SİYASİ İCMAL: Amerikanın endişesi İ Şimali Amerika ittihadı büyük dev- | feti, Uzak Şark işleri yüzünden, Ja- | ponya ile her hangi surette ihtilâf ha- Gine düşmekten kati surette çekini- yor. Daha siyade bu devletin teşviki ile Brükselde Çinin tamamiyet ve İs- Biklâlini korumak maksadile topla- nan Dokuz Devlet Konferansı iflâs ederek dağıldıktan sonra Amerika, Çin işlerinden büsbütün elini ayağını çekm Japonyanın Amerikan menfaatleri- ni, ahdi haklarını ve tebaasını yakın- | dan alâkadar eden hareket ve teşeb- büsleri bile, Amerikada bir aksülha- | reke yapmamaktadır. Amerikan dev- letinin gerek Uzak Şarkta, gerek Amerika kıtası haricindeki diğer yer- lerde ve meselâ İspanyada çekingen bir vaziyet almasında başlıca âmil, Amerika kıtası dahilinde işlerin Ame- rikan zihniyetine ve menfaatine uy- gun düşmiyecek bir şekil almasından ümetinin ve Amerikan riyesinin heyecan ve te- lâş göstermesidir. Amerikanın orta ve cenup kıtala- rında yer yer komünist ve faşist ha- reketleri görülmektedir. Kâh bir Poliglotlar klübü Londrada lisan öğrenmek hevesine düşen birkaç yüz kadar kadın ve erkek vardır. Bunlar Politeknik mektebinin lisan derslerine devam ederler. O mek- tepte yetmiş kadar lisan öğretilmekte- dir. Lisan öğrenenlerin hususi bir klü. bü vardır. Bu klüpte buluşarak öğren- dikleri lisanlarda biribirlerile konuşur- lar. Bir tarafta Afrikanın Zulu zenci- | 63 yaşında olduğu halde daha birçok lerinin lisanını işitirken diğer tarafta | lisanlar öğrenmek istiyormuş. Dört yüz milyonluk mücevherat Paris sergisinde (Belçika Pavyo- nunda teşhir edilmiş olan 400 milyon İrank kıymelindeki elmasların Bel çikaya iadesi için fevkalâde tedbirler alınmıştır. Nakil esnasında kuvvetli bir zabıta kordonu ve yüzden fazla detektif o mücevheratı muhafazaya memur edilmiştir. Bu emniyet terti- kadar muhafaza olunriuştur. 17 sene sonra konuştu Gioucester şehrinde oturan Low isminde bir adam 17 senedenberi dilsizdi. 1920 senesi teşrinisanisinde bir gün birdenbire konuşamaz ol müş ve meramını ifade etmek için ka- lem, kâğıda müracaat elmeğe mec- bür kalmıştı. Low bundan bir kaç gün evvel gazele okurken birdenbire satırları hizli hızlı okumağa ve ke | limeleri telâffuz etmeğe başlamıştır. | 17 senedenberi - konuşmaktan mah- rum olan Low bunun üzerine etra- fındaki insanlarla saatlerce konuş- maktan kendini alamamıştır, Bir saat hapi Liverpul'da Sandersan isminde bir adam çocuklarını ve karısını bi- rakıp kaçtığı için mahkeme tarafın- dan bir saat hapse mahküm edil miştir. Sanderson işsiz olduğundan dol evinde oturmadığını ve Man- çester” e giderek orada bir hayır mü- essesesinde bir sene yaşadığını söy- lemişti. Karısı ise kocasının çok iyi bir adam olduğunu, ne kendisine ne de çocuklara fena muamele yapma- dığını, evine geri dönerse rahat ede- ceğini hâkime anlatmıştır. Sânder- son bir saat mahpus kaldıktan son- ra evine dönmüştür. 22 şubat tarihinde şu satırları yazıyor: mezlerdi. Yüzlerinde: «Nemize lâzım. 100 sene evvel İstanbul şehrinin plânı alınmıştı Yüz sene evvel mareşal Moltke İstanbulun plânunı yapıyordu. 