za r- vim PBA9L 7 AR va ure”Te Tata Li » “ ” Lİ * yoktur. Bu talima- i llmatının buraca 4 Hicaz valisi Ratlb paşanın tevkifi, Mekke emirinin endişeleri Şerif Ali paşadan Ratıb paşaya cevap (Bir Mısır gaze- tesinin neşriyatına #timad ile bu yolda mürâraat ve iş'ar- da bulunulması Ban ve şüpheyi cel- bedebilir. Dâileri de efendimizden ayrılmak istemem. Ancak © telgrafla tebliğ olunan me- busan intihabı ta- ynen ( tatbikine mahal ve imkân tın her türlü tek- Mflerden ve bir çok idari teşkilâttan müstesna olan Hi- cazda 33 sene ev- vel de vaki olduğu zere ancak müm- kün olduğu kadar tatbiki yoluna gi- dilebilir. Yazılacak telgrafnamede Mı- sır gazetesinin neş- riyatı kale alınmı- yarak yalnız bu noktanın zikredil- mesi, şeriflerin buraya gelmeleri hak- kındaki mahzurlardan da bahsolun- ması, af ve mezuniyet taleblerinden Yazgeçilmesi maslahata muvafık ola- cağını arzeyler, teenni ve ihtiyat ilti- zam eylemenizi rica ederim.) Ratib paşadan Ali paşaya (İstanbulda ahval müheyyiç! Cid- deden harekete mecbur olacağım.) Bu muhabere Ratib ve Şerif Ali pa- şaların meşrutiyet inkılâbı ve kanu- nu esasi tatbikatı hakkında neler dü- gündüklerini meydana koymağa kifa- -yet eder, Ratib paşa son iş'arında işaret ey- lediği üzere Ciddeden savuşmağa ka- rar vermişti; bu hususta Cidde Fran- 8ız konsolosile anlaşmıştı. Paşanın Fransız konsolosu vesate- tile ve onun himayesi altında kaçaca- Kı İttihad ve Terakki teşkilâtınca ha- ber alındı. Ciddeye telgraf servisile Ratib paşanın tutulup Cidde kışlasın- da muhafaza altına alınması tebliğ edildi. Ratib paşa tevkif edilince Ciddedeki adamları tarafından Şeri? Ali paşaya (buradaki cemiyet efradı tarafından Ratib paşa tevkif edildi) diye telgraf çekildi. Bu haber Şerif Ali paşayı heyecana düşürdü. Şerif Taif haricindeki (Şub- re) bahçesinde sekiz, dokuz katlı kâ- gir ve metin bir konakta otururdu. Haberi alır almaz Ali paşa pek uzak olmıyan bir köşkte oturan divan efen- disi Nail Reşid beyi çağırttı. Mesele- den servisle haber almış olan Nail Reşid bey merkebine binerek hemen emirin yanına gitti. Konaktan içeriye girerken etrafta develer ve atlılar gör- dü. Şerifin gözleri kıpkırmızıydı! Ya" nında nedimlerinden üç, dört kişi bu- Tanuyordu. Nail Reşid bey girer, gir- mez Ali paşa: — Bak divan efendisi! Vali paşayı tevkif etmişler! dedi. Divan efendisi bir yokmuş gibi davrandı. — Vah, vah! Kimmiş tevkif eden- ler? Kimin emrile tevkif olunmuş? — Eeh, heh. tabii sizin buradan verdiğiniz emirle... Şimdi de benim tevkifim için teşebbüs olunuyor. Ka- rTakolda efrad tezyid olunmuş. Ben de âraplafa haber ve emir gönderdim. Beni muhafazaya geleceklerdir. (Şerifin konağı önünde bir asker karakolu vardı. Üç, dört günde bir ef- Yadı değiştirilirdi. O gün de değiştiril- Miş, ancak vakit geç olduğu için deği- gen efrad kışlaya gitmiyerek o akşam karakolda kalmıştı.) .