ametini | dı ve İnji umzda ti bir sil almıştır Haydi hai ürmeği ki hayır, du. skandığı eyahut örterek yi beni isi söylemiyği diğiniz şe lerin iti şir, bir hakimler açılıp 4 tarrıt " ayle, önül Şu al ey re ley malın o salâhiye? Bayanı eyi onus — Eve saat kaçta döneceğini size eni miydi ? eç geleceğini söylemiş ve onu beklemememi tenbihTetmişti. — Böyle olduğu vaki miydi, yoksa her zaman kendisini bekler miydiniz ? — Bir ay evvel hastalanmış oldu- ğümdan kuvvetten düşmüştüm. Madam başka Bayanlar gibi değildi, maiyetin- deki adamları vikaye ederdi. Bana çök büyük bir şefkatle şöyle demişti : “(ok yorulmayınız” kızım... Gece beni beklemekten (sizi mennederim. Ben di kendime soyunurum.,, akşam her zamanki gibi miydi? Halinde bir asabiyet, heyecan filân gördünüz mü? Sadece müteessirdi... Zaten 0, #kseriya mey ustu, defalar Onun ağladığını gi w gözyaşlarının sebebini bili- Yör musunuz? - Kont Meontiyi kıskanıyordu... — Anlattıklarınınızı tekrar ediniz. — Madam gittikten sonra ben yat- mağa gittim. Benim odam madamınki- İ& aynı kattadır. Aramızda bir koridor Yardır. Telefonun çıngırağı beni uyan- dırdı. O dakikada perdelerin arasından sabahın ilk işıklerinin belirmekte ol- duğunu hatırlıyorum. Sabahın saat dör- dü veya beşi olmalıydı. Bazı defa ma- dam eve geldikten sonra mösyö ken” dinine telefon ederdi. Zannediyorum ki madam, kendisinden ayrıldıktan sonra onun doğruca evine gittiğine kani ol- mak istiyordu. Hattâ, sözde onun bir defa daha sesini işitmek istiyormuş gibi, telefonu kapar kapamaz tekrar açardı. İşte o gece de telefonun çal: diğını duydum; fakat kimse cevap ver- meyince merak ettim. Bir felâket ha- beri almaktan korkuyordum. Hemen kalktım, koridora çıkarak dinledim. Bayanımın ve bir erkeğin sesini duy dum. Aynı dakikada silâh patladı. — Sonra? Devam ediniz. — Korkudan deli gibi olmuştum. Yatak odasına doğru koştum. Fakat bilmiyorum. Niçin, içeri girmeğe ce- saret edemeden kapıda durup dinledim. İçeriden bir ses.. bir nefes duyulmıyor- du. Kapıyı açıp içeri girdim. Bu man zarayı ömrüm oldukça unutmıyacağım Madam, kürk mantosu, gece esvabı ve elmaşlarıyle örtülü yatağının üstünde oturuyordu. Madam ağlamıyordu. Yü- zü korkunç surette solgundu. Kendi sini çağırdım. Hiç birşey ane gi- biydi. Nihayet yüzüme baktı “Onu öldürdüm,, dedi, O dakikada ie ilk gelen şey onun dostunu öldürmüş olmasıydı. A pm Monti ile kavga ederek ken Hayir.. hayır, artık beni isticvab etmeyiniz! Hiç ari birşey söylemiyeceğim 1... esvabları yere atmışlar gibi siyah bir yığın duruyordu. Lâmbayı yaktım ve evvela yere düşen telefonla, yanındaki rovelveri.. sonra da uzanmış yatana da: mı gördüm. Allahım! diyerek ona doğ- ru eğildim. Gözlerime inanamıyordum. Yerde yatan Kont Monti değil, ömrüm- de yüzünü görmediğim bir gençti. —Maktulü Bayanınızın odasında ve yahut dışarıda bir yerde görmüş miy- diniz ? -— May hiç bir valat. ün, önün ismini yanınızda sözle miydi — Hayır Bay Reis, onun ismini hiç işitmedim. — Zavallı gencin cesedini gördüğü” nüz vakıt ne yaptınız! — Evvelâ onun nefes aldığını zan- nederek madama söyledim. Yerinden kalktı, benimle beraber diz çökerek onun başını kaldırdı. Bu başı bir iki saniye elleri üstünde tuttu. Kıpırdama- dan ve birşey söylemeden onun yüzü- ne bakıyordu. Hakikaten yapılacak bir şey de yoktu. Dudaklarının kenarından biraz kan sızıyordu. Çok genç, gıda” siz, zaif bir insandı. Yanakları yanık, elbisesi, uzun zaman dışatıda yağmur- da kalmış gibi ıslaktı. Madama: “ — Yapılacak birşey yok, ölmüş, de- dim. Cevap vermedi. Ona bakmakla doyimiyor gibi bir hâli vardı. Devamı var