1837 yılı — İstanbulun plânını ikmal ettim, Düşünüyorum da başka bir payı tahtta olsaydım sokaklarda bu kadar sükünetle çalışamıyacağımi anlıyor. dum, Türkler beni görünce «Harita yapıyor» der geçerlerdi. Başıma üşüş- demek istediklerini anlardım. Bana en ziyade hayret ve taaccupla bakanlar ise Türk kadınları oluyor. Yanımdaki Türk arkadaşlarımın ifadelerine na- zaran: «Bu herif mahalle mahalle dolaşıp ne yazıyor, çiziyor? Yoksa padi. şah İstanbulu bilmiyor da türkçe bilmezden mi öğrenecek?» derlermiş. memlekete faşist rejimi kurulmak- ta, kâh öteki bir memlekette komü- nistlik yerleşmektedir. Ortası ve ce- nubu şöyle dursun, Amerikanın şi- malinde « İngiliz İmparatorluğu Do- minyonu ünvanile âdeta müstakil bu- lunan Kanada müstakil hükümet- lerinden Kebek'te ahiren kuvvetli bir faşist teşkilâtı vilcude gelmiştir. 80,000 âzası olup, Almanyadaki Hitlerin hücum kıtaları formasını ve nizam ve ulsulünü taşıyan bu yeni kuvvet, memleketin hükümet ve in- tihap işlerinde şimdiden tesirini gös- termiştir. Amerikan devletinin yanı- başındaki bu hareket Londradan 2i- yade Vaşingtonu telâşe düşürmüş- tür. Fazla olarak Brezilyada faşist re- jiminin iyice yerleşmiş olması ve Mek- sikada dahi komünist hareketinin buradaki Amerikan tebaası ve şir- ketlerin ellerindeki yerleri zapt ve is- timlâk edecek kadar ilerlemesi kar- şısında Amerikan Dahiliye Nezareti müsteşarı bu devlet namına faşist ve komtnist devletlere hilaben bir be- yanfame neşrederek Amerika kıtası işlerine karışmamalarını ihtar et- miştir. Feyzullah Kazan çince, moğolca, macarca, ispanyolca konuşulduğunu görürsünüz. Lisan me- raklıları her sene bir lisan öğrenmek hevesindedirler, Bugün en fazla lisan bilen adam Guatemala'nın Londra konsolosudur. Bu adam şimdiye kadar on dokuz lisan öğrenmiştir. Konsolos Aslandan korkmuyor, koca- dan korkuyor Priscilla isminde bir aslan mü- rebbiyesi 25 senedenberi aslan ter- biye etmekle meşguldür, Kız aslan- ları öper, sever, besler, bütün mu- habbetini aslanlara hasreder. İngil- liz gazetecilerinden biri geçen gün bu kızla mülâkat etmiş ve şimdiye kadar neden evlenmediğini ondan sormuş. Kız demiş ki: «Ben hiç evlenmiyeceğim. Çünkü kocamı idare edemiyeceğimden kor- kuyorum. Aslan idare etmek daha kolaydır. Şayet aslan homurdanma- ğa başlarsa onun yanından kaçabi- Jirsiniz, fakat bir kadın homurdıyan kocasının yanından kolay kolay ay- rılamaz.> Gangsterler hakkında tedkikat Prağ üniversitesi kriminoloji mü- essesesi müdürü profesör Foltin Ame-| rikan haydutları hakkında tedkikat | | yapmak üzere bir sene Amerikada bulunduktan sonra Viyanaya git- miştir. Mütehassıs gangsterlerin iş- ledikleri cürümlere, cinayetlere, ya- şayış tarzlarına dair dikate değer konferanslar verecektir, Muz oburluğu müsabakası F rehilade aşk yüzünden cinayetler neden diğer mem- leketlerden daha fazladır? Fransanın o Ver- say ağırceza mahi kemesinde görülen bir muhakemenin tafsilâtını oObugün yedinci sahifemizde neşrediyoruz. Fran- sada büyük bir me- rakla takip edilen bu davada evli bir kadın kocasına hiyanet ederek beş sene bir gencin metresi oluyor. Bir gün bu gencin başka bir kızla evle- neceğini haber alınca fena halde hiddetleniyor. Bir rovelver satın alı- yor, sevdiği genci bir gezintiye da- vet ediyor. Bu gezintide genci ök dürmek isterken ağır surette yaralı Muhakeme esnasiridâ bir çok şa- hidler dinlenmiştir. Bunların ara sında ölümden kurtulan gençle al datılan koca da vardı. Bu iki ada- mın Suçlu hakkında ağır sözler söy- lemesi beklenirken bilâkis ikisi de kabahati âdeta kendi üzerlerine al- muşlardır. Hele zavallı koca: «Bü- tün kabahat benimdir. Onunla daha fazla alâkadar olmalı idim» diyerek