— Bu beyanatınızda gizli maksat- lar anlıyorum. Hareketinizi doğru Börmüyorum. Karakolda etradın tez- Yidinde bir münasebet ve lüzum gör- Müyorum, Müsaade edin de karakol tabitinden sorayım, şeyden haberi Meşrutiyetin flânından sonra 17 gün İstanbulun asayişini temine uğraşan B. Selim Sırı ve Rıza Tevfik — Olamaz. inemezsin. — Zabiti buraya çağıralım. Buradan hiç bir yere SARAY ve BABLÂLİNİN İç YÜZÜ T Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur 'Tefrika No. 54 — Ona da lüzum yak. Siz burada | kalacaksınız. Beni tevkife kalkışırlar- sa daha evvel ben sizi öldüreceğim. Bu sözler üzerine Nail Reşid bey için konakta beklemekten başka ça- Te kalmadı. Saatler geçtikçe konağın etrafı bin- lerce hecinli, atlı arapla doldu. Sabah olunca göz alabildiğine saha- nın araplar tarafından işgel edilmiş bulunduğu görüldü. Kendisinin tevkifi için hiç bir te- şebbüs bulunmadığını anlıyan şerife bir derece emniyet geldi. Nail Reşid bey: — Beyhude üzülüyorsunuz. Sizi bu- rada bütün Osmanlılar sever, Müsaa- de ediniz karakol zabitini çağıralım; meseleyi anlıyalım. Şerif bu defa müsaade etti; zabit çağrıldı. İş anlaşıldı. Bunun üzerine Nail Reşid bey Ali paşaya şu tavsiye- de bulundu: — Kalbinizde huzur hasıl oldu ya. Size ait bir şey yok. Ratib paşayı dün akşam ölmüş farzediniz. Siz hakkınız- daki teveccüh ve muhabbeti arttıra- cak teşebbüslerde (bulunmalısınız. Böyle teşebbüslerde bulunmak için lâ- zim gelen zekâ ve dirayetten de mah- rum değilsiniz. Bence şöyle davransa- nız iyi olur: Buradan hükümet daire- sine gidelim; bülün ulema, seyidlör, şerifler, askerler hükümet meydanına gelsinler. Orada sizden başlamak şar- tile kanunu esâsiye yemin edilsin. Sonra alayla kaleye gider, mahpusları tahliye ederiz. Mitat paşanın mezarı- nı ziyaret eyleriz. Akşama da bir kaç yüz kişilik büyük bir ziyafet verirsiniz. Yazacağım nutku irad eylersiniz. Şerif Ali paşa teklifi kabul etti. Mey. danda kanunu esasiye ve cemiyete sâ- dakat yeminleri edildi. (20 ağustos 1324) Mitat paşanın kabri olmak üze- re gösterilen bir kabir ziyaret olundu. Kaledeki kalebendler, hükümetin ve emirin hapishanelerindeki mahpuslar tahliye ettirildi. Abdülüzizin katli davasında mah- küm mabeyinci Fahri bey ve pehlivan Mustafa ile baltacı Mehmed ve üç ha- deme evvelâ kalabalığın kendilerini öldürmeğe geldiğini sanmışlar; — Aman, öldürmeyin! Zaten haya- tumızdan ne kaldı? Bırakın da kendi ölümümüzle ölelim! Diye yalvarmağa başlamışlardı. İşi anlayınca sevindiler. Zavallı"Fahri bey yürüyemiyordu. — Taif kalesine geldiğim zaman yirmi yedi yaş ve üç aylık idim. Bura- da da tam bu kadar bir zaman mev- kuf kaldım. diyordu. (Arkası var) | sekbirşeyki..: Büyük hikâye (Baştarafı sekizinci sahifede) — Hakkır Hiç olmazsa saadetini bozmuş olma- dım. — 'Tabit.. Bugün hiç bozmadın.. Bilâkis, Genç kadın asabiyetle odadan dışa- n çıktı, gitti, R atib onun arkasından yürüme- di. Artık onun kendisinden büs- bütün uzaklaştığını hissediyordu. Za- ten demin, kocasına karşı olan kuv- vetli bağını görmemiş miydi? Bir sö- zile onu koparabilecekti. Fakat o, Galibenin muntazam ve normal ha- yatını bozmak istememişti. Yazı ma- sasının çekmesine doğru