16 Haziran 1293 Akşam Sahife 3 “ AKŞAMDAN AKŞAMA ipekiş'in reklâmı » Bediiyatçıların, bilhassa edebiyat muallimlerinin dikkatine - Bizde, sânat telâkkisi hakkında gayet garip bir zilniyet var; hattâ bu zihniyet edebiyat kitap- İarını yazan müelliflerin bile dıma- ğına hâkim, Mesela, vaktile on sekiz yirmi yaşlarındayken, bir genç, edebi- yatta ilk defa olarak tebarüz ediyor. Bu yaştaki müptediler ekseri ne yazarlar? Gül ve bülbül hikâyeleri, . . sevgiliye: . neşideler, grup tasvirleri... O da öyle yapr- yor... Ve, edebiyasçılar tarafından alkışlanıyor. Lâkin genç edip, zaman geçtikçe tekâmül ediyor. Artık etrafını başkasının tesirinde değil, kendi hususi bakışile görüyor. Dallı- budaklı, muhtelif mevzuları yazı- yor. Ve, mecmua, kitap neşriyatı memlekette pek cılız (olduğu için yazılarını el kadar, el kadar kâğıtlara değil de, (— yani, kitap sahifelerine Odeğil de) çarşaf kadar, çarşaf kadar kâğıtlara (S gazetelere) bastırıyor. Edebiyatçılar, bu adama şu yolda hüküm veriyorlar: — Artık edebiyattan ayrıldı. Çünkü gündelik mevzuları yazı- yor. Meselâ, Istanbulun imarın- dan, Seyrisefain © vapurlarından, sokakta tesadüfen gördüğü lâalet- tayin bir vakadan bile bahsedi- yor. Gerçi buluşları iyi amma, artık gazeteci oldu... Ben, kendi hesabıma, edebiyat hakkında verilen, hattâ, mektep- lerde okutulan edebiyat kitapla- rına bile intikal eden bu görüşün yanlış olduğuna kailim. Eski devirlerde, .edebiyat, za- manın ibtiyacatının (haricindeki mevzulardan bahsetmezmiş: Sanayii nefise, ruhani sınıfın hizmetine girmiş; cami yapmış, türbe yapmış, tâsviri Meryem yapmış, ilâhi, na'tı peygamberi yapmış. Hükümetin hizmetine girmis: Zafer abidesi, saray, hükümdar portresi, kaside, methiye tertip etmiş. En saf şair addedilen Nedim bile, (o kâgıthanede bir çeşme yapıldığını tarif eder; Ibrahim paşayı metheder; hattâ, tıraş hakkında bile mısralar düşünür: Tıraş oldun, efendim. afiyetle, izzüdevletle! O zamanın edebiyatçıları, devir- lerinin yevmi vakayiinden bahset- meği afarozlamamışlar, bunları ya- zanları “hariç ez edebiyat,,saymak istememişler de, şimdiki edebiyat hocaları, münekkitler, ve alelümum bediiyatçılar, meselâ, köprünün tamiri, Troçki yahut Mussolini ile mülâkat, modern ahçılık hakkında bir fıkra yazan - ve bunu cidden mükemmel tarzda yazan - bir edibi, mevzuunu bahar tasviri olarak seçmedi de böyle ruzmerre şeylerden seçtidiye afarozluyorlar ve edebiyat haricine atmağa kal- İstanbulun Çöpleri neden işe yaramazmış Bir kaç sene evvel bir ecnebi şirket belediyeye müracaat etmiş. İstanbuldaki çöpleri gübre ve sair hususatta kullanmak üzere istemişti. (Fakat bu teşebbüs bilâhara ilerlememiştir. Bunun sebebi şudur: İsviçrede bir laboratuvarda yapılan tetkikat neticesinde Avrupanın muhtelif şehirlerindeki çöpler arasında en kıymetsizi İstanbul çöpleri olduğu arlaşılmıştır. Gübre yapmağa en elverişli çöplerin de Zurih çöpleri olduğu anlaşılmıştır. Bu vetice, bugünlerde belediye erkânından bir zatı ziyaret eden İsviçreli bir iktisat doktoru tara- fından hikâye edilmiştir. Bu zatın sözlerine göre Istanbulda bilhassa yazın biriken çöpler arasında daha ziyade kavun, karpuz kabuk- larına tesadüf ediliyor. Istanbul halkı, Avrupa şehirlerine nazaran daha az et istihlâk ettikleri için elde edilen çöpler kıymetsizdir. Bir araba bir çocuğu çiğnedi Muzaffer isminde bir arabacı Edirnekapı haricinde bir tenezzüh arabasile yoldan geçerken bir kız çocuğuna çarpmıştır. Muhtelif yer- lerinden yaralanan çocuk has- taneye kaldırılmış, Muzaffer yaka- lanmıştır. Otomobil kazaları Belediye bunlara mani olacak çare arıyor Belediye, otomobil kazalarının önünü almak için bir müddetten beri tetkikat yapmaktadır. Bu kazalarda otomobil içinde bulu- nanların