i üzerinde olis; ma, azdığı gibi da yazmış hareket ve rını evvelâ irladığı için i daha ede bulamamış kas ed buy duz seflerledin şk ve hili ak, romani şk ve his imz (1934), » ; Polis ro riçtimai rö Tissi roman) tefrika bır! umlardır: da » tefriki ar » 5 İzmi a atbu #iyairi Türk kadı kendini inandırmış! ieye: Ki apartmanın birinci katı.. YY. apağı saçlı bir yaşlı kadın, çalışmağa mecbur olduğu, telâşından belli; fakat, merak denilen illet, onu pencereye çivileyor... yor? Herşeye. İki ara cadde arasındaki dar sokaktan geçen zerzevatcılar, eski- ciler, bütün ayak satıcıları, onun mera» kını gıcıklıyorlar. Pencerenin kenarına dayadığı süpürgeye dirseklerini dayaya- rak, komşu evlerin kapalı perdelerine kadar kontrol ediyor, — Mitera Diyişinden, kizı olduğu anlaşılan dört köşe yüzlü, tahta m” mi güzelmi yoksa, ihtiyarlığında mi öle yalnız, süslenme hevesinden, bugünkü yaşına rağmen, güzel ve genç olduğuna vde, yumurta kafalı, dazlak bir adamda yar, Adamın saçları dökükmü, yoksa tıraş mı? Öyle renksiz insan ki... Sarı bağa gözlüklerile etrafına ba- kınıyor. Bu, hem haftada bir evine ge- len insanların yerlerine alışabilmeleri a İKİ TİP: TIRNAK KANADI YEDİ Yazan: Mahmut Yesari için bir bakiş; hem de yaşlı zanpara te cessüsü | Bunlar kim? nasıl bir aile? Bunun pek ehemmiyeti yok. Dört köşe yüzlü, tahta vücudlu kadının kaprisleri var: Şıkır... Şıkır... Şıkır çamaşir yıkamak. albuki apartmanları dar olduğu için, ufacık balkonlu odaya koyduğu gerde» lin içinde çamaşırlarını yıkayor. Ve bu çamaşırlar, yine asılacak yer olmadığı içindir ki, - eski bayramlarda hediye toplayan bekçi sırıkları gibi, * balkondan bayrak bayrak asılıyor. Bu kadının bir merakı daha var: Kuş besliyor, darılar da etrafa saçılıyor. Bu onun temizlik merakını da arasira pisliyor. Bu kadının, bir üçüncü merakı daha var: Kumrulara mısır serpiyor. Her sa- bah, Kumrular, okadar alışmışlar ki, onun mısır serpeceği saatı biliyor ve daracık balkonun kenarına tutunıyorlar umrular, yemlenirlerken kadın, keyfinden el çır piyor. Her gün, mısırlarla beslenen rular, o nankör kumrular, bu te mizlik meraklısı kadının daracık balkon” in, misir serpiyor. dan değeneklerle bayrak bayrak uzattı- ğı bemiz çamaşırları kirletiyorlar. - umruları mısırla besleyen bu te mizlik meraklısı kadın, ai ei ne ettiği m daha çok kumru. lara fenalık ediyordu. Çünkü, oülitnimin karşısındaki çöp- lük arsaya kumrular da dadanmışlardı. areler ki, Me sinsi sinsi is asi bildikleri Oev pen cerelerinden girerek tel iie ili ke mirdikten sonra, e sabaha karşi Harlem ne dönüyorlar Kumrular; Me misir vN rine alışmış zavallı e kaldılar ikm saral d de A güa yem arayorla Kanadlarına meleri bizden uç” Yavru kumru, bâlâ, toprağı gaga" e eşeliyordu. Kızıl kır fare, kovuğunun kapısın- dan boncuk gözlerini dikmiş, bakıyor: du, Ve bir fırlayışta, yavru kumruyu boynundan yakaladı, silkeledi, inine çekip götürdü... 8 Yuvasını toprak altında kuran fare, gökyüzünde uçan kumruyu, nasıl ya" kalıyor? Kurunun kanadları var amma, gi” dası toprakta Fare, Ta la kartal. ların hıncını mı alıyor ac