yürüdü. Li- Mi'nin mahud vesikası orada duruyor- du. Artık önü yırtıp ateşe atmaktan başka çaresi yoktu. Tam aleve doğru kâğıdı uzatırken, arkadan uzanan bir el erkeğin kolunu tuttu. Galibe, ayak ucuna basarak odadan içeri girmişti. Erkek, sakin ve hâkim bir sesle: 4 Bırak... Bu bir aşk mektubudur. Sana sit değil... Rica ederim dokun- ma... Fakat genç kadın, bir saniyede sa- tırları okumuştu. Zaten bunun Rati- be ait bir aşk mektubu olmadığını pek âlâ biliyordu. — Öğrenmekle ne kazandın? Galibe, büyük bir muhabbetle, er- keğin gözleri içine bakarak: — Deminkinden fazla bir şey öğren- miş değilim. Ben zaten meseleyi keş- fetmiştim. Fakat hakikati bütün çıp- laklığile anlamağa cesaret edemiyor- dum... Bu, o kadar güzel, o kadar yük- Sırrını meydana vur- man İçin seni işkenceye soktum. Fa- kat ona rağmen kendini tuttun. — Galibe... Vallahi aldanıyorsun. — Yok, yok. Artık yalan söyleme... Ben kocama gelen telgrafın ne mâna- | da olduğunu farketmiyecek kadar ap- | tal değilim. Fakat merak etme, Adna- | n'ı affedeceğim;. Hattâ hiç bir'şikü- ! yette bulunmıyacağım... Bildiğim! da- hi öğrenmiyetek... İtiraz etme... Ka- fanla «hayır» işaretleri yapma... Bir şey bilmiyecek diyorum ya sana... Bil- miyecek, çünkü bu anda onun bana karşı kabahatli olmasından ziyade ben | ona karşı kabahatliyim... Genç kadında göz kamaştlırıcı bir coşkunluk vardı. Erkek helecanla sor- du: — «Bu anda» sözile ne demek isti- yorsun, Galibe? — Şunu demek İstiyorum ki seni seviyorum, Ratib... Hem de bütün kal- bimle... Bütün ruhumla;,. Seni öyle seviyorum ki... Yalnız kadınlara hâs bir sevmek kuvvetile... Ve bunu sen anlamalısın... Sen bana her şeyini fe- da ettin: Metreslerini, istikbalini... Ve ben bunu hodbince kabul ediyordum... Fakat şimdi daha fazlasını yaptın. Tek saadetim yıkılmasın diye, kendini fe- daya kalktın. Rahatım için, beni kay- betmeği göze aldın. Gel, yanıma yak- laş... Kolların arasına al beni... İyice beni göğsünün üzerinde sık... Sonra bırak gideyim... Emin ol ki hiç bir yâ- kınlık bu bir anlık kucaklaşmamızın fevkinde olamaz. Ben seni yaptığın fedakârlıklar için sevmiyorum ki za- ten... Böyle sebepler bir kadını sevme- ğe sevketmez... Ben seni sadece sövi- yorum... — Galibeciğim... Canim... Dur, bırak anlatayım... Ekser ke- dınlar uzun uzadıya hislerini anlata- maz.. Fakat şu anda bilmen icab eden her şeyi söyliyebileceğim gibi geliyor, Sahi; her şeyden evvel benim kocama, ailevi rahatıma, evime ihtiyacım var, Bunu iyi anladın. Fakat senin anla- madığın bir şey daha var. Oda bana olan aşkının hakikati görmene mâni Olmasından ileri geliyor. Iztırab duy- duğum anda sana doğru koşuşumun sebebi, senin olmak için değil, senin tarafından himaye görmek içindi. Fe- lâketimden istifade etmiyeceğine yüz- de yüz emindim. Fakat ben o kadar seninim ki, ne bir kadın kocasına, ne bir metresi dostuna bu kadar yakın olabilir. le ardından koştuğumuz bu mübhem, bu karanlık ve imkânsız şeyi, hattâ mevcudiyetini bilmediğimiz o şeyi, demin anladım ki sende