Adeta özür dilemiştir. Bunların iki- si de jüri heyetinden suçlunun be- raet ettirilmesiği istemişlerdir. «Yirminci asırda histen, şiirden eser kalmadı, her şey maddileşti. Ne- rede © eski şövalyeler?... Nerede ölümle karşı karşıya geldikleri hal de galenteriyi bırakmıyan insan- Hukukçular buna itiraz ederek: cezasız kalmamalıdır ,, diyorlar. Biraz göz yaşı, bir iki bayılma, avukatın birkaç güzel sözü ekseriya jüri heyetinin kalbini yumu- şatıyor ve beraet kararı verilmesini temin ediyor. lar?...» sözlerini sık sık işitiriz. Ha- kikâten yirminci asırda hemen her şey maddileşmiştir. Fakat eski şö- valye ruhlu insanlar büsbütün orta- dan kaybolmamıştır, Bu muhakeme- de ölümden güçlükle kurtulan genç- le, müthiş azaplar içinde kıvranan koca bunun detilidir. Bu İki adam, sıhhati çok bozulmuş olan bir kadı- nı kurtarmak için bütün kabahati üzerlerine âlmakta tereddüt octme- mişlerdir. Bunların fedakârlığı büyük bir te- sir yapmıştır. O kadarki, jüri he- yeti suçlu kadının serbes bırakılması- nı temin edecek bir karar vermiştir. Bu karar üzerine kadıri tahtiye edil- miştir. Fakat şimdi ortaya başka bir me- sele çıkmıştır: Cürüm işliyenler her hangi bir süretle serbes bırakılırsa vaziyet ne olacaktır?... Fransada aşk ve alâka yüzünden cinayetler pek çoktur. Bunun başlı- ca sebebi ekseriyetle suçlunun kur- tulmak yolunu bulmasıdır, Hele suç- Ju kadın olursa muhakkak jüri he- “ Hiç bir cürüm | x yetinin kalbini yu- muşatmanın ye lunu buluyor. Bi- raz göz yaşı, bir iki bayılma, avu- katın bir kâç gü- sözü beraet verilmesini temin ediyor. o Halbuki hiç bir cürmün cezasız kalmaması lâzımdır. Fransız gazeteleri, Fransız hu- kukçuları ötedenberi bu mesele İle meşgul oluyorlardı. Vesray mahke- mesinin son kararı bu husustaki münakaşaların tazelenmesine sebep olmuştur. Bir çok hukukçular diyorlar ki: «Son muhakemede suçluyu ma- zur görmeğe imkân yoktur. Suçlu fakir iken kocası kendisini elmasla- ra, paraya gark etmiş, bir dediğini iki etmemiştir. Buna rağmen kadın kocasına ihanet etmiştir. Bu, en bü- yük alçaklıktır. Fakat kadın bunun- lada iktifa etmemiş, bir genci ağır surette yaralamışlır. Bu iki katlı Münakaşa henüz yeni başlamıştır. Bakalım bu defa esaslı bir hal şekli bulunacak mı? İKTİSADİ MESELELER Kaç türlü tereyağ var? Son bir kaç sene içinde, şehrimizde tereyağ satan dükkânlar çoğalmıştır. Bu dükkânlarda paket içinde satılan tereyağ - fiatlerinin arasında büyük farklar göze çarpmaktadır. Bir dük- kânda 100 kuruşa tereyağ olduğu gi- bi, 180 kuruşa kadar da tereyağ var- dır. Yüz kuruşla yüz seksen kuruş arasındaki bu fark, neden ileri geli- yor? Yağcılar, kendilerine göre, bir tasnif yaparak, yağları şu nevilere ayırmışlar: Bursa yağı 100 kuruş, bu koyun yağıdır. Eğer koyun yağı ile inek yağı karışık olursa 140 kuruş, yalnız inek yağı olursa, 160 kuruş, eğer çok taze inek yağı ise 180 kuruş... Bu nevi yağ, hastalara ve çocuklara mahsus kaydile satılmaktadır. Burada yaptığımız tasnif, umumi İ bir tasniftir. Bir de, bunun haricinde çeşid çeşid isimler alan tereyağ pa- ketlerine tesadüf ediyoruz. Hollanda tipi tereyağ, Kafkas tipi tereyağ, Rus tipi tereyağ.. Zarif ambalâjlar içinde salılan bu yağların da kendilerine gö- re birer fiatleri var. Bursa, Yalova te- rTeyağını anladık. Fakat şu Kafkas ti- pi, Hollanda tipi tereyağlarına ne di- yelim?.. Welmsey isminde bir Amerikalı muz oburluğu