m ——— Harp Üçüncü Sultan Mustafa bizzat adam yetiştirmek isteyordu. Rei- silküttap Hindi Emin E. her fırsatta sadakat ve hulus izharile padişaha intisap peyda eylediğin- den H. 1178 zilhiccesinde uhde- sine Mora mubhassıllıgile vezaret ve nişancılık verilerek taltif olundu. Yeniçeri kâtibi Hammami Zade Ömer E. reis oldu. Bu Ömer E. hariciye işlerinde hiç bulunmamıştı; evvelce kâhya kâtibi, şehremini olması şimdi reisülküttaplık vazifesini de ifa edebileceği zannını hasıl etmişti! , Babıâli o kadar itirazlar etmiş, tevahüşler göstermiş iken nihayet Pangatovskinin krallığını Rusya- “nım arzusu dairesinde, bilâ şart tasdik etmek gibi bir hacaleti kabul etti. Pangatovskinin sefiri de sıfat ve salâkiyeti hakkında uzun süren münakaşalardan ve hudutta bir sene bekledikten sonra İstanbula geldi; padişah — huzuruna kabulünden sonra sad- riazam Muhsin zade haznece — verilen yevmiye 225 kuruşu kesti; — olmadı. diğer elçilere Tmüsaade olunduğu halde altı çifte kürekli bir kayık yaptırmasına bostancıbaşı Ali ağa “teamüle muhalif, diye razı Bu izaç ve istiskaller sefirin memleketine avdetini tesri için biri birini takibediyordu. Diğer taraftan Rusya ve Prusya sefirleri Lehistan işlerinde Fransa sefirinin Babıâli üzerindeki nüfüzunu iptâl edecek surette tesirler icrasında © kusur ve tekâsül göstermiyorlardı. Divanı hümayun tercümanı Jiga © Boğdan voyvodalığına tayin olun- - oduğundan Holânda sefareti tercü- manı Karacanın oğlu divan tercü- © manı naspedildi (1766) Basmacı müteferrika Ibrahim E. oglu Ibrahim E. bu sırada sefaretlerle Babıâli © arasında mekik gibi işliyordu. Babı- “âli Kırım Hanı, Boğdan ve Eflak woyvodaları marifetile ahvali istik- vaha çalışıyordu; Babıâliden yetiş- me voyvodalar Lehistanda mahsus memurlar bulundurarak oradan aldıkları malümatı Babıâliye arzey- leyorlardı. Fakat bütün bu istih- barat ve malümat ile de nafi bir iş görmek kabil olamıyordu. Avrupa devletlerinden iki siyasi gurupun çarpıştığı bu Leh krallığı meselesinde Fransa Rusyaya mağ- b Jüp olmuştu; Babıâli de homur- dana, homurdana Rusyanın iste- diğini kabul etmişti. Vakıa devleti aliye bu siyasi müsademeden harben ve madde- ten ezilmeden çıkabilmişti; fakat Lehistanda kendi isted kral lığa ik'ad için Avrupa siyasetinde mütehakkimane sözünü yürüten Sokollu Mehmet paşanın meharet ve kudretinden bu derece aciz ve zillete düşmek ne kadar elim idil Bu siyasi ve manevi hezimet Rusyaya karşı kalplerde toplan- mış kirleri kabartmakta idi. An- cak devlet ricali siyasetin kin ve hırslara değil, kuvvete istinadet- mesi lâzım geleceğini lâyikıyle taktir edemiyorlardı. (Eski düzeni de bozmayalım!) diyerek yeni hiç bir şeye el uzatmamış olan koca Ragıp paşa orduyu islâh ve tak- viye yolunda ciddi hiç bir teşeb- büste bulunmamıştı, kendisinden sonra gelenlerin ise yapacak başka işleri ver idill Tarih sahifeleri Siyaset dolaplarında dönen rüşvetler Lehistan siyaseti. Ah, Sokollu! Sokollu ! Nerdesin! | olsun da!... Türk ordusu yenilirse Fransanın umurunda mı? Fransa harp olsun diye istediği kadar para sarfı için elçisine açık bono veriyor. nayı bir harp ile yoracak, mağlüp Babıâlide hüküm süren uyuşuk- luğu ancak Rusyanın Lehistana asker sevkine, hududun tashihi vesilesile Lehistandan arazi ko- parmağa (teşebbüsü ( sarsmağa başladı. Verjen Istanbula gelen Kırım hanı Selim Giraya, Rusyaya mu- halif siyasette işe yarayacağı için, ağır Liyon kumaşları, bir çift