önerken, onları Ki kolların -b zülen- e valste birleştirmişti. Genç kadının ince vücudu kolla- nüda kıvrılıp döndükçe.. beyaz etek- bir yelpaze gibi açılıyor; uzun bacaklarının nde dolanarak ona kaidesinden yasına katılan mulh- biribirlerinin ıkar su ahengi ile sü yor, ll rdu. Ç z konuşuyorlardı. Yeni aymadın verdiği bir resmi- yet içinde, muaşeret hudutlarını aşmı: i yorlardı — Fakat genç adam, # müş bir dal parçası gibi titrediğini ve beyaz ipek yığınına değdikçe alev alev iç yandığını hissediyordu. Saçlarında be- yaz çiçekler vardı. Kulaklarındaki tek taşlı irlanda küpelere eş, bir de yüzük fırtınaya tutul sir. he yedi taşıyordu | işklar sönünce genç adam yavaş in odamğ yayaş kokusu ve ılıklığı sinirlerini yo: la başları tap, kalbini karıştıran bu güzel kadının nda doly gözlerine baktı. 0; zler, penbe kulak memelerini ikleri eği öpen el beyaz ellerinde şimşekler pudra gibi çakan pırlantalardan daha kuvvetli saç tbt bir pırıltı ile karanlığı delerek gönlü- z gönlüğ nün şöklerine iki iri yıldız gibi çakılıp kutuştur Kaldılar. isi... Öz Balo sabaha kadar sürmüştü. Genç eri kam#ğ Kâdin son dansını bütün kadın gözle- bu cidi pipi esmer başına çeken bir güzel psini anğ erkeğe verdi. Yine dönmeğe başladılar. şuyordü. Çok güzel dansediyorsuz hanım- reları birimi di. ulu gözlü Sizin gibi bir kavalye olunca VĞEAR deği aksi mümkün değildir ki. Çok naziksiniz. ş - Ne zaman yola çıkıyorsunuz ? Bir yılı Yarın akşam! Be i Cok erken değil mi? ee Lüzumundan fazla erken, hanım: man GÜDER andi. mış, bi Maili biribirinin gözbebeklerinde , RSERktı Ki mi ; Fuat Deniz, bu kadar güzel ve çok e nihayf genç bir kadının nasıl olup ta babası b kadi Yerinde bir adamla evlendiğini acı idandı Kaç, düşündü. Büfeye gittikleri zaman yanın “RM üste üçer bardak şampanya içtiler. aktan ge Fahire | iyice Ena olmuştu. İçli anne- me kadi inin en temiz duyguları ile sinirleri, stipliğini düşünüş ve yaşayışı işlenen Fuat Deniz, ii vi genç kadının önünde saygı ile eğile” lame fek kolunu verdi. Onun ince yüzü li Mülga dalga enlem gözleri çakmak arla beri takmak olm Gece Yi Fuat, dl belki en nefis ka- anışmışi | dinini kolunda taşırken, bu kalabalık şaka nlondan çıkmak.. uzun hayat yoluna İ bu değerli yükle atılarak yürümek, yorulmadan ilerilemek istiyordu. Fakat onun parmağındaki yüzük.. ışıkler altında pırıltıları çakıp sönen bu hayat zinciri; le üstün bir kuv- vetti ki onun için.. sesini çıkarmadan güzel kadını kocasına bıraktı Ayrılacakları zaman Fahirenin göz- lerinde iki ışık damlası, ruhunun ör- açarak diziniz ire girmek, yerleşmek, orada yarattığı fırtınanın tesirini görmek ze rdu sanki... Fuat, bir. yılbaşı gecesi ömrün en eşsiz rüyasını görmüştü. Sefaretha- neden çıktıktan sonra Viyana cadde- lerinde otele kadar yürümüş; sabahın ıslak serinliğini yanan yüreğine dol- durmak istemişti. Ellerinde, elbisesinde onun içi ba- yıltan baş döndü ma tahsil yapmış, annesinin ölüm yata- ğında dürüst yaşayacağına and içmiş bir