Lİ Sö len ağar pa | Bursa mektupları Bursa mezbahası çok genişletildi Bir sucukhane kısmı yapılıyor . Bursa Belediye mezbahası Bursa (Akşam) — Belediyenin sa- yılı gelirlerinden birini temin eden Bursa mezbahası, birkaç sene içinde yeniden kurulurcasına meydana ge tirilmiştir. Eski ve iptidai mezbaha yerinde şimdi yeni ve fenni bir müessese var- dır. Mezbahaya her sene yeni binalar Mâve edildiği gibi, fenni kontrol için Yüzumlu eşya ve âletler alınmaktadır. Mesbahanın yulk varidatı yüz otuz bin liyrayı geçmektedir. Mez- bahada en ziyade Koyun, keçi ve &i- ğır kesiliyor. Hayvanlar yirmi dört saat müşahade ahırlarında bekletil- medikçe kesilmemektedir. Kesim ameliyesi, mezbahanın ter- temiz beton salonunda yapılmakta» dır. Buradan kesilen hayvanlar yü- zülüp asıldıktan sonra, soğukhava depolarında dinlendirilir. Hastalıklı hayvan etleri derhal imha edilir, Baş, ciğer, barsak gibi kısımlar, etten tamamile ayrı bir muameleye tabi- dir. Mezbahanın fennf ve sıhhi bakım- lardan koyduğu çok sıkı tekayyüdat, daha ziyade hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların önüne geçmek için yapıldığı halde, burada çok ser- bes harekete alışmış olanların şikâ- yetlerini mucip olmuştu. Fakat son- radan, elde edilen faydalar meydana Çıkınca esnaf da memnun oldu. Belediye, mezbahada kesilen hay- yanlardan kilo başma altı kuruş al- maktadır. Bu resim çok görüldü ve et pahalılığına resim fazlalığınn müessir olduğu iddia edildi. Diğer tarafdan gene bu resim yüzünden et kesiminin azaldığı ileri sürüldü. Benim de yaptığım tedkiklere gö- Te et kesimi azalmış gibi görünmek- Yazan: Perihan Parla Teyzen arka taraflara doğru gezme- ğe gittiğini söyleyince hemen çıktım. Biraz geç kalaydım biribirimizi kay- bedecektik. Epey ıslanmışan — Yoo... Göründüğü kadar değil. Bereket, versin üzerimdeki tayör ka- an, bir damla su içime girmedi. — Enis, dedim, bu akşam yemeği bizde yiyelim olmaz mı? — Maalesef Banu. Seni arâyıp bul- mam daha ziyade haber vermek içindi. Almanyadan bir mühendis geldi; bir kaç arkadaş bu akşam Perapalasta buluşup mühim bir iş hakkında gö- rüşeceğiz. Tabil yemeği de hep birlik- te orada yiyeceğiz. — Kaçta döneceksin? — Belli olmaz... Herhalde gece ya- rısından evvel değil. Günlerdenberi hazırladığım cümle- ler birer düğüm gibi boğazımda takılı kalmıştı. Bütün arzuma rağmen bir tek kelime söylemeğe cesaret ve kuv- vet bulamıyordum. Nihayet: — Enis! diyebildim ve sustum... GÖNÜL HINCI tedir, Ancak bu, işin dış yüzüdür. Hakikatte baş sayısı bakımından rakamın azalmasına mukabil, kilo itibarile hattâ artış vardır. Bunun da sebebi basit ve açıktır: Eskiden cılız ve zayıf. hastalıklı hayvanlar da kolaylıkla kestirilirken, şimdi iri ve semiz hayvanlardan başkasının kesi- mi yasaktır. Yapılan bir hesaba göre Bursa şehrinde adam başına yetmiş iki gram et düşmektedir. Mezbahada az €t kesilmesi ve etin fiatce yüksekliği, mezbaha resminin fazlalığından ziya- de, kaçakçılığın artmasındandır. Fil- hakika kaçak etler, hemen yarı de- necek derecede ucuza satılmaktadır. Bunlar, mezbahada kesilmesine, ke- silse bile halka yedirilmesine katiyen müsaade edilmiyen bozuk ve hasta- lıklı hayvanlardan başka bir şey de- ğildir. Dışarıdan böyle hastalıklı hayvanları ucuzca salın alan kaçak- çılar, bu hasta etleri mahalle arala- rında fakir halka satmaktadırlar. Mıntakamızdaki