buldum... — Ve onu bana verdin.., — Mademki onu sana verdim, artık gidebilirim, Gitmem icab ettiğini an- lıyorsun, değil mi? Senelerdenberi İki- mizin de aradığımız. şey işte buydu. | ! . Şefkatimizin bütün tehalüki- Sahi! Iş yerleri Dahili talimatnameye yazılması mecburi esaslar nelerdir Talimatnamenin işverenlerce tanzimini kolaylaştıracak esasları aynen yazıyoruz Ankara 8 (A.A.) — İktisad Vekâle- tinin tebliği: 3008 numaralı iş kanununa tabi iş- yerlerinin dahili talimatnameleri hak- kında resmi gazetenin 15 eylül 1937 tarihli ve 3709 sayıl nüshasında ve Anadolu Ajansı vasıtasile ayni tarihli günlük gazetelerde neşredilmiş olan -resmi tebliğ - e göre yapılacak - dahi- li talimatnameler -in iş verenlerce tanzimini kolaylaştırmak için, bun- lara dercolunması mecburi tutulan esaslar aşağıda yazılı maddelere has- redilmiştir: 1 — İş yerinin ticaret sicilinde ka- yıtlı olan ünvanı, adresi ve yaptığı İş. 2 — İş verenin ismi ve adresi, 3 — İşin her gün başlama ve bitme saatleri, 4 — Mecburi dinlenmeler. 5 — Fazla saatlerle çalışma. 6 — İşçi ücretleri. 7 — Hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatiller, 8 — Sağlık koruma ve iş emniyeti bakımından işçilerin riayete mecbur oldukları hususlar, 9 — İş inzibatı hakkında işçilerin riayete mecbur oldukları hususlar, 10 — Cezalar. 11 — İş yerinde, işçilerin şikâyet ve müracasilerinin nereye ve kime yapı- lacağı, Yukarıda yazılı benilerden bazıları- na müteallik izahlar: 3 numaralı bent hakkında: A — İş yerinde 16 yaşını doldurmu- yan işçiler bulunup da bunların çalış- ma saatlerile diğer büyük yaştaki iş- çilerin çalışma saatleri arasında fark varsa, bu çocuklara mahsus olan ça- uşma saatleri ayrıca gösterilecektir. B — İş yerinde işin başladığı “ve bittiği saatler muhtelif mevsimlere göre dağlar ise, bu değişmeler ay- © — İşçi ponlalarl çalışılıyorsa, her bir postanın vardıya - nöbet - sa- İ atleri ve postaların gece ve gündüz çalışma sıralarının haftadan haftaya mı, iki haftada bir mi veya aydan aya mı değiştirildiği gösterilecektir. İHTAR: Umumi memleket saati ol- mıyan yerlerde İş kanununun 41 inci mâddesi mucibince iş yeri saatinin hangi-resmi saate - göre ayar edildiği yazılacaktır. 4 numaralı bent hakkında: Çalışmanın ortalama bir zama- nında, kanunun 42 nci maddesi muci- bince verilecek «Mecburi dinlenmeler» in başlama ve bitme saatleri yazılır. İşçi postalarile çalışıldığı takdirde, her bir postanın dinlenme saatleri tas- rih edilir. Umumiyet itibarile dinlenmeler bü- tün iş yeri için ayni saatlerde olmayıp ta iş yerinin muhtelif kısımlarında başka başka saatlerde veriliyorsa, her kısma ait dinlenme saatleri ayrıca gös- terilir, Şayet işin mahiyeti icabı ola- rak, bütün iş yerindeki veya muhtelif kısımlarındaki işçilerin hepsine bir- den ayni saatte dinlenme vermeğe imkân bulunmayıp da bunlara nöbet- leşe dinlenmeler veriliyorsa, bu din- lenme nöbetlerinin saatleri ile kaçar kişilik gruplar halinde sıralandığı da tasrih edilir, 5 numaralı bent hakkında: İş yerinde veyahut