tabanca,|i) (o maiyetindekilere de kıymetli kumaşlar ihda etti. | Onbeşinci Lui ile Ikinci Kate- rina bir türlü uyuşamıyorlardı. Rusyanın Lehistana el koyması burasını öteden beri himaye eden Fransanın işine gelmezdi. On beşinci Lui Lehistan siyasetinde" muvaffakıyetini çekemediği Kate- rinanın âmâl ve icraatına engeller çıkarmak, onu her hangi suret ve vasıta ile olursa olsun ezmek, hiç olmazsa tezlil etmek istiyordu. | Bu arzu ve hırs Fransayı Rusya aleyhine Obir siyaset (takibine mecbur ediyordu. Katerina taç gâsıplığını ruslara unutturmak için büyük ve par- lak muvaffakiyetlere muhtaç idi. Lehistana müdahalesi bu yolda atılmış bir adım idi. Katerinayı projelerinin mevkii- file koymaktan menetmek ancak Rusyayı harbe sevketmekle kabil görünüyordu. Lui bu hususta Ingiltere ile anlaşamayınca bu siyasete Devletialiyeyi âlet gibi kullanmağı düşündü; Lui Kateri- olursa tahtından ıskat ettirecekti. O şimdi bu hizmeti türklerden bekleyordu. (Fransa (hükümeti Osmanlı imparatorluğunun zaif ve inhitat hâlini bilmiyor degildi; fakat Devletialiyenin galip gel- memesinden Fransaya bir zarar olamazdı! Katerina bir harp ile | meşgul olsunda! Bundan ötesi zamana ve talie bırakılabilirdi! Türk ordusu Lehistanı rus pen- çesinden kurtarabilirse, bu Kate- rinaya ne mükemmel bir darbe olacaktı! Bu mülahaza ve karar üzerine Fransa hariciye nezareti Babıaliyi Rusya ile harbe sevk için Verjene talimat üstüne talimat veriyordu. (Mesainizin hedefi bu olmalıdır! Bu kadar mühim bir iş için isteyeceğiniz parayı kral derigetmi- yecektir. Rusya ve Prusya elçilerinin | divanda haiz oldukları derecede | nüfuz sahibi olmak için hiç bir | şeyden çekinmeyiniz!) Babıâlice muharebe mültezem görünmiyordu. Babıâli serhatteki valilerden Rusyanın teşebbüsat ve tedarikâtı (o hakkında (malumat toplamakla, Ponyatovski ve Rus- yaya muhalif Leh partisile dostane münasebet idame eylemekle iktifa ediyordu. Fakat fikirlerdeki rabıtasızlığı sezen (oo Verjen (o Devletialiyeyi harb esürüklemkten meyus değildi. Verjen, teehhüş etmek için,ı Babaliye doğrudan doğruya harp tavsiye etmektense “hakiki bir dost,, vaziyetinde ona yol gös- termeği tercih ediyordu. Bunun için hükümetinden Babıâli ricaline para teklif etmektense münasip hediyeler vermek ruhsatını istedi. Fakat Fransa hükümeti bu hattı hareketi kâfi derecede âkil ve müessir görmiyordu; Rusya ve İ yorgun bir halde girmişler | Nüfusca Akşam Karışık macera! 40 bin frangı mı alacaklar, yoksa mahküm mu olacaklar ? Pariste iki lehlinin başından karışık bir vaka geçmiştir: Iki genç lehli Paris civarında bir gezinti yaptıktan sonra şehre pek ve evlerine gitmek üzere bir ctomo- bile binmişlerdir. Gençler burada bir çanta içinde bir çok elmaslar bulmuşlardır. Şoföre belli etme- den çantayı almışlar ve elmaslarla beraber evlerine girmişlerdir. Lehliler pek kıymetli görülen elmasları nasıl satacaklarını düşün- | müşler ve bir tanıdıkları elmas- çıya müracaat etmişlerdir. Bu adam fırsattan istifade ile elmas- lara 40 bin frank verebileceğini | söylemiştir. Bu para ikisine de pek az görünmüş ve mücevheratı satmamışlardır. Bu sırada gazetelerde elmaslara ait bir ilân okumuşlardır. Ilânda mücevherati getirecek kimselere 40 bin frank “mükâfat verileceği bildiriliyordu. İki genç namuskâ- rane hareket ederek bu para ile iktifa etmeği muvafık bul muşlar ve bir avukata müracaatla elmasları teslim ederek meseleyi anlatmışlardır. Bu sırada