— Arkası 71 inci sayfada — — Beş bin sene sonra da çözülme: yen bir düğüm. Acaba kim vurdu, ni- çin vurdu, bir kurban mı idi bu kadın? — Tabii, bulduğunuz bu faili meç- hul cinayetin kurbanı yeraltındaki ka- dından üstün heyecan veren günleriniz olmuştur. — Tabii. Alacahöyükteydim. Arka daşlarım Boğazköyüne gitmişlerdi. Ame- lemle yalnızdım. 1935 yılındayız. Sıcak ve bunaltıcı bir bava, yedi metre de rinlikde çalışıyoruz. Bunalmış vazi” yetteyiz. İçerisi loş, kazmalar, Ia, bıçaklar yavaş yavaş işliyor. Tops raklar, maden humuzları ile yemyeşil, kaskatı olmuş. Ev tunç güneş kursları çıktı. Maskesi gü- müşten, kendisi bakırdan geyik heykeli boy verdi. Etrafı açtık. Bir doksan uzun» luğunda yana yatmış, elleri başaltında bir adam. Ayakları, dizleri bükülmüş, ambriyoner, rüşeymi Tıpkı bir bebeğin anasının karnındaki duruşu gibi. Ölüleri bu tarzda gömme bir hu- süsiyettir, bir devrin modasıdır. Saha müsait olduğu balde ölüyü rüşeymi vaziyete sokarlar. Ölünün yanıbaşında altın ve çelik kemerler, şampanya kas dehi biçiminde altın kupa, Bulduğumuz mezarın Proto Hititlerin bir kralının gömüldüğü yer olduğu anlaşılıyordu. velâ gümüş, bakır, vaziyette.. eserleri.. Bu mezarın üzerini yarım met reden bir metreye çıkan bir kömür ve yangın tabakası örtmüştü. Sehir tama- mile yanmış, mahvolmuş. Bu mezarı örten yangın tabakası, yalnız şebri de- kapamış. Bu devrin üzerinde de başka devirler doğmuşt Arkeoloğ heyecanlanmıştı. Söz, sö. zü açıyordu. Karalarda hafriyat yapıyordum. An- karaya 60 kilometre uzak bir yer. Tü- mülüslerde metodik çalışıyoruz. Bir ay kazdık, çıkan yalnız topraktı. Bu hal, beni değil, sıtma tutmuş, avurtlarım çökmüş, bit- kin bir balde çalışıyoruz. Bir ay sonra tâlih, çalışmamızın mükâfatını verdi. ünyada örneksiz bir mezar buldum. Meşhur Galatların Kralı Deyyotaros» Mezar, dört köşe jipis ta- gil, bütün devri amelemi meyus etti. Beni un mezari. şından yapılmış bir duvar içinde, müs- tatile yakın bir murabba. Köşelerine iri bloklar konmuş, şimdiye kadar ön atları da vardı. Çevresinde altın, top- rak, mermerden gözyaşı Şişeleri sira- lanmıştı. Kemeri belinde, zırhı göğsün- de, ayağında sandalı, Sandalın derisi dokununca tuz olacak. Fotoğrafını al- e Bir Yunan kitabesi de.. Neşret- m. Garp âleminde adımı tanıtan bu a oldu Yolda bunları düşünüyordum : ilmi bir surette baf Çankırıkapısı Hafriyatında Geçen Saatler duyurmak, bu havayı uyandırmak, mes raklı bir mecmua halinde çikan gazete lerimiz için pek mümkündür. ünkü hafriyat işleri, güneş gibi, futbol gibi benüz umumi zevke söyle. mekten uzaktır. Hâdiseleri günü günü. ne fakip eden gazetelerimiz, yurdumu. muzun muhtelif yerlerinde yapılan, ve- ya yapılacak hafriyatı birer muhabirle takip etseler, bizim için yeni bir bilgi olan arkeoloji zevkini okuyucularına yaymakta büyük yardımları olacaktır. Yurdumuzda pek bol olarak bulu, nan Âsarı atikanın seyyah getirmek bı- olduğunu mı? Bü yük bir servet olan bu eserler, mem lekete girecek servetlerin de müjdeci sidirler. Türk kuşu, gençlik için inkılibin açtığı bir heyecan kaynağıdır. Arkeolo- ji de böyle bir heyecan kaynağıdır. Mü- tevazi bir ilim olgunluğu içinde çalışan arkeoloğun heyecanlı maçındaki