sun İlinde 820 köy vardı. Bu 820 köy- n yaz kış geçit veren yola sahip köy adedi ise sadece 136 idi. Sakarlı da bu 136 köye dahildi. Bekin bu iza- hat üzerine köylüye döndü ve «— Haksızlık etme, arkadaşım. Bak, senden daha kötü durumda olan köyler de varmış. Onlarınki de yapıl- sa daha iyi olmaz mı?" diye sorduktan sonra, köylüye, memleketin durumunu açık seçik anlattı: Bütçedeki bahsetti. Köylünün, ancak dayanışma ile meselelerim halledebileceğini, her yardımı devletten beklemenin doğru ol- mıyacağını, köylü de yardıma katılır- sa işlerin daha kolay halledebileceği- ni açıkladı ve «— Haklı mıyım arkadaşlar?» di- yerek' tasdik istedi. dürlüğüne müracaat etmiş, ve bir dilek çe vermişti. Tam iki yıl müddetle ce- vap alamamıştı. Son gidişinde ise il- gililer dilekçenin kaybolduğunu söyle- yerek köylüyü kapı dışarı etmişlerdi. Köylü bunu naklettikten sonra. Bakanın önünde cesaretle. D.S.İ Bölge Müdürüne sordu : «— Yalan mı Müdür bey, öyle ol- madı mı?» Müdür, meselenin olağan olduğunu söyledi ve çok büyük bir teşkilâtın her köylünün meselesi ile ayrı ayrı uğ- raşamadığınıbelirtti. Bunun üzerine sözü Bakan aldı ve Müdüre sordu : «— Büyük projelerle uğraşır, dev- letin imkânlarını o kullanırsınız. Peki niçin; köylünün derdine derman olmaz- sınız?» YURTTA OLUP BİTENLER nünde şu husus ortaya çıktı: Devlet tamamen merkeziyetçi bir sistem için- de bir takım projeler, plânlar hazır- lamakta, fakat bunlar bir türlü mev- zuat hazretleri yüzünden köye ulaşa- mamaktadır. Köylü, havası yaratıl- dığı takdirde sırtında taş taşımaya, odun çekmeğe, amele olarak çalışmağa hazırken, köyün suyu için devlet 100 metre boruyu verememektedir.! Birliğin başarısı Y urdoğlunun O programa ce Sakarlıdan doğru hareket edildi. cekti. Terme, ilçe merkezidir. İlçe ida- recilerinin hemen hepsi, Toplum Kal- kınması seminerinden geçmiştir. Nite kim Samsunun Pilot proje bölgesinde gereğin- Köylüler hep bir ağızdan «Hak- Müdür lısın!" cevabını verdiler. Seslerinde ri- ya yoktu. Sonra bir köylü söz istedi ve konuştu. Köylünün yardımdan ka- çınmadığını, elinden geleni yapmağa hazır olduğunu, fakat devlet memurla- rının köylüye güçlük çıkardıklarını, her meselede Ankaraya yazı yazıldığı- nı e ORMR bir derdini nakletti. Baka Derdi şu Bir su işi için D.S.İ. Bölge Mü- işlerin : olduğunu ve Ankaradan emir çık- dan bir metre borunun bile köylü- ye verilemeyeceğini köylü. Bakana döndü ve : —Gördünüz mü bey? Sana, bizim bu' devlet memuruna yor demekte hakkımız yok m n, işlerin düzeleceğini İ Yande- derek başka dertlere geç Yurdoğlunun İncelemesinin ilk gü- yüksek plânlama bildirdi. Konuşan leri tespit etti. Bu arada, bilhassa bir hususa dikkat etti » Vaadde bulunma mak!... (Parlak sözler söylemedi ama, memleketin dertlerini açık açık anlatmağa gayret saffetti. Köylü de kendisine, dertlerini açık kalble nak- letti ve devletten yardım elini uzatma- sını istedi. Her köyde köylü, köyüne. Kal Ni Köy Edebiyatı Giozanını “Köylü efendimizdir" sözünde bulan bir ede- biyat yıllar yılı bu memlekette hakim olmuştur. Yıl- lar yılı iyi niyetli hükümetler. Başkentte köylüler için s bilenler, va gerekenlerin nda devede kulak. tan başka şey değildir. Zaten bundan dolayıdır ki çok partili rejim başlayıp ta yeni kanılan parti köye. iktidarın kusurlarını söyle- mek ve vaadlerde bulunmak için girdiğinde bu kadar il- gi, sevgi ve destek bulmuştur. Aslında rejimin nimetleri olan hususlar D.P. nin marifeti gözüyle görülmüş ve köy- ler, yeni bir sistemin kendilerini kurtaracağı ümidi içinde D.P. ye sarılmışlardır. Ama on yıllık bir D.P. idaresinden sonra Türkiyede Köy Dâvası hep eski yerinde kalmış bünyevi hiç bir değişiklik yapılamamış, köyün şekli de- gişmemiştir. Sadece köylü, evvelde seçimden sepime dr uğramayan politikacının şimdi seçimden seçime ayağı- na geldiğini ve hulus çaktığını görmüştür. Bu. ilk başta bir" değişiklik olarak köylünün hoşuna gitmiş, ama filli neticesinin öyle ahım şahını olmadığı tesbit edilince köy- lü onu da kanıksamıştır. Gerçek şudur ki. köye hep Baş- kentten gidilmek istenmiş, piramit bir türlü tersine çev- rilememiştir. Bundan dolayı da. en iyi niyetler bile bu- girememiştir Şim mâl. Türkiyede bir yeni tecrübenin arefesinde bu- lunuyoru Bu iceri , Köy Davasının merkezden idare edilme- sini ortadan kaldıracak bir sistemi getirecektin (Köylü kendi derdini elbette merkezde oturan ve proje hazırla- yandan daha iyi bilmektedir. Her köy birderdin yuva kurduğu yerdir. Şimdi yepyeni bir kuruluş bu davaya el atmak istemektedir. Mahalli ihtiyaçlara göre takip edi- lecek bir çalışma sistemi köye hiç değilse, imkân nispe- tinde hizmet götürme vasatını yaratacaktır.- Her Kalkın ma Merkezinde tespit edilen ihtiyaç, her köylünün dile getirdiği ıstırap, aşağıdan yukarıya ulaştırılırsa ve Toplum Kalkınması bu istikamete sevk edilirse meselenin hallol- mayacak bir tarafı kalmayacaktır. Köy İşleri Bakanlığı bu yeni sistemi getirme hazırlığı içindedir. Çok bölgede birbirinden habersiz çeşitli hizmetlerin yapıldığı, bir köyde hizmet gören bir ziraatçı ile bir veterinerin birbirinin ça- lışmalarından bihaber denemelere giriştiği düşünülecek olur ve bunun neticesinde ortaya çıkan başarısızlık dik- kate alınırsa koordine bir çalışmanın artık farz olduğu ortaya çıkar. Hizmet yapmak esastır, ama hizmetin yararlı olması da şarttır. Köy İşleri m yapmak istediği işte bu hizmet beraberliğini sağlama Bunun içindir ki artık pamil ters çevirmenin Za- rokrasinin ve eski alışkanlıkların duvarını yarıp köye manı gelmiştir. AKİS/11