hayvanlarda en ziyade tüberküloz vardır. Bu ise teş- hisi zor bir hastalıktır. Kelebek ve: ekinokok da ehemmiyetli tufeyli has- talıklardandır. Belediye, sık sık kontrollerle bozuk ve hastalıklı etleri, ciğerleri toplatıp imha ettirmektedir. Bu sene mezbahaya bir de sucuk- hane kısmı İlâve edilmiştir. Yeniden yaptırılacak sucuklar burada fenni şartlar ve nezaret altında yaptınI- makta ve dışarıdan gelen sucuklar muayeneye tabi tutulmakladır, Mez- baha bugünlerde nümune sucuğu da yaparak piyasaya çıkaracaktır. Günden güne tevsi edilmekte olan Tefrika No. 25 Her tarafım titremeğe, kalbim ye- rinden kopacak gibi atmağa başla- miştı. — Ne var Banu? — Bir şey mi söyliyecektin? Başımı yerden kaldırmış, kirpikleri- min ucundan onu tetkik ediyordum: Yüzünde en ufak bir şüphe izi bile yoktu. Tamamen sakin görünüyordu. Bu bana birdenbire cesaret vermişti, Heyecanımı nisbeten gizliyen bir ses- le hitab ettim: — Enis, seni biraz evvel yemeğe da- vet edişimin sebebi mühim bir mesele hakkında görüşmek içindi. — Yarına kadar bekliyemez misin? — Herhalde lüzumundan fazla bek- lediğimi zannediyorum. Vaziyetin da- ha ziyade intizara tahammülü yok ka- maatindeyim. Dilime müthiş bir talakat gelmiş, damarlarımdaki kanın akışını hisse- diyordum. Artık çekinmeden söylüyor, senelerdenberi içimde biriken bir ateş- Belçika asra Leopold yeniden evlenecek mi? Kralın İngiltereye seyahati münase- betile çıkan şayialar devam ediyor Belçika kralı Leopoldün, annesi ve Kardeşi prens Şarl ile Londraya ansi- yin gitmesi bir çok dedikodulara mev- su teşkil ediyor. Dünkü postajle ge- len Paris gazeteleri bu münasebetle çıkan rivayetlerden bahsediyorlar, Dolaşan rivayetlere göre, bu Âni se- yahat bir evlenme projesile alâkadar imiş Londrada söylendiğine göre, bir kaç yil evvel feci bir otomobil kazası neti- cesinde zevcesi prenses Astridin ök mesile dul kalmış olan Belçika kral Leopold, İngilterenin asılzade kızla- rından Lady Margaret Bentinek ile evlenmek niyetinde imiş. Brüksel mahafili ise, bu rivayetleri tekzib ederek: “ — Kral Leopoldün tekrar evlenme- ğe niyeti yoktur. Kral, kardeşi prenş Şarli evlendirmek istiyor... mukabele- sinde bulunuyorlar, Bu iki rivayetten hangisinin doğru olduğu belli değil- dir. Fakat ikincisinin daha “doğru ol- : İngiliz asılzadele- (İtalya kralının ması ihtimali vardır. Lady Margaret, Portland dükü Ben- | (Yinden Lady (o küçükken ği tinekin kızıdır. Portland dükü, İngil- terenin en büyük emlâk sahiblerinden biridir. Bugünkü Portland dükünün babasının garib bir merakı vardı: Kendi geniş emlâki içinde pahalıya mal olan tüneller yaptırmak... Şimdi- ki Portland dükü babasının vefatın- dan sonra şatoya naklettiği zaman bu cesim malikânenin uçsuz bucaksız bir köstebek yuvasına çevrilmiş olduğu- nü görerek şaşkına dönmüş, bir ara- ık burasını terketmeği düşünmüş ise de sonradan şatoyu oturulabilecek bir hale çevirmeğe karar vermiştir. Bir gün dük babasının çekmecelerini ka- riştırırken bir çekmecenin gizli bir gö- zünde 300,000 franklık banknot bul yauştur. Belçika kralı Leopoldün, İtalya kra- ının küçük kızı prenses Marya ile ay- ni zamanda İngilterede bülünması, İtalyada Kra! Leopoldüh İtalyan pren- sesile evleneceğine dair bir takım ri- vayetler çıkmasına sebep olmuştur. İtalyan asilzade mahafilinin bü hu- susta düşüncesi şudur: «— Prenses Marya, kraliçe olur