rakip, mazinin inatçı dilsizliğidir. Öyle inatçı, dilsiz bir zamanın avuçlarında ufalanıp gitmiştir. Kalabi. e birkaç innlidin, bir türlü söy a. ¥ dilini çözeceksiniz. Bir devri birdenbire aydınlatmak, taribe yeni bir ufuk midir? Yanlış belletilen bir mevzuu delillerle çürüterek hakikati, mütetek- nüne açıyorsunuz. Bey» açmak az zevkli kir insanlığın ö Eşlerini, Firavunların, Nemrutların mes Yurdumuzda nelmilel ilim alanında birçok Türk ad- a 1 zarlarında bulabileceğimiz bu, işçiliği riyat devrini açan Atatürk'ün Tarih Ku» ları dolaşıyor, bunlar az heyecanlı iş» lu, ii madeninden daha güzel sanat ve din rumudur. Kurumun davasını yurddaşlara ler midir ?, sokağ Ni İl Kara * . İstırancaEtekleri İstanbul Neş'esini PALYAÇO |i — Başı 3 üncü sayfada — Ki | E . M5 m m — Bug Ya yuriy | sarmıştı ki.. Saçlarını sardığı mavi çiçek- l er e ın A li i Kır ii 1 erlerin . | Colombinadan bu cevabı alınca, r / İ seye yener e Ediyor ? | Palyaçonun elinde beyaz bir hançer e Hi “ ona, göklerde yolculuğa çıkmış bir insan | İ parlar, ve havada yarım kavis yaptıktan Şerif 1R hali vermişti. | — Başı 17 inci sayfada — | sonra kadının göğsüne saplanır. | Resi vi Şimdiye kadar aksamamış hayatlarının Lat d k 1 ii | Colombina kanlar içinde yere yıkr © Öğre Ni | her köşesinden o kadar emindi ki.. Ceva e ae, ep le, | larak, sahnede teslimi ruh eder. Palyar E i Ra rek değil, musiki tahsili görmediklerin. çonun elinden hançer düşer, ve hıçkıra, i dın ilk defa karşılaştığı soğuk bakışları, | li — Mec i i den bu kuvvetli elimanları alamadım. hıçkıra, sahneye döner ve seyircilere durgun, dalgın ve savruk hali ona şüphe B z i ii > pi e J kalen 1 tabile- u bayanların benim için ne söyledik. — Siz, buraya bu gün bir komedi ; iki ermiyor; yaşayışının yolunu geşirtebile lerini tahmin edersiniz? “Sesten anla» seyretmek için geldiniz. İşte size bakiki 2 iğ! cek fırtınayı hiç beklemiyordu. Ai. bayattan bir beşeriyet komedisi kardı ! rl Komedi artık bitmiştir. kent ynada gülümseyen genç kadından bir Yanımıza telâşla bir garson geldi ve türlü ayrılamıyordu. y Faruğa: Omuzlarına kadar dökülen dalgalı kumral — İki kişi 875 kuruş rakı içti, kons suçlara, içinde renklerin, ışıkların kaynaştığı | somasyon yaptı, Hesaplarını vermiyorlar. gözlere, yuvarlak omuzlar — Sebep ? gün kollara baktıkça bakacağı geliyordu. Aşağıdan Nesibenin, memleketçe tanıh- miş çıngıraklı kahkahalarından biri yük- selince, elinde olmadan içinin ürperdiğini Abhsli feryat ederken ve musiki bu Pa fecante karşı çoşarken perde iner. EE rik ie b allen bi e fakat rası bu musiki üstadı nam kazandırmıştır. yan mugannisi i FUS ) alyaço en çok büyük bir kud- Tele taganni etmiş ve, bu yüzden Nev yorkta ve Monde a yüz binl — Paraları yetişmiyor ; ancak 135 kuruşları varmışl.. Bay Faruk hiç asabileşmeden bana: üyorsunuz ya, bazan fazla fazla içiyorlar, sonra paraları yetişmiyor. Böyle müşteriler varken bizde gazi" noculuk nasıl inkişaf eder de, İstanbul eğlencesi bol ucuz bir yer olur? dedi, | No.67 |) zi 5: 2 r vg " e yi i G0i şöhret kazandırmış; tenor ise müthiş bir servet temin etmişti. İ 1: Bu gülüş, ona âdeta bir meydan | okuyuş gibi geldi. | - Arkası var - İ 24 ( No. 67 YARIM AY BİLMECE KUPONU