yaralanmalarına mani olmak için otomobillere triplixs denilen kırılmaz camlardan konul- ması düşünülmüş, fakat masrafı ve kontenjan deolayısile tedariki güç olması dolayısile bunun temini kabil olamamıştır. Diğer taraftan otomobillerde sürati temdit için bir alet kulla- nılması kabul edilmiştir. Fakat bunun da kazaların önünü alaca- gına ibtimal verilmiyor. Belediye şoförlerin sık sık mua- yene edilmelerini ve hasta olanların çalıştırılmamasını düşünmektedir. Diğer taraftan bazı şoförlerin günde 16 - 17 saat çalıştıkları görülmektedir. Bu hal büyük bir yorgunluğa sebebiyet verdiğinden belediye buna karşı bir çare aramaktadır. Ruhsatsız silâh taşıyanlar Unkapanı polis merkezi tara- fından dün gece araştırma yapıl- mış, bir kaç kişide biçak, Ali isminde birinde de tabanca bu- ŞEHİR HABERLERİ Memnu eşya Listeler gümrüklere asılacak, yolcular matbu varakalar imzalıyacak Gümrükler umum müdürlüğü yeni bir tamim göndermiştir. Bu tamim mucibince Türkiyeye ithali memnu olan eşyanın bir listesi yapılarak büyük bir lâvhaya ya- zılacak ve salonlarda yolcuların kolaylıkla görebilecekleri yerlere asılacaktır. Bundan başka yolcular için türkçe matbu varakalar hazırla- nacak ve ecnebi memleketlerde gelen her yolcu bu varakaları imza ederek eşyasını muayeneye arze- decektir. Muayene esnasında açılan eşya arasında varakadaki beyanat hilâ- fına başka bir eşya çıktığı takdirde bu eşya derhal müsadere olunarak hakkında kaçak muamelesi yapı- lacaktır. Salon gümrükleri gerek lavha- ları ve gerekse matbu varakaları hazırlamaktadır. Bir kaç güne kadar tatbikata başlanacaktır. Üç hırsız Kayıktan silâh atarak savuşmuşlar Evvelki gece Haliçte bir deniz hırsızlığı olmuştur. Zabıtanın Odeniz odevriyeleri gece Haliç sahillerinde dolaşırlar- ken kenarda bağlı bulunan kayık ve mavnaların içinden sesler duy- muşlar ve derhal araştırmaya başlamışlardır. Bu sırada mavunalatın içinden üç kişi çıkarak devriyelerin üze- rine ateş açmışlardır. Üç meçhul adam bu suretle yakayı kurtarıp savuşmağa muvaffak olmuşlardır. Zabıta ehemmiyetle tahkikat yap- maktadır. X Tarih encümeni toplanıyor Türk tarih encümeninin içti- manda bulunmak üzere müderris Köprülü zade Mehmet Fuat, mü- derris Ahmet Refik, yüksek mu- allim mektebi müdürü Hamit, darülfünun edebiyat (o fakültesi reisi Muzaffer beyler dün Anka- raya gitmişlerdir. AKŞAM ABONE ücretleri © Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş SAYLIK 750 » 1450 » 3AYLIK 400 » 800 » 1AYLIK 150 » — e Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namina gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku: ruşluk pul göndermek lâzımdır. Sefer 11 — Ruzuhızır 42 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E, 6,25 846 4,32 8,33 12 23 Va. 27 4,8 12,14 16,15 19,42 2145 Ayas paşa Belediye mühim vesikalar ele geçirdi Taksimde Ayas paşa mezarlığı etrafında açılan dava üzerine üçüncü hukuk mahkemesi mahal- linde keşif o yapılmasına karar vermiş ve bu keşifte yapılmıştır. Ayaspaşa veresesinden olduk- larını iddia eden Salahaddin molla bey ile diğer alâkadarlar bu arazinin “evkafı zürriye,, den olduğunu iddia etmişlerdi. Belediye bu iddiaya karşı icap eden vesikaları bulmuştur. Belediyenin yaptığı tetkikata göre Alman sefarethanesi karşr- sındaki mezarlık “ Karanlık me- zarlık,, ünvanile tarihe intikal etmiş ve eskiden halk tarafından o suretle tanınmıştır. Burası da Surp Agop mezarlığı gibi Sultan Beyazidi Veli vakfındandır. Ayas paşa vakfı, Taksimde değil o Fındıklıdadır. o Buradaki Ayas paşa vakfıda bundan evvel satılmıştır. Binaenaleyh, Taksim- deki eski mezarlık arsasile Sala- haddin molla bey ile arkadaş- larının bir alâkası yoktur. Belediyenin bu iddiası yakında mahkemeye tevdi edilecek ve dava meraklı