ise Bentinek çok nefis bir şey olacak. Bu da çok kolaydır. İtalya veliahdinin zevcesi, Belçika kralı Leopoldün kız kardeşi- dir, Prenses Marya da niçin Belçika kralile evlenmesin? Bu suretle iki gö- rümceden biri Romada, ötekisi Brük- selde kraliçe olacak... Bundan daha nefis izdivac olur mu?» Kralların evlenmesinde, gönül saik- lerinden başka siyasi mülâhazalar da büyük bir rol oynamaktadır. Binaen- aleyh Belçika kralının, siyasi mülâha- zalarla bir İngiliz kızını tercih etmesi ihtimali vardır. Dük dö Portland ne diyor? Londra 8 (A.A.) — Dük dö Port- land, Belçika krelile biraderi prens Şarl'ın Welbeck - Abbey'e yaptıkla- rı giyaretin evlenmek maksadile ya- pıldığına dair olan şayinları manasız diye tavsif ve tekzib etmiştir. Hatırlardadır ki gazeteler, prens Şarl ile dük dö Portlandın kızı Ann Cavendish arasında yapılacak bir iz- divaç projesinden bahsetmişlerdi. Trabzonda büyük bir lise binası yapılacak Trabzon (Akşam) — Üç yıldanberi fenni raporlarla içinde oturulamıyar cağı anlaşılan eski lise binasını kül tür bakanlığı yıktırarak yerinde bin- beş yüz çocuğu barındıracak büyük bir lise binası yaptırmaya karar ver- miştir, Yakında temeli atılacak olan bu binanın tahsisatı bakanlıktan gön- derilmiş ve eski lise binasının yıkıla- Tak yapılması için yalnız temel kısmı yüz elli bin lira bedelle münakasaya konmuştur. mezbahada yeni bir soğukhava de- posu inşası için bir teşebbüs vardır. Bu yeni ve büyük depo, daha ziyade, şiddetle hissedilen ticaret mallarını muhafaza içindir. Balık, peynir gibi mallarını muhafaza edemiyenlerin bu iş için İstanbula bile baş vurduk- larını söylersem, bu ihtiyacın dere- cesini belirtmiş olurum. Belediye, yaptıracağı bu depo ile hem büyük bir ihtiyacı karşılamış, hem de sağ- lam bir gelir kaynağı meydana ge- tirmiş olacaktır. Bahçe kapısına gelince her zi- manki gibi iğilip elimi öptü: — Allaha ısmarladık Banu, dedi. Ve başka bir kelime ilâve “etmeden uzaklaşıp gitti.. İçeri girer girmez teyzemle karşılaştım. — Neden öyle sararmışsın, bir şeye mi üzüldün? dedi. — Oh bilâkis teyzetiğim çok me- sudum: Gelecek hafta düğünümüz var. Sana müjdelemek için ne'sabır- sızlandım bilsen!.. Zavallı kadın senelerdenberi bekle- diği bu sevinçli haberi duyunca göz- lerinden yaşlar dökülmeğe başladı. kalmamız haklı olarak aleyhimizde bir çok çirkin dedikodulara sebebiyet vermiştir. Artık bunlara nihayet ver- mek için evlenmemiz lâzım geldiğini zannediyorum! Biraz evvel sakin bir göle benziyen yüzü, şimdi fırtınalı ve isyankâr bir deniz halini almıştı; — Demek hemen evlenmemize ta- Taftarsın öyle mi? dedi, — Evet hem pek çabuk. Hayret ve dehşetle gözlerini açmış, bir şey hissetmek ister gibi gözlerimin içine bakıyordu. Yavaşça güldüm: — Bu karardan memnun olacağını zannetmiştim. Geldi, saçlarımdan, alnımdan uzun — Aksini iddia eden mi oldu? uzun öptü: — Bilmem?! — O halde bunu resmen ilân edebi- — Yalnız ben bu kadar aceleyi lü- | liriz değil mi? zumsuz buluyorum. Benim mevki ve haysiyetimle mütenasip bir izdivac — Hay hay teyzeciğim. — Ben şimdi bir iki gazeteye tele- için hazırlanması lâzım gelen bir çok | fon edeceğim. şeyler var. Evvelâ bunları tamamla- — Nasıl istersen teyzeciğim, a bak Sü ay 1 2 m mat, — Hayır n hiç bir şey iste | Oy, " yara Br ma a la | a da münasip bulmuyorum. yan yağmur tanelerini seyrediyor, he- — En aşağı kaç ay