bunun yalnız bazi kısımlarında kanunun 37 nci maddesi mucibince «Fazla saatlerle çalışma» ihtimali olup olmadığı yazi- lr. 6 numaralı bent hakkında: Sene ir iğ gön yakal Allaha ısmarladık, benim ebedi aş- kım... Erkek, kollarını gevşeterek, yavaş- ça fısıldadı: — Evet. dur. Genç kadın ayrılırken, yaş dolu göz- lerle ona bakıyordu; erkek, hazin ha- sin: — Evet... Belki de aşk sadece bu- gur! » dedi. Nakleden: (Vâ « Nü) Belki hakiki aşk işte bu- veya aylık ve hangi işler için saat he- sabile veya parça başına yahut yapı- Jan iş mikdarma göre ücret verildiği ayrı ayrı gösterilecektir. İHTAR: Ücfetin mukannen olarak haflanın hangi gününde verlidiği de tasrih edilir. 7 rumaralı bent hakkında: A — İş yerinde haftada 35 veya 24 Suallik tatilden bangisine tabi olduğu. B — İşin mahiyeti dolayısile mu- kannen olarak pazar günleri ile «Cum- huriyet bayramı» nın 29 ilkteşrin gü- nü dahi çalışmak mecburiyeti olup olmadığı ve bu çalışmanın bütün iş yerine mi yoksa yalnız bazı kısımları- na mı şamil bulunduğu. C — Ulusal bayram ve genel tatiller kanununun 2 pci maddesinde iş yerleri için kapanma mecburiyeti konmaksı- zın sayılmış olan tatil günlerinde da- hi çalışıp çalışmadığı ve şayet çalışı- mıyorsa işbu ihtiyari tatil günleri için işçilere ücret verilip verilmediği niyeti bakımından ne gibi usullere te- bi oldukları vene gibi hareketlerde bulunmalarının yasak olduğu yazıla- caktır. İHTAR: Sağlık koruma ve iş emni- yeti bakımından bilhassa aranılacak hususlar şunlardır: korunma, İş yerlerinin ve işçilerin temizliği, İş elbisesi ve işçinin kullanacağı ko- runma eşyası - Korunma gözlüğü, hu- Susi eldiven; ayakkabı v.s. gibi - , Makine, alât ve edevatım ve iptidai maddelerin tehilikesizce kullanılması kaideleri, Noksanların ve hasarın bildirilmesi usulü, Tehlikeli yerlere girme ve orada bu- lunma şartları, İş yeri doktorunun muayene saat- leri ve her hangi bir zamanda aranın- ca bulunacağı yer, «» İlk imdat, tedavi tertibatı, ecza do- labı ve bunların ne suretle kullanıla. cakları, Revir, hastane ve saire. 9 numaralı bent hakkında: İş yerinin mahiyetine göre inzibat tedbirleri ve şartları şunlardır: İş ve dinlenme saatlerine riayet, İşçilerin giriş ve çıkışlarını kontrol, İşçilerin ansızın bir sebeble iş yerin- den kısa müddetle ayrılmaları, İşçinin, işinin başından kısa müd- detle ayrılması ve iş yerinin diğer ki- sımlarına girmesi, İşçinin amirleri ve arkadaşlarile münasebetlerinde riayet edeceği mu- iş hayatına müteallik sair mevzuatın hükümlerine muhalif olmamak ve bu gum, hicri ve rumi seneleri bir arada yazlı olduğu halde ay ve günleri ya- alı olmıyan memurların tekaüdlük- lerinde hangi senenin esas tutulacağı hususunda alâkadarlarla Maliye Ve- kâleti arasında çıkan ihtilâf Devlet şürasına intikal etmişti, Meseleyi tedkik eden Şüra umumi he- yeti, kanunun bu hususta sakit kaldı- Şanı ve bunun için ayrı bir kanun çi- karılmasna lüzum hasıl ii karar altına almıştır. Evvelki gün bir zelzele kaydedildi Evvelki gün saat on biri 35 dakika