31 Aralık 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

31 Aralık 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MODERN HAYAT gibi, beldedir de... Yani, tam bele oturan kemerler çoktur ve bun- lar, çoğunlukla, madenden yapıl- mıştır. Etek boyu, serbest bırakılmış- tır. Dünün uzunu, bugünün en bü- yük yenilikleri arasındadır. Kısa ise, kısaldıkça kısalmakta devam etmektedir. Bu, "çok demode" ad- dedilinceye kadar moda olmakta devam edecektir. Tayyörler kışın da giyilmekte, pelerinlerle son moda bir giyim meydana getirmektedir. Siyah, gündüz ve gece-için, par- lak ve mat olarak, en büyük yeni- liktir. Siyah veya çikolata rengi ço- rap, kıyafete modern bir hava ver- mekte, çok aranmaktadır. Ayrıca, yüzük ve küpe modası gibi fırtına lar da yaratmaktadır. Her par ğına ayrı ayrı yüzükler tak anlara, bile raslanmaktadır. Saç, ya ensede düşük topuz ha- AKİS, BEN VE OKUYUCULARIM LİMDE bir mektup var. Gaza- İ ba uğrar korkusuyla adım bu- rada açıklıyamıyacağım bir ilk- okul öğretmeninden bir opera sa- natçısına Bn) bir mektup. Bana, okumam için v Öğretmen mektubunda şöyle diyor: "Gönderdiğiniz gazeteleri muntazaman alıyorum. Yalnız ben değil, bütün ilçe halkı artık onla- rı gözlüyor. Çünkü, bu tip ilerici gazeteler buraya gelmiyor. Onlar, bir okul görevi gülüyor bize. 'Ba- na bir kelime öğreten, beni ken- disine köle eder sözüne göre, si- zin köleleriniz sayılamıyacak ka- dar çok. Gazeteleri köylere gön- deriyoruz. Kupürler kesip kahve- de okuyoruz. Allahuekber dağının eteğinde, rakımı 1900'e yakın bir küçücük üçe burası. Şimdi bem- beyaz tüm çevre. Baharın da yem- yeşil olur. Soğuktan çıkamazsınız dışarıya, tutanları da bu iklime uymuştur. Dıştan çok soğuk gö- rünürler. Ama, havasına bir kez kendinizi alıştırdınız mı artık üşü- mezsiniz. İnsanları da öyle. Ken- dinize alıştırır, sevdirirseniz, sizin için ölürler. Zaten, Türk köylüsü- nün özelliği değil midir bu? Hep korkutulmuş, korktukça kaçmış, kaçtıkça korkmuş. Yüzyıllar böyle geçmiş. Bunu birden silmek kolay değil. Ama, çalışıyoruz. Gazete gönderdiğinizi söylüyoruz, yazıları okuyoruz. Kendi çapanızda alışı- lageleni değiştirmeye uğraşıyoruz. Yılmıyoruz.. UGÜN AKİS'te, okuyucularım- la son randevum. Bir daha ne zaman, nerede buluşuruz, bil- miyorum. Son olarak bu sütunla- ra, Allahuekber dağının soğuğun- dan gelen bu sıcacık sözleri akset- tirmek istedim. Kolaylıkla temin edip, çok zaman, başlıklarına şöy- le bir göz gezdirerek ayni kolay- lıkla çöpe attığımız gazetenin, A- Anadolu'nun birçok yerinde ne bü yük bir nimet olduğunu anlatan, binbir zorluk, binbir acı ve yok- sunluk içinde, gönderilen birkaç gazeteye sarılarak, bu silâhla alışı- lageleni yıkmaya çalışan, bu silâh- la mücadeleyi sürdüren bu umut verici, güzel sözleri AKİS okuyu- cularına duyurmak istedim. Mücadeleyi her zaman, her yer- de, en küçük silâhla bile devam ettirebilirsiniz. Görüyorsunuz, sa- dece okuduğunuz gazeteleri gön- dermeniz bile, yurdun yoksunluk bölgelerinde ne umutlar doğuru- yor, ne ışıldar yakıyor! Türkiye'de, bu iş için örgütlenen bir "Köy Öğ- retmeni ile Haberleşme ve Yar- dımlaşma Derneği" var. Başka ta- nıdıklarım, okudukları gazeteleri, herhangi bir vesile ile tanıdıkları, adresini aldıkları köylü vatandaş- lara doğrudan doğruya, ismen gönderiyorlar. İstasyonlarda tren- lerin, yol boylarında otomobille- rin ve otobüslerin ardından "Ga- zete, gazete!" diye seslenen çocuk- ların, bu gazeteleri okumak için değil, sigara içmek için istedikle- rini söylerler. Bence, bos lâftır bunlar! Gazete, köy ile şehir ara- sında köprüdür. Anadolu'nun han- gi köyüne gitseniz, a susamıslık görürsünüz: Okul is terler, gazete lüferler. Allahuekber dağının eteklerinden gelen mek- linde toplanmıştır, ya da çok kısa kesilmiş, bukleler halindedir. Saçları içine alan siyah şapka modası, makyajın çok şeffaf ve a- çık renk olmasına yol açmıştır. Du- daklar ve yanaklar pembedir. Par- lak renkli elbiseler modasıyla orta- ya çıkan soluk renk makyaj, koyu renk elbiselerle kaybolmuş, yerini neşeli, içaçıcı, tatlı bir makyaja bırakmıştır. tup, bize, oturduğumuz sıcacık o- dalarımızdan bile birşeyler yapa- bileceğimizi gösteriyor. si mücadelesine AKİS'teki rkadaşlanmla beraber katıl- mıştım. Basın, halk, büyük bir ay- dınlar kitlesi, o zamanlar etele ver- mişti. Çabalar, halka halka birbi- rine eklendi, 1960 İhtilâli doğdu. Sonra 1961 Anayasası geldi. Eko- nomik savaş başladı. Çünkü eko- nomik ve sosyal sorunlar artık su yüzüne çıkmıştı. Mücadelenin bittiğine inanmı- yorum ve size veda da etmiyorum. Allahuekber dağlarından bu yana, Başkentten yurdun dört bir köşe- sine, büyük-küçük çabalarımızı halka halka birleştirmekte devam edeceğimize inanıyorum. Çünkü AKİS, benini için, herşeyden önce, mücadele demekti. g 50 e 1960 arasındaki demokra- Jale Candan AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: