pılan çalışmanın sadece hukuki yön- den olduğunu belirtmekte ve söz ko- nusu Zararlı akımlarla mücadelede di- ger bazı tedbirlerin gerekliliğine do ii eder e -- Bu konuda başka bakanlıkla- ra ait hizmet ve çalışmaların onlar ta- rafından yapılması gerekir" demek- akımlarla Oo mücadelede ettiği gibi, diğer misyonu bu konularla ilgili tedbirle- ri görüşmek ve tesbit etmek üzere ça- lışmalar yapmaktadır. Turizm ve Ta- nıtma Bakanı ve Hükümet sözcüsü A- li İhsan Göğüş ise konunun hükümet meselesi olarak ciddiyetle ele alındı- ğım belirtmiş ve demiştir ki-: "— Hükümetimiz bu çalışmaları- da asla, vicdan hürriyetini kısıtlıyan bir tutumun sahibi olmıyacaktır. A- siyasete ve karanlık i i, memleket! , getirilmesi kümetlerinin vazifesidir..." Herkes gider Mersine— arlâmentomuzun ünlü "manevi- yatçıları" ise yapı çalışmalar hakkında güvensizlik o etmekte- dirler. Meselâ Reşat Özarda, Adalet Bakanlığında (o gericilik ve zararlı a- kımlar için tedbirler alınması için ça- lışmalar yapıldığı kendisine anlatılıp fikri sorulunca, derhal mahut terane- yi tutturmuştur: "— Mücadele yalnız gericilikle de- gil komünizmle de olmak gerekir." Özarda, Hükümetin komünizmi de zararlı cereyanlar içinde kabul ettiği- ni ya unutmuş, ya da kasden es geçip bilinen slogana (ocankurtaran simidi gibi sarılmıştır. | AP'lilerden Kemal Bağcıoğlu ise bu konuda, nasihat ve- rircesine parmağını iki yana sallıya- rak : "— Sadece bir tarafla yapılan mü- cadeleyi kabul etmiyorum..." demiştir Bir söylentiye göre ırkçıların, bir söylentiye göre de milliyetçilerin ya- yın be Orkun adlı derginin sahi bi bağımsı Kastamonu milletvekili. İsmail Hakkı Yılanlıoglu ise bu me " derin" bulunduğunu, ne- selenin " çok denlerinin araştırılması gerektiğini ve Almanyanın inanç ve milliyetçilik sayesinde. İkinci Dünya Harbinden Kulağa Küpe... Gelin ve Kız gnd iye kadar "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen an- la", kaynanaların o prensibiydi. Ama terfi etti, (artık politika stratejisi oldu. Öyle ya, baksanıza Pala Pa- --ya. Adam Seçim Kampanya- sını Bursada açtı. Halbuki, Bursada seçim yok sonra hemencecik kalkınıvermesini misal göstermiştir. Ancak AKİS mu- habiri : "— iyi ama, Almanyada bu inanç ve milliyetçilik metodu İkinci Dünya Harbinden sonra değil, Hitler zama- nında uygulanmıştı" diye itiraz edin- ce, Yılanlıoğlu bunu kabul etmiş, dal- gın e gülümsiyerek: o zaman aşılamışlardı" deyivermiştir. Dağ başını duman almış Nisan salı günü bu konuyla ilgili bir 7 başka hadise oldu. Saat ll'de, yedi zinde adam, Atatürkün mânevi huzu- runda hazırol vaziyetinde sıralandılar. Aralarında genci, orta yaşlısı, üniver- zetö am 12 sa önce bir milyona yakın atatürkçüyü temsil eden derneklerin o temsilcileri tarafından (o Atatürk İlkelerine Bağlı Dernekler Daimi Komitesine seçilmiş- ler, dernek temsilcilerinin Oomeydana getirdiği kurulun kabul ettiği (o “Ata- türk İlkelerine Bağlı Derneklerin ge- ricilikle mücadelelerinin müessir şe- kilde yürütülebilmesi ve mücadelenin koordine edilmesi" prensibini kafala- rına ve ni yerleştirerek yola çıkmışlard I Nisandaki hadiseli toplantıda, i- kinci toplantının tarihi olarak 7 Nisan tesbit edilmiş ve bir komisyon çalış- malara başlamıştı. e Ancak komisyon çalışmaları devam ederken Sıkı 'Yöne- timin toplantıyı menettiği haber alın- dı. Buna rağmen çalışmalar devam et- ti. 7 Nisan günü öğleden sonra saat 15'e kadar toplantının yapılmıyaca- ğı sanılıyordu. Tam bu saatte Yeni- şehirdeki Öğretmenler Federasyonu Genel Merkezine bir Birinci Şube me- muru girdi.Federasyonun genç Genel Sekreteri Hayrettin Uysala: O bizim kağıdı geri almaya geldimi” dedi. Söz konusu kâğıt, toplantının ya- saklanması ile ilgili yazı idi. o Uysal, YURTTA OLUP BİTENLER toplantıya izin çıktığını anlamıştı, se- vincini saklamadan memura takıldı: — Getirdiğiniz kâğıdı niçin geri götürüyorsunuz?" Memurun esprili cevabı kısa oldu: Siz ağır bastınız... Toplantı saat 17'de, yine Kızılay Genel Merkezi toplantı salonunda baş- ladı. Bu defa, davetsiz misafirler gel- memişlerdi! Toplantının başında. oHalkevle- ri adına gelen Talisin Banguoğlu ve Mehmet Özgüneşin ötekilerden ayrı davranışları müşahede edildi. Bangu- oğlu sık sık usul tartışmaları açıyor, her konuda söz alarak ve uzun uzun konuşarak parlâmento taktiklerini bu toplantıda da başarıya ulaştırmak a- macında görünüyordu, Özgüneş ise milliyetçilik nutukları çekiyor. MBK devrinin ünlü "yan kuvvetler - orta kuvvetler" semasını izahlı olarak çizi- yordu. Diğer delegeler, bir an önce, komisyonun hazırladığı (o taslak rapor üzerinde görüşmelere geçilmesini, ata- türkçülük yolunda bir şey yapmak is- teniliyorsa uzun lâfla vakit geçiril - memesini istiyorlardı. Özgüneşin bu konudaki fikri. "Atatürk ilkeleri ko- nusunda toplantıda bulunanlar tam bir fikir birliğine varmadan bir ça- lışmaya girişilmemesi" idi! Oysa, ko- misyon raporundaki çalışma progra- mında bir daimi komitenin kurulaca- ğı ve komitenin araştırmalar yaparak, bir fikir plâtformu (yaratacağı, dev- rimleri yayacağı ve onlar için mücade- le vereceği belirtilmişti. Ayrılanlar ve kalanlar jin içyüzü, kifayet önergesi verildi- ğinde ortaya çıktı. Özgüneş ve Ban- guoğlu önergenin aleyhinde konuştu- lar, fakat önerge kabul edildi. Bunun üzerine yılların politikacısı Banguoğ- dü. Çalışmaları çok geciktirebilecek bu teklif de reddedilip maddelere geçildi- ğinde, Banguoğlu, raporun birinci le edileceğinin maddede ifade edilme- sini istedi. Ancak komünizmle müca- delenin diğer maddelerde yer aldığı fikri karşı fikir olarak savunuldu. OÖ- nergesi reddedilince (o Banguoğlu ve Özgüneş, kendilerinin maddelerin gö- rüşülmesi için yetkisiz olduklarını - bir- denbire - hatırlayıverdiler ve bir süre nanlar üzerinde soğuk duş tesiri yap- tı. Bir delege Halkevleri Genel Baş- kanının davranışının Halkevleri mües- sesesini ilgilendirmemesi temennisinde AKİS/15