zarfında evlen. | püz kurumıyan üstümü değiştirmek Bonn İsis? bile aklıma gelmiyordu. — Hemen gelecek haftal... Yemekte teyzem hep bu mesud gü- Artık gözlerim yerden kalkmıyor, onun nazarlarile karşılaşmamak için bütün hayatımı verecek kadar ıztırab çekiyordum. Son cümlem cevapsız kalmıştı! nün teferruatını derin bir zevkle an- latırken onun fikirlerini tamamen tasdik ediyor, hayatta belki en sevin- diği bugünü biçare kadına zehir ete KADIN KÖŞESİ Yeni tarz ütü Avrupada yeni tarz bir ütü çıkmış* tar. Bu ütünün ucunda su konacak bir hazine vardır. Buraya su konun“ ca ütünün altından buhar çıkmak- ta, bu sayede çamaşırlar, evvelce 18- latılmadan kolayca ülülenmektedir. Erzincan şehri liseye kavuşuyor Şehrin haritasını yapan heyet vazifesini bitirdi Erzincan (Akşam) — Maarif Ve- Kâleti, şehrimizde mevcud Ortaokü- lu, binası genişletildikten sonra Jise- ye çevirmeğe karar vermiş, binanın tevsii'için sarfı lâzımgelen otuz bin Yiralık tahsisatı da göndermiştir. Şehrin müstakbel haritasını yapan , heyet vazifesini ikmal etmiştir. He- yet Ankaraya gitmiştir. Harita ilkba- harda Erzincana gönderilecek ve tas- İlkten geçtikten sonra imar plânının tatbikine başlanacaktır. Dördüncü umumi müfettiş general Abdullah Alpdoğan Erzincana gel- diği vakit şehir harilasına sarfedilen parayı müfettişlik tahsisatından ve- receğini vadederek belediyenin büt- çesindeki harita tahsisatile bir sebze hâli yaptırılmasını münasip görmüş- tü. Belediye hâl için malzeme teds- rik etmektedir. Belediyenin sipariş ettiği son sis- tem ve iki buçuk tonluk arazöz bir hafta evvel buraya gelmiş ve Erzin- can itfaiyesi de yeniden kuvvet bul- muştur. Bu arozöze sair malzemesile birlikte beş bin lira sarfedilmiştir. Va- inin almış olduğu güzel bir tedbir neticesinde odun ve kömür fiatleri €pice düşmüştür. Evvelce bir buçuk Uraya satılan bir merkep yükü odun şimdi altmış ilâ yüz kuruş arasında satılıyor. Çanakkalede şiddetli yağmurlar Çarakkale (Akşam) — Birkaç gün- denberi buraya çok sürekli yağınur- lar yağdı. Yağan yağmur, 150 mili- metredir. Bazı çay ve dereler taşmış ve Biga ovasının 75 dekar arazisi su altında kalmıştır. Hasarın hayli ol duğu anlaşılmaktadır. Çanakkale- nin ekseri evlerinin bodrum Katla rını da su basmıştır. memek için deruni ıztırabı yalnız ken- dime hasrediyordum. Bir saat sonra yorgun olduğumu bahane ederek yu” karı çıktım. Elektriği yakmağa bile lüzum görmeden soyundum; seneler- denberi maddi, manevi bütün acıları- ma mesken olan yatağıma uzandım..... — Cinayet gecesi hiç bir yere çık» madığınıza emin misiniz? — Evet! — Halbuki bu iddianızı nakzeden bazı deliller var. Bunları nasıl telif edeceksiniz. Meselâ: O sabah yatak odanızda çamurile bulunan iskarpin“ leriniz ve o geceki yağmurdan ıslan* dığına şüphe olmıyan kostümünüz!, Bunlara ne diyeceksiniz? — O gün geç vakite kadar dolaştığı" mi biraz evvel söylemiştim. Akşam Üzeri avdetimde çok yorgun olduğum için bunları derhal çıkarmış ve odam da bulunduğu şekilde oraya buray& atmıştım. — Bu cevabınızda musir misiniz.? İtirat etmiyecek misiniz? İ — Söylediklerim doğrudur. » — Son sözünüz bu mudur? — Eveti a Genç kızın son kelimesine karışari gür bir erkek sesi bütün başları sal0“ nun kapısına çevirmişti: İki elile ka labalığı yararak heyeti hâkimeye doğ“ ru ilerilerken göğsünü parçalar gibi bir sesle haykuryordu:. (4rkaat od,