bir safhaya gire- cektir. Belediye cezaları Yeni mahkeme faaliyete başladı Münhasıran belediye cezalarına ait itirazları tetkik etmek üzere Adliye vekâleti tarafından Gala- tada ikinci bir sulh ceza mahke- mesi ihdas edilmiş ve bu mahkeme dünden itibaren vazifesine başla- mıştır. Müddiumumilikten yapılan bir tamim üzerine Fatih, Eminönü, Beyoğlu ve Beşiktaş kazaları dahilinde (belediye (zabıtasının verdiği cezaların itirazları yalnız Galatadaki sulh mahkemesinde tetkik edilecektir. Bu itibarla Sultanahmet bundan birinci ve ikinci, Fatih, Eyip, Galata, Beyoğlu birinci ve ikici ve Beşiktaş sulh ceza mahkemeleri belediye itiraz- larını tetkik etmiyecekler, ancak bu mahkemeler14 haziran akşamına sonra kadar aldıkları itiraz davalarını intaç edeceklerdir. Bakırköy, (o Sariyer, (Beykoz, Üsküdar, Kadıköy, Kartal kaza- larındaki sulh çeza hâkimleri eskisi gibi belediye cezaları itiraz- larına bakacaklardır. Galatada ihdas edilen yeni sulh mahkemesi, münhasıran belediye ji EEir çuryppadaa İ Yer yüzünde cennet Istanbulun en şairane manzaralı yeri neresidir biliyor musunuz? Çamlıca tepelerinden Boğaziçinin görünüşü mü? Hayır... Bir yaz akşamı, grupta Kalamış koyu mu? Hayır... o Mehtaplı bir ağustos gecesinde Büyük adanın tepeleri mi?. Değil. Belki zevk mesele- sinde bir az da eskisinizdir. Onun için: — Kâğıthane mi?. Göksu mu? Fenerbahçe mi?. diye eski mesire yerlerine ait birini sorabilirsiniz... Fakat hayır bunlardan hiç biri değil... Istanbulda öyle şairane bir yer vardır ki ne Ada, ne Moda, ne Kalamış koyu, ne Kâğıthane, ne Çamlıca tepeleri, ne Göksu onun yanında hiç kalır... Sizi fazla üzmemek için bu şairane yeri söyliyeceğim: Bir haziran akşamında Beyoğlu Balıkpazarı... Hayret etmeyin.. Anlatayım.. Haziran akşamlarında Beyoğlu Balıkpazarının cennetten hiç bir farkı yoktur.. Bugünlerde Balıkpazarının - Ingi liz sefarethanesi tarafındaki sokak- tan değil - tiyatro sokağından içeri girdiniz mi? Nefis, enfes bir taze meyva kokusu, En zengin sofraların yemişleri bur- adan temin edildiği için bir kenarda küçük ceviz büyüklü- ğünde pembe, kırmızı, siyah, sarı kirazlar, bir kenarda kokusu dört etrafı saran yerli çilekler, öbür tarafta büyük büyük kıp kırmızı frenk çilekleri, can erik- leri, Şam kayısıları.. Ve bunların birbirine karışan kokularının yap- tığı enfes bir “koku kokteyli,.. İşte meyve itibarile tam cennet.. Yalnız hurma eksik..” va Bütün bu âlâ meyveler ve enfes kokular arasında dolaştıktan sonra şöyle ilerleyin ve Italyan kahvesinin yanındaki pasaja girin. Daha kapıdan adımınızı atar atmaz koyu bir zanbak kokusu burnu- nuza dolar... Şöyle içinizden bir: — Oooohl. dersiniz... Zambakla beraber karanfiller, dal dal kesik miş hanımelleri.. Bütün bu koku- lar yorgun sinirlerinizi dinlendirir. Sanki yorgun yorgun evinize gelmiş de güzel kokulu bir ko- lanya ile ovücudunuza (masaj yaptırmış gibi dinlenirsiniz. Burası adeta yer yüzünde bir cennet gibidir. Hikmet Feridun 16 günlük bir Kiz çocuğu bulundu Bostanbaşında Defterdar yoku- şunda bir evin merdiven basa- mağına tahminen 15 günlük bir kız oçuğu bırakılmıştır. : Çocuğun üzerinde bulunan bir kâğıtta isminin Mustafa kızı Sabiha lunmuştur. Ya 27 WE SI işlerile meşgul olacağı için bele- ii iri kışıyorlar ?! Silâhlar müsadere edilmiş, sa- Idarehane: Babıâli civarı diye tarafından verilen cezalar | olduğu Jae O Rİ (Devamı dördüncü sahifede) hipleri hakkında evrak tanzim Acımusluk sokağı No. 13 kısa bir zaman içinde tatbik | cezeye gönderi miş, terkedenler (Va-Nü) olunmuştur. edilecektir. kakkında tahkikata başlanmıştır. Amca Beye göre... .. İnekten kaç okka süt elde eder? A.B. — Belli olmaz yavrum, bu, süte çünün insaf ve merhametine; Terkosun akıp akmamasına bağlı bir meselediri