birine dayadığımız vakit ne kadar gülerdik.. Benim koca parmaklarımın yanında onun par- makları bir papatya yaprağı gibi kalırdı. BİRİNCİ — İsmi ne idi? BEŞİNCİ — İsmi... Hiç... ismini ? Öyle çocuk gözleri vardıki... « bebek » diye çağırırdım. BİRİNCİ — Galiba ilk defa sevdin? BEŞİNCİ — İlik ve son. BİRİNCİ — Belli, BEŞİNCİ — Nereden? BİRİNCİ — Anlatışından, BEŞİNCİ — Sen sevdin mi? BİRİNCİ — Ben beykeltraşım. O güne kir dar bütün kadınlara nihayet bir model gözile bakardım. Kadınla mermer arasında benim için hiç bir fark yoktu. Belki ikincisi daha kıymet- liydi. Çünkü daha pahalı idi, Fakat bir gün... Ne ise... Bırak bunları şimdi... DOKUZUNCU — İlik el işte gene belimin ortasında durdu İşte gene parmaklarım oynatıyor. İKİNCİ — (Bir tekme vurar,) Ulan, delol şardan| Hepimizi çileden çıkarmaya mı geldin buraya” (Gülüşürler), ÜÇÜNCÜ — Bırak söylesin bel Bunu din- lemek, külür dinlemekten daha tatlı değil mi? Ne zamandan beri böyle sözler işitmemişlik. Bu kadar tatlı bir havada bir kere de tallı sözler işibelim. BİRİNCİ — Aklıma ne geliyor, bilir misiniz? ve biz burada ea ön siperde kim- bilir meler oluyor” ÜÇÜNCÜ — Allah onlara akıl versin. Hiç bu güzel havada adam öldürülür mü? Böyle bir günde ancak yatılır, şarkı söylenir ve sevişilir. KİNCİ — Bana bıraksalar, harbi valnız kı- şın yaparım.Fakir, fukara ateş altında ısınır bari, BİRİNCİ — Amma sana bırakmıyorlar işte, Asıl mesele de burada yal Niçin barakmıyorlar? Mademki mesele benim hayatımın üstünde dö nüyor, öyle ise buna herkesten evvel benim karar vermem bizim. Bakalım ben adam öldür. yy muyum? Bakalım ben ölmek istiyor uyum İKİNCİ — Ben şimdi asıl se düşünüyorum bilirmisiniz ? Öldüğümüz vakit bizi galiba kurt- lar bile ME ea O kadar sıskayız ki. ÜÇÜNCÜ — Ölümümüz bile işe yaramıya- cak desene, Ne yapacaksın Önü İKİNCİ — Hayvancıklara karşı mahçup olu- yorum vallahi. ÜÇÜNCÜ — Bu kadar yoksulluk olur şey DOKUZUNCU — Demek ki, insan bu ka- dar yoksulluk içinde de yaşayabiliyormuş. BEŞİNCİ — İşin büyüklüğü de asıl burada ya İKİNCİ — Ne felsele yumurtluyor. BEŞİNCİ — Hiç yoktan bir varlık yeme bilmek... Bundaki büyüklüğü, bundaki asaleti hissetmiyormusunuz ? İşte elimde bir dürbün var. Ben bununla 1SÜ metreden ilerisini göremem (Şimdi dürbü- nümüz yok diye elimizi bağlayıp oturalım mu ? Yok işte, ne yapalım ? bundan daha iyisini alamıyoruz. Ben de biliyorum; açız, çıplağız, silâhsızız. Ama bu kadar yokluk içinde gene çalışmak, gene ses çıkarmamak... Bu doğrudan doğruya kahramanlıktır, çocuklar. Başka hiçbir şey değil | BİRİNCİ — Eğer gelecek seneye kadar sağ kalırsam, © zaman seninle gene konuşuruz bunu. İKİNCİ — Amma uzağa gittin ha | Oğlum, cephede olduğunu unuttun galiba. Burada zır man sene ile değil saniye ile ölçülür. Sen hele yarına sağ çık da, gelecek sene şöyle dursun, BİRİNCİ — Haklısın. (Bir saniye). Daha iki ay evel böyle yirmi arkadaştık. Bugün şura- da dör kişi kaldık. Yarın kim bilir kaç kalacağız. Cİ — Hepsi temiz, mektepli çocuklardı. BİRİNCİ — Ve hiç biri ölmek istemiyordu. Ben dahsi cepheye yeni geldiğim gün ölen şo cukları taniyorum. Bir genç vardı ismi hatır ma gelmiyor. Sap sarı bir çocuktu. Ö gün si- nl kenarında uçan bir kelebeği tutmak için başını uralır uzatmaz alnının orlasına kurşun yedi. Halbuki niyeti gayel masumdu. Nihayet bir kelebek tutmak. İKİNCİ — Bir ikincisinin başı gülle ile uç- tu, İşi bilmiyen hocaları onun için hâlâ; «Kafalı bir çocuktur.» diyorlarmış. BİRİNCİ — Birisi vardı. (Dokuzuncuyu gösterir. | Şunun sınıİ arkadaşı. hep birinci DOKUZUNCU — olurdu. (çok iyi taksim yapar a — Geüğli'n İyi taksim LİN b i ( Yürüyer) wapmak 12