elmasçı, kelepiri kaçırdığına kızarak elmasın sahi- bine keyfiyeti ve elmasların kimde olduğunu haber vermiştir. Elmas- ların sahibi bir Amerikalı kadın- mış. Mücevherat (600) bin frank değerinde imiş. Kadın derhal polise müraçaatla iki lehliyi tevkif ettirmiştir. Şimdi iş karışık bir safhadadır. Lehlilerin vekili diyor ki: “Müvek- killerime biç bir suç terettüp ede- mez. Onlar namuskârane hareket ederek elmasları bana getirdiler, ben de sahibine teslim etmek üzere iken tevkifat vukubuldu. Olsa olsa bunlar bir kaç gün gecik-g tirmekten dolayı muahaze edi- lebilirler. Fakat Omesul değil, müekkillerimin hem tahliyesini hem vadedilen 40 bin frangı istiyorum. ,, Amerikalının avukatı ise 40 bin frangı vermedikten başka iki gencin omahkümiyetini £ istiyor. Diğer taraftan elmasçı da davaya dahil edilerek gayri mevkuf surette mahkeme edilmektedir. Mahke- menin nasıl bir karar vereceği merakla bekleniyor. Şilide zelzele Santiyago “Şili, 21 (A.A.) — Burada bir zelzele olmuştur. zayiat olup olmadığı haber alınmamıştır, h etleri Babıâliden ziyade Fransa hariciye nezaretini sinirlendiriyordu. ! Devletialiyenin hâlindeki perişan- lığı bilen Fransa hükümeti kendi siyaseti için bu hâlden faide bek- leyordu; sefirine şu açık bonoyu verdi: (Mademki Osmanlı imparator- luğu pek fena haldedir; deva kendisinden çıkmalıdır! e Babıâli Avrupada kaybettiği itibarı ancak bir harp ile iade edebilir. Rusya ve Prusya kendilerine Lehistan dan arazi ayırmağa hazırlanırken divan buna uzaktan seyirci mi kalacaktır? Babıâliyi sür'atle harekete ge- tirmek için ne yapmak lâzım ise yapmalısınız! Gâyeye vusul için Kral masarife hudut bile tayin etmeyorl Ne kadar icabederse o kadar para sarfedebilirsiniz! Süleyman Kâni () Ba bir çift tabanca 2000 ekü kıy- onunla anlaşan Prusyanın hare- metinde iken elçi bunları kelepir olarak 240 eküye kapatmış. ( Verjenin rapo- rundan. ) —— | Isparta, 14 (Hususi) — Isparta iç Anadolunun çok şirin bir kasa- basıdır. Etrafı meyva ağaçlariyle mubat: binaların, derin sessizli- ğinde: yosunlar arasında : hafif şırıltılarla akan suların manzara- sna doymak kabil değildir. Her taraf, uzaktan bakan bir kimseye, memleketimizi (orman zannettirecek Okada ağaçlıktır. Halk kanaatkâr ve çok çalışkan- dır. Bu buhranlı zamanda kahve köşelerinde (o pinekliyenlere oOaz tesadüf edilir. Eğlenmek ancak çalışanın hakkıdır.. Ispartanın da her mevsime göre hususi eğlenceleri, eğlence yerleri vardır. Vakıa Istanbul gibi büyük şehirlerde böyle yerlere “sayfiye,, deniliyor amma bizim buralarda öyle bir şey söylerseniz yüzünüze bakarlar. Şunu da söyleyeyim ki eğlence yerleri ancak gündüz içindir.. Akşam olunca Oherkes (evine çekilir.. Isparta eğlenceleri... Emin olu- nuz ki bunun zevkini tatan bir kimse artık onun peşini bırakmaz. Memleketimizin eğlenceleri me Istanbulun ne de İzmir ve sair şehirlerin eğlencelerine benzer. Eğlencesi de, eğlence yerleri de tam orijinal... Görülmeğe değer birşey... Yaz başladı, her tarafı ziyaret eden sıcaklar Ispartayıda teşrif ettiler. Meyvalar kemale gelmekte; en evvel kemale gelen kirazdır.. Kiraz. Kiraz. Isparta kirazı. Işte şu iki kelime bütün Ispartayı ve etrafındaki şehirleri “Burdur, Dinar, Antalyeyi,, yerinden oynatır.. Hattâ Izmirden de gelenler oluyor. Kiraz bahçeleri suyu bol, havası güzel; yukarı mahalle, Yenice, Keçeci mahallelerinde toplanmıştır, ki Ispartamızın Garp tarafındadır. Buralarda evleri bir