müsabakasına giriş- miş ve.yirmi dakika zarfında 52 muz yemiştir. Walmsey bu suretle gene kendi rekorunu kırmış oluyor. Çün- kü bundan evvel gene bir muz obur- luğu müsabakasında bir kaç hafta evvel beş dakika zarfında 25 muz yemeğe muvaffak olan gene Walmsey idi. Birşey anlamayız ki durup bakalım» Yağ satışında daha garib usuller var. Bir mağazanın Beyoğlu şubesin- de 180 kuruşa satılan tereyağ, İstan- bul şubesinde 160 kuruştur. Bundan da anlıyoruz ki yağ fiatleri, nevilerine göre değil, biraz da semtlere göre de- ğişmektedir. Bütün bunlardan tere- yağ sarfedenler şaşırıyor. İyi tereyağ hangisidir? En pahalı olan, kilosu 180 kuruşluk inek yağına mı halis tere- yağ derler. Bursadan tenekeler içinde gelen kilosu 100 kuruşa satılan yağ- ların mahiyeti nedir? Kahvaltılık te- tereyağının evsafını tayin ederek bir tarifini yapmak, ve tereyağ fiatlerini bu tariflere göre tayin etmek lâzımdır. Tanıdığım bir kimyagerin iddiasına göre, ekseri kahvaltılık diye satılan tereyağları kremadır ve içinde de mü- him miktarda vejetalin vardır. Eğer bu iddiayı her dükknda tevsik ede- cek olursak, satılan paketlere tere- yağ mı, krema mı diyeceğiz bunu da tayin etmek icab eder, — ELA, Iki aya kadar... Akay idaresi ve Şirketi Hayriye Belediyeye geçiyor Ilkbahar tarifelerinin belediye tarafından tanzim edileceği haber veriliyor Dün bir gazete, (Akay idaresinin Deniz banka bağlanacağını yazıyor- du. Bu haber asılsızdır. Başvekil B. Celği Bayarın Büyük Millet Mecli- deniz münakale müesseseleri beledi- yelere geçeceği için Blediye yalnız Akay idaresinin değil, Şirketi Hayri ye ve Haliç deniz nakliye müessesele- rinin belediyeye bağlanması için res- mi. teşebbüslerde bulunmuştur. Ha- ber aldığımıza göre hükümet beledi- yenin bu teklifini kabul etmiştir. Bu husustaki resmi muameleye başlan- mıştır. Ancak Şirketi Hayriye, hisse senedlerine müstenid bir şirket ma- dirinde her üç vapur müessesesi bu ünvan ve bir idare altında birleştiri.. lecek, tıpkı Düşkünler evi (Darüla- ceze), Şehir tiyatrosu, mezbaha gibi mülhak bir bütçe İle belediyeye bağ- lanacaktır. Bütün bu muamelât, nihayet iki ay içinde tamamlanacak , ve ilkba- har vepur tarifeleri belediye tarafın- dan tanzim edilecektir. Altın fiati Altın fiati dün de 1 kuruş artmış ve borsa haricinde 1113 kuruş alış, 1115 kuruş satış fiati almıştır. fa- kat, altın satmak istiyince sarraflar 1100 ve almak isteyince de 1125 ku- ruş İstiyorlar. Hükümetin altın Hakkında verece- ği kararın bir an evvel alâkadarlara bee eee “ Bir kadının ölümüne sebep olan arabacı tevkif edildi. Belediyeden ehliyetname almadan araba sürmekte olan Nihabet adında biri arife günü Beyazıd civarında &- rabasile geçerken Agavni adında bir kadına çarparak Hasta- yarslamıştı. nede tedavi altına alınan yaralı Agav- ni dün ölmüştür. Bunun üzerine ka- zayı yapan arabacı Nihabet de, ölü-. Bir genç, kendisile münase- bet tesis etmek istemeyen bir kadını yaraladı Evvelki gece Karagümrükte kanlı bir hadise olmuştur: Ahmed isminde bir genç, ayni sokakta oturan Tür- kân isminde bir kadınla münasebet te- me sebebiyet suçundan maznun ola- rak adliyeye verilmiş ve dün Sultan- ahmed birinci sulhceza mahkeme- sinde sorguya çekilmiştir. Hâkim B. Reşid, suçlu Nihabetin tevkifine karar vererek kendisini tev- kifhaneye göndermiş ve aid olduğu mahkemeye verilmek üzere evrakını da müddelumumlliğe vermiştir,