YURTTA OLUP BİTENLER Yurdoğlu köylülerle hasbihal diyor Insanlar konuşarak anlaşırlar bir ve beraber yapılamadığından ya- -ındı ve her ilgilinin meseleyi bir ucun- dan tuttuğunu, fakat hastanın ortada kaldığını söyledi ve ilave etti : — Bu memleketi kalkındırmak teknik adamla olur. Ancak, her tek- nik adam davayı bir tarafa çekerse, bu fakir memlekete yazıktır. Bu fakir memleket, her işe burnunu sokan on- sekiz başı besleyecek durumda değil- dir. Bunların artık bir araya gelmesi, bir ve beraber çalışması saati çalmış- tır. Köye hizmet götüremiyoruz. Çün- kü hepimiz kendi başımıza buyruk ça- lışıyoruz.» Yurdoğlu, müdürü dinledikten sonra açıkladı : Köy İşleri Bakanlığı işte bu ihtiyaca cevap vermek i için n ku- rulmuştur. Ama. bol lâfla iş yürümez. İhtiyaçları tespit etmek ve köye git- mek lâzımdır. Masa başında oturup proje hazırlamakla köye ne sn,'ne yok ne de okul gider. Köy İşleri Bakanı, boşa dönen devlet çarkının devlete her yıl ne bü- yük zararlara sebep olduğunu açıkla- dıktan sonra, o geceyi köyde geçirece- ğini bildirdi ve Daire Müdürlerinin de kendisi ile birlikte köye gelmelerini istedi. 14.30 da başlayan toplantı böy- lece saat 19-30 da bitti. Bakan Ter- me köylerinden biri olan Sakarlıya hareket ettiğinde, Samsunda yağmur başlamıştı. AKİS/10 Köylünün sevinci S akarlı köyü Samsundan, Ooto- mobille 45 dakikalık bir mesafede- dir. Bakanı taşıyan Samsun Vilâyeti- nin makam otomobili —Köy İşleri Bakanının henüz bir makam otomobili yoktur ve gezilerini, hangi vasıtayı bu- lursa, onunla yapmaktadır— çamurla- ra bata çıka ve köpek sesleri arasın- da köye girdiğinde, köy odasının önün- de köylüler toplanmışlardı. Yurdoğlu otomobilden iner inmez, aldırış bile et- meden, çamur deryasının içine girdi. Köylüler bu mütevazi, daha doğrusu fazla mühmel giyinişli Bakanı büyük bir ilgi ile karşıladılar. o Yurdoğlunun sırtında, köylünün sırtındakinden pek az farklı bir pardesü ve ayaklarında mokasen ayakkabılar vardı. o Kalaba- lığın arasına dalarak, köylülerin elle- rini teker teker sıkmağa başladı. Köy odası Bakan ve misafirler için ha- zırlanmıştı. Köylü varını yoğunu orta- ya dökmüş, kazadan bir lüks lâmba- sı getirtmiş, köye ilk defa giren Ba- kanını zevkle, gözlerinde umut pırıltı- sıyla seyrediyordu. Yurdoğlu, köy oda- sına girerken ayakkabılarını çıkardı. Arkasından gelenler de Bakam taklit ettiler. Yurdoğlu âdeta yuvarlana yu- varlana merdivenleri çıktı ve köy oda- sına yerleşti. Köylüler Bakanın peşin- den odayı doldurdular. Odanın duvar- larında Atatürkle İnönünün birer fo- toğrafları oasılıydı. Kenarda, içinde fındık kabuğu yakılmağa mahsus bir soba gürül gürül, yanıyor Bakan, sıcacık köy odasında, köy- lülerle temasa başladı: bir müddet sonra, babacan, sevimli, tom- bul Bakanla sohbete daldılar. Ertesi gün köyde büyük bir toplantı yapıla- cak ve bil toplantıda köylüler mesele- lerini tartışacaklardı. Bakan köylüler- den, köyleri hakkında ön bilgi per Sakarlı köyü de Bakanın daha gördüğü köylerden pek farklı değildi. Bu tipik Karadeniz köyünde tü- tün ziraatı ve hayvancılık yapılmakta- dır. Merkeze yakınlığı dolayısıyla yo- lu vardır, okulu vardır ve hiç değilse köylünün, karnını doyuracak bir meş- galesi bulunmaktadır. Yurdoğlu da- ha içerdeki dağ köylerinde sefaleti biz- zat gördü ve dertlerin hallinde ne de rece müşkilatla karşılaşacağını anla- dı. Türkiyede 40 bin yerleşme ünitesi vardır. Bunun büyük bir kısmı dağınık yerleşme halindedir. Bütün köylerde, hemen hemen ayni dertler görülmekte- dir. Ancak, merkeze yakın köylerde hayat şartlan biraz daha iyicedir Dağ köylerinde ise sefalet diskoyudur. Dev- let, sakat bir sistem takip edildiği için, milyonlarca lira harcanmasına sokamamakta- rağmen hizmeti köye dır. Köy İşleri Bakanı saat 23 de. köy- lünün yaptığı yer yatağına girdi ve bel- ki de uykuların en tatlısına daldı. Er- tesi gün köylü ile çalışılacaktı. Dile gelen dertler S akarlıda sabah erken oldu. Ba kan tereyağı, beyaz peynir ve çay- dan ibaret kahvaltısını gene köylü ile birlikte yaptıktan sonra, çamurlara ba- ta çıka Sakarlı ilkokuluna geldi ve top- lantı bu hava içinde başladı Bakanla bir köylü arasında cere- yan eden. şu konuşma ilgi çekici oldu: «— İstekleriniz nedir, emirlerini- zi almağa geldim?» "— Köyümüzün istekleri : cami ve mera...» — Köylü kardeşim, söyle!» «— Bizim en mühim isteğimiz me- ra, sayın Bakanım! Hayvanlarımız aç kalıyor. Devlet istediği yeri orman ilân ediyor, etrafını çeviriyor. Biz de merasız kalıyoruz «— Peki, yol meseleniz nedir?» «— Sayın Bakan, m gör- dün. Ks bu yollar biç geçit verme.» Peki, Vilâyetten Ml rlık Müdürü arkadaş bu işe ne der?» Bakanın bu ikazından sonra Ba- yındırlık Müdürü, elindeki projeye gö- re, Sakarlının durumunu anlattı. Sam Yol, su, teker teker