az güç görür- sünüz.. Her tarafını ağaçlar sar- mıştır. Su ile müteharrik değir- İ menler de bu mıntakadadır.. Ki- İ razlar kemale başladı mı bahçesi olanlar uzak, yakın akrabalarını davet ederler. Perşembeden bü- tün nevale bazırlanır... Herkes vaziyeti maliyesine göre binece- ğini tedarik eder... Buna içkisini ilâve edenler de bulunur. Cuma sabahı... Şafak sökerken fayton (burada arabaya fayton diyorlar) otomobil kornaları mü- temadiyen; kulağınızın içinde imiş gibi vızıldamağa başlar... Hem öyle bir vızıltı ki sormayınız... Bütün nakliye vasıtaları, kulağı düşük, veya acar merkepler, atlar vesaire.. Aşağı mahalle halkını, uzaklardan gelen misafirleri yukarı mahallelere durup dinlenmeden taşır. Adeta bir göç yapılır.. Aşaği mahalleler derin bir sessizlik içindedir... Nakil işi bir iki saat zarfında bitmezse akşama kadar ayni hal devam eder. Kiraz bahçelerine doyum olmaz. Evler, bahçeler, her taraf lebalep 23 Hai, Isparta mektupları Ispartada kiraz bayramı nasıl tesit edildi? Şafak sökerken aşağı mahallelerden kiraz bahçelerine hicret başlar. Ispartanın umumi manzarası * * dolu... kapılar arkasina kadar açıktır. Evlerde kadın, erkek; çoluk, çocuk önlerinde gramofon. Bahçeler? onu hiç sormayı... Eğlencenin her nevi... . Salıncak, koşmaca.. Gevezelik.. Daha ne söyliyeyim.. Üç ayaklı kiraz mer- divenleri.. Kiraz ağaçlarma cıkan al yanaklı genç tazeler.. Vakit hep bahçede, . evde oturmakla geçer mi ya.. Kol kola Hüseyin baş degirmenine kadar bir gezinti. Ya yukarı mahallelerde akra- bası olmıyanlar!.. Bu da mesele mi?.. Gezmek parayla değil ya... Memurin ve münevver tabz- kada öğleden sonra kiraz balı- çelerine (Oodoğru bir (o akındır başlar. Sokaklar (omütemadiyen işler. Mubalâğa demeyiniz val lahi Beyoğlundan daha kalabalık oluyor.. Yolda yürümek bir mese- ledir.. Sair zamanlarda bir müş- terisi bulunmıyan bahçe kahveleri, değirmenlerin önleri ağızlarına kadar dolar.. Simitçiler.. Kiraz satanlar ne isterseniz hepsi mev- cut.. Avdet zamanı daha başka bir manzara arzeder. Misafirler ev- lerde, bahçelerde (yemeklerini yedikten sonra aşağı mahalleye akın başlar.. Çoğu yaya... Bu mahallelerde dostu olanlar bir sandalye buldular mı evin önüne atarlar. Artık keyflerine dokunmayınız, Dükkân önlerine duvar kenar- larına oturanlar sıraya dizilmiş mektep (çocuklarını ne kadar andırıyor. OÖnlerinden bir insan resmi geçidi başlar.. Kadınların güzelleri, çirkinleri, her çeşit insan geçer. Artık vakit yaklaşmıştır.. Bah- çelerde demlenen ayak talım- larından (o bazıları (o otomobilde, karşılarında bazen türkü söyli- yerek yerlerine gidiyorlar... Akşamları yanlarında ekseriya yaya olarak şu duvar benim bu duvur senin diye avdet ederler.. Kiras bahçeleri üç cuma devam eder.. Bilhassa ikinci cuma müthiş kalabalık olur. Şimdi bir cuma- mız kaldı.. O da ayın 17 isinde.. Belediyenin her şeyden evvel eğlence yerlerine ve yollarına fazla ehemmiyet vermesi lâzıni gelir.. Bizim kiraz bahçelerine giden öyle bir yolumuz var ki. Hele yüz metroluk (o kısmı bir ömür... Belki büyük Adem baba- mızdan kalmadır... Tarihi kiymeti haiz bir eser... Hem dik... Ayni zamanda kaldırım taşları başlarını yukarı kaldırmışlar.. Bu yolda her yokuşun bir inişi var. Bir kuzu yiyen kimse kamyon içinde üç dört defa gidip gelse Vallahi yarım saatte hazmolur, midede birşey kalmaz. Faal belediye reisimiz Hilmi bey bu yoldan geçerken galiba gözlerini bir mendille kapıyor...