adam için ne kötü şeydi Soyunup yatağına uzandığı zaman serin keten örtüler altında vücuduna dikenler, çalılar batan bir insan rahat- sızlığı ile döndü, durdu. Fahire beyaz uzun eteklerini yer- yanına yaklaşıyor; enkli gözlerini göz- lerine daldırarak atsin dudakları ; ile gülüyordu. Onun, hangi çiçeklerin ru- hunu ezerek elde edildiği belli olmıyan baş döndürücü kokusu, damarlarındaki ateşi tutuşturuyor; küçük eli yanan avuçları içinde çırpınıyordu. # ... Fuat, kompartmana yerleştiği za. man garın kalabalığı arasında hep uzun boylu bir kadın aradı. Ve sonra yavaş yavaş tren raylarda kayarken kendi kendine: u ne ham hayaldi çocuğum, dedi. i nıksın. başlamıştır. Yolunda dönemeş, do baç, tümsek falan olmamalı. Sen ii şeyden önce hayatını büyük bir yemine bağlamış dürüst bir adamsın, Başka- sının kadını senin için hayal edilmesi bile günah olan birşeydir. Geçmişi m ve kendine gel...,, geçmeden.. daha yılbaşı ii em Oo gece madan on Bir see dükkânından çıkıyordu. islim, gülümsiyerek; elini uzattı. ünyanın en büyük müjdesini veren e insan Brie ile — m da buraya tayin edildi Fuat iğ deli, Siz haber almadınız mi? — Hayır, duymamıştım hanımefendi. — Bize Ankaradan bildirdiler. Ben daha önce geldim. Çünkü burada ha- lam v — Memnun oldum hanımefendi. wn söşlerken içi kan ağlıyordu. n kocası ile aynı memlekette, aynı aükirdtmede alışmak. seremoninin icap ettirdiği anlarda onunla karşılaş- mak.. bu pek feci şeydi Fuat için, bu pek müthişti. Çaylarda, konserlerde, balolarda, resmi ve hususi toplantılarda muhak- kak onu görecekti. Bügünkü gibi gülen Ki ve gönüllere bir ılık rüzgâr esen sesi ile hep karşı karşıya Eki Fuat çok iyi biliyordu ki, bu güzel kadını, dürüst vuruşlarla allak bullak eden bu bambaşka kadını, bir kere daha kollarına alıp onunla dansetmeğe muktedir değildir. O, bir fırtına gibi hayatında esip geçmeğe mahküm birşey değil mi? “0 Şu h en taze duygularını, en iyi yaşama emellerini o hırçın fırtınaya yüreğini kaplırmamağa karar verdi. Ne o olsun onunla karşılaşmıya- caktı. Buna bütün ruhu ile dikkat edeck, en küçük bir şekilde bile müsa- maha göstermiyecekti. Fakat kanatlanmışçasına hızlanan zaman.. ve zamanın kucağına yığılan hadiseler onun kararını bir a ül gibi bu fırtınanın elinde savurdu. Deniz, Fahire Birsen ile sıksık konuştu, dansetti ve onu dönülmez, önü alınmaz bir hızla sevdiğini.. onsuz yaşayamıyacağını, onun tarafından da bu sevgiye karşılık verildiğini anladı. Kalpten kalbe ateşten sevgi, henüz dalgalarını dışa vurmuyor; yalnız Şeri altından döyvünüp duruyordu Yalnız bakışyorlar pm deği- şiyor, elleri esleri tit kadar... Pek o ia RE de il. .« Göğüs- lerinin altında hergün vuruşları biraz daha korkunçlaşan iki ateşten yürek çarpıyordu ki.. bu kudret karşısında ölü bir annenin başucunda içilen and; yaşlı bir kocanın parmağa geçirdiği bir küçük altın parçası eriyip parça. lanmıyacak mı idi? Fuat, bir yerine iğne batirılmış gibi sarararak oturduğu yerden kalktı. Arkası: var 14