yeliş- yoruz. ükları i e | / Çoban Han — Baştarafı 15 inci sayfada — — Bu, yaşadığım senelerin iniltisidir baş çoban. Yol bayırdan inerken, Büluc han eşe- ği durdurmasını rica etti — Baş çoban müsaade ederse yürüye- ceğim, İndi, Fakat yürüyemedi. Recep Cuma onu tekrar eşeğe bindirirken ter içinde kaldı. Yüzünü papağile sildiği zaman yo- lun kenarında duran iki köpeği yine gör- dü. Kızdı, — Gidin şuradan! diye bağırdı. öpekler biraz öteye kaçtılar ve yine durdular, Recep: Cuma E az attı, Hay- vanlar tepeden aşağı koştula Öğle sıcağı bastı, Ceyran otlarının u. zun sapları arasında kertenkeleler kayarak koşuşuyor ve kayboluyordı. Uzakta tepe- ler; parlıyor ve sıcak havada sise bürünü- yordu. Bülue Han gittikçe eşeğin üstünde çö” küyor iki kat oluyordu. Parçalanmış elle- rini ne uzatabiliyor, ne de dik tutabiliyor. Yola devam ettiler, Hasta dalmıştı, Recep Cuma: — Su ister misin? diye sordu, Büluc Han cevap vermedi. Recep Cu- manın. yanağından bir damla süzülerek seyrek sakalının içinde kaybold — Çörek vereyim mi Büluc Hanın kalın dudakları titriyordu. — Olmaz, Kalkamazsın sonrâ. Havada ufak sinekler bulutu peyda ol du ve iki ihliyarın yi rini sardı, Recep Sn papakiyle onları Büluc Hanın yü- ünden kovalıyordu. Eşek, kumlara gömü- ek yavaş yürüyordu. Büluc Han tekrar; Dedi ve eşekten düşmeğe başladı, Recep Cuma yardım etmek istedi. kat kuvveti yetmedi. Büluce Han iöliyerek yolun ortasında uzandı, Eşek e Güneş yaralının ee vuru Re- cep Cuma, siper oli çin, b Dm çömeldi. Bülue Han lerini kıpırdattı; — Yanıyorum — Biraz soluk al, Artık serinlik ba- sıyor, Nerde ise kasabaya varacağız Bülue Han bezler içinde, kocam. ya- iyor ve inliyordu, Etrafında bir çöl bir de eşek gölgesi e sonra aval Recep Cumanın dizine oydu Baş çoban bir şey söyliyeceğim: Ölürem Ladadiyı al, ai bir oğlandır. Mehmerimi de al baş zl Recep Cuma Sa e başını salladı ve gözlerini öbür tarala çevirdi. Eşeğin yanında gebe ilimli Mehmer nryardu, Son Çağırış — Baştarafı 17 inci sayfada — ocuk gibisiniz! diyor. Bu hava» da böyle hasta bir adam paltosuz soka ğa çıkarsa ne olmaz. artık hasta değilim ki. Hem bütün bunları düşünmeğe vakit olmadı. Sana otomabil çarptı zannet- miştim. — Fakat Onun üzüldüğünü görerek ilâve et. tim : — Merak etme üşümedim Fakat bu sözüm yalandı. Sık sık nefes aldığım için soğuk ciğerlerime ka- dar geçmişti. Hatice hanımın getirdiği çayı sıcak sıcak içerek ısınmağa çalışıyorum. Büyük kanepeyi sobanın karşısına çekerek yanyana oturduk. O ikide birde — Isındınız mı? Üşüdünüz mü? di- ye soruyor. Başka hiçbir şey konuşmuyoruz. rın küçük elleri avuçlarımda., mı uzatıp bu ince vücud ğı ile kucaklamak istiyorum. ma bütün sıcaklı” # # Ayni günün gecesi: Yatağa girer girmez gene üşümeğe Ea fakat her halde şimdi geçe » organa iyice sarıldım. İsınmağa rdum. Gece limbası odaya bafif bir kızıllık veriyor. Daha akşam Ruhsar ile yanyana oturduğumuz kanepe hâlâ sobanın karşısında duruyor. Muannit bir öksürük beni rabat bırakmamağa başladı. Bazan o kadar üstüste geliyor ki boğulacak gibi oluyo” rum. Hatice hanım bhastalığımdan beri geceleri evine gitmeyip burada kalıyor. Fakat her halde artık iyice uykuya dal- mıştır. Uyandırmak müşkil, Bu üşüme; bu öksürük... Ruhsar yanımda olsa bunların hepsine bir çare bulur. Titreyen kollarımda onun ılık vü cudunun hararetini duymak istiyorum. Yaşamak... Evet yaşamak; tekrar onu görmek... Gene öksürük, boğuluyorum, Biraz sonra Hatice hanıml.. Mg Sabahın ilk ışıkları ince perdeler. den süzülerek düvarları aydınlatıyor. Odada dört kişi olduğu halde biç ses seda yok.. Esat gözleri kapalı yatağın. da şiddetli bir n8bet içinde.. Doktor yanındaki koltukta bayan Handan has reketsiz bir'halde... Sabri onun yanıns da,. Ruhsar ise gözlerinde yaşlarla dok: forun yüzüne korkuyla bakıyor. Adeta onun ağzından çıkacak sözlerin fecaati- i tahmin etmiş gibi bir bali var. Nis hayet doktor gözlerini saatinden ayıra- rak hepsine birer birer baktı, Odada» kilerin hastanın sadece dostu olmaları onu müşkül vaziyetten kurtarıyordu. Belki annesi babası, çok yakını olsalar bakikati biraz dolambaçlı yollarla izah etmek icap edecekti, Fakat mademki böyle değil... Saati cebine koydu ve Ruhsarın kor» ku ve irin büyümüş yaşlı gözle rini görmeyer — emi dedi, yapılacak bir şey yak.. Genç kız boğoğazını day hafif çığlığı terleri mişti. Bayan Handan kızının hissiyatını tabii kareiliscei Ayağa kalktı ve onun bıçkırıklarla sars sılan omuzlarından tutarak dışarı çıkar: mağa çalıştı; fakat Ruhsar yerinden kr mıldamıyordu. — Hayır anne! dedi. Burada kalaca- gım. Doktor müdahale etti, — Fakat kızım, senin artık burada durman hiç doğru değil, enç kız bir anda bütün uğursuz lukların bu gözlüklü doktorda olduğu na bükmetti: — Siz susunuz. Evet siz uğursuz, uğursuz söylemeyiniz.. Dion m ei uraya Me Şimdi hepsi hasta; muş onun başına toplanmışlar di Esat gözlerini açtı. Kupkuru dudak» larından kısık bir ses fısıldadı. — Rubsarl. Üçü de dönüp ona ve sonra da biribirlerine bunun manasını sorar gi baktılar!.. Fakat Ruhsar şiddetli bir si- nir bubranı içinde olduğundan bunu duymamıştı bile Hastanın elleri yukari doğru birşes ye uzanmak ister gibi kalkıyor gözleri etrafta görmadan dolaşıyordu. » Güçlükle son bir defa daha boğus lur gibi: — ye diye seslendi. ondan yardım bekliyor, onun Bu son çağırış odayı la çi “e arasında kaybolmuş, sönmüştü. 23,