurtarmak istiyor?» diye düşü- nüyordu. Âh-Sing, yaptığı teklifin Ahmed ta- rafından derhal hararetle kabul edi- leceğini beklemişti. Zaten Çinlinin odada yapılan işkenceye bu son şekli verdirmesindeki hakiki maksat, Ah- medle yalnız kalmaktı. Tabit Ahmedi kurtarmak hatırından bile geçmiyor- | du. Ah-Sing kâğıtların Olgada olup | olmadığını ve bir de o kâğıtlatda neler yazılı olduğunu öğrenmek istiyordu. Bunları öğrendikten sonra Ahmedin Ağzına bezi tekrar tıkıyacak, o kadar sıkı tıkıyseaktı ki Ahmed nefes ala- mıyarak - boğulacak ve ertesi sabah Japonlar geldikleri zaman Ahmedi boğ'ularak ölmüş bir halde bulacaklar- dı. Ah-Sing biraz sesini yumyşatarak dedi ki: — Şayed o kâğıtlar kayboldise hiç olmazsa içlerinde neler yazılıydı, on- lan söyle, Ben dâşmanlarının dostu de. gilim; sana yardım etmek isterim; Fa- kat bu gizli tutulmalıdır. Hiç olmazsa kâğıtlarda neler yazılı olduğunu söyle. Onlarda silâh nakliyatından mi bâhse- 'diliyordu? Bir kervan mı mevzuu ba» histi? Ahmed Abud başında henüz büyük bir ağırlık hissetmekle berâber aklı yavaş yavaş aydınlanıyordu. «Bu Çin- li esrara biraz vâkıf, şimdi fazlasını öğrenmeğe çalışıyor» diyordu. Belki kendisine yardım eder, hakikaten me- zardan onu kurtarabilirdi! Ahmeğ, karşısındaki adamın yüzü- nü teşhis etmeğe gayret etti. Fakat karanlıktan dolayı buna muvaflak olamadı. Yalnız, karanlıkta bir haya- le benziyen sarımtırak küçük bir satıh beliriyordu. Ahmed bu düşüncelerini aklından geçirdikten sonra Ah-Singe vw cw vap verdi: — Dur bekle, sana yardım edeceğimi dedikten sonra belinden çıkardığı ka- ma ile buz parçalarını kırdı, toprağı eşti, gevşettiği toprakları ellerile yan tarafa atmağa başladı. Biraz sonra Ahmedin göğüs tarafı açıldı. Fakat arkasındaki toprak ta- bakası daha sertti, donmuştu, onu ka- zamıyordu. Fakat biraz daha uğraş- tıktan sonra Ah-Sing o toprağı da bir kalıb halinde çıkarıp attı. Ahmed, da- marlarındaki kanın tekrar cevelân et- meğe başladığını hissetti, — Biraz daha, kollarıma doğru da kaz! diye rica etti. Ah-Sing onun bu arzusunu da ye- rine getirdi. Ondan sonra Ahmed de- diki: — Sana her şeyi itiraf edeceğim. Fakat ondan sonra beni kurtaracağı- na evvelâ yemin et! — Yemin"ediyorum. Bir daha hiç bir kimsenin yakalıyamıyacağı bir su- rette seni kurtaracağım. Haydi artık anlat! — Ben o kâğıtları Rus kızına ver. dim. O bana onları tercüme etti. KA- #ıtlarda bir kervanın nakletmekte ol- duğu sandıkların listelerinden başka bir şey yazılı değil Fakat gatiba bu — Başka bir şey bitmiyor musun? Kâğıtlar, bugün Çumu öldüren Ruş kızımda öyle mi? — Evet, ona verdim. Çünkü o küğit- Yarın bence hiç bir kıymeti yoktu. Ha, bir şey daha biliyorum: Japonlar bu kervanı ele geçirmeğe çalışıyorlar, Ye- e Yahut başka eşya varmış, dan va.