Üyer e e a l U î 'î — e aa —— eeei eaf KİTAPLAR SAÇKIRAN 2 Nesinin mizahit mmam Ka- tur Yııyı.ılurı Mazah Serisi : 9. Yem Matbaa, İstanbul 1959. 149 say- fa, 5 Tira) Ş açkıran Aziz Nesin'in yirmibeşinci ve son kitabıdır. Üçüncü sayfası- adıyla tefrika edilmiş; bu yıl içinde düzeltme ve ilâvelerle Akşam gaze- çıkıyor. Çünkü A nesinden sonra sanatına yeni bir isti- kamet verme yolunda olduğu gözden kaçnıamaktadır. eni istikamete tesir eden icten iz muhte&_î gazete ve mecmualarda şiir- den, röportaja; hikâyeden fıkra ya- zarlığına kadar ceşıtu dallarda çalış- raıştı. Ama ilk şöhret basamağı “Mar- ko Paşa” haftalığıdır. Bu mecmuada siyasi mizahın en cüretkâr örneklerini vererek şöhretinin ilx basamaklarına u!aştı Ancak bu şöhret o zamank'ı miyet bünyesİnin Mi hh' şöhri Nes ın aforoz et oldu ve Azi edilerek Bnbxalîdcn ıızaklaştı rıldi. e tek arzusu vardı: Kendisini kabul etti un zaman imzasız yaz- dı. Denebilir ki bu devresinin en gü- zel yezilaeri imzasız çıkmıştır. Bu hâ- dise elbet bir yazar ıcin de bir mem- âfa Töreni” adlı hikâye- sinı bDile imz..sız neşretmek zorunda kalmıştır. 1955 senesinde Bordighera mizah müÜküfatını kazanıp A. P. ajansı bül- teninde: yer alınca, Bâbıalinin yazı iş- leri müdürleri, Aziz Nesin adına bi- inci arda yer vermek zorunda ğurarak edebiyat tarihimizin vazgeçe- miyeccği örnekler yaratıyordu. Aziz Nesin adı dillerde dolaşıyor, kıtapiarı satılıyor, takdir ve alâka yağıyordu.. stediğini elde etmişti. Bu devre Aziz Nesinin evinden çikmadan, kitapları a&rasında, mütemadiyen yazdığı dev- redir. Cileli yılların doldurduğu bir akümülâtörü okuyucunun hizmetine maşti. Ancak istediğini elde eden herkeste olduğu gibi Aziz Nesini bu deşarjın sonunda yeni düşüncelerin sardığını görüyoruz. Aziz Nesin Türk edebiyatı mizah vadisinde bır dünüm ve bir başlangıç noksadır. Bunu elde etmek için fazla eser bile vermiştir. Bugün 25 kitabı, büyük şöhreti, Akşam gazetesindeki tuttuğu yokla yapacağını yapmıştır, fazlasıyla yapmıştır. Bu noktada ken- disinde bir yeni adım atmak mesuli- yetini duymaktadır. Son yazılarında “olmuş. duyulmus müşahade edilmiş” hâdiselerin bağlantısından sosyal re- aliteye varmak ve bu realiteyi bir mi- zah örgüsü içinde okuyucuya vermek yolundan ayrılma denemeleri içinde- dir. Bunun elbette sebepleri vardır: Yimibeş kitapta büyük ölçüde malze- e harcanmıştır. Son yıllarda, kitap- lan ortasında, dış âlemle münasebetle- d Aliyete teşvik etmektedir. Yakınlarda yazdığı “masallar” bu teşvikin netice- leridir. Burun yanında “Biraz gelir mislniı" piyesi de yaşadığımız muhit- eki tiplerin âdeta, istidlal yoluyla tec- t edildiği bir eserdir. Aziz Nesin ar- tık sosyal realiteyi yakalamak ister- ken vakıalardan, yahut vak'alardan uzaklaşmakta muhayyilesini yardıma çağırmakta: Bunun lclndır ki 1957 senesinde yazılıp iki sene sanra kitap haline ge- tirilen Saçkıran Aziz Nasmın basılan son kitabı olmasına rağmen kend:sini dikkatle takip edenler için enemmi- yetinden kaybetmiş bulunmaktadır. Saçkıran tesadüfen "sanatcı" ol- ak durumuna diüşen “Oğuz”un ro- mamdır Bütün kitap boyunca “mey— hane sanatçıları” tenkit edilmekte v tabil gene Aziz Nesinin kaıa.xterist'ğl olan “sosyal aviyeden hiciv” ikmal edilmektedi Oğuz b*r gün tesadüfen Seylân pastahanesine ve gene tesadüfen bi c BEKRKES OKUYOR masaya düşer. Bu masa orayı kendi. lerine merkez yapan genç sanatçıların masasıdır. Onlar Oğuzu kendllerinden sanırlar, Oğuz onları pek benimser ve böylece piyasaya bir “yeni sanat- çı” daha çıkmış olur. Bundan sonraâ kitapta Oğuzun “Sanat dergisi” çıka- rışı ve gazeteciliği hikâye ediliyor. Yalnız kıtapta Aziz Nesinin kısa hi- kâyelerinde olduğu gibi sağlam bir vak'a örgüsü yoktur. Sayfalar boyun- ca diyalog şeklinde devam etmekte, bazan gülünç, bazan da ciddiye kayan tenkit ve hicivler yer yer serpiştiril- mektedir. Bütün kitap boyunca kar- şımıza çıkan tipler ve mahaller Bâbı- ali mensupları ve s: lar için hiç te yabancı değildir. Dikkat edilecek nokta Aziz Nesi- nin “meyhane sanatçı”larını tenkit e- ı derken muayyen bir ölçüde yeni sanat cereyanlarının mizahına da kayma- | sıdır. Yine dikkate şayan nokta roman kahramanlarının, arada bir meselâ — bir Oğuzun, bir “Selâhattin Ağabey”'- — in, bir “Günay”ın şahsıyetlerinden s1y- l rılıp adeta Aziz Nesin ağzı ile konuş- makta oluşlarıdır. ! Böyle olması da tabiidir. Çünkü bu romanla yazar son yıllarda uğradığı bâzı hücumlara cevap vermektedir. Aziz Nesin şöhrete ulaşıp cemiyet ta- rafından kabul edilince “edilmemiş- ler”in, “rate”lerin tepkisine uğramış- tır. Cemiyetin genel hükümlerine ka- — tılmayı “ileri sanat” düşüncelerine ay- kırı bulanlar, herkesin beğendiği bir — Aziz Nesini bir nebze olsun dahi be- — ğenmeyi kendilerine yedirememişler- di. Aziz Nesin “çok yazıyordu” “ken- di kendini tekrarlıyordu” “sanatçı de- ğil mizahcıydı”. Bütün bunları bir sül- rüÜ iyi örneği bir tarafa iterek yırmi- beş kitabın zayıf taraflarıyla ispata çalışıyorlardı. Aziz Nesin Saçkıranda bu muhitin içyüzünü ve davranışlarını anlatmağa çalışmıştır. Saçkıranın kahramanı Ozuğ, bü- tün kitap boyunca bir “Karagöz” ro- lünde görünmektedir. Hiç olmazsa bil- mediğini bilen, saf, züppeliğe pek meyli olmayan bir tip... Diyaloglarda diŞer yeni sanatçıların ve çok bilmiş- lein öğütleri, bilgileri Oguzun bu safiyetinde kırılarak romanın miza- hını hazırlamaktadır. Kitabın en sağ- lam ve unutulmaz tipi sermürettip “Cemal Usta”dır. Cemal Usta “kafa- sından ishal olmuş” bir tiptir. Kendi- sini tutamaz atar, attığına da inanır ve durmadan konuşur Söyliyecek şey- leri cok, mizahı kuvvetli bir yazarın elinde böyle bir tipin ne kuvvetli koz olduğu bütün kitap boyunca müşa- hade edilmektedir. Aziz Nesin büyük ustalığı ve md- zah gücüyle Saçkıran romanında da başarıya ulaşıyor. Bütün saylalar bo- yunca devam eden tertemiz bir Türk- l çeyi de bu başarıya ilâve etmemiz ge- rekir. Ancak yazarın bugün tuttuğu s 'yol ve yapmak istediği şey bu kitabın ı dışında kalmaktadır. Bu yeni yolunda a Aziz Nesinin muvaffak olacığım! re gelen tetkik seyahatinin netidele rinin bu yoldan kendisini çevırmew & temenni